Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan:
Dünya hayatında kendimize örnek aldığımız, yoluna hayatımızı adadığımız tek insan Resulullah efendimizdir. Bizim önderimiz de, uğruna can vereceğimiz maşukumuz da sadece ve sadece o'dur. Rabbim bizlere Resulullah'ın izinde şahsiyetimizi inşa etmeyi nasip eylesin diyorum. Şahsiyet inşası tek tek fertler kadar, fertlerden müteşekkil toplumlar için de önemlidir.
Millet olarak son iki asırdır çok yönlü bir kuşatmayla karşı karşıyayız. Bu milletin iman kalesini çökertmek için yıllardır pervasızca saldırıyorlar. Bunu bir dönem camilerimizi kapatarak yaptılar. Minarelerimizden günde 5 defa yükselen Allahu Ekber nidalarını susturarak yaptılar. Kur'an-ı Kerim'leri, ilmihal kitaplarını, elifbalarını toplatarak yaptılar. Mütefekkirlerimizi, Kur'an talebesi yetiştiren âlimlerimizi hapse atarak yaptılar. İnsanları yobaz, tarikatçı, başörtülü, takkeli diye tahkir ederek, fişleyerek, kendi öz yurdunda paryalaştırarak yaptılar. İmam hatip okullarının kapısına zincir vurarak, başörtülü kızları üniversite kapısında ağlatarak yaptılar. Kur'an kurslarına saldırarak, camilere saldırarak, hocalarımıza saldırarak bu milleti manen çökertmeye çalıştılar.
Bu yıkım projesinde kimi zaman medya, kimi zaman sinema, tiyatro, televizyon dizileri, kimi zaman kaleminden nefret akan sözde aydınlar, kimi zaman terör örgütleri, marjinal örgütler, maalesef kimi zaman da siyaset kurumu, siyasetçiler kullanıldı. Artık eskisi kadar olmasa da hâlen birilerinin bu manevi işgal projesine taşeronluk yaptığını görmekteyiz. Kimileri de millet ve memleket düşmanlarının tuzağına düşerek bu manevi yıkım projesine istemeden destek veriyor.
Bu ideolojik bağnazlık son günlerde öyle vahim boyutlara ulaştı ki, cuma hutbesini, hutbede okunan ayet-i kerimeleri hedef almaya başladılar. Kendini bilmezin birisi çıkıyor. Hem de bu ülkenin muhalefet partisi adına doğru düzgün bilgisinin olmadığı dini konularda ahkâm kesiyor. Diyanet teşkilatımıza, hocalarımıza utanmazca had bildirmeye kalkıyor. Bunu yaparken de cehaletini gizlemek için Gazi Mustafa Kemal'i hadsizliğine alet ediyor. Bu ram buram tek parti faşizmi kokan bu ilkellik karşısında, maalesef mensubu olduğu parti içerisinden akıl ve vicdan sahibi hiç kimse itiraz etmiyor, genel başkan dâhil hiç kimse tepki göstermiyor.
Hayâ, edep, şefkat ve merhamet gibi hasletlerin günlük hayattan biraz daha çekildiği, insanı fıtratından kopartan lgbt'vari sapkınlıkların daha önce hiç olmadığı kadar özendirildiği, içinde bulundukları sancılı değişimler çağında medeniyet değerlerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya oldukları günlerden geçiyoruz.
Bu mübarek geceleri, gönül köprülerimizi sağlamlaştırdığımız müstesna zamanlar olarak görmemiz ve kıymetini bilmemiz gerekiyor. İslam kardeşliğine, bizi biz yapan kadim değerlerimize daha sıkı sarılmaya ihtiyacımız var. Rabbimize sığınmak mecburiyetindeyiz. Bunu başardığımızda hem fert olarak, hem de millet ve ümmet olarak Rabb'imizin önümüzde yeni kapılar açacağına yürekten inanıyorum.
