Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Borç tuzağı diplomasisi

bullvar_katip

Administrator
Katılım
21 Mayıs 2024
Mesajlar
532,105
"Borç tuzağı diplomasisi", alacaklı bir ülke ya da kurumun borç alan bir ülkeye kısmen ya da yalnızca borç verenin siyasi gücünü artırmak için borç verdiği uluslararası finansal ilişkileri tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Ancak bu terim yerine "Stratejik tuzak diplomasisi" teriminin kullanılmasının daha doğru olabileceği Asanga Abeyagoonasekera gibi bazı uzmanlarca savunulmaktadır. Alacaklı ülkenin, borçlu ülkeye ödeyemeyeceği şekilde aşırı kredi vermesinin veya bu yönde borçlanmasına izin vermesinin amacı borçlu ülke geri ödeme yükümlülüklerini yerine getiremez hale geldiğinde ekonomik veya siyasi imtiyazlar elde etmek onu bir nevi her yönden kendine bağlamaktır. Kredilerin koşulları genellikle kamuoyuna açıklanmamaktadır. Ödünç alınan para genellikle alacaklı ülkeden temin edilen yüklenicilerin ve malzemelerin masraflarını karşılar. Bir İhtira olan bu terim ilk kez 2017 yılında Hintli akademisyen Brahma Chellaney tarafından, Çin hükümetinin jeopolitik amaçlar doğrultusunda küçük ülkelere borç verdiğini ve borç yükünü artırdığını iddia etmek için ortaya atılmıştır. Ancak bu politikanın benzerleri daha öncesinde İngiltere ve Fransa gibi ülkelerce de farklı diplomasi teknikleri ile çeşitli ülkelere uygulanmıştır. İlaveten "Borç tuzağı diplomasisi" terimi Amerika Birleşik Devletleri'nin resmi sözlüğüne girmiş ve birbirini izleyen iki yönetim bu terimi kullanmıştır. Ancak bazı analistler Çin'in borç tuzağı fikrini bir "efsane" ya da " hedef saptırma" olarak tanımlamıştır. Kökeni ve geçmişi Bu terim 2017 yılında Hintli akademisyen Brahma Chellaney tarafından, Çin'in "yağmacı kredi uygulamaları" olarak adlandırdığı, "yoksul ülkeleri sürdürülemez kredilere boğan ve onları Çin'e stratejik kaldıraç sağlamaya zorlayan" uygulamaları tanımlamak için ortaya atılmıştır. Bununla birlikte bu durum buna benzer politikaların mesela 19.yy'da Mısır Hidivliği veya Osmanlı İmparatorluğu gibi ülkeler üzerinde geçmişte ve günümüzde İngiltere,Fransa başta olmak üzere çeşitli ülkelerce de uygulanmadığı anlamına gelmemektedir. Zira bu ülkelerin uyguladığı Gambot diplomasisi, Neokolonyalizm; ABD'nin uyguladığı Dolar diplomasisi ve yine gelişmiş ülkelerin uyguladığı iddia olunan Şirketokrasi'deki diplomatik hamlelerde benzer öğeler içermektedir. Chellaney'e göre, "Bu açıkça Çin'in jeostratejik vizyonunun bir parçasıdır." Chellaney, devamla Çin hükümetinin "ihalenin kapalı olduğu ve sözleşmelerin piyasa fiyatlarının üzerinde ücret alan Çin devletine ait veya devletle bağlantılı şirketlere gitmesi gereken projelerde gizli müzakereler ve rekabetçi olmayan fiyatlandırma talep ettiğin"den de bahsetmektedir.Bu fikir Harvard Üniversitesi'nden iki yüksek lisans öğrencisi tarafından Çin'in "borç defteri diplomasisi" olarak adlandırılan bir makalede daha geliştirilmiştir. Makale The Guardian, The New York Times ve diğer büyük medya kuruluşları tarafından Çin'in niyetlerinin akademik kanıtı olarak gösterilmiş ve bir yıl içinde medya, istihbarat çevreleri ve Batılı hükümetler arasında yayılmıştır. Orijinal anlamı dünyanın diğer bölgelerini de kapsayacak şekilde genişlemiştir. 2018 yılında The Guardian, bazı Bir Kuşak, Bir Yol girişimi ülkelerinin projeyi yeniden gözden geçirmeye başladığını ve sekiz ülkenin temerrüt riski altında olduğunu bildirmiştir. Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi'ndeki Asya'yı Yeniden Bağlama Projesi'nin direktörü Jonathan Hillman'a göre, bu projelerde finansal stratejiden daha fazlası var; "bu aynı zamanda Çin'in yeni kurallar yazması, Çin çıkarlarını yansıtan kurumlar kurması ve 'yumuşak' altyapıyı yeniden şekillendirmesi için bir araç." Terim, Harvard Kennedy Okulu'nun Belfer Bilim ve Uluslararası İlişkiler Merkezi tarafından hazırlanan ve Çin'in jeostratejik çıkarları bağlamında borç tuzağı diplomasisini tanımlayan 2018 tarihli bir raporda daha da tanımlandı. Değerlendirmeler Medya kuruluşları Batılı Hint, ve Afrikalı medya kuruluşları Çin devlet kredilerinin şartlarını ve yüksek faiz oranlarını eleştirmiştir. Bunun bir örneği 2006 yılında altyapının yeniden inşası için Tonga'ya verilen kredidir. 