Bilâd-ı Rûm (Farsça بلادي رُم) ya da Bilâdu’r-Rûm (Arapça: بلاد الرم), Arap coğrafyacılar tarafından önce Roma İmparatorluğu, sonra Bizans topraklarına ve en son olarak da Selçuklu Anadolu'suna 9. ve 10. yüzyıllardan başlayarak verilen isim olup harfiyen Rûmların beldeleri/memleketi demektir. Aynı anlamda Diyâr-ı Rûm (Farsça ديار روم) terkibi de kullanılır. [[Dosya:Europe mediterranean 1097.jpg|küçükresim|upright=1.82|sağ|11. yy sonu 1097 yılındaki Akdeniz ülkeleri haritasına göre Anadolu Selçuklu Devleti (Sultanate of Roum)]] Rûm Arapların Romalılara verdiği isimdir. Selçuklara Araplar Rum Sultanlığı derlerdi, çünkü o uzun zamandır Romalı düşünülen bölgede Müslüman ordular tarafından kurulmuştu. Rûm kavramı, Arap İslam coğrafyacıları tarafından bilinmekte olan bir bölge ve halkın adıdır. Bunların yaşadıkları ya da sahip oldukları topraklar Bilâd er-Rûm olarak adlandırılmış olup buna Akdeniz de dahildir. Öte yandan Bilâd er-Rûm tabirinin daha dar anlamda Anadolu’yu kastettiği de genel olarak kabul edilmiştir. Türkiye Selçukluları zamanında Anadolu'ya hakim olan Türklerden bahsederken ‘Konya Rum sultanlığı’, ‘Rum sultanı’ gibi isimlerin yanı sıra, Mevlana Celaleddin Rûmî, Eşrefoğlu Rûmî gibi tarihi simâların taşıdıkları adlar Türklerin bu isim zarfında, Akdeniz dünyasına dahil edilmiş olduklarını gösterir. İdrisî (12. yy), İbn-i Hurdazbih (9-10. yy), İbn Havkal (10. yy), Istahrî (10. yy) gibi kimi Müslüman coğrafyacıların eserlerinde, haritalarında Bahr er-Rûm tabiri ile Akdeniz’in aynı zamanda bir Rûm/Roma denizi olduğu kabul edilmekte, ancak aynı denizin Bahr eş-Şâm tabiriyle de zikredilmesi, bu denizin Müslümanlarca da sahiplenildiğini göstermektedir. Suriyeli Arap coğrafyacı Yâkût el-Hamavî el Rûmî tarafından 1224-1228 yıllarında yazılan Mucemü’l-Büldân adlı ansiklopedik kitapta İslam coğrafyacılarındaki yedi iklim (الأقاليم السبعة) anlayışına bağlı olarak 5. İklim bölgesi için er-Rûm terimi kullanılır ve "Mısır körfezi, Mağrib, Bahrü’l-Ahdar (yeşil deniz), Türk Yecüc, Irak, Nusaybin, Endülüs arasında" olarak tanımlanır. Yâkût'un bu kitabında Bilâdu’r-Rûm’a dair iki önemli madde bulunmaktadır. Biri “er-Rûm” maddesi; diğeri ise “Rûmiye” maddesidir. Rûm tabiri ile, öncelikle bir halk kastedilir (“Bilâd er-Rûm denen çok büyük bir ülkede yaşayan bir kavimdir”), sonra da onların ülkesine bu ad verilerek ondan bahsedilir ki bu ülke, içinde Konstantiniye’nin merkez olarak yer aldığı Trakya ve Balkanlar ile Anadolu bölgesini kapsar; Rûmiye ile, Roma şehri kastedilerek “bu Rûmların başkenti ve alemi olan şehirdir” denmektedir. 9. yy Farslı coğrafyacı İbn-i Hurdazbih'in Arapça kaleme aldığı Kitabü’l-Mesâlik ve’l-Memâlik adlı coğrafya kitabından Rumların dârülmülkleri (payitaht/başkent) Rûmiye (Roma) idi, orada on dokuz kral hüküm sürdü, iki kral Amûriye’de konaklamıştır. Amûriye, Haliç’in altındadır, Kostantîniyye ile Amuriye arası altmış mildir. Bu iki kraldan sonra iki kral daha Rûmiye’de kaldı. Sonra Büyük Kostantin Rûmiye’de hüküm sürdü, sonra Bizentiye’ye intikal etti, oraya bir sur yaptırarak Kostantîniyye adını verdi. Burası bugüne kadar Rumların dârülmülkleridir, buranın ismi Istanbûl’dur biçiminde pasaj aktaran Yâkût, İstanbul adının oldukça erken denilebilecek bir dönemde kullanımda olduğunu da kanıtlar. İbn Batûta Anadolu'yu işaret ederek “Ahîler, Bilâd-ı Rum’da sâkin Türkmen akvâmının her vilâyet, belde ve karyesinde mevcuttur” demiştir. Ayrıca bakınız Rum Suresi Rumeli Rumlar ve Rumca Romeika Rumeyler ve Rumeyce Urumlar ve Urumca ile Urımlar Kaynakça Kategori:Anadolu tarihi