"Beyaz Türk'ün Göçmen Paradoksu" başlıklı konunun içeriğini yeniden yazayım:
Bu yazı, dating uygulamalarında veya ırk belirtilen seçenekler arasında kendine caucasian denmesini tercih edenler hakkında olan beyaz Türk'ler için yazılmıştır. Tipik bir beyaz Türk'ün karşı karşıya kaldığı çıkmazı ve çelişkileri hepimiz biliriz. Özellikle Ekşi Sözlük'te, her gün yurt dışına taşınma planları yapan, göreceli olarak apolitik olan ama sürekli politikadan şikayet eden, sosyoekonomik olarak orta-üst sınıftan gelen, öğrenciyken latte içmeyi iş hayatında da devam ettirirken bunu ayrıcalık olarak gören, AKP'li kişilere karşı tepkilerini esirgemeyen, dünyada ilk 500'e girememiş bir okuldan mezun olmanın gururuyla yürüyen beyaz Türk örneğinden bahsedeceğim.
Bu beyaz Türk, genellikle göçmen, mülteci ve sığınmacıları aynı kategori olarak görür: "amk arabı" diye lakaplar takar. Norveçli veya Hollandalı birisi karşısına çıktığında huysuzlaşırken, aşağıda gördüğü Afgan, Pakistanlı gibi göçmenlere (ki onların da çoğu fakir, asgari ücretle çalışan insanlardır) tepeden bakar ve "demografik yapımız bozuluyor" diye yakınır. Bu "demografik yapı" ifadesi, ırkçılığı yumuşatmak için kullanılır. Tüm bu özellikleriyle beyaz Türk, kendini üstün gördüğü AKP'li birisiyle aynı seviyeye düşer ve ırkçı saldırılar yapar.
Bedelli askerlik konusu açılınca hemen destek verir ve sosyal medyada hashtaglere katılır, ancak Suriye'de savaşmak isteyenleri "vatansız piç" diye aşağılar. Avrupa'ya tatil veya Erasmus için gittiğinde "Ama sen hiç Türk'e benzemiyorsun" yorumunu mutlulukla karşılar, ama Türkiye'de de "Sen deveye mi biniyorsun?" diye sorulduğunda içerler. Kendisi yurt dışına gitme fırsatını bulduğunda bunu hakir gördüğü diğerleri için değil de kendisi için yapar ve bu konuda sahip olduğu ayrıcalığı vurgular.
Bu beyaz Türk, kendisini solcu ve liberal olarak tanımlar çünkü Türkiye gibi solcu olmanın en kolay olduğu ülkede yaşamaktadır. Ailesi ve kendisi de genellikle AKP politikalarını destekler, ancak işler tersine dönüp etkilenmeye başladıklarında eleştiriler getirirler.
Son zamanlarda, çoğunlukla AKP destekçisi tarafından açılan göçmen karşıtı başlıklar ve bu konudaki nefret söylemiyle uğraşan bir güruh bulunmaktadır. Bu tip beyaz Türk'ler, göçmenlere karşı iç savaş çağrısında bulunabilir ve ırkçı söylemleri destekleyebilir. Bu tür negatif tavırların artması korkutucu ve endişe vericidir.
Şu anda Türkiye'de, 7 Haziran-1 Kasım 2015 arasında yaşanan karanlık dönemi hatırlayan Z kuşağından insanlar, geçmişten ders çıkarmak gerektiğini anlarlar. Atatürk'ün ideolojisine sıkı sıkıya bağlı kalan ve politik olgunluğunu yitirenler ile siyasal İslamcılar arasında bir çıkmazda kaldığımız bir dönemdeyiz.
Bu metinde herhangi bir şekilde "kaçak göç harika bir şeydir" diye bir mesaj bulunmamaktadır. Bu yazı, ırkçılığa karşı bir manifesto niteliği taşımaktadır. Lütfen tepkilerinizi bu tür ırkçı söylemleri destekleyenlere verin, çünkü Almanya, Hollanda ya da Yunanistan gibi ülkeler bugün sınırlarını açsa, bu ırkçı düşüncelere sahip beyaz Türk'lerin ne kadarının oralara gideceğini tahmin etmek zor değildir.