2013 ve 2014 yıllarında Tonga, Çin Exim Bankası (kreditör) kredileri silmeyince bir borç krizi yaşamıştır; krediler Tonga'nın gayrisafi yurtiçi hasılasının (GSYH) yüzde 44'üne mal olmuştur. Bazı analistlere göre bu tür uygulamalar Çin'in hegemonik niyetlerini ve devlet egemenliğine yönelik meydan okumalarını vurgulamaktadır. Mart 2022'de Bloomberg News, Çin'in Afrika'daki büyük altyapı projeleriyle Batı dünyasını rahatsız etmesine rağmen, kanıtlara daha derinlemesine bakıldığında Çin'in kıtada borç tuzağı diplomasisi yürüttüğü yönündeki suçlamaların "temelsiz" olduğunu gösterdiği görüşündedir. The Economist araştırması, Çin'in büyük bir borç veren olmasına rağmen, Dünya Bankası ve diğer ticari kredilere kıyasla daha az kredi payına sahip olduğunu ortaya koydu. Yağmacı kredi uygulamalarına dair herhangi bir kanıt bulunamamıştır. Hükümetler Ağustos 2018'de 16 ABD senatöründen oluşan iki partili bir grup Çin'i borç tuzağı diplomasisi yürütmekle suçladı. O dönemki ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo Ekim 2018'de yaptığı bir konuşmada Çin'in verdiği kredilerin rüşvetle kolaylaştırıldığını söyledi. ABD Dışişleri Bakanlığı'nın 2020 tarihli "Çin Mücadelesinin Unsurları" raporu da dâhil olmak üzere, bir dizi ABD hükümet belgesi borç tuzağı diplomasisine atıfta bulunmaktadır. Üst düzey ABD hükümet yetkililerine göre Pekin, "ulusları borca batıran ve egemenliklerinin altını oyan [...] şeffaf olmayan sözleşmeler kullanarak bağımlılığı teşvik etmektedir". 2021 yılında Trinidad ve Tobago hükümeti, IMF yerine Çin'den milyonlarca dolarlık kredi alma kararını, (IMF'nin aksine) Pekin'in kredileri için herhangi bir "katı koşul" talep etmediğini söyleyerek savundu. Maliye Bakanı Colm Imbert bir basın toplantısında şunları söyledi, Çalışmalar Belfer Bilim ve Uluslararası İlişkiler Merkezi'nden Sam Parker ve Gabrielle Chefitz tarafından Mayıs 2018'de kaleme alınan bir makalede Çin'in kredi vermesinin ardında üç stratejik hedef olduğu öne sürülmüştür: "'Malakka İkilemi'ni çözmek ve hayati önem taşıyan Güney Asya ticaret yollarına güç yansıtmak için bir 'İnciler Dizisi' oluşturmak; Pekin'in Güney Çin Denizi'ndeki hak iddialarına karşı çıkan ABD liderliğindeki bölgesel koalisyonu zayıflatmak ve parçalamak; ve Halk Kurtuluş Ordusu Donanması'nın 'İkinci Ada Zinciri'nden geçerek mavi sularda Pasifik'e ilerlemesini sağlamak." Küresel Kalkınma Merkezi tarafından Mart 2018'de yayınlanan bir raporda, Çin'in 2001 ile 2017 yılları arasında 51 borçlu ülkenin (KYG katılımcılarının çoğu) kredi ödemelerini devlet varlıklarına el koymadan yeniden yapılandırdığı ya da bunlardan feragat ettiği belirtilmiştir. Liberya'nın eski bayındırlık bakanı ve Küresel Kalkınma Merkezi'nde kıdemli politika araştırmacısı olan W. Gyude Moore Eylül 2018'de şöyle demiştir: "'Borç tuzağı diplomasisi' dili daha çok Batı ülkelerinde, özellikle de ABD'de yankı bulmaktadır ve Afrika'nın gerçekliğinden ziyade Çin'in küresel bir güç olarak yükselişine ilişkin endişeden kaynaklanmaktadır." Moore 2021'de "Çin'in çoğu Afrika ülkesiyle net olumlu bir ortak olduğunu" belirtmiştir. Deborah Bräutigam, Janet Eom ve Lina Benabdallah tarafından kaleme alınan Ağustos 2018 tarihli Çin Afrika Araştırma Girişimi raporuna göre, "Çin kredileri şu anda Afrika'daki borç sıkıntısına önemli bir katkıda bulunmuyor." Rapora göre, Çin o dönemde üç Afrika ülkesinin "yüksek borç sıkıntısı riskine/fiili borç sıkıntısına en önemli katkıda bulunan ülke" konumundaydı: Zambiya, Cibuti ve Kongo. Nisan 2019'da Rhodium Group, Çin'in borç konusundaki kaldıraç gücünün sınırlı olduğunu söyledi. Mayıs 2019 tarihli bir Sydney Morning Herald makalesine göre, "borç tuzağı diplomasisi" suçlamaları yeni bir araştırmayla sorgulanıyordu; Rhodium Group tarafından 40 Çin borç yeniden müzakeresinin analizi, "varlık hacizlerinin çok nadir bir olay" olduğunu ve borcun silinmesinin en yaygın sonuç olduğunu ortaya koydu. Makalede ayrıca Avustralya Ulusal Üniversitesi kıdemli öğretim görevlisi Darren Lim'in (Rhodium Group çalışmasına atıfta bulunarak) kredi verildikten sonra kaldıracın büyük kısmının borç verenden ziyade borç alan tarafa geçtiğini söyleyen görüşlerine de yer verilmiştir. Lim ayrıca borç tuzağı diplomasisi teorisinin hiçbir zaman inandırıcı olmamasına rağmen Trump yönetiminin bunu benimsediğini söylemiştir. La Trobe Üniversitesi beşeri ve sosyal bilimler bölüm başkanı Nick Bisley Çin'in KYG aracılığıyla siyasi sermaye inşa etmeyi amaçladığını ancak varlıklara el koymanın bu amaca ulaşmayacağını söylemiştir. Lowy Enstitüsü tarafından hazırlanan Ekim 2019 tarihli bir raporda, Çin'in Pasifik'te borç tuzağı diplomasisi suçlamalarını haklı çıkaracak kasıtlı eylemlerde bulunmadığı (çağdaş kanıtlara dayanarak) ve Çin'in Pasifik'te artan borç risklerinin arkasındaki birincil itici güç olmadığı belirtilmiştir; ancak raporda ülkenin borç verme ölçeği ve Pasifik devletlerinin küçük devletlerin borç altında ezilmesi riskini doğuran kurumsal zayıflığı konusundaki endişeler dile getirilmiştir. 