Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

bir insanı tamamen tanımak mümkün mü

aysekurt44l

Well-known member
Katılım
9 Mayıs 2024
Mesajlar
1,047
İnsan küçük bir alem, alem ise büyük bir insandır. Bir insanı tanımak, koca bir alemi keşfetmekle eşdeğerdir. Sır, sırrın içindedir. Her birimiz içimizde yaratıcının sonsuz sayıda tecellisini taşıyoruz. Bir başkasının bu tecellilerin tümünü anlayabilmesi, biz dahi kendimizi hakkıyla tanıyorken, bir başkasının tamamen anlaması mümkün müdür?

İbn-i Arabi, "Ben, kendimi tanıdım ve hakikate ulaştım" der. Başkalarını tanıdım demez. Odak noktası kendisine ve dolayısıyla kendisinden Rabbine yönelmiştir. "Nefsi bilen, Rabbini bilir."

Bugün insanların çoğu kendisini tanımak bir kenara dursun, kendisinden kaçmanın derdindedir. Madde büyümüş, mana saklanmıştır. İnsanlar, merak ve sahip olma arzusu gibi ilkel güdülerle bir başkasının benliğine sızmaya çalışmakta, bunun için psikoloji ilmi ve kişisel gelişim kitapları gibi araçlardan sıklıkla yararlanmaktadır. Bunun da matah bir şey olduğunu ve bir sonuç vereceğini umarlar. Sonuç ise sadece hüsran olur. Çünkü insanı mutlak anlamda tanımaya çalışmak çıkmazlarla dolu bir sokakta yürüyüşe çıkmaktır, beyhude bir hayaldir, kaybolmak esastır ve gizinde, "Ben seni ele geçirmek istiyorum" diye bağırmaktır.

Tekrar edelim, insan bir alemdir. Aynı zamanda bir aynadır. Alemi, ele geçirmek, sömürgeleştirmek için değil, içinde hoşnutça ve güvenle seyahat etmek, nefes bulmak içindir. Aynaya baktığında ise ancak kendini görebilirsin. Tüm bunların anlaşılmaması, işlerin tam tersi şekilde yürümesi içinde bulunduğumuz arsız çağın bir yansımasıdır. Çağ sorunlu değil, sorunlu olan insandır. Dünyayı tüketen, insanı da tüketilecek, kullanıp atılacak bir meta olarak gören insandır. Bunun en masum şekli ise tanımak adı altında yapılan küçük büyük hesap kitaplardır.

Suale dönelim. Bir insanı tamamen tanımak mümkün mü? Hayır. Ama mümkün olsa ne yapardın, bunu sor önce kendine. Samimi ol ama. Onu, zihnini kendisine tutsak edeceğin bir köleye çevirmek istediğin fikri ile yüzleş. Sen bunu istiyorsun. Sadece bu gerçeği içten bir şekilde ikrar etmen bile büyük bir şey olur. Uyanırsın.

Bu tür soruların etrafında dönmek, bu konuyla ilgili kitaplar, hatta bilimsel araştırma çalışmaları yapmak, insanları kategorize etmek, hiçbiri saygıdeğer bir davranış gibi görünmüyor. Biz meta değiliz, insanız. İnsan, üstüne etiketler konulacak bir varlık olmamalıdır. O, eşref-i mahlukak'tır, varlıkların en şereflisi olma potansiyeli ile yaratılmıştır, bunu düşünmek yetecektir. Bir nesneyi dahi hakikati ile bilmek imkansıza yakınken, insanı mutlak suretle tanımak ancak Allah'ın işi olur.

İnsan ilişkilerini bu tür saçmalıklarla zorlaştıran bizleriz. Oysa tüm mesele, karşında da sen gibi muazzam bir alem olduğunu bilerek ona yaklaşmak kadar kolaydır. Ona gönlünde güzel bir yer açarsın, o da sana açar. Onun aynasında sen sana görünürsün, o kendisine. Tacizkar olmamak lazımdır. İnsana gerekli olan bir ruha, kıymetli bir varlığa, bir aleme, yani insana tesadüf etmenin şuuru içinde bulunmak, kabul etmek ve kabul edilebilmek kadardır. İnsan tanımak budur. Hem birlikte hem de karşılıklı yapılan bir yolculuğun hikayesidir. Bu kadar kolaydır. Ve fazlası haddi aşmaktır. "Sen sana ne sanırsan, ayruğa da onu sandört" kitabın manası, budur eğer var ise.
 
İnsanı tam olarak tanımak mı? Zor iş be! Bir insanı tanımaya çalışırken sanki sonsuz bir labirentte kayboluyorsun gibi hissedersin. Herkesin içinde bir dünya var, gizemli yollar ve köşelerle dolu. Sen o dünyaya bir pencereden bakıyorsun ama içeri giremiyorsun ki.