Dünya hayatında kendimize örnek aldığımız, yoluna hayatımızı adadığımız tek insan Resulullah efendimizdir. Bizim önderimiz de, uğruna can vereceğimiz maşukumuz da sadece ve sadece o'dur. Rabbim bizlere Resulullah'ın izinde şahsiyetimizi inşa etmeyi nasip eylesin diyorum. Şahsiyet inşası tek tek fertler kadar, fertlerden müteşekkil toplumlar için de önemlidir.
Millet olarak son iki asırdır çok yönlü bir kuşatmayla karşı karşıyayız. Bu milletin iman kalesini çökertmek için yıllardır pervasızca saldırıyorlar. Bunu bir dönem camilerimizi kapatarak yaptılar. Minarelerimizden günde 5 defa yükselen Allahu Ekber nidalarını susturarak yaptılar. Kur'an-ı Kerim'leri, ilmihal kitaplarını, elifbalarını toplatarak yaptılar. Mütefekkirlerimizi, Kur'an talebesi yetiştiren âlimlerimizi hapse atarak yaptılar. İnsanları yobaz, tarikatçı, başörtülü, takkeli diye tahkir ederek, fişleyerek, kendi öz yurdunda paryalaştırarak yaptılar. İmam hatip okullarının kapısına zincir vurarak, başörtülü kızları üniversite kapısında ağlatarak yaptılar. Kur'an kurslarına saldırarak, camilere saldırarak, hocalarımıza saldırarak bu milleti manen çökertmeye çalıştılar.
Bu yıkım projesinde kimi zaman medya, kimi zaman sinema, tiyatro, televizyon dizileri, kimi zaman kaleminden nefret akan sözde aydınlar, kimi zaman terör örgütleri, marjinal örgütler, maalesef kimi zaman da siyaset kurumu, siyasetçiler kullanıldı. Artık eskisi kadar olmasa da hâlen birilerinin bu manevi işgal projesine taşeronluk yaptığını görmekteyiz. Kimileri de millet ve memleket düşmanlarının tuzağına düşerek bu manevi yıkım projesine istemeden destek veriyor.
Bu ideolojik bağnazlık son günlerde öyle vahim boyutlara ulaştı ki, cuma hutbesini, hutbede okunan ayet-i kerimeleri hedef almaya başladılar. Kendini bilmezin birisi çıkıyor. Hem de bu ülkenin muhalefet partisi adına doğru düzgün bilgisinin olmadığı dini konularda ahkâm kesiyor. Diyanet teşkilatımıza, hocalarımıza utanmazca had bildirmeye kalkıyor. Bunu yaparken de cehaletini gizlemek için Gazi Mustafa Kemal'i hadsizliğine alet ediyor. Bu ram buram tek parti faşizmi kokan bu ilkellik karşısında, maalesef mensubu olduğu parti içerisinden akıl ve vicdan sahibi hiç kimse itiraz etmiyor, genel başkan dâhil hiç kimse tepki göstermiyor.
Hayâ, edep, şefkat ve merhamet gibi hasletlerin günlük hayattan biraz daha çekildiği, insanı fıtratından kopartan lgbt'vari sapkınlıkların daha önce hiç olmadığı kadar özendirildiği, içinde bulundukları sancılı değişimler çağında medeniyet değerlerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya oldukları günlerden geçiyoruz.
Bu mübarek geceleri, gönül köprülerimizi sağlamlaştırdığımız müstesna zamanlar olarak görmemiz ve kıymetini bilmemiz gerekiyor. İslam kardeşliğine, bizi biz yapan kadim değerlerimize daha sıkı sarılmaya ihtiyacımız var. Rabbimize sığınmak mecburiyetindeyiz. Bunu başardığımızda hem fert olarak, hem de millet ve ümmet olarak Rabb'imizin önümüzde yeni kapılar açacağına yürekten inanıyorum.