Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Bizans-Bulgar Savaşı (913-927)

bullvar_katip

Administrator
Katılım
21 Mayıs 2024
Mesajlar
532,105
Bizans-Bulgar Savaşı (913–927) , Birinci Bulgar İmparatorluğu ile Bizans İmparatorluğu arasında on yıldan fazla sürmüş savaştır. Savaş, Bizans imparatoru Aleksandros'un Bulgaristan'a yıllık bir haraç vermeyi durdurma kararı alması ile başlamışsa da, Çar olarak tanınmasını isteyen I. Simeon tarafından askeri ve ideolojik girişim başlatılmıştı ve sadece Konstantinopolis'i değil Bizans İmparatorluğunun geri kalan kısmını almayı amaçladığı aşikardır. 917'de Bulgar ordusu Achelous Muharebesi'nde Bizanslıları ezici bir şekilde yenmesi Bulgaristan'ın Balkanlar'daki tam bir askeri üstünlüğüyle sonuçlandı. Bulgarlar, 917'de Katasyrtai'de, 921'de Pegae'da ve 922'de Konstantinopolis'te Bizanslıları yendiler. Bulgarlar, Trakya'da önemli Hadrianapolis kentini de ele geçirdiler ve Güney Yunanistan'da derinlerinde Hellas Theması'nın başkenti Tebai'yi ele geçirdiler. Achelous'taki felaketin ardından Bizans diplomasisi, Sırbistan Prensliği'nin Bulgaristan'a batıdan saldırmasına yol açtı, ancak bu saldırı kolayca savuşturuldu. 924 yılında Sırplar Sırbistan'a giderken küçük bir Bulgar ordusunu pusuya düşürüp ve mağlup etmeleri Bulgaristan'ın o yılın sonuna doğru Sırbistan ile birleşmesiyle sona eren büyük bir misilleme seferi başlatmalarına neden oldu. Simeon, Konstantinopolis'i fethetmek için donanma desteğine ihtiyaç duyulduğunun farkındaydı ve 922 yılında güçlü Arap donanmasının desteğini görüşmek üzere Mehdiye bulunan Fâtımî Halifesi Mehdi'ye elçi gönderdi. Halife, bir ittifak düzenlemek için kendi temsilcilerini Bulgaristan'a göndermeyi kabul etti; ancak elçiler, yolda, Calabria kıyılarında Bizanslılar tarafından yakalandı. İmparator I. Romanos, Arapları cömert hediyelere boğarak Bulgaristan ile ittifak yapmalarını önlemeyi başardı. 927 Mayıs'ında öldüğünde Simeon, Balkanlar'daki Bizans topraklarının tamamına yakını kontrol ediyordu, ancak Konstantinopolis'i hala eline geçirmekten uzaktı. 927'de, her iki ülke de nüfusa ve ekonomiye ağır yük bindiren büyük askeri çabalarla tükendi. Simeon'un halefi Petr, olumlu bir barış anlaşması imzaladı. Bizans, kendisini Bulgaristan İmparatoru ve Bulgar Ortodoks Kilisesi'ni ise bağımsız bir Patrikhane olarak kabul etmenin yanı sıra yıllık bir haraç da ödemeyi kabul etti. Barış, Petr ve Romanos'un torunu İrini Lekapene arasındaki evlilikle pekiştirildi. İki güç arasında imzalanan bu anlaşma, Bulgaristan ve Bizans İmparatorluğu için istikrar ve refah sağlayan 40 yıllık barışçıl ilişkileri başlattı. Arka plan Siyasi Arka plan I. Simeon, 893 yılında tahta geçtikten sonraki ilk yıllar, başarıyla Bulgaristan'ın ticari menfaatlerini savundu, Karadeniz ile Yıldız Dağları arasında toprak kazandı ve Bizans-Bulgar Savaşı (894-896) sonrası Bizans İmparatorluğu'ndan yıllık haraç almaya başladı. Savaşın sonucu, Balkan Yarımadası'nda Bulgar üstünlüğünü tasdik etti, fakat I. Simeon, kendisi için imparatorluk unvanı ve Konstantinopolis'te tac giymek olan ana hedeflerine ulaşabilmek için siyasi, kültürel ve ideolojik temelleri bir araya getirmeliydi. Bulgaristan'ın yeni başkenti Veliki Preslav'da hırslı bir inşaat programı uygulayarak şehrin Bizans başkenti gibi görkemli olmasını amaçladı. I. Simeon babası I. Boris'in Bulgar kültürü kurma ve yaygınlaştırmak ve ülkeyi Avrupa Slavlarının edebi ve ruhani merkezine çevirme politikasını devam ettirdi. I. Boris tarafından Preslav ve Ohri Edebiyat Okulu kuruldu ve bu okullar ardılı olan oğlunun hükümdarlığında zirveye çıktılar. Bu zamanda Kiril alfabesi, büyük ihtimalle Ohrili Clement tarafından, bulundu. [[Dosya:Byzantine emperor Leo VI receives a Bulgarian delegation.jpg|sol|küçükresim|alt=A page from a medieval manuscript|Bulgar delegasyonu ve VI. Leon, Madrid Skilicis]] 894–896 savaşı sırasında ülkenin kuzey-doğu bölgelerinin Macarlar tarafından tahrip edilmesi, Bizans diplomasisi etkisiyle Bulgar sınırları yabancı müdahalelere açık hale geldi. Bizans ile anlaşma imzalanınca hemen I. Simeon Batı Balkanlarda durumunu güvence altına almaya çalıştı. Sırp Prens Mutimir öldükten sonra, İktidardaki hanedanın birçok üyesi Sırp Prensliği tahtı için mücadeleye girdi bu mücadele Petar Gojniković'in 892 yılında kendinin prens olarak tahta geçmesine kadar sürdü. 