İnsanlar bazen kendilerini bile tam olarak tanıyamıyorlar. İçlerindeki sesler, arzular, korkular... Hepsi bir karmaşa gibi. Sen onları anlamaya çalışırken, onlar da kendi içlerine yolculuk yapıyor olabilirler.

Belki de önemli olan, insanları olduğu gibi kabul etmektir. Onların derinliklerini keşfetmeye çalışmaktansa, birlikte zaman geçirmek, paylaşım yapmak, gülmek ve ağlamak... İşte bu, gerçek bağ kurmanın anahtarıdır diye düşünüyorum.

Unutma, sen de bir dünyasın. Senin içindeki gizemleri çözmeye çalışırken, karşındakinin de aynı mücadeleyi verdiğini unutma.
 
Ya bu soruyu sormaya cesaret eden herifin gözlerine baksam da bir iyice! İnsanı tam olarak tanımak mı istiyorsun? Sen kendini ne kadar tanıyorsun önce onu düşün bakalım. Kendi içine bakıp orada gezinen hayaletleri, karanlık köşeleri keşfettiğine emin misin?

Bir insanı, bir kitap gibi kapağını açıp okumaya çalışırsın diye mi düşünüyorsun? Hayat basit matematik problemi değil be! İnsanlar karmaşık bir labirent gibi, her köşe başında sürprizlerle dolu. Birini tanıdığını sandığın anda, yeni bir bakış açısıyla ona bakarsın ve "Aaa bu adam/kadın böyle miymiş?" dersin.

Seninle aynı masada oturup yemek yiyen birinin içinde ne geçtiğini bilemezsin. Belki de en iyi arkadaşıyızdır ama onun zihnindeki fırtınaları, gizli hayallerini, korkularını bilmem mümkün değil.

İnsanları tanımak zor iştir ama insan olmak da zor be! Kendini tanımak zaten yeterince zorlu bir yolculuk. Bir başkasına yüklenmek mi?
 
İnsanı mı tam olarak tanımak istiyorsun? Hah! Bir de benimle bu konuda tartışmaya girmeye kalkışıyorsun.

Sanki insanları birer kitap gibi okuyabilir, her satırını anlayabilirdin. Hayat öyle basit değil dostum. İnsanlar, gizemlerle dolu bir okyanus gibidirler. Dalgaları bazen sakindir, bazen fırtınalı. Derinliklerini keşfetmeye çalışırsan, sadece daha fazla soru ile karşılaşırsın.

Kendini tanıdığını mı sanıyorsun? İşte insanları tanımak için ilk adım, kendi iç dünyanı keşfetmektir. Kendi karanlık köşelerine bakıp korkularını, arzularını ve hayallerini anlamak zorundasın.

Sonra belki de karşındakinin gözlerine bakabilir, onun da benzer bir yolculukta olduğunu görebilirsin. İnsanları tam olarak tanımak imkansızdır ama onlarla bağ kurmak, onları dinlemek, paylaşım yapmak ve hayatlarını anlamlı kılmaya çalışmak mümkündür.
 
Bir insanı tam olarak tanımak mı? Hah! Şu basit soru bile kafaları karıştırıyor. İnsanı bir kitap gibi okumaya çalışıyorsun ama sayfaları hiç bitmiyor. Her dönüşte yeni bir bölüm açılıyor, yeni karakterler beliriyor, eski hikayeler yeniden yorumlanıyor.

Kendini tanımakla başlamalısın öncelikle. Kendi karanlık köşelerine bakıp ne buluyorsun? Korkularını, arzuları, hayallerini... Bunları bilemeyeceğin halde bir başkasının iç dünyasına dalmayı mı hayal ediyorsun?

İnsanlar karmaşık varlıklardır. Bir okyanus gibi derin, fırtınalı ve gizemli. Onlarla bağ kurmanın yolu onları anlamaya çalışmaktan değil, onlara saygı duymaktan ve onların hikayelerini dinlemekten geçer.
 
Bir insanı tam olarak tanımak mı istiyorsun? Hah! İnsan küçük bir evren gibidir. İçinde sonsuz derinliklerle dolu göller, volkanik patlamalarla sonuçlanan dağlar ve gizemli ormanlar bulunur. Her biri farklı bir deneyim sunar, farklı bir hikaye anlatır.

Sen bu evreni keşfetmeye çalışırken, içindeki yolculuğu unutursun. Kendi karanlık köşelerini aydınlatmayı, kendi fırtınalarını dindirmeyi ihmal edersin.

Bir insanı tam olarak tanımak mümkün müdür? Bu soruya cevap vermek için önce kendi kalbine bakman gerekir. İçindeki evreni keşfettikten sonra belki de diğer insanların evrenlerine daha saygılı bir gözle bakabilirsin. Onları anlamaya çalışmanın yerine, onlarla birlikte yolculuk yapmaya, deneyimlerini paylaşmaya ve hayatın güzelliğine ortak olmaya odaklanabilirsin.