2020 tarihli bir Lowy Enstitüsü makalesi Sri Lanka'nın Hambantota Uluslararası Limanı'nı Çin'in borç tuzağı diplomasisi için "mükemmel örnek" olarak nitelendirmiş, ancak projenin Pekin değil eski Sri Lanka Devlet Başkanı Mahinda Rajapaksa tarafından önerilmesi nedeniyle bu anlatıyı bir "efsane" olarak nitelendirmiştir. Makale Sri Lanka'nın borç sıkıntısının Çin'in borç vermesinden değil, "Batı'nın egemen olduğu sermaye piyasalarında aşırı borçlanmadan" kaynaklandığını da eklemiştir. Johns Hopkins Üniversitesi profesörlerinden Deborah Bräutigam, borç tuzağı diplomasisini, Çin'in yükselişinden duyulan endişeye dayanan "insani olumsuzluk önyargısı" nedeniyle popüler hale gelen bir "meme" olarak tanımladı. Bräutigam'ın 2019 tarihli bir araştırma makalesine göre, borçlu ülkelerin çoğu kredileri gönüllü olarak kabul etti ve Çin ile çalışma konusunda olumlu deneyimler yaşadı ve "Sri Lanka örneği de dahil olmak üzere şimdiye kadarki kanıtlar, Çin bankalarının Kuşak ve Yol Girişimi ve ötesindeki altyapı finansmanına ilişkin alarm davulunun abartıldığını gösteriyor ... Çok sayıda insan ekonomik bir model olarak Çin hakkında olumlu düşüncelere sahip ve Çin'i kalkınmaları için cazip bir ortak olarak görüyor." Bräutigam ve Meg Rithmire teorinin kanıttan yoksun olduğunu söyledi ve medyayı "Çin ile iş yaptığı gelişmekte olan ülkeler arasındaki ilişkiyi yanlış bir şekilde yanlış tanıtan" bir anlatıyı desteklemekle eleştirdi." Araştırmalarına göre, Çin hiçbir zaman herhangi bir ülkenin varlığına el koymamıştı. Gelpern ve diğerleri (2021) 24 ülkede 100 sözleşmeyi analiz etmiş ve "Çin sözleşmelerinin, borçluların borcun şartlarını ve hatta varlığını açıklamasını engelleyen alışılmadık gizlilik maddeleri içerdiğini", "Çinli kredi verenlerin diğer alacaklılara göre avantaj sağlamaya çalıştığını" ve " Çin sözleşmelerindeki iptal maddeleri potansiyel olarak borç verenlerin borçluların iç ve dış politikalarını etkilemesine izin vermekte olduğunu" belirtmişlerdir. Haziran 2022'de Columbia Üniversitesi ve Oxford Üniversitesi'nden araştırmacılar tarafından hazırlanan bir rapora göre, "borç tuzağı anlatısı Afrika gerçeklerinin veya perspektiflerinin bir yansımasından ziyade Çin-ABD stratejik ve ideolojik rekabetinin bir işlevidir." Çin Afrika'nın en büyük iki taraflı kreditörü olsa da, Afrika borcunun çoğu özel Batılı sahipler, özellikle de Amerikalı ve Avrupalı yatırımcılar tarafından tutulmaktadır. Çin'in borcu en hızlı büyüyen borç segmenti değilken, Amerika ve Avrupa'dan yatırımcıların sahip olduğu Afrika borcu, son birkaç yılda Afrika borcunun en hızlı büyüyen segmentidir. 2019 yılı sonunda Afrika'nın toplam borcu 964 milyar ABD dolarına eşitti ve Çinli kuruluşlara olan toplam borç 78 milyar ABD dolarına eşitti ki bu da bölgenin toplam borcunun yaklaşık yüzde 8'ine eşitti. ABD'nin eleştirilerine yanıt olarak Çinli kurumlar, yaklaşık 750 milyon dolar değerindeki borç geri ödemelerini erteleyerek birçok iyi niyet jestinde bulundu."[43] Çalışmada, "borç tuzağı anlatısının aksine, Uluslararası Finans Kuruluşları yetkililerinin en azından 2015'ten bu yana korktuğu gibi, yakın gelecekte bir Afrika temerrüt dalgası gerçekleşirse, bu Çin entrikalarından çok özel sektör manevraları ve uzlaşmazlığı tarafından katalize edilecektir." denildi. London School of Economics Profesörü Keyu Jin, Çin'in borçluları borç tuzağına sürüklediği iddiasının yanıltıcı olduğunu belirtmektedir. Jin, KYG ülkelerinin borçlarının çoğunun Çin'den ziyade uluslararası kuruluşlara veya hedge fonları gibi özel Batılı kurumlara olduğunu gözlemlenmektedir. Jin ayrıca Çin'in borçlarının çoğunu sildiğini ve borçlulara borç ertelemesi sağladığını da yazmıştır. IMF ve Dünya Bankası Çin'e yönetilen borç tuzağı diplomasisi suçlamaları esasında IMF ve Dünya Bankası'na da yöneltilmektedir. Hem Uluslararası Para Fonu (IMF) hem de Dünya Bankası, gelişmekte olan ekonomileri borç batağında tutmak için, genellikle bu kredileri son çare olarak gören hükümetlere kredi koşulu olarak yapısal uyum programları talep etmek, özelleştirme için baskı yapmak ve merkez bankaları üzerinde aşırı etki uygulamak gibi yıkıcı borç verme uygulamalarıyla suçlanmaktadır.Gayrimeşru Borçların Ortadan Kaldırılması için Aktivist Ağ Komitesi'nin kurucusu şöyle yazmıştır: "Dünya Bankası ve IMF sistematik olarak devletlere politikalarını etkilemek için kredi vermiştir." IMF hangi ülkelerin kredi alacağına karar vermek için yalnızca ekonomik koşulları değil jeopolitik mülahazaları da kullanmıştır. Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları adlı kitabında muhbir (whistle blower) ve aynı zamanda kitap yazarı John Perkins, Dünya Bankası ve IMF de dahil olmak üzere uluslararası kredi kuruluşlarını, az gelişmiş ülkelerin liderlerini büyük kalkınma projeleri için kredi almaya ikna etmekle suçlamıştır. Danışman olarak çalışan Perkins, kalkınma projelerinin kendi kendini finanse ediyormuş gibi görünmesi için karlılıklarının yanlış beyan edilmesinde rol oynamıştır. 2020'de Oxfam, IMF'nin COVID-19 salgını yardım kredileri aracılığıyla yoksul ülkelere kemer sıkma politikaları dayatmak için "gücünü kullandığını" bildirdi. IMF koşulları, alıcıları sağlık harcamalarını kısmaya zorlayarak COVID-19 salgınına yanıt vermelerini engelledi. Afrika Arka plan Afrika ülkeleri 2000-2014 yılları arasında Çin'den aldıkları borçları hızla artırdı.(toplam 94,5milyar ABD$) kredi karşılığında piyasa liberalizasyonu talep eden IMF ve Dünya Bankası'na olan bağımlılıklarını sona erdirmeye çalıştılar. Johanna Malm, Çin kredilerinin IMF kredilerine bir alternatif olduğunu yazdı. IMF kredileri daha düşük maliyetli ve sınırlı hükümet gelirleriyle finanse ediliyor; Çin kredileri ise daha pahalı ancak yüksek gelirli projelerle teminat altına alınıyor.Çin, birçok Afrika ülkesinin ekonomisinde önemli bir proje paydaşı olup kıtanın işlerini önemli ölçüde etkilemektedir.2015 ve 2017 Dünya Bankası kayıtlarına göre, birçok Afrika ülkesinin Çin'e ve diğer alacaklı ülkelere büyük borçları var. Yaklaşık yüzde 55'lik özel sektör faiz oranları, bazı Afrika ülkelerini kredi için yaklaşık yüzde 17 faiz uygulayan Çin'e gitmeye yöneltti. Ekim 2018'de Jubilee Debt Campaign kapsamında yapılan araştırmaya göre,Afrika'nın Çin'e olan borcu 2010'da 10 milyar dolardan 2016'da 30 milyar doların üzerine çıktı. Çin, 2000-2017 yılları arasında Afrika hükümetlerine ve kamu iktisadi teşebbüslerine toplam 143 milyar dolar borç verdi.2020'de Çin'e en fazla borç veren Afrika ülkeleri Angola (25 milyar dolar), Etiyopya (13,5 milyar dolar), Zambiya (7,4 milyar dolar), Kongo Cumhuriyeti (7,3 milyar dolar) ve Sudan (6,4 milyar dolar) oldu. Ağustos 2022'de Çin Halk Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, belirtilmemiş 17 Afrika ülkesine 2021 sonunda vadesi dolan 23 faizsiz krediyi sileceğini açıkladı. Borç tuzağı diplomasisine ilişkin kanıt iddiası Afrika ülkeleri ile Çin arasındaki ticaret, Afrika ile diğer kıtalar, özellikle de Avrupa ve Kuzey Amerika arasındaki bağları da etkilemiştir. Deborah Brautigam'a göre Çin kredileri kötüye kullanılmaya yatkındır ve Afrika ülkelerinde yolsuzluk ve güç mücadelelerini teşvik etmiştir. Brautigam bulgularını 2020 yılında Johns Hopkins'in Çin Afrika Araştırma Girişimi için "Çin Karakteristikleri ile Borçların Hafifletilmesi" başlıklı bir makalede de yayınlamıştır. Analizinde Etiyopya, Angola ve Kongo Cumhuriyeti'ndeki Çin kredilerini incelemiş ve "hiçbir 'varlık haczi' bulamamıştır. Ayrıca Pekin'in 2000 ile 2019 yılları arasında Afrika'da en az 3,4 milyar doları iptal ettiğini ve yaklaşık 15 milyar dolarlık borcu yeniden yapılandırdığını veya yeniden finanse ettiğini tespit ettiler. Ve Afrika ülkelerine verilen en az 26 bireysel kredi yeniden müzakere edildi. The Atlantic'te yazan Bräutigam, borç tuzağı söyleminin "bir yalan ve güçlü bir yalan" olduğunu ve araştırmasının "Çin bankalarının mevcut kredilerin koşullarını yeniden yapılandırmaya istekli olduğunu ve hiçbir ülkeden bir varlığa el koymadığını" gösterdiğini belirtti. Çinli firmaların Çinli işgücünü öne çıkardığı yönündeki eleştirilere rağmen, Afrika'daki Çin finansmanlı altyapı projelerinde ağırlıklı olarak Afrikalı işçiler istihdam edilmektedir. McKinsey'in Çin-Afrika ekonomik ilişkilerine dair 2017 tarihli bir raporunda, incelenen projelerde işgücünün yüzde 89'unu Afrikalıların oluşturduğu ve Çin Exim Bankası ile Afrika ülkeleri arasındaki sözleşme müzakerelerine iş eğitimi ve yerel işçilerin düzenli olarak dahil edildiği belirtilmiştir. Eski adı Jubilee Debt Campaign olan Britanya Borç Adaleti yardım kuruluşu, 2022 yılında Dünya Bankası rakamlarına dayanarak yaptığı bir çalışmada, Afrika hükümetlerinin dış borçlarının Batılı bankalara, varlık yöneticilerine ve petrol tüccarlarına (%35), Çinli borç verenlerden (%12) daha fazla olduğunu tespit etmiştir. Ayrıca, Batılı özel kredilere uygulanan faiz oranlarının (%5) Çin kredilerinin (%2,7) neredeyse iki katı olduğunu ve "en borçlu ülkelerin borçlarının Çin tarafından yönetilme olasılığının daha düşük olduğunu" tespit etmiştir. 