897 yılında, I. Simeon, Petar'ı tanıdı ve onu koruması altına almasıyla Batı'da 20 yıl sürecek bir barış ve istikrar doğdu. fakat Petar bu bağlı durumdan memnun değildi ve bağımsızlığını kazanmanın yollarını arıyordu. 10. yüzyılda Bizans İmparatorluğu'nun iç durumu, I. Simeon tarafından zayıflık işareti olarak görülüyordu. 903 yılında İmparator VI. Leon'u öldürme teşebbüsü ve 905 yılında Doğu Orduları komutanı Andronikos Dukas'ın isyanı olmuştu. Bu durum İmparatorun metresi Zoe Karbonopsina ile dördüncü evliliğini yapmak istemesi ile Konstantinopolis Patrikliği ile girdiği ihtilaf ile daha da ağırlaşmıştı. 907 yılında Leon, Patriği görevden aldı. 904 Krizi [[Dosya:Sack of Thessalonica by Arabs, 904.png|sağ|küçükresim|alt=A page from a medieval manuscript|Araplar tarafından Selanik'in yağmalanması, Madrid Skilicis]] 10. yüzyılın başlarında, Araplar, Sicilya'nın Sicilya'nın fethini tamamladılar ve 902'de itibaren Ege Denizi'nde Bizans gemilerine ve kasabalarına saldırmaya başladılar. 904 yılında İmparatorluğun ikinci büyük şehri Selanik'i 22,000 esir alıp, şehri boşaltarak yağmaladılar. I. Simeon, bu fırsatı değerlendirmeye karar verdi ve bir Bulgar ordusu şehrin yanında belirdi. Şehri ele geçirmek ve yerleşmek, Bulgarlara Ege Denizi'ne açılan önemli bir liman, Batı Balkanlar'daki varlıklarını güçlendirmek ve Konstantinopolis'e daimi bir tehdit oluşturma imkânı sağlayacaktı. Tehdidin farkına varan Bizanslılar tecrübeli bir diplomat olan Leon Hoirosfaktis'u sorunu çözmesi için yolladılar. Müzakerelerin ilerleyişi İmparator VI. Leon'a yazılmış ve günümüze ulaşmış mektupta belirsizdir, mektupta Hoirosfaktis Bulgarları şehri almamaya "ikna ettiğiyle" övünmektedir ancak detay vermemektedir. Nea Filadelfeia köyünün yakınlarında bulunan bir yazıtta 904'ten itibaren iki ülke arasındaki sınırın Selanik'in sadece kuzeyinden geçtiğini göstermektedir. Müzakerelerin sonucu, I. Presyan Han döneminde Makedonya'da ele geçirilen Bulgar toprakları güvence altına alındı ve topraklar bölgenin büyük kısmını içerecek şekilde daha güneye büyütüldü. Bizans-Bulgar sınırının bakı kısmı Bozdağ'dan Serez'e uzanıyordu sonra güney-batı yönünde Nea Filadelfeia köyüne dönüyor, Vardar Nehri'ni Axiohori köyünde geçip Paiko Dağına uzanıyor, Vermio ve Karlı Dağ boyunca Vodina'nın doğusundan geçip, Haliacmon Nehri'ni Bulgaristan'da bulunan Kesriye kasabasının güneyinden Gramos dağları boyunca geçiyor sonra Drino Nehri ile birleşene kadar Aoös Nehri boyunca ilerliyor ve sonunda batıya dönüp Himara kasabasında Adriyatik Denizi'ne ulaşıyordu. Savaşın başlangıcı ve I. Simeon'un taç giymesi [[Dosya:60-manasses-chronicle.jpg|sağ|küçükresim|alt=A page from a medieval manuscript|I. Simeon onuruna verilen şölen (alt); Bizans'a Bulgar saldırısı (üst), Manasses Vakainamesi.]] 912 yılında VI. Leo öldü ve yerine Aleksandros geçti, Leon'un birçok siyasetini tersine çevirdi ve Nikolaos Mistikos'u yeniden patrik yaptı. O dönemin tanımlanmış diplomatik protokollerine göre, I. Simeon, geç 912, erken 913 anlaşmasını teyit etmek için bir elçi heyeti yolladı. Bizans Vakanüvis Oi meta Theofanin'e göre, I. Simeon bilgilendirdi ki "barışı şereflendirecektir eğer imparator Leo'da olduğu gibi nezaket ve saygı görürse. Fakat Aleksandros delilik ve akılsızlıkla dolu bir şekilde Simeon'a hakaretler ederek ve onu sindireceğini düşünerek, heyeti aşağılayıcı bir şekilde kovdu. Barış bozuldu ve Simeon Hıristiyanlara [Bizanslılar] karşı bir ordu hazırladı." İmparatorluk unvanı elde etmek için bir casus belli arayan Bulgar hükümdarı, savaş başlatmak için bir fırsat ele geçirmiş oldu. Öncüllerinden farklı olarak, I. Simeon ana arzusu Konstantinopolis'te bir Roma imparatoru olarak taç giyerek bir Bulgar-Roma ortak devleti yaratmaktı. Tarihçi John Fine, Aleksandros'un provokatif politikaları I. Simeon'u çok az etkilediğini, Bizans tahtına