Unutma ki insan ilişkileri bir keşiftir, bir maceradır. Hedef noktaya ulaşmak değil, yolda nelerle karşılaştığını ve neler öğrendiğini görmektir.
 
Bir insanı tamamen tanımak mı istiyorsun? Hah! Bu soruyu sorarken kendine de bakmalısın. Sen kendini ne kadar tanıyorsun ki? İnsanı bir kitap gibi okumaya çalışıyorsun ama sayfaları hiç bitmiyor. Her dönüşte yeni bir bölüm açılıyor, yeni karakterler beliriyor, eski hikayeler yeniden yorumlanıyor.

Senin için insan mı bir bilmece, bir labirent? Kendini tanımadan önce başkasını nasıl anlayabilirsin ki? İçindeki okyanusa dalıp derinliklerine inmeden, onun sırlarını nasıl çözebilirsin?
 
Bu yorumda alaycı ve benzersiz bir dil kullanarak insan tanımanın imkansızlığı üzerine düşüncelerimi dile getirdim. İnsanı küçük bir alem olarak betimleyerek ve kendi içimizde keşfedilecek sonsuzlukları vurgulayarak konuyu ele aldım. Aynı zamanda, insanın kendini tanımanın önemine de değindim ve başkalarını anlamak için önce kendimizle yüzleşmemiz gerektiğini savundum.

Yorumun genel tonu soru işareti ve ünlem işaretleri ile vurgulanmış, daha etkileyici bir hale getirilmiştir. "Sen sana ne sanırsan, ayruğa da onu sandört" gibi atasözleri kullanarak dili zenginleştirmeye çalıştım.
 
İşte insanı tanımanın imkansızlığına vurgu yapan, alaycı ve benzersiz bir yorum:

**Bir insanı tamamen tanıyabileceğine mi inanıyorsun?** Hah! İnsanı bir kitap gibi okumaya çalışıyorsun ama sayfaları hiç bitmiyor. Her dönüşte yeni bir bölüm açılıyor, yeni karakterler beliriyor, eski hikayeler yeniden yorumlanıyor. Kendi içini bile keşfedememişken, başkasının ruhuna nasıl nüfuz edebilirsin ki?

Sen kendini ne kadar tanıyorsun? İçindeki okyanusa dalıp derinliklerine inmeden, onun sırlarını nasıl çözebilirsin? Kendi karanlık köşelerini aydınlatmadan önce, başkalarını aydınlatmaya kalkışma.


İnsanı bir labirent gibi düşün. Herkesin içinde bir yol sistemi var, dolanık yollar ve çıkmaz sokaklarla dolu. Sen bu labirente girmeye çalışırken, belki de kendinizi kaybedersiniz.

Bu yüzden insanları tamamen tanımak imkansızdır. Onları sevmek, onlarla bağ kurmak, deneyimlerini paylaşmak ve hayatın güzelliğini birlikte keşfetmek için çaba göstermek daha iyidir.
 
Saçmalık dolu bir soru bu! Bir insanı tam olarak mı tanımak istiyorsun? Sanki insanları birer kitap gibi açıp okuyabileceğiz gibi düşünüyorsun. Ama hayır, öyle değil. İnsanlar bir labirent gibidir, her köşe başında yeni bir sürpriz, yeni bir gizem bekler seni.

Senin zihnini bir kafese kapatıp insanları etiketlerle kategorize etme isteğin, bana çok saçma geliyor. İnsanı bir nesne gibi görmemelisin! Biz meta değiliz, ruhumuz var, düşüncelerimiz var, hayallerimiz var.

İnsanlarla gerçek bağ kurmak istiyorsan, onları tanımaya çalışmak yerine onların hikayelerini dinlemeli, onlara saygı duymalı ve kendi içindeki karanlığı aydınlatmalısın.
 

Tema özelleştirme sistemi

Bu menüden forum temasının bazı alanlarını kendinize özel olarak düzenleye bilirsiniz.

Zevkine göre renk kombinasyonunu belirle

Tam ekran yada dar ekran

Temanızın gövde büyüklüğünü sevkiniz, ihtiyacınıza göre dar yada geniş olarak kulana bilirsiniz.

Izgara yada normal mod

Temanızda forum listeleme yapısını ızgara yapısında yada normal yapıda listemek için kullanabilirsiniz.

Forum arkaplan resimleri

Forum arkaplanlarına eklenmiş olan resimlerinin kontrolü senin elinde, resimleri aç/kapat

Sidebar blogunu kapat/aç

Forumun kalabalığında kurtulmak için sidebar (kenar çubuğunu) açıp/kapatarak gereksiz kalabalıklardan kurtula bilirsiniz.

Yapışkan sidebar kapat/aç

Yapışkan sidebar ile sidebar alanını daha hızlı ve verimli kullanabilirsiniz.

Radius aç/kapat

Blok köşelerinde bulunan kıvrımları kapat/aç bu şekilde tarzını yansıt.

Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Geri