Bir dik başarı öyküsü: Beşiktaş'ın Zafer Yolculuğu
Finansal sıkıntılar ve zorlu engellerle dolu geçen uzun bir dönemin ardından nihayet zafer elde eden Beşiktaş, menemenlerin ve türlü iftiraların gölgesinden çıkarak Mario Gomez'li, şampiyonlar ligine katılma başarısına ulaştı. Uzun zamandır duyduğumuz yalanlar, doldurulan deniz dedikoduları, TFF engeli ve Gomez'in gideceği iddiaları gibi türlü zorluklarla mücadele eden Beşiktaş, her türlü zorluğa rağmen şampiyonluğu göğüsledi. Bu gerçeği kabullenmek gerek: Süleyman Seba döneminden sonra Beşiktaş uzun bir süre kendinde değildi. 100. yıldaki zafer heyecan verici olsa da, kalıcı bir etki yaratamamıştı. Fikret Orman'ın farkı ise buradan kaynaklanıyor: Beşiktaş'ı tüpçünün ardında bıraktığı enkazdan öz sermaye artırımıyla başlayarak modern bir endüstriyel futbol kulübüne dönüştürdü. Ucuz transferlerle taçlandırılan cesur hamleler sonrasında ise taşlar yerine oturdu ve Beşiktaş, yeni stadıyla birlikte en zorlu dönemi aşarak şampiyonluğa ulaştı.
Peki bundan sonra ne olacak? Kısa vadede yapılması gereken ilk adım, takımın oyun disiplinini daha da pekiştirmek; yani yedek kulübesini güçlendirmek. Kaleci ve defans transferleri oldukça kritik, Muslera ya da Volkan Babacan gibi kaliteli bir kaleci gerekmekte. Şampiyonlar Ligine hazırlık için kadronun sağlamlaştırılması hayati önem taşıyor. Transfer sezonunda Ölücü'nün sihrini beklemekle birlikte, kaz gelecek yerden tavuk esirgememek şart. Hücum hattımıza olan talep fazla ancak kalitemizden ödün vermemek adına Gomez ve Sosa gibi önemli isimler elde tutulmalı.
Orta vadede borçlanma yerine gelir odaklı stratejilere yönelmek önemli. Pahalı transferlerden kaçınılmalı, sponsorluk anlaşmalarına ağırlık verilmeli, Avrupa'da daha ileri gitme hedefine odaklanılmalı ve 30 yaş üstü pahalı yabancı oyunculara yönelinmemeli. Sosyal tesislerin geliştirilmesi ve taraftarların bu tesislerde harcama yapmalarını teşvik etmenin yanı sıra Bolu'daki tesislerin önemi de göz ardı edilmemeli.
Uzun vadede "Ajax modeli" denilen altyapı güçlendirme stratejisi işlerliğe konulmalı; futbolcu yetiştirme odaklı bir yaklaşım benimsenmeli. Türkiye'de bu stratejiyi hayata geçirmek hem kolay hem de zor. Kolay çünkü futbol ülkesinde yaşıyoruz, zor çünkü disiplin eksikliği genç futbolcuların kariyerlerini olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle, lüks tüketim değil, disiplin ve kontrol odaklı genç yeteneklerin keşfedilmesi önemli. Beşiktaş Üniversitesi'nin bu süreçte önemli bir rol üstlenmesi gerekmektedir.
Tüm bu adımların ardından Beşiktaş, borç bataklığından kurtularak Türk sporunun öncüsü olabilir. Ancak bu uzun soluklu macerada başkanın yanındaki ekibin seçimi ve kararlı duruşu kritik önem taşıyor. Talihsiz stad açılış konuşması bir yana, kulübe sağladığı katkılarla tarihe geçebilecek güçlü bir başkan olarak anılabilme potansiyeline sahiptir.
Uzun yolculuğun başlangıcı olan bu şampiyonluk, tüm Beşiktaş taraftarları ve sporseverler için hayırlı olsun!