oturmuş sevilmeyen, tecrübesiz ve muhtemelen alkolik bir adam ve ardılı VII. Konstantinos ise çoğu tarafından gayrı meşru görülen çok silik bir çocuk olması sebebiyle zaten istilayı çoktan planladığını belirtir. Bulgarlar savaşa hazırlanırlarken, 6 Haziran 913 günü Aleksandros ölerek, patrik Mistikos'un naipliğinde küçük yaşta bir imparator ile Konstantinopolis'i kaos içinde bıraktı. [[Dosya:Theodosian Walls in Constantinople 5.jpg|sol|küçükresim|alt=A medieval wall|Konstantinopolis Surları]] Naipliğin ilk adımları, I. Simeon'un saldırısını savuşturmaya çalışmak olmuştur. Nikolaos Mistikos, Simeon'un bilgeliğini öven, ona hiçbir hakarette bulunmamış "öksüz çocuğa" (başka deyişle VII. Konstantinos) saldırmakla itham eden bir mektup yolladı, fakat çabaları faydasızdı. Temmuz 913 sonlarına doğru, Bulgar hükümdar ordusunun başında bir sefer başlattı ve ağustosta Konstantinopolis'in önüne ulaştı. Bizans yüksek mahkeme başkanı Theodoros Dafnopates, bu seferden onbeş yıl sonra şöyle yazmıştır: "Herkül Sütunları'nın ötesindeki insanların bile hissettiği bir depremdi." Şehri kuşatıp, Marmara Denizi'nde Altın Boynuz'dan Altın Kapı'ya kanal inşa etti. Konstantinopolis Üniversitesi'nde öğrenim gördüğü için, deniz desteği olmadan karadan yapılacak saldırı ile zapt edilemeyeceğinin farkındaydı, bu eylemler şehre saldırmaktan ziyade güç gösterisiydi. Kısa süre sonra kuşatma kaldırıldı ve kavhan (baş bakan) Theodoros Sigritsa barış teklifinde bulunması için gönderildi. I. Simeon'un iki talebi vardı: Bulgarların imparatoru olarak tac giymek ve kızını VII. Konstantin ile evlendirmek böylece genç imparatorun kayınbabası ve koruyucusu olmak. Theodoros Sigritsa ile naip konseyi arasındaki müzakerelerden sonra, I. Simeon'un iki oğlu şerefine Blaherne Sarayı'nda kişisel olarak VII. Konstantinos'un de eşlik ettiği bir şölen düzenlendi. Nikolaos Mistikos, Bulgar kampına, maiyetinin arasında Bulgar hükümdar ile buluşmak üzere gitti. I. Simeon Patriğin önünde diz çökmüş ve imparatorluk tacı olarak I. Simeon'un başına kendi patriklik tacını koymuştur. Simeon'u sevmeyen Bizans Vakanüvisler bunun bir göz boyama olduğunu söylerler fakat John Fine, Mark Whittow ve Georgiy Ostrogorskiy gibi modern tarihçiler bunu yutmayacak kadar tecrübeli olduğunu ve gerçekten Bulgarların imparatoru (Bulgarca Çar) olarak tac giydiğini belirtirler. Nikolaos Mistikos ayrıca Simeon'un önce ortak imparator sonra Romalıların imparatoru olmasına yol açacak ikinci talebini de kabul etti. Kendi ve oğulları birçok hediye ile onurlandırıldıktan sonra, amaçlarını başarmış olarak I. Simeon Preslav'a zafer ile döndü. Bu başarısının işareti olarak, Simeon mührünü "Simeon, arabulucu imparator, [hükümdarlığın var olsun] uzun yıllar" şeklinde ibare koymuştur. Achelous Muharebesi Ağustos 913 tarihine kararlaştırılan anlaşma kısa ömürlü oldu. İki ay sonra VII. Konstantinos'un annesi Zoe Karbonopsina'ya sürgünden Konstantinopolis'e dönmesine izin verildi. Şubat 914'te bir saray darbesi ile Nikolaos Mistikos'u naiplikten indirdi. Patriklik makamını elinde tutmaya devam eden Mistikos tarafından imparatoriçe ilan edildi. İlk emri naiplik tarafından Bulgar hükümdarına verilen tüm imtiyazları, askeri intikamı kışkırtmak pahasına geri almak oldu. 914 yazında, Bulgar ordusu Trakya ve Makedonya themalarını işgal etti. Aynı anda, batıda Bulgar birlikleri Dyrrhachium ve Selanik'e girdiler. Trakya'nın en büyük ve en önemli şehri Hadrianopolis kuşatıldı ve Eylül'de ele geçirildi, yerel halk I. Simeon'u hükümdar olarak tanıdı. Fakat Bizanslılar hemen büyük bir fidye ödeyerek şehri geri aldılar. Bulgar tehdidi ile daha ilgilenebilmek için, Bizanslılar Doğu'da Abbâsîler ile olan ihtilafı sonlandırmak için tedbirler aldılar ve Bulgar karşıtı bir koalisyon yaratmaya teşebbüs ettiler. İki heyet Haziran 917'de Bağdat'a halife Muktedir ile anlaşma sağlamak için gönderildi. Dyrrhachium Theması strategosu Leo Rhabdouchos, Bulgar vasalı olan ama Bulgar hükümdarlığından kurtulmak isteyen Sırp Prens Petar Gojniković ile müzakere etmesi için görevlendirildi. Ancak Preslav sarayı, Bulgaristan'ın aristokrat