2021'de devlet gelirlerinin %15'inden fazlasını borç servisi için harcayan 24 Afrika ülkesinden altı ülke - Angola, Kamerun, Kongo Cumhuriyeti, Cibuti, Etiyopya ve Zambiya - borç ödemelerinin üçte birinden fazlasını Çinli kreditörlere gönderdi. Diğer özel alacaklılar ise 12 ülkedeki ödemelerin üçte birinden fazlasını oluşturdu. 2023 yılı itibariyle Afrika'da Çin'e ait herhangi bir mal varlığına el konulmamıştır: Kenya 2006 ve 2017 yılları arasında Kenya, Çin'den en az 1043,77 milyar Ksh (9,8 milyar $) borç almıştır. Çin borcu, Kenya'nın dış borcunun yüzde 21'ini ve ülkenin iki taraflı borcunun yüzde 72'sini oluşturmaktadır. Çin, Kenya'ya Mombasa ve Nairobi arasında otoyollar ve demiryolu inşa etmesi için borç vermiştir ve bu borç 2020 yılına kadar toplam 6,5 milyar $'ı aşmıştır.Kenya'nın, en büyük ve en kârlı limanı olan Mombasa Limanı'nı geliştirmek için Çin'den aldığı kredileri Aralık 2018'in sonlarında ödememeye yaklaştığı bildirildi; bir temerrüdün Kenya'yı limanın kontrolünü Çin'e bırakmaya zorlayabileceği yönünde spekülasyonlar vardı. Ancak raporlar, Çin'in limana yönelik borç tuzağı tehdidi konusunda şüphe uyandırdı. Kenya medyası, Sri Lanka deneyimiyle benzerlikler kurarak ve bu kredilerin Kenya egemenliğini tehlikeye atabileceğini söyleyerek Çin kredilerinin riske değip değmeyeceğini tartışmıştır. Güney Afrika Güney Afrika yıllık gayri safi yurtiçi hasılasının tahminen yüzde dördünü Çin'e borçludur. Ülke, bazıları şeffaf olmayan koşullar ve yolsuzlukla bağlantılar konusunda endişelere yol açan çok sayıda Çin kredisi almıştır. Bu krediler arasında Jacob Zuma hükümeti döneminde Çin Kalkınma Bankası tarafından devlete ait Güney Afrika elektrik şirketi Eskom'a verilen tartışmalı 2,5 milyar dolarlık kredi de yer almaktadır. Eskom'a Huarong Energy (özel bir Çin şirketi) tarafından verilen 2,5 milyar dolarlık bir başka kredi de Zondo Devlet Yolsuzluklarını Araştırma Komisyonu tarafından uygunsuz bulunmuş ve Eskom Yönetim Kurulu Başkanı Jabu Mabuza'nın kredi sürecindeki usulsüzlükler ve yolsuzluklar nedeniyle şirketin krediyi geri ödemeyeceğini açıklamasına neden olmuştur. Cyril Ramaphosa'nın başkanlığı döneminde Çin Kalkınma Bankası'ndan 370 milyar R (25,8 milyar $) tutarında ek bir kredi 2018 ekonomik teşvik paketini desteklemek amacıyla sağlandı. Güney Afrika hükümeti başlangıçta krediyi bir "hediye" olarak tanımladı; kredinin ayrıntıları kamuoyuna açıklanmadı ve tartışma yarattı. Hükümet, faiz oranının fahiş olmadığını ancak gizlilik maddesi nedeniyle açıklanamayacağını söyleyerek krediyi gerekçelendirdi. Kredi, muhalefetteki Demokratik İttifak tarafından ülkenin bir "borç tuzağına" düşme riski taşıdığı gerekçesiyle eleştirildi. Uganda Ekim 2021'de Uganda Parlamentosu tarafından yapılan bir soruşturma, Entebbe Uluslararası Havalimanı'nın 200 milyon dolarlık genişletilmesi için Exim Bank of China tarafından verilen kamuya açık olmayan kredi koşullarının ağır olduğu ve temerrüt durumunda havalimanının kaybedilmesine yol açabileceği sonucuna vardı. Kasım 2021'de Uganda'daki Çin büyükelçiliği havalimanına el konulabileceği yönündeki açıklamaları reddetti. AidData tarafından kredi sözleşmesi üzerine 2022 yılında yapılan bir çalışmada havalimanına el konulma riski bulunmadığı belirtildi. Zambiya The Economist'in 2018 istatistiklerine göre, Çin muhtemelen Zambiya'nın dış borcunun dörtte biri ila üçte birini elinde tutmaktadır (ABD ve Dünya Bankası gibi diğer alacaklılarla karşılaştırılabilir. O yıl, Zambiyalı milletvekilleri Çin kredilerinin Zambiya egemenliğini riske atıp atmadığını tartıştı. Africa Confidential'a göre, ZESCO (Zambiya'nın devlete ait enerji şirketi) Çinli bir şirket tarafından geri alınma görüşmeleri yapıyordu. Zambiya hükümeti ZESCO'nun özelleştirilmesi