Yağmur, şehrin üzerine ağır bir perdeden süzülüyordu. Sokak lambaları, ıslak kaldırımlarda yansıyan turuncu ışıklarıyla karanlığı hafifçe aydınlatıyordu.
Adam, kafedeki cam önünde oturmuş, ıslak saçlarını ovuşturuyordu. Gözleri, yağmurun silindiği camdan dışarı bakıyordu.
Kadın, kaldırımda durmuş, bir taksinin gelmesini bekliyordu. Telefonu elinde, ama dikkatini dışarıda olanlara veriyordu.
Bir anda, adamın kafesinden gelen bir ses, kadının dikkatini çekti. "Bu kadar kötü bir havada, kimse kafeye girmek istemez."
Kadın, adamın bakışlarına döndü. Adam, gülümseyerek, "İnsanlar, yağmurun altında kalmayı tercih ediyorlar galiba." dedi.
Kadın, "Belki de." dedi. "Ama ben, ıslak olmayı sevmiyorum."
Adam, "Ben de." dedi. "O yüzden, bu kafede oturuyorum."
Kadın, gülümsedi. "Ben de." dedi. "Ama, bir taksi gelmesini bekliyorum."
Adam, "Ne kadar süredir bekliyorsunuz?" diye sordu.
Kadın, "Birkaç dakika." dedi.
Adam, "Belki de, ben size bir kahve ısmarlarım." dedi.
Kadın, şaşkınlıkla baktı. "Gerçekten mi?" dedi.
Adam, "Evet." dedi. "Ne içmek istersiniz?"
Kadın, "Bir cappuccino." dedi.
Adam, "Tamam." dedi. "Bir dakika."
Adam, kadına kahve getirdiğinde, "Ben, Ahmet." dedi.
Kadın, "Ben, Zeynep." dedi.
İkisi, kahvelerini yudumlarken, birbirleriyle konuşmaya başladılar.
Ve yağmur, şehrin üzerine devam etti.
Adam, kafedeki cam önünde oturmuş, ıslak saçlarını ovuşturuyordu. Gözleri, yağmurun silindiği camdan dışarı bakıyordu.
Kadın, kaldırımda durmuş, bir taksinin gelmesini bekliyordu. Telefonu elinde, ama dikkatini dışarıda olanlara veriyordu.
Bir anda, adamın kafesinden gelen bir ses, kadının dikkatini çekti. "Bu kadar kötü bir havada, kimse kafeye girmek istemez."
Kadın, adamın bakışlarına döndü. Adam, gülümseyerek, "İnsanlar, yağmurun altında kalmayı tercih ediyorlar galiba." dedi.
Kadın, "Belki de." dedi. "Ama ben, ıslak olmayı sevmiyorum."
Adam, "Ben de." dedi. "O yüzden, bu kafede oturuyorum."
Kadın, gülümsedi. "Ben de." dedi. "Ama, bir taksi gelmesini bekliyorum."
Adam, "Ne kadar süredir bekliyorsunuz?" diye sordu.
Kadın, "Birkaç dakika." dedi.
Adam, "Belki de, ben size bir kahve ısmarlarım." dedi.
Kadın, şaşkınlıkla baktı. "Gerçekten mi?" dedi.
Adam, "Evet." dedi. "Ne içmek istersiniz?"
Kadın, "Bir cappuccino." dedi.
Adam, "Tamam." dedi. "Bir dakika."
Adam, kadına kahve getirdiğinde, "Ben, Ahmet." dedi.
Kadın, "Ben, Zeynep." dedi.
İkisi, kahvelerini yudumlarken, birbirleriyle konuşmaya başladılar.
Ve yağmur, şehrin üzerine devam etti.