Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Bilim felsefesi

bullvar_katip

Administrator
Katılım
21 Mayıs 2024
Mesajlar
532,105
Bilim felsefesi, epistemoloji, ontoloji, etik ve estetik gibi felsefenin temel alt bölümlerinden birisidir. Tanım Bilim felsefesi, bilimin ne olduğunu, bilimsel kuramın özgül yapısını, bilimsel bilginin epistemolojik statüsünü, bilimsel yöntemin (ya da yöntemlerin) anlamını, bilim alanı ve bilimsel bilginin nesnesini, bilimin gelişiminin anlamını, özet olarak bir bütün bilimin konumu, gelişimi ve iç-yapısını değerlendiren, bunu kuramsal düzlemde ortaya koymaya çalışan felsefe bölümüdür. Bilim tarihinden farklı olarak bilim felsefesi bu söz konusu tarihin kuramsal düzlemde açıklanmasını ve değerlendirilmesini üstlenir. Bilim ve felsefe Bilim felsefecileri bir bakıma hem felsefe hem de bilim alanında yer alırlar, her iki alana birden hakim olmaya çalışırlar. Özellikle başlangıçta bilim insanları belirli bir felsefi etkinlik içinde de olmuşlardır. Başlangıçta bilimler felsefenin içinde yer almaktadır; filozoflar aynı zamanda çoğu noktada bilim insanlarıydılar, birçok bilimsel alanda bilgi sahibiydiler ve onların sentezleriyle felsefe yapmaktaydılar. Fizik'i ve Metafizik'i yazan Aristoteles bunun tipik bir örneğidir. Bilginin gelişimi, özerk dallara ayrılması ve her bölümün kendi içinde çok daha fazla uzmanlık gerektirmesiyle zaman içinde bilimler felsefeden ayrışmaya başladı. Önce doğa bilimleri denilen bilimler, sonra giderek sosyal bilimler ayrışmaya çalışmıştır. Ancak felsefenin bilimle ilişkisi ve bilime yönelik ilgisi süreklidir. Bu süreklilik felsefe ve bilim tarihinde gösterilebilir. Başlangıçta filozofların bilimle ilgilenen kişiler olması ve daha sonra giderek felsefenin bilim üzerine düşünmesi şeklinde bu ilişki süregelmiştir. Yalnızca filozofların bilimle ilişkili insanlar olması dolayısıyla değil, bilimin ne olduğu üzerine üretilen düşüncelerin felsefi niteliği dolayısıyla da böyledir. Bilim felsefesine ait metinlerin çok uzun tarihsel bir geçmişi vardır. Aristoteles'ten itibaren bu iz sürülebilir. Ama bilim felsefesi, felsefenin bir alt bölümü olarak özellikle bilimlerin felsefeden ayrışmasının bir sonucu olarak belirginleştiği için modern zamanların ürünüdür. Francis Bacon'ın Novum Organum'u, René Descartes'ın Metot Üzerine Konuşma'sı, Isaac Newton'un "Felsefi Akıl Yürütmenin Kuralları", Henri Poincaré'nin Bilim ve Hipotez'i, bir anlamda bilim felsefesinin öncü klasik metinleri sayılabilir. 20. yüzyıldan itibaren ise bilim felsefesi tamamen özerk ve kapsamlı bir bölüm haline gelir. Pozitivizm, 19. yüzyılın son çeyreğinden itibaren önermeleriyle hem bilimsel bir pratiği temellendiriyor, hem de felsefenin sorularını yanıtlıyordu. Soyut bir sistem olarak felsefenin sonu gelmiş varsayılıyordu. Ancak öyle olmadığı düşüncesi giderek yaygınlık kazandı. Bizzat pozitivizm denilen bilim düşüncesinin aşırı derecede felsefe içerdiği ortaya konuldu. Bilimin ya da bilimsel yöntemin ilkeleri sayılan bir düzine kural durmadan değişime uğradı ve yerine yenileri önerildi. Nedensellik ilkesi, belirsizlik ilkesiyle savaşır durumda buldu kendisini. Kuantum fiziği gibi bilimsel gelişmelerin yol açtığı kuramsal sorunlarla bilim felsefesi özellikle 1960'lı yıllardan itibaren belirleyici bir güncellik kazanmıştır. Bilime duyulan güvenin sarsıldığı bir dönemde, bilim felsefesi öne çıkmaya başlar. Bunda Karl Popper, Thomas Kuhn, Imre Lakatos, Paul Feyerabend gibi ünlü ve çok etkili bilim felsefecilerinin özgün çalışmaları da belirleyici bir rol oynamıştır. Felsefenin konusu olarak bilim Bilimin felsefenin konusu olması ve hatta bu konunun belirli bir zaman içinde felsefenin bir alt disiplini olması söz konusudur. Tarihsel bir açıklama olarak bilimin felsefenin içinden doğup geliştiği genel bir şekilde belirtilir. Daha