Finansal sıkıntılar ve zorlu engellerle dolu geçen uzun bir dönemin ardından nihayet zafer elde eden Beşiktaş, menemenlerin ve türlü iftiraların gölgesinden çıkarak Mario Gomez'li, şampiyonlar ligine katılma başarısına ulaştı. Uzun zamandır duyduğumuz yalanlar, doldurulan deniz dedikoduları, TFF engeli ve Gomez'in gideceği iddiaları gibi türlü zorluklarla mücadele eden Beşiktaş, her türlü zorluğa rağmen şampiyonluğu göğüsledi. Bu gerçeği kabullenmek gerek: Süleyman Seba döneminden sonra Beşiktaş uzun bir süre kendinde değildi. 100. yıldaki zafer heyecan verici olsa da, kalıcı bir etki yaratamamıştı. Fikret Orman'ın farkı ise buradan kaynaklanıyor: Beşiktaş'ı tüpçünün ardında bıraktığı enkazdan öz sermaye artırımıyla başlayarak modern bir endüstriyel futbol kulübüne dönüştürdü. Ucuz transferlerle taçlandırılan cesur hamleler sonrasında ise taşlar yerine oturdu ve Beşiktaş, yeni stadıyla birlikte en zorlu dönemi aşarak şampiyonluğa ulaştı.
Peki bundan sonra ne olacak? Kısa vadede yapılması gereken ilk adım, takımın oyun disiplinini daha da pekiştirmek; yani yedek kulübesini güçlendirmek. Kaleci ve defans transferleri oldukça kritik, Muslera ya da Volkan Babacan gibi kaliteli bir kaleci gerekmekte. Şampiyonlar Ligine hazırlık için kadronun sağlamlaştırılması hayati önem taşıyor. Transfer sezonunda Ölücü'nün sihrini beklemekle birlikte, kaz gelecek yerden tavuk esirgememek şart. Hücum hattımıza olan talep fazla ancak kalitemizden ödün vermemek adına Gomez ve Sosa gibi önemli isimler elde tutulmalı.
Orta vadede borçlanma yerine gelir odaklı stratejilere yönelmek önemli. Pahalı transferlerden kaçınılmalı, sponsorluk anlaşmalarına ağırlık verilmeli, Avrupa'da daha ileri gitme hedefine odaklanılmalı ve 30 yaş üstü pahalı yabancı oyunculara yönelinmemeli. Sosyal tesislerin geliştirilmesi ve taraftarların bu tesislerde harcama yapmalarını teşvik etmenin yanı sıra Bolu'daki tesislerin önemi de göz ardı edilmemeli.
Uzun vadede "Ajax modeli" denilen altyapı güçlendirme stratejisi işlerliğe konulmalı; futbolcu yetiştirme odaklı bir yaklaşım benimsenmeli. Türkiye'de bu stratejiyi hayata geçirmek hem kolay hem de zor. Kolay çünkü futbol ülkesinde yaşıyoruz, zor çünkü disiplin eksikliği genç futbolcuların kariyerlerini olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle, lüks tüketim değil, disiplin ve kontrol odaklı genç yeteneklerin keşfedilmesi önemli. Beşiktaş Üniversitesi'nin bu süreçte önemli bir rol üstlenmesi gerekmektedir.
Tüm bu adımların ardından Beşiktaş, borç bataklığından kurtularak Türk sporunun öncüsü olabilir. Ancak bu uzun soluklu macerada başkanın yanındaki ekibin seçimi ve kararlı duruşu kritik önem taşıyor. Talihsiz stad açılış konuşması bir yana, kulübe sağladığı katkılarla tarihe geçebilecek güçlü bir başkan olarak anılabilme potansiyeline sahiptir.
Uzun yolculuğun başlangıcı olan bu şampiyonluk, tüm Beşiktaş taraftarları ve sporseverler için hayırlı olsun!