müttefiki Zahumlje'li Mihail tarafından bu müzakereler hakkında uyarıldı ve böylece I. Simeon ani Sırp saldırısını savuşturmayı başardı. Bizanslıların Macarlara yanaşma teşebbüsleri de Bulgar diplomasisi tarafından başarılı bir şekilde engellendi. General İoannis Bogas, zengin hediyeler ile Bulgaristan'ın kuzey doğu steplerinde yaşayan Peçeneklere gönderildi. Bulgarlar zaten Peçenekler ile evlilik yolu da dahil olmak üzere güçlü ilişkiler kurmuşlardı, Bogas'ın görevinin en zor olanı anlaşıldı. bazı kabileleri yardım göndermeleri konucunda ikna etmeyi başardı fakat sonuçta Bizans donanması onları Tuna'nın güneyine taşımayı reddetti, muhtemelen bu sebebi, Bogas ile hırslı amiral Romanos Lekapenos arasındaki kıskançlıktır. Bizanslılar tek başlarına çarpışmak zorunda kaldılar fakat Araplar ile yaptıkları barış onların Küçük Asya'da bulunan birlikler dahil tüm orduyu bir araya getirmelerini sağladı. Bütün kuvvetler, Domestikos tōn scholōn Leo Fokas (yaşlı) komutasına girdi. Yürüyüşe geçmeden önce askerler "hayat veren Kutsal Haç'ı selamlayıp, birbirleri için ölmeye yemin ettiler". Batı ve kuzey sınırlarını güvence altına alan I. Simeon büyük bir orduyu bir araya getirebilmişti. 20 Ağustos 917 sabahı, Bulgarlar ile Bizanslılar arasındaki muharebe, Bulgaristan'ın Karadeniz sahilinde, Achelous kenarında, modern Acheloi köyü yakınında, Anchialus'un (modern Pomorie) 8 kilometre kuzeyinde başlamıştır. Başlangıçta Bizanslılar başarılıydı ve Bulgarlar sistemli bir şekilde geri çekilmeye başladılar fakat Leo Fokas atını kaybettiği Bizans ordusuna yayıldı ve İoannis Skilicis'e göre bu ordunun moralini bozdu. Muharebe alanını yakınlarda bir tepeden izleyen I. Simeon, Bulgar süvarilerine kendisinin liderlik ettiği bir karşı atak emretti. Bizans düzeni bozuldu ve Oi meta Theofanin'in kelimeleri ile "yüzyıllar boyunca tekrarı olmayan bir katliam gerçekleşti". Neredeyse tüm Bizans ordusu yok edildi ve sadece Leo Fokas'ın da içlerinde olduğu çok az kişi, Mesembria'ya (modern Nesebar) limanına ulaşmayı başardılar ve gemilere binerek kaçtılar. Bir kez daha Nikolaos Mistikos Bulgar saldırısını durdurmayı denemesi için çağrıldı. I. Simeon'a yazdığı mektupta, patrik Bizans saldırısının amacının Bulgaristan'ı yok etmek değil ama Simeon'u Selanik ve Dyrrhachium bölgelerini boşaltmaya zorlamak olduğunun altını çizdi. Fakat bunun Bizans istilası için bir bahane olmayacağını itiraf etti ve iyi bir Hristiyan olarak Simeon'un kendisinin yoldaşı Hristiyanları affetmesini istedi. Nikolaos Mistikos'un çabaları boşa gitti ve Bulgar ordusu Bizans topraklarında ilerlemeye başladı. Günler sonra Leo Fokas, bir gece çatışmasından sonra kalan son Bizans birliklerinin Konstantinopolis'in hemen dışında yok edildiği Katasyrtai'da bir kez daha yenildi. Sırplara karşı seferler sol|upright=1.36|küçükresim|alt=A map of medieval Bulgaria|I. Simeon hükümdarlığı sırasında Bulgaristan haritası 917 yılındaki zaferleri takiben, Konstantinopolis'e giden yolda artık engel kalmadı. Fakat I. Simeon, Bulgar karşıtı koalisyona katılma teklifine olumlu cevap veren Sırp Prens Petar Gojnikovic ile ilgilenmesi gerekiyordu. Kavhan Theodoros Sigritsa ve general Marmais komutasında bir ordu yolladı. Her ikisi Petar Gojnikovic'i buluşmaya ikna ettiler ancak orada onu esir alıp esarette öleceği Preslav'a yolladılar. Bulgarlar, Petar'ın yerine uzun zamandır Preslav'da yaşayan Prens Mutimir'ın torunu Pavle Branovic'i getirdiler. Böylece Sırbistan, 921 yılına kadar kukla devlete döndü. Sırbistan'ı kendi kontrollerine alabilmek için, Bizanslılar Pavle'e karşı Mutimir'ın bir başka torunu Zaharija Pribislavljevic'i 920 yılında yolladılar. Zaharija, ya yolda Bulgarlar tarafından ya da Pavle tarafından yakalanıp hemen I. Simeon'a yollandı. Her iki şekilde de Zaharija'nın yolu Preslav'da sonlandı. Yenilmelerine rağmen, Bizanslılar ısrar ettiler ve sonunda Pavle'ye taraf değiştirmesi için rüşvet verdiler. Cevap olarak I. Simeon, Zaharija komutasında bir Bulgar ordusu gönderdi. Bulgar müdahalesi başarılı oldu, Pavle kolayca tahttan indirildi ve bir kez daha bir Bulgar adayı tahta geçirildi. Bu durum uzun sürmedi çünkü Zaharija, çok yoğun Bizanslılar tarafından etkilendiği Konstantinopolis'te büyümüştü. Kısa süre sonra Bizans İmparatorluğu'na bağlılığını açıkça belirtti ve Bulgaristan'a karşı düşmanlıklara başladı. 