Yönetim, göreve geldiğinde temel kurallarından biriydi: basına feyyaz uçar haricinde kimse konuşmayacak, yöneticiler kafalarına göre tweet bile atmayacaktı. Ancak takım sezona sağlam başlayıp işler olağanın üzerinde iyi gidince ister istemez yöneticiler kendini gösterme çabasına giriyor. Her kanalda her platformda bir Beşiktaş yöneticisi. Çağlayan Tuğal, Mete Vardar'ı gördüm en son. Tuğal tesis ve stadyumla ilgili yerinde ve net açıklamalar yaptı ancak Mete Vardar canlı yayında Şenol Güneş'le ilgili bir söylemi üzerine bugün özür dileyerek düzeltme açıklaması yaptı. Hatta maddi fedakarlığıyla taraftarın gönlüne taht kuran Hüseyin Yücel bile iki üç günde bir mikrofon karşısında. İmobile ve Rafa transferleriyle ilgili detaya girmesi ve "bu isimleri hoca değil biz bulup hocanın önüne getirdik" minvalinde açıklamaları -Kadir Kılıç'ın Trabzon maçındaki hareketinden sonra- beni en çok rahatsız eden şeylerden biri oldu açıkçası. Kendinin ayrı scout ekibi, Onur Gökçe'nin ayrı scout ekibi, kulübün ayrı bir ekibi... Bir düzensizlik var. Cüneyt Sezgin'in geçen hafta sessiz sedasız genel sekreterlikten istifası ve açıklamaları da - takım böyle güzel bir hava yakalamışken bile - yönetim katında işlerin yolunda gitmediğini gösteriyor. Burada devreye girip yumruğunu masaya vuracak ve disiplini sağlayacak tek kişi Hasan Arat. Yoksa daha yolun başındayken, elle tutulur doğru düzgün bir sportif başarı yakalamadan her yönetici başarıyı kendine mâletme çabalarına girerse bu sezon bitmez, hele ki Avrupa'da patates olur döneriz.