Bu yazı, dating uygulamalarında veya ırk belirtilen seçenekler arasında kendine caucasian denmesini tercih edenler hakkında olan beyaz Türk'ler için yazılmıştır. Tipik bir beyaz Türk'ün karşı karşıya kaldığı çıkmazı ve çelişkileri hepimiz biliriz. Özellikle Ekşi Sözlük'te, her gün yurt dışına taşınma planları yapan, göreceli olarak apolitik olan ama sürekli politikadan şikayet eden, sosyoekonomik olarak orta-üst sınıftan gelen, öğrenciyken latte içmeyi iş hayatında da devam ettirirken bunu ayrıcalık olarak gören, AKP'li kişilere karşı tepkilerini esirgemeyen, dünyada ilk 500'e girememiş bir okuldan mezun olmanın gururuyla yürüyen beyaz Türk örneğinden bahsedeceğim.
Bu beyaz Türk, genellikle göçmen, mülteci ve sığınmacıları aynı kategori olarak görür: "amk arabı" diye lakaplar takar. Norveçli veya Hollandalı birisi karşısına çıktığında huysuzlaşırken, aşağıda gördüğü Afgan, Pakistanlı gibi göçmenlere (ki onların da çoğu fakir, asgari ücretle çalışan insanlardır) tepeden bakar ve "demografik yapımız bozuluyor" diye yakınır. Bu "demografik yapı" ifadesi, ırkçılığı yumuşatmak için kullanılır. Tüm bu özellikleriyle beyaz Türk, kendini üstün gördüğü AKP'li birisiyle aynı seviyeye düşer ve ırkçı saldırılar yapar.
Bedelli askerlik konusu açılınca hemen destek verir ve sosyal medyada hashtaglere katılır, ancak Suriye'de savaşmak isteyenleri "vatansız piç" diye aşağılar. Avrupa'ya tatil veya Erasmus için gittiğinde "Ama sen hiç Türk'e benzemiyorsun" yorumunu mutlulukla karşılar, ama Türkiye'de de "Sen deveye mi biniyorsun?" diye sorulduğunda içerler. Kendisi yurt dışına gitme fırsatını bulduğunda bunu hakir gördüğü diğerleri için değil de kendisi için yapar ve bu konuda sahip olduğu ayrıcalığı vurgular.
Bu beyaz Türk, kendisini solcu ve liberal olarak tanımlar çünkü Türkiye gibi solcu olmanın en kolay olduğu ülkede yaşamaktadır. Ailesi ve kendisi de genellikle AKP politikalarını destekler, ancak işler tersine dönüp etkilenmeye başladıklarında eleştiriler getirirler.
Son zamanlarda, çoğunlukla AKP destekçisi tarafından açılan göçmen karşıtı başlıklar ve bu konudaki nefret söylemiyle uğraşan bir güruh bulunmaktadır. Bu tip beyaz Türk'ler, göçmenlere karşı iç savaş çağrısında bulunabilir ve ırkçı söylemleri destekleyebilir. Bu tür negatif tavırların artması korkutucu ve endişe vericidir.
Şu anda Türkiye'de, 7 Haziran-1 Kasım 2015 arasında yaşanan karanlık dönemi hatırlayan Z kuşağından insanlar, geçmişten ders çıkarmak gerektiğini anlarlar. Atatürk'ün ideolojisine sıkı sıkıya bağlı kalan ve politik olgunluğunu yitirenler ile siyasal İslamcılar arasında bir çıkmazda kaldığımız bir dönemdeyiz.
Bu metinde herhangi bir şekilde "kaçak göç harika bir şeydir" diye bir mesaj bulunmamaktadır. Bu yazı, ırkçılığa karşı bir manifesto niteliği taşımaktadır. Lütfen tepkilerinizi bu tür ırkçı söylemleri destekleyenlere verin, çünkü Almanya, Hollanda ya da Yunanistan gibi ülkeler bugün sınırlarını açsa, bu ırkçı düşüncelere sahip beyaz Türk'lerin ne kadarının oralara gideceğini tahmin etmek zor değildir.