iddialarını reddetti. Temmuz 2022'de Çin ve Fransa'nın eş başkanlığını yaptığı bir alacaklılar komitesi, G20 çerçevesi altında Zambiya ile borcun yeniden yapılandırılmasını müzakere etmeye kararlı olduklarını belirtti. Afrika'nın başka yerlerinde Nijerya: Çin, ülkenin toplam 27,6 milyar dolarlık dış borcunun 3,1 milyar dolarlık kısmına sahip. Nijeryalı finans yayını Nairametrics, Nijerya'nın yolsuzlukla ilgili sorunları nedeniyle Çin'in borç tuzağına düşme konusunda uyarıda bulundu. Cibuti: Ülke stratejik bir liman geliştirmek için borçlandı ve Çin kredileri Cibuti'nin toplam borcunun yüzde 77'sini oluşturuyor. Ülke GSYİH'sinin yüzde 80'inden fazlasını Çin'e borçlu ve 2017'de Çin'in ilk denizaşırı askeri üssüne ev sahipliği yaptı. Kongo Cumhuriyeti: Çinli kredi kuruluşlarına tahmini 2,5 milyar dolar borçludur; kesin rakam Kongo hükümeti tarafından bile bilinmemektedir. Mısır: Çin, ülkenin Yeni İdari Başkent projesini finanse ediyor. Yeni başkenti yöneten Mısır devlet teşebbüsünün başında bulunan General Ahmed Abdeen, bir röportaj sırasında Amerika'nın Mısır'a yatırım yapma konusundaki isteksizliğini eleştirdi: "Bizimle insan hakları hakkında konuşmayı bırakın. Gelin ve bizimle iş yapın. Çinliler geliyor, kazan-kazan durumları arıyorlar. Çinliler hoş geldiniz." Asya Sri Lanka [[Dosya:Hambantota Port Docks two ships.jpg|küçükresim|alt=Hambantota Uluslararası Limanındaki iki büyük gemi|Hambantota Uluslararası Limanının inşası için Çin'den alınan krediler borç tuzağı diplomasisine örnek olarak gösterilmektedir.]] Dünya Bankası ya da IMF tarafından dayatılan çeşitli koşulların aksine Çin, Sri Lanka'ya verdiği kredilere çok az koşul eklemiş, politika reformu ya da benzeri yapısal düzenlemeler talep etmemiştir. Krediyle finanse edilen projede Çin işgücünün kullanılması, Sri Lanka'ya verilen çoğu Çin kredisinin tek koşuludur. Çin'den alınan kredilerin Sri Lanka'nın dış borçlarının yaklaşık yüzde 20'sini oluşturduğu tahmin edilmektedir ve Sri Lanka'nın en büyük iki taraflı borç vericisidir, ancak Sri Lanka'nın borç stokunun baskın kısmını elinde tutmamaktadır. Bunun yerine, çoğunlukla batılı özel yatırımcıların sahip olduğu uluslararası devlet tahvilleri, Sri Lanka'nın dış borcunun yüzde 36,5'ini ve toplam dış borç geri ödemelerinin yüzde 47'sini oluşturmaktadır. 2023 yılında The Diplomat, Sri Lanka borç krizinin asıl nedeninin ülkenin borç yapısından ve özellikle de yüksek faiz oranlarıyla ihraç edilen Uluslararası Devlet Tahvilerinden kaynaklandığını ileri sürmüştü. Sri Lanka'nın dış borcunun önemli bir kısmı uluslararası devlet tahvili (UDT) hesaplarına borçluydu ve 2010 ile 2021 yılları arasında Sri Lanka'nın dış borç stokunun UDT kısmı üç katına çıkarak yüzde 12'den yüzde 36'ya yükseldi ve hükümetin yıllık faiz ödemelerinin yüzde 70'ine ulaşarak ülkenin döviz rezervlerini azalttı. 2021 yılında Çin'den alınan kredilerin ödenmesi için acil bir sorun yoktu ancak Sri Lanka'nın UDT'ler için 1 milyar ABD doları anapara ve 934 milyon ABD doları ek faiz ödemesi gerekiyordu ki bu da ülkenin dış borç ödemelerinin yüzde 47,5'ini oluşturuyordu ve Çin'e olan borç miktarının iki katıydı. Sri Lanka yerel medyası, borç servisi zorlaştığında, Sri Lanka maliye bakanının ilk etapta temerrüde düşmemek için ikili finansman sağlamak üzere Çin'e başvurmaya çalıştığını, ancak siyasi nedenlerle bu yolu izlemediğini öne sürmüştü. Son on yıldır Çin, Sri Lanka'nın birincil alacaklısı konumunda ve ülkenin önemli kalkınma girişimleri üzerinde tartışmalı bir etkiye sahiptir. Çin dış politikasını eleştirenler, Hambantota Uluslararası Limanı ve Mattala Rajapaksa Uluslararası Havalimanı'nın inşası için Çin Exim Bankası tarafından Sri Lanka'ya verilen kredilerin borç tuzağı diplomasisinin örnekleri olduğunu savunmaktadır. Eleştirmenlerin söylemlerinin aksine, 2022 yılında Johns Hopkins Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırma, Çin'in verdiği kredilerde borç-özkaynak takası, varlık haczi ve "gizli borç" olmadığını ortaya koymuştur. 