923 ya da 924 yılında I. Simeon, Theodoros Sigritsa ve Marmais komutasında küçük bir ordu yolladı ancak onlar pusuya düşürülüp, öldürüldüler. Zaharija, kafalarını Konstantinopolis'e yolladı. Bu eylem, 924 yılında büyük bir misilleme seferi harekete geçirdi. Büyük bir Bulgar kuvveti, bir Bulgar anneden ve Preslav'da doğan yeni aday Caslav ile ayrıldı. Bulgarlar kırsal kesimi tahrip edip, Zaharija'yı Hırvatistan Krallığı'na kaçmaya zorladılar. Bu sefer, fakat, Bulgarlar Sırplara karşı yaklaşımlarını değiştirmeye karar verdiler. Bütün Zupanları Caslav'e biat etmeye çağırdılar, sonra onları tutuklayıp, Preslav'e götürdüler. Bulgaristan eyaleti olarak Sırbistan ilhak edilerek, ülke Hırvatistan sınırına dayanarak, zirveye ulaştı ve çok tehlikeli bir komşu olduğunu kanıtladı. Sırplar güvenilmez bir müttefik olduklarını kanıtladıkları için, ilhak gerekli bir hareketti ve kaçınılmaz savaş, rüşvet ve döneklik yüzünden I. Simeon temkinli kalmıştı. Bizans'a karşı seferler (917–922) sağ|küçükresim|alt=A page from a medieval manuscript|Bulgar birlikleri Hadrianopolis'i ele geçiriyor, Madrid Skilicis Sırp tehdidinin ortadan kalkması ve Bizans Ordusunun büyük kısmının yok edilmesi ile, 918 yılında, I. Simeon kendisinin komutasında Hellas Themasına saldırdı ve güneye doğru ilerleyerek Korint Kıstağı'na ulaştı. Birçok insan Eğriboz Adası'na ve Mora yarımadasına kaçmasına rağmen, Bulgarlar birçok esir aldı ve halkı Bulgar devletine vergi vermeye zorladı. Hellas Themasının başkenti Tebai ele geçirildi ve surları tahrip edildi. 11. yüzyıl yazarı Kekavmenos'un Strategikon isimli askerî talimatının dikkat edilmesi gereken bölümde bu sefer anlatılır. Hellas Themasında nüfusu yüksek şehirde yapılan verimsiz fetihlerden sonra, Simeon savunmalarındaki zayıflıkları bulmaları için cesur ve yetenekli adamlardan oluşan bir ruse de guerre yolladı. Onlar kapıların yerden yukarıda menteşelere bağlı olduklarını keşfettiler. Bu raporu aldıktan sonra, Simeon şehre muhafızları ortadan kaldıran baltalı beş adam gönderdi, onlar menteşeleri kırdılar ve Bulgar ordusuna kapıları açtılar. Bulgarlar şehre girdiler ve kan akıtmadan şehri ele geçirdiler. [[Dosya:RadzivillChronicleFol21r.jpg|küçükresim|sol|alt=A page from a medieval manuscript|Üst: 914 yılında Bulgarlar ile Bizanslılar arasındaki muharebe; alt: I. Simeon ile I. Romanos arasında müzakereler, Radziwiłł Vakayinamesi.]] Askeri yenilgi, Bizans hükûmetinde başka bir değişikliği getirdi. 919 baharında, Amiral Romanos Lekapenos, Zoe Karbonopsina'yı manastıra geri yolladı ve hızlıca güce ulaştı. Nisan 919'da, kızı Helena Lekapene, VII. Konstantinos ile evlendi ve Lekapenos, basileopatōr ("imparatorun babası") unvanı aldı; Eylül'de Sezar oldu ve Aralık 919'da kıdemli imparator olarak tac giydi. Bu yeni gelişme Simeon'u kızdırdı, Romanos'un gaspçı olduğunu düşünüyordu, onun hakkı olan bir makamı ele geçiren Ermeni bir köylünün oğlu tarafından hakarete uğradığını düşünüyordu. Bulgar imparatoru Romanos ile hanedan evliliği yoluyla akraba olma tekliflerini kabul etmedi ve barış görüşmelerini geriye düşene kadar reddetti. 920 Sonbaharında,Bulgar ordusu Trakya içlerine sefer düzenleyerek Çanakkale Boğazı'na ulaştılar ve Küçük Asya'da Lampsakos şehrinin hemen karşısında Gelibolu yarımadasına kamp kurdular. Bu eylemler, Bizans sarayında büyük endişe yarattı çünkü Lampsakos ve Gelibolu'yu elde tutmayı başarırlarsa, Bulgarlar Konstantinopolis'in Ege Denizi ile bağlantısını kesmiş olacaklardı. Patrik Mistikos barış için ricacı olup, Mesembria'da Simeon ile toplantı talep etti ama işe yaramadı. Ertesi yıl, Bulgarlar Konstantinopolis'in yakınında Katasyrtai'ye yürüdüler ve Bizanslılar Modern Burgaz yakınlarında Aquae Calidae kasabasına bir sefer düzenleyerek misillime yaptılar. Bizans komutanı Pothos Argyros, Bulgarların hareketlerini izlemek için Moroleon'un oğlu Mihail'i bir müfreze ile gönderdi. Michail'in birlikleri pusuya düştü ve Bulgarlara önemli kayıplar verdimelerine rağmen, Bizanslar yenildiler. Michail yaralandı ve öldüğü yer olan Konstantinopolis'e kaçmak zorunda kaldı. Kavhan Theodoros Sigritsa liderliğindeki büyük bir Bulgar gücü güneye gönderildi. Yıldız Dağları'nı geçtiler ve Haliç çevresindeki sarayları tehdit edecek şekilde Konstantinopolis çevresindeki kırları talan ettiler. Bizanslılar, Pothos Argyros ve amiral Aleksios Mosele'in komutasındaki, şehir garnizonundan, imparatorluk muhafızlarından ve donanmadan gelen denizcileri de içeren geniş bir ordu topladılar. 