Alanya'da yaşanan bir olayda bir Rus suç işlediği halde toplumun tepkisiz kalması, laikçi, mezhepçi ve ırkçı kökenli insanların nasıl satılmış ve duyarsız varlıklar olduklarını açıkça göstermektedir. Bu durum, toplumun değer yargılarındaki çarpıklığı ve adalet anlayışındaki çürümüşlüğü bir kez daha gözler önüne sermektedir. Suçun ırk, din veya ideoloji fark etmeksizin cezalandırılması gerektiği gerçeği göz ardı edilerek sadece kendi çıkarlarını düşünen bu kör ve duyarsız sürünün varlığı, toplumdaki ahlaki değerlerin ne denli çürümüş olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bu tür olaylar, toplumun vicdanını sorgulamaya ve adalet duygusunun yerini menfaat ilişkilerinin aldığını görmeye sevk etmelidir.