sonra bilimin bir bilinç formu olarak ayrılmasından sonra da bilim felsefe ilişkisi süregelmiştir. Bilim felsefesi özellikle bu ayrımın sonrasında felsefenin bilim üzerine düşünmesinin bir sonucu olarak disipliner bir duruma gelmiştir. Bu iki alan her zaman kuramsal olarak birbirine karışma ve karşılıklı etkileşim içinde birbirini etkileme halindedir. Genel bir ayrım varsayılmakta birlikte kuramsal ayrım çizgilerini belirlemek kolay görünmemektedir. Bilim felsefesi, bilimin kendi niteliği ve anlamı üzerine, felsefenin kuramsal çalışmasını dile getirir. Bilim kendi başına kendi anlamını bilemez, böyle bir bilme çabasına yöneldiği anda felsefe alanına girmiş olur. Bu anlamda bilim felsefesi, bilimin yerini anlamını ve kuramsal konumunu belirlemek üzere yürütülen felsefe-içi çalışmaların bütünlüğüdür. Bilimin felsefeden ayrışmasından sonra felsefenin bilim üzerine düşünmesi bilim felsefesinin içeriğini oluşturmaktadır. Özetle, bilim felsefesi, bilimsel düşünce ve yöntemlerin mantıksal ya da kuramsal bir çözümlemesini vermeye çalışır. Bilim nedir? Klasik görüş Klasik görüş, ürün olarak bilim ya da mantıksal pozitivizm, bilimin evreni anlamak için tek geçerli yol olduğunu, birikimsel olarak ilerlediğini ve kesin doğru kabul edilmesi gereken sonuçlara ulaştığını savunmaktadır. Auguste Comte'un pozitivizminden etkilenen klasik görüşçüler, bütün bilim dalları için ortak bir yöntem olması gerektiğini öne sürmüşlerdir. Bunun sonucu olarak, bilimleşme sürecini daha erken tamamladığını düşündükleri doğa bilimlerindeki yöntemleri, sosyal bilimlerde uygulamak için çalışmalar gerçekleştirmişlerdir. Bütün bilim dallarına örnek olması gereken ideal bilimin, matematik olduğunu dile getirmişlerdir. Gelecekte, evrendeki bütün sorulara cevap verebilecek seviyeye ulaşan ve mükemmel hale gelen bilim dallarının, aralarındaki ayrımların belirsizleşmesi yoluyla birbirlerine yaklaşacağını ve sonuç olarak sosyal fizik adı altında birleşeceğini savunmuşlardır. Klasik görüşe yakın olan bilim filozoflarının çoğu, bilimin yöntemi olarak tümevarımı kabul etmiş ve nedensellik üzerine kurulu olduğunu düşünmüşlerdir. Bilimin, olgular ve mantık arasında kurulan ilişkiye dayalı, statik bir süreç olduğunu dile getirmişlerdir. Rudolf Carnap ve Hans Reichenbach, bilimin olguların genellemesine dayalı olan tümevarım yöntemi üzerinden ilerlediğini ve doğrulanabilirlik ölçütüne bağlı olduğunu öne sürmüşlerdir. Bilimin yalnızca deney ve gözlem yoluyla yapılabileceğini savunmuşlardır. Karl Popper, klasik görüşün çoğu esasına yakınlık göstermekle birlikte doğrulanabilirliği temel alan yönteme karşı çıkmıştır. Doğa bilimlerinin, tümevarım ve doğrulanabilirlik için uygun şartları sağlamadığını düşünmüştür. Bilimin yöntemi olarak tümdengelim ve yanlışlanabilirliği ön plana çıkarmıştır. Karl Popper'ın yanlışlanabilirliği, doğada bilimsel kuramı yanlışlayan herhangi bir örnek bulunması durumunda, bu kuramın terk edilmesi ve yeni bir bilimsel kuram arayışına girilmesini öngörmektedir. Auguste Comte'un pozitivizmi içerisinde doğa bilimleriyle uyumlu olan bazı düşünceler ve Karl Popper'ın yanlışlanabilirliği, bilim çevreleri içerisinde genel kabul görmektedir. Başlıca temsilcileri: Auguste Comte, Rudolf Carnap, Hans Reichenbach ve Karl Popper Klasik görüşün eleştirisi Klasik görüşün eleştirisi ya da etkinlik olarak bilim, bilimin evreni anlamak için geçerli yollardan biri olduğunu, devrimsel olarak ilerlediğini ve belirli şartlarda uzlaşmaya dayalı olarak doğru kabul edilmesi gereken sonuçlara ulaştığını savunmaktadır. Klasik görüşün eleştirisine yakın olan bilim filozofları, bilimin anlaşılması için, ortaya konulan bilimsel kuramlar kadar içerisinden geçtikleri sürecin de incelenmesi gerektiğini düşünmüşlerdir. Bu görüşleri sayesinde sosyoloji, psikoloji ve bilim tarihi gibi