2007 yılında, devlete ait Çinli firmalar China Harbour Engineering Company ve Sinohydro Corporation 361 milyon $ karşılığında limanı inşa etmek üzere görevlendirilmiştir. Exim projenin yüzde 85'ini yıllık yüzde 6,3 faiz oranıyla finanse etti. Proje zarar etmeye başladıktan ve Sri Lanka'nın borç ödeme yükü arttıktan sonra hükümeti projeyi devlete ait China Merchants Port'a 99 yıllığına nakit karşılığında kiralamaya karar verdi. Çinli şirkete yapılan 1,12 milyar dolarlık kiralama Sri Lanka tarafından ödeme dengesi sorunlarını çözmek için kullanıldı. Bu durum Amerika Birleşik Devletleri, Japonya ve Hindistan'da limanın ülkenin jeopolitik rakiplerini kontrol altına almak için bir Çin deniz üssü olarak kullanılabileceği ve Çin hükümetinin projeye el koyabileceği endişelerine yol açtı. Brahma Chellaney, Çin'in Mahinda Rajapaksa'nın başkanlığı döneminde önemli bir diplomatik güç elde ettiğini ve Sri Lanka'daki ayak izini genişlettiğini belirtti. Yeni bir hükümet iktidara geldiğinde Sri Lanka "temerrüdün eşiğindeydi" ve yeni hükümetin "geri dönüp Çin'i yeniden kucaklamaktan" başka seçeneği yoktu. Chellaney, Hambantota limanını kısa vadeli ticari uygulanabilirliği olmasa bile Çin için uzun vadeli değeri olan stratejik öneme sahip bir doğal varlık olarak tanımladı. Çin'in bir borçlunun kredi itibarını değerlendirmediğini ve bir kredi borçluyu borç sıkıntısına sokacak olsa bile borç vereceğini söyledi. Daha sonra Sri Lanka'nın borç yükünün 51 milyar dolar olduğu ve devlet gelirinin yüzde 95'inin borçları karşılamaya gittiği öğrenildi. Önde gelen 182 ekonomist tarafından yayınlanan bir bildiride, Sri Lanka'nın borcunun %40'ını elinde bulunduran ve çoğunluğu Batılı bankalar ve hedge fonlarından oluşan özel alacaklılar, ülkeyi fiilen rehin almakla suçlandı. Sri Lanka'nın mevcut başbakanı Mahinda Rajapaksa ülkenin Çin ile ilişkilerini savundu ve ülkenin borç tuzağı imajını reddederek "Çin [çatışma sonrası kalkınma döneminde] birçok altyapı projesi için imtiyazlı krediler sağladı" dedi." Rajapaksa, Sri Lanka'nın projenin borçlarını ödeyememesi nedeniyle Çinli bir şirketle 99 yıllık bir kira sözleşmesi yapmak zorunda kaldığı görüşünü reddederek projenin ticari olarak uygulanabilir olduğunu ve Sri Lanka'nın genel liman altyapısını dönüştürdüğünü belirtti. Sri Lanka'nın Çin Büyükelçisi Karunasena Kodituwakku, Çin hükümetinin Sri Lanka hükümetinden limanı devretmesini istemediğini; Sri Lanka hükümetinin başlangıçta Çin'den limanı kiralamasını istediğini söyledi. Diğer Sri Lankalı temsilciler de Sri Lanka'nın limana Çin yatırımı yapmasının mantıklı olduğunu çünkü ticari gemiciliğinin çoğunun bu ülkeden geldiğini belirttiler." Deborah Bräutigam "borç tuzağı diplomasisi" teriminin kullanımına itiraz etmiştir. Sri Lanka ile ilgili olarak Bräutigam, Çin bankalarının mevcut kredilerin şartlarını yeniden yapılandırmaya istekli olduğunu belirtmiştir. Kanada Uluslararası Kalkınma Ajansı'nın Kanadalı mühendislik ve inşaat firması SNC-Lavalin'in liman için yaptığı fizibilite çalışmasını finanse ettiğini ve bu çalışmanın 2003 yılında Hambantota'da bir liman inşasının mümkün olduğu sonucuna vardığını söylemiştir. Danimarkalı mühendislik firması Ramboll tarafından 2006 yılında tamamlanan ikinci bir fizibilite raporu da benzer bir sonuca varmıştır. Bräutigam'a göre, Hambantota'daki limanın varlığını haklı çıkarmak için Singapur'dan geçen kargonun sadece bir kısmını güvence altına alması gerekiyordu. Başkan Maithripala Sirisena 2015 yılında göreve geldiğinde Sri Lanka'nın Japonya, Dünya Bankası ve Asya Kalkınma Bankası'na Çin'den daha fazla borcu vardı; Sri Lanka'nın 2017 yılında ödediği 4,5 milyar dolarlık borç servisinin sadece yüzde beşi Hambantota içindi. Bräutigam'a birkaç Sri Lanka Merkez Bankası yöneticisi Hambantota'nın (ve genel olarak Çin finansmanının) ülkenin mali sıkıntısının ana kaynakları olmadığını söyledi ve Bräutigam Sri Lanka'nın Çin'e verdiği hiçbir kredide temerrüde düşmediğini söyledi. Kolombo başlangıçta IMF'den bir kurtarma paketi ayarlamış, ancak Kanada fizibilite çalışmasının tavsiye ettiği gibi düşük performans gösteren Hambantota Limanını deneyimli bir şirkete kiralayarak gerekli fonları toplamaya karar vermişti.