921 Mart'ta, muhalif güçler Pegae Muharebesi'nde çatıştılar ve Bizanslar mutlak mağlup oldu. Pothos Argyros zar zor kaçabildi ama Aleksios Mosele bir gemiye binmeye çalışırken boğuldu. 922'de Bulgarlar Vizye kasabasını ele geçirdiler ve İmparatoriçe Theodora'nın Bizans başkenti yakınlarında bulunan saraylarını yaktılar. Romanos, Saktikios'un emrinde birlikler göndererek onlara karşı koymaya çalıştı. Saktikios, askerlerin çoğuna malzeme dağılırken Bulgar kampına saldırdı, ana Bulgar kuvvetlerine saldırı hakkında bilgi aldıktan sonra, girdikleri muharebede Bizanslıları mağlup ettiler, Bizanslı komutan aldığı yaralar nedeniyle ertesi gece öldü. Bulgar-Arap ittifakı teşebbüsleri sağ|küçükresim|alt=A page from a medieval manuscript|I. Simeon, Fâtımî Devleti'ne elçi yolluyor, Madrid Skylitzes 922 yılında Bulgarlar neredeyse tüm Balkan yarımadasını kontrolleri altına almışlardı fakat I. Simeon'un ana hedefi hala erişiminin dışındaydı. Bulgarlar, Konstantinopolis'i ele geçirebilmek için bir donanmaya ihtiyaç duyduklarının farkındaydılar. I. Simeon, Fâtımî Devleti'nin kurucusu ve halifesi Mehdi'ye döndü. Halife neredeyse tüm Kuzey Afrika'ya hükmediyor ve Güney İtalya'da Bizans mülklerine devamlı tehdit oluşturuyordu. 914 yılında her ne kadar iki tarafta bir barış anlaşması karar vermişlerse de, Fâtımî Devleti İtalyan sahillerine saldırılarını yenilediler. 922 yılında, Bulgarlar, müttefikleri Mihail'in devleti Zachlumia üzerinden, gizlice bir halifenin başkenti Tunus sahilinde bulunan Mehdiye heyet yolladılar. I. Simeon, Konstantinopolis'e Bulgarların büyük kara ordusu ve Arap donanması ile ortak bir saldırı önerdi. Bütün kazanılacak ganimet eşit bölünecek, Bulgarlar Konstantinopolis'i alırlarken, Fâtımî Devleti Sicilya ve Güney İtalya'daki Bizans topraklarını alacaktı. Mehdi anlaşmayı kabul etti ve anlaşmayı tamamlamaları için kendi heyetini yolladı. Heyet eve dönerken Calabria sahili yakınlarında Bizanslılara esir düştü ve her iki ülkenin heyeti Konstantinopolis'e gönderildi. I. Romanos bu gizli anlaşmayı öğrendiği zaman, Bulgarlar tutuklanırken, Arap heyet halifeye için zengin hediyeler ile Mehdi'ye dönmelerine izin verildi. Bizanslılar sonra kendi elçilik heyetlerini Afrika'ya I. Simeon'u boşa çıkarmak için yolladılar ve nihayetinde Fâtımî Devleti Bulgaristan'a yardım etmemeye ikna oldu. I. Simeon'un Araplar ile ittifak yapmak için bir başka teşebbüsü ise tarihçi El-Mesûdî'nin Murûc ez-Zeheb ve Ma'âdin el-Cevâhir ("Altın Bozkırlar ve Cevher Madenleri") adlı eserinde kaydedilmiştir. Abbâsîler, Thamal al-Dulafi komutasında Trakya'nın Ege kıyılarına çıkarma yaptılar ve Bulgarlar Tarsus'a bir heyet göndererek onlar ile temas kurdular. Fakat bu teşebbüste elle tutulur bir sonuç doğurmadan başarısız oldu. Sonraki yıllar [[Dosya:61-manasses-chronicle.jpg|sağ|küçükresim|alt=A page from a medieval manuscript|Bulgarlar, Balıklı Meryem Ana Rum Manastırı'nı yakıyorlar, Manasses Vakainamesi]] Araplar ile ittifak teşebbüsü başarısız olunca, Eylül 923'te or 924 I. Simeon bir kez daha Bizans Trakyası'nda görüldü. Bulgarlar Konstantinopolis'in civarını yağmaladılar, Balıklı Meryem Ana Rum Manastırı'nı yaktılar ve Konstantinopolis duvarları yanına kamp kurdular. I. Simeon, Sırp tehdidi ile ilgilenmek için geçici bir ateşkes yapmak için I. Romanos ile bir toplantı talep etti. Bizanslılar düşmanlığın kesilmesi konusunda istekliydiler, kabul ettiler. Kosmidion banliyösünde buluşma öncesi, Bulgarlar tedbirler aldılar ve özellikle hazırlanan platform olmak üzere dikkatlice incelediler çünkü bir yüzyıl önce 813 yılında Han Krum'a aynı yerde yapılan suikast girişimini hatırlıyorlardı. İlk I. Romanos geldi; I. Simeon etrafında "Selam olsun Simeon'a, İmparator" diye bağıran seçkin askerler ile at üzerinde göründü. Bizans vakanüvislerine göre, iki hükümdar öpüştükten sonra, I. Romanos, I. Simeon'dan gereksiz bir savaşta Hristiyan kanı dökülmesini durdurmasını talep etti ve yaşlanan Bulgar yöneticisine küçük bir vaaz verip, ellerindeki bu kanla nasıl Tanrı ile yüzleşeceğini sordu. I. Simeon cevap verecek bir şeyi yoktu. Fakat tarihçi Mark Whittow, bu yorumların olaydan sonra yazılmış ve Bizanslı yetkililerin hüsnü kuruntusundan başka bir şey olmadığını belirtir. Gerçekten ne olduğuna dair tek ipucu alegorik bir hikâyede şöyle geçer ki toplantı bittiği an, iki kartal gökyüzünde yükseğe uçtular sonra bir arya gelip, hemen ayrıldılar, biri Kuzeye Trakya'ya yöneldi diğeri Konstantinopolis'e uçtu. Bu, iki hükümdarın kaderleri ile ilgili kötü bir kehanet olarak görülebilir. Retorik anlatımla bu iki kartalın anlamı, toplantıda I. Romanos, I. Simeon'un imparatorluk unvanını ve Konstantinopolis'teki imparator ile eşit statüsünü tanıdı. Fakat I. Romanos, anlaşmayı I. Simeon ölene kadar onaylamadı ve iki taraf arasındaki ihtilaflar çözümsüz kaldı. 925 tarihli yazışmalada, Bizans imparatoru, I. Simeon'un kendisini "Bulgarların ve Romalıların İmparatoru" olarak adlandırmasını eleştirmiş ve Trakya'da ele geçirdiği kaleleri geri vermesini istemiştir. 926 yılında, Bulgarlar, Konstantinopolis'e yeni bir saldırı için arkalarını güvence altına almak için Hırvatistan Krallığı'nı işgal etmek için bir ordu yolladılar. I. Simeon, Hırvatistan devletini bir tehdit olarak görüyordu çünkü kral Tomislav Bizans'ın müttefikiydi ve düşmanlarını barındırıyordu. Bulgarlar Hırvat topraklarında ilerlediler fakat Hırvatlar 926 yılında yapılan muharebede mutlak bir zafer ile Bulgarları yendiler. Papalık'ın arabulucuğun da barış çabucak kurulsa da, I. Simeon Bizans başkentine bir saldırı hazırlıklarına devam etti. Şurası açıktır ki Bulgar kaybı önemli değildi çünkü Bulgar ordusunun sadece küçük bölümü Hırvatlar ile savaşmaya gönderilmişti. Bulgar hükümdarı kral Tomislav'ın barıştan şeref duyacağı inancıyla güvende göründü. fakat öncülü Krum gibi, I. Simeon, Konstantinopolis'e saldırı hazırlıklarının ortasında 27 Mayıs 927 günü 63 yaşında öldü. Barış Antlaşması I. Simeon'un yerine ikinci oğlu I. Petr geçti. I. Petr'ın hükümdarlığının başlarında sarayda en etkili kişisi ve genç hükümdarın ilk naibi olarak da hizmet etmiş dayısı George Sursuvul'du. İş başına gelmeleri ile, I. Petr ve George Sursuvul Bizans Trakyası'na bir sefer düzenlediler, o zamana kadar Bulgarların elinde olan kaleleri yerle bir ettiler. Akının amacı güç gösterisi ve Bulgarların önerdiği barışın durumunu güçlendirmekti. Ön şartları tartışmak için her iki taraf Mesembria'ya heyet yolladılar. Müzakereler, nihai uzlaşı sağlanana kadar Konstantinopolis'te devam etti. Kasım 927'de I. Petr, Bizans başkentine geldi ve kişisel olarak I. Romanos tarafından kabul edildi. Blaherne Sarayı'nda her iki taraf barış antlaşmasını imzaladılar, anlaşma Bulgar hükümdar ile Romanos'un torunu Maria Lekapene'nin evliliği ile mühürlendi. Bu olayda Maria'nın ismi "barış" anlamına gelen İrini ile değiştirildi. 8 Ekim 927 günü I. Petr, İrini ile birkaç yıl önce babası I. Simeon tarafından tahrip edilip, yeniden inşa edilen Balıklı Meryem Ana Rum Manastırı'nda dinsel bir törenle evlendiler. sağ|küçükresim|alt=A medieval seal|İmparator I. Petr ile İmparatoriçe İrini'nin mührü Anlaşma maddelerine göre, Bizanslılar, Bulgar hükümdarlarının imparatorluk unvanını tanıdılar fakat Bulgar imparatorunun Bizans imparatorunun "ruhani oğlu" olarak kabul edilmesini içeren bir formülde ısrarcı oldular. Yazım şekline rağmen, Bulgar hükümdarlarının unvanı, kendilerinin Bizanslı karşılıklarınınki ile eşit oldu. Bulgar Ortodoks Kilisesi, bağımsız bir Patriklik olarak tanındı, böylece Konstantinopolis, İskenderiye, Antakya ve Kudüs'ten sonra beşinci Otosefal Doğu Ortodoks