Erdoğan Aktaş'ın 11 Haziran 2009 tarihli habertürk yazısı, Beşiktaşlılık kavramını ele alıyor ve Mehmet Topuz'un yaşadığı olaydan yola çıkarak Beşiktaşlılığın ne anlama geldiğini anlatıyor. Aktaş, Beşiktaşlılığın sadece bir takım tutkusu olmadığını, aynı zamanda acı çekmeyi de içerdiğini ifade ediyor.
Yazıda, Beşiktaşlılık ile ilgili aşağıdaki ifadelere yer veriliyor:
"Üzülme Mehmet, Beşiktaşlı olmak, biraz da acı çekmek demektir. Sahada, tribünde, sınıfta, mahallede, masada, barikatta acı çekmektir Beşiktaşlılık. O formayı giymek için acı çekersin, ama bitmez. Yapılan haksızlıklara, dönen dolaplara, sistem içinde olup bitene, çalan haksız düdüklere, olmadık cezalara dayanamazsın, acı çekersin."
Aktaş, Beşiktaşlılığın sadece bir takım tutkusu olmayıp aynı zamanda bir yaşam biçimi ve kültür olduğunu vurguluyor. Beşiktaşlılık, adalet, mücadele ve dayanışmayla dolu bir yolculuk olarak tanımlanıyor.
Yazının devamında, Beşiktaşlılığın ne anlama geldiği daha da derinlemesine ele alınıyor:
"Üzülme Mehmet... Mesela benim için, 16 yaşına kadar şampiyonluk görememek, ama aşk ile bağlanmaktır Beşiktaşlılık. Sadece bu mu? Tabii ki değil. Göğüs göğüse mücadele edip, sonra Türk futbol tarihine kara bir leke olarak geçen bir maçta, rakiplerin yaptığı şikeyle şampiyonluğu kaybetmektir Beşiktaşlılık."
Aktaş, Beşiktaşlılığın zorlukları ve acılarıyla başa çıkma gücü veren bir tutku olduğunu ifade ediyor. Beşiktaşlılık, adalet ve eşitlik mücadelesiyle dolu bir yolculuk olarak tanımlanıyor.
Yazının sonunda, Aktaş Mehmet Topuz'a sesleniyor:
"Üzülme Mehmet; Beşiktaşlılık biraz da acık çekmek demektir. Sen yeter ki, senin için geçen şu kötü günlerde, yüreğine çöken siyahın yanına, aklını kaybetmeden beyazı koy. Sonrası kolay… diyorum sana; 'Beşiktaşlılık biraz da acı çekmektir.' O acı ile yoğrulmak, sonra aydınlık güneşli güzel günlere ulaşmaktır Beşiktaşlılık."
Erdoğan Aktaş'ın bu yazısı, Beşiktaşlılığın ne anlama geldiğini güçlü bir şekilde ifade ediyor ve Beşiktaş tutkusunu yaşayan herkesin duygularına hitap ediyor.
Yazıda, Beşiktaşlılık ile ilgili aşağıdaki ifadelere yer veriliyor:
"Üzülme Mehmet, Beşiktaşlı olmak, biraz da acı çekmek demektir. Sahada, tribünde, sınıfta, mahallede, masada, barikatta acı çekmektir Beşiktaşlılık. O formayı giymek için acı çekersin, ama bitmez. Yapılan haksızlıklara, dönen dolaplara, sistem içinde olup bitene, çalan haksız düdüklere, olmadık cezalara dayanamazsın, acı çekersin."
Aktaş, Beşiktaşlılığın sadece bir takım tutkusu olmayıp aynı zamanda bir yaşam biçimi ve kültür olduğunu vurguluyor. Beşiktaşlılık, adalet, mücadele ve dayanışmayla dolu bir yolculuk olarak tanımlanıyor.
Yazının devamında, Beşiktaşlılığın ne anlama geldiği daha da derinlemesine ele alınıyor:
"Üzülme Mehmet... Mesela benim için, 16 yaşına kadar şampiyonluk görememek, ama aşk ile bağlanmaktır Beşiktaşlılık. Sadece bu mu? Tabii ki değil. Göğüs göğüse mücadele edip, sonra Türk futbol tarihine kara bir leke olarak geçen bir maçta, rakiplerin yaptığı şikeyle şampiyonluğu kaybetmektir Beşiktaşlılık."
Aktaş, Beşiktaşlılığın zorlukları ve acılarıyla başa çıkma gücü veren bir tutku olduğunu ifade ediyor. Beşiktaşlılık, adalet ve eşitlik mücadelesiyle dolu bir yolculuk olarak tanımlanıyor.
Yazının sonunda, Aktaş Mehmet Topuz'a sesleniyor:
"Üzülme Mehmet; Beşiktaşlılık biraz da acık çekmek demektir. Sen yeter ki, senin için geçen şu kötü günlerde, yüreğine çöken siyahın yanına, aklını kaybetmeden beyazı koy. Sonrası kolay… diyorum sana; 'Beşiktaşlılık biraz da acı çekmektir.' O acı ile yoğrulmak, sonra aydınlık güneşli güzel günlere ulaşmaktır Beşiktaşlılık."
Erdoğan Aktaş'ın bu yazısı, Beşiktaşlılığın ne anlama geldiğini güçlü bir şekilde ifade ediyor ve Beşiktaş tutkusunu yaşayan herkesin duygularına hitap ediyor.