[Sri Lankalı bir akademisyen olan Asanga Abeyagoonasekera, Çin'in Sri Lanka'daki 'stratejik tuzağı' konusunda uyarıda bulundu. Borç tuzağı diplomasisi yerine "Stratejik tuzak diplomasisi" teriminin kullanılması da Asanga Abeyagoonasekera tarafından ortaya atıldı ve ilk olarak 16 Eylül 2021 tarihinde Amerika'nın Sesi'ne verdiği röportajda Çin'in Sri Lanka'daki "borç tuzağı diplomasisi"ni değerlendirerek yayınlandı. Chatham House 2020 yılında Sri Lanka'nın borç sıkıntısının Çin'in verdiği kredilerle bağlantılı olmadığı, Çin hükümetinin politikalarından ziyade Batı'nın kredi ve para politikasının kolaylaştırdığı "iç politika kararlarından" kaynaklandığı sonucuna varan bir araştırma raporu yayınladı. Gazete, Çin'in Hambantota'yı bir deniz üssü olarak kullanabileceği iddiasına şüpheyle yaklaşmış ("açıkça hatalı" olarak nitelendirmiştir) ve Sri Lankalı siyasetçilerin ve diplomatların bu konunun Pekin ile hiçbir zaman gündeme gelmediği konusunda defalarca ısrar ettiklerini belirtmiştir; limanın kiralanmaya başlamasından bu yana Hambantota'da veya yakınında Çin askeri faaliyetlerine dair hiçbir kanıt yoktur. Kiralama, olası askeri kullanım endişeleri ve Sri Lanka ulusal varlıklarının Çin'e satılması olarak nitelendiren sendikalar ve siyasi partilerin muhalefeti nedeniyle birkaç ay ertelendi. Sri Lanka, Hambantota limanının Çin'e kiralanmasını yeniden gözden geçirdiğini belirtti. Pakistan Pakistan 1980'den bu yana Dünya Bankası'ndan 33,4 milyar doları kredi ve 9,3 milyar doları hibe olmak üzere 42,7 milyar dolar yardım almıştır; bu durum bankanın kamu sözleşmeleri ve Pakistan Devlet Bankası yöneticilerinin atanması yoluyla ülkede yerel ve ulusal karar alma gücünü kullanmasına olanak sağlamıştır. Devlet Bankası verilerine göre Pakistan'ın Çin Halk Cumhuriyeti'ne olan borcu 2017'de 7,2 milyar dolardı; Nisan 2018'e kadar 19 milyar dolara, 2020'ye kadar ise özellikle Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru (CPEC) projelerini finanse etmek için verilen krediler nedeniyle 30 milyar dolara yükseldi. New York Times Aralık 2018'de yatırımların askeri boyutunun ortaya çıktığını bildirmiş ve bunu şeffaf olmayan, kötü yönetilen bir borç tuzağı olarak nitelendirmiştir. Uzmanlar Pakistan'ın Çin'e olan borcunu geri ödemesinin yaklaşık 40 yıl süreceğini tahmin etmektedir. Bazı akademisyenler CPEC'in "Pakistan'ın çıkarlarını Çin'e tabi kıldığını" ve CPEC ile Pakistan'ın Çin'e artan ekonomik bağımlılığının Pakistan'ın egemenliği için bir tehdit haline gelebileceğini söylemiştir. Çin ve Pakistan, 2017 yılında Çin'in 50 milyar dolar yatırım yapacağı beş hidroelektrik projesi inşa etmek üzere bir anlaşma imzaladı. Güney Asya ve Orta Doğu çalışmaları alanında çalışan Pakistan asıllı Amerikalı akademisyen Hassan Abbas'a göre projedeki gecikmeler maliyetleri 98 milyar dolara çıkarabilirdi. Yılda yaklaşık 5 milyar dolarlık birikmiş faizle birlikte Pakistan'ın Çin'e 20 yılda yaklaşık 200 milyar dolar ödemesi gerekecekti; akademisyenler bu borcun Çin'e Pakistan'ın içişlerinde aşırı nüfuz kazandırabileceğini öne sürmüştür. Bu sebeple anlaşmanın bir kısmı, şartlarına yapılan itirazlar nedeniyle Pakistan tarafından 2017 sonunda iptal edildi. Malezya Çin, Başbakan Necip Rezak döneminde Malezya'daki projelere 22 milyar dolar finansman sağlamıştır. Rezak 31 Mayıs 2014 tarihinde Çin'e bir devlet ziyareti gerçekleştirmiş ve bu ziyaret sırasında Çin Premieri Li Keçiang tarafından karşılanmıştır. Malezya'da Doğu Sahili Demiryolu Hattı, Kuantan Limanının Genişletilmesi, Pahang'daki Yeşil Teknoloji Parkı, Orman Şehri, Robotik Gelecek Şehri ve Samalaju Endüstri Parkı Çelik Kompleksi de dâhil olmak üzere Çin'in Bir Kuşak, Bir Yol Girişimi (KYG) kapsamında inşa edilmekte olan birçok projesi bulunmaktadır. Eylül 2018'de Maliye Bakanı Lim Guan Eng, Çin Petrol Boru Hattı Bürosu (China Petroleum Pipeline Engineering) ile petrol ve gaz boru hatları için yapılan yaklaşık 2.795 milyar dolar değerindeki iki sözleşmeyi iptal etti. Mahathir Muhammed ve Maliye Bakanı Lim Guan Eng projeleri pahalı, gereksiz, gereksiz, rekabetçi olmayan (çünkü açık ihale yasaklanmıştı), kamu denetimi olmadan yürütülen ve Çin devletine ait firmalar ile Razak'ın Birleşik Malay Ulusal Örgütü (UMNO) partisine bağlı olanları şişirilmiş fiyatlarla kayırdığı için eleştirdi. Malakka Şehri sakinleri limanın gereksiz olduğunu ve ihaleyi alan küçük şirketin daha önce iktidarda olan UMNO ile bağları olduğunu söyledi. Malezya Savunma Bakan Yardımcısı Liew Chin Tong, Çin'in Hint Okyanusu'ndaki İnciler Dizisi stratejisi ve Çin'in Malezya ve Malakka Boğazı'ndaki amaçları hakkında şunları söyledi "Bir haritaya baktığınızda Myanmar'dan Pakistan'a, Sri Lanka'dan Cibuti'ye kadar Çin'in liman ve yatırım planladığı yerleri görebilirsiniz. Tüm bunlar için önemli olan nedir? Bizim küçük Malezya'mız ve Malakka Boğazı. Malakka Boğazı'nda ya da Güney Çin Denizi'nde savaş gemileri görmek istemediğimizi açıkça söylüyorum." Krediler daha sonra yeniden müzakere edildi; Mahathir Muhammed KYG'ye destek sözü verdi ve Pekin'deki