Kilisesi ve ilk ulusal Ortodoks Kilise olmuştur. Anlaşma ayrıca esir değişimini ve Bizanslıların Bulgar imparatorluğuna yıllık haraç ödeyeceğini taahhüt etmiştir. Anlaşma ile 904 yılında anlaşılan yaklaşık sınıra tekrar dönüldü, Bulgarlar I. Simeon'un Trakya, Teselya ve Hellas'ta yaptığı çoğu fetihleri kazanılarken, Makedonya ve Epirus'un çoğunluğunun sıkı kontrolünü ellerinde tutmaya devam ettiler. Böylece I. Petr, Konstantinopolis hariç babasının tüm amaçlarına ulaşmış oldu. Neticeleri I. Petr, hükümdarlığının ilk yıllarında, 928 yılında İoannis ve 930 yılında Mihail olmak üzere üç kardeşinin ikisinin isyanları ile karşılaştı, fakat her ikisini de bastırdı. Siyasi birlik, ekonomik genişleme ve kültürel faaliyetler anlamında, Bulgar devleti, I. Petr'ın hükümdarlığında 965 yılına kadar altınçağını yaşamıştır. Dönemin din adamı ve yazarı Rahip Cosmasın bir yazısı, zengin, kitap sahibi ve manastır yaptıran Bulgar seçkinlerini anlatır ve Preslav, Kostur ve diğer yerlerdeki muhafaza edilmiş malzeme kanıtlar zenginliği ve 10. yüzyıl Bulgaristan'ın yerleşik resmini gösterir. Toprak sahibi asillerin ve yüksek din adamlarının etkisi, köylülüğün kişisel ayrıcalıklarının pahasına önemli ölçüde arttı ve toplumda sürtüşmeye neden oldu. Rahip Cosmas, Bulgar başrahipler ve piskopos sürülerini açgözlülük, oburluk ve ihmalle suçladı. Bu ortamda Petr'ın döneminde Bogomilizm ortaya çıktı - sonraki onyıllar ve yüzyıllar boyunca Bizans İmparatorluğu'na, Kuzey İtalya'ya ve güney Fransa'ya (örneğin Katharizm) yayılmış olan düalist kâfir birmezhep. Bulgar İmparatorluğunun stratejik konumu zordu. Ülke, agresif komşular tarafından çevrelenmişti-Kuzeybatıda Magyarlar, Kuzeydoğuda Peçenekler ve Kiev Ruslarının büyüyen gücü ve güneyde aralarındaki barışa rağmen güvenilmez komşu olduğunu kanıtlamış Bizans İmparatorluğu. Barış antlaşması, Bizans İmparatorluğu'nun kaynaklarını, Doğu'da zayıflayan Abbâsî Halifeliğine yoğunlaştırmasına izin verdi. Yetenekli general İoannis Kurkuas yönetiminde Bizans, Müslümanlar üzerinde etkileyici zafer kazanarak Arap-Bizans savaşlarının gidişatını tersine çevirdi. 944'e gelindiğinde Orta Fırat'ta Amida, Dara ve Nisibis şehirlerine baskın düzenleyip ve Edessa'yı kuşattı. 963 ve 969 yılları arasında imparatorluk yapan Nikiforos Fokas yönetiminde, 961'de Girit yeniden fethedildi ve Küçük Asya'da bazı topraklarda geri alınarak dikkat çekici Bizans başarıları devam etti. Büyüyen Bizans güven ve gücü ile, Nikiforos Fokas, 965 yılında Bulgaristan'a verilecek yıllık haracı ödemeyi reddetti. Bu durum Rusların 968-971 yılları arasında Kiev Büyük Knezi I. Svyatoslav'un Bulgaristan'ı istila etmesine ve bunun sonucunda Bulgar devletinin geçici bir şekilde çökmesine ve 1018 yılında Bizans tarafından Bulgar İmparatorluğunun fethine kadar süren acı bir 50 yıllık Bizans-Bulgar savaşına neden oldu. Ayrıca bakınız Notlar Kaynakça Özel Genel Dış bağlantılar Kategori:10. yüzyılda Bulgaristan Kategori:910'larda Bizans Kategori:920'lerde Bizans Kategori:910'larda çatışmalar Kategori:920'lerde çatışmalar Kategori:Bizans-Bulgar savaşları Kategori:Birinci Bulgar İmparatorluğu'nun savaşları Kategori:VII. Konstantinos
 

Tema özelleştirme sistemi

Bu menüden forum temasının bazı alanlarını kendinize özel olarak düzenleye bilirsiniz.

Zevkine göre renk kombinasyonunu belirle

Tam ekran yada dar ekran

Temanızın gövde büyüklüğünü sevkiniz, ihtiyacınıza göre dar yada geniş olarak kulana bilirsiniz.

Izgara yada normal mod

Temanızda forum listeleme yapısını ızgara yapısında yada normal yapıda listemek için kullanabilirsiniz.

Forum arkaplan resimleri

Forum arkaplanlarına eklenmiş olan resimlerinin kontrolü senin elinde, resimleri aç/kapat

Sidebar blogunu kapat/aç

Forumun kalabalığında kurtulmak için sidebar (kenar çubuğunu) açıp/kapatarak gereksiz kalabalıklardan kurtula bilirsiniz.

Yapışkan sidebar kapat/aç

Yapışkan sidebar ile sidebar alanını daha hızlı ve verimli kullanabilirsiniz.

Radius aç/kapat

Blok köşelerinde bulunan kıvrımları kapat/aç bu şekilde tarzını yansıt.

Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Geri