alanlar üzerinden bilimsel kuramları inceleyerek bilime yeni bakış açıları kazandırmışlardır. Bilimin, paradigma değişimleriyle ilerleyen, belirli dönemlerde sıçramalar yaşayan devrimsel bir süreç olduğunu dile getirmişlerdir. Gelecekte, bilimin ilerlemekle birlikte evrendeki soruların ancak bir kısmına cevap verebileceğini ve bilimsel çalışmaların ilerlemesiyle yeni bilim dallarının ortaya çıkacağını savunmuşlardır. Thomas Kuhn, bilim tarihini dört dönem üzerinden değerlendiren paradigma değişimleri ve bilimsel kuramların birbirleriyle kıyaslanmasına karşı çıkan eş ölçülmezlik düşüncelerini geliştirerek klasik görüşün eleştirisi için zemin hazırlamıştır. Bilimin, belirli durumlarda göreceli olarak değerlendirilmesi gerektiğini düşünmüştür. Stephen Toulmin, Thomas Kuhn'un bilim tarihi üzerinden ele aldığı bilim felsefesini, psikoloji üzerinden incelemiştir. Imre Lakatos ise, bilimsel yöntem üzerine ortaya koyduğu düşünceler klasik görüşe yakın olmakla birlikte, Karl Popper ve Thomas Kuhn'un görüşlerini sentezlemeye çalışmıştır. Paul Feyerabend, epistemolojik anarşizmi savunmuş ve bilimi, bilgi edinme yöntemlerinden biri olarak görmüştür. Thomas Kuhn'un eş ölçülmezliğini daha da ileri götüren Paul Feyerabend, bilimin diğer bilgi edinme yöntemleriyle de kıyaslanamayacağını düşünmüştür. Bilim, din, felsefe ve sanat gibi alanları bilgi edinme yöntemi olarak değerlendirmiş, herhangi birinin diğerinden önemli olmadığını dile getirmiştir. Paul Feyerabend da, bilimsel kuramların geçerliliklerinin göreceli olduğunu öne sürmüştür. Thomas Kuhn'un paradigma değişimleri, bilim çevreleri içerisinde genel kabul görmektedir. Başlıca temsilcileri: Thomas Kuhn, Stephen Toulmin, Imre Lakatos ve Paul Feyerabend Paradigma değişimleri Bilim öncesi dönem: Bilim insanlarının, belirli bir yönteme sahip olmadığı ve geçerli olduğunu düşündükleri birçok bilimsel kuramı bir arada kullandıkları dönemdir. Olağan bilim dönemi: Bilim insanlarının, bir bilimsel kuramı doğru kabul ederek, geliştirdikleri paradigma içerisinde araştırmalar yaptıkları ve çalışmalar ortaya koydukları dönemdir. Bunalımlar dönemi: Bilim insanlarının, doğru kabul ettikleri paradigma üzerine anlaşmazlıklar yaşamaya başladıkları ve çalışmalarının bazı durumları açıklamakta yetersiz kaldığını gördükleri dönemdir. Bilimsel devrim dönemi: Bilim insanlarının, paradigmaya bağlı kalanlar ve yeni bir bilimsel kuram geliştirenler olarak ikiye ayrıldığı, ortaya konulan yeni kuramın destekçilerinin artmasıyla paradigma değişiminin gerçekleştiği dönemdir. Bilimsel devrim dönemi sonucunda, yeni bilimsel kuramla olağan bilim dönemine geri dönülmektedir. Ayrıca bakınız Bilimsel yöntem Bilim tarihi Nesnellik Pozitivizm Empirizm Bilimsel bilgi Realizm Kaynakça Bilim Felsefesi, Cemal Yıldırım, Remzi Kitabevi. Felsefe Tarihi, Macit Gökberk, Remzi Kitabevi. Bilimsel Devrimlerin Yapısı, Thomas Kuhn.
 

Tema özelleştirme sistemi

Bu menüden forum temasının bazı alanlarını kendinize özel olarak düzenleye bilirsiniz.

Zevkine göre renk kombinasyonunu belirle

Tam ekran yada dar ekran

Temanızın gövde büyüklüğünü sevkiniz, ihtiyacınıza göre dar yada geniş olarak kulana bilirsiniz.

Izgara yada normal mod

Temanızda forum listeleme yapısını ızgara yapısında yada normal yapıda listemek için kullanabilirsiniz.

Forum arkaplan resimleri

Forum arkaplanlarına eklenmiş olan resimlerinin kontrolü senin elinde, resimleri aç/kapat

Sidebar blogunu kapat/aç

Forumun kalabalığında kurtulmak için sidebar (kenar çubuğunu) açıp/kapatarak gereksiz kalabalıklardan kurtula bilirsiniz.

Yapışkan sidebar kapat/aç

Yapışkan sidebar ile sidebar alanını daha hızlı ve verimli kullanabilirsiniz.

Radius aç/kapat

Blok köşelerinde bulunan kıvrımları kapat/aç bu şekilde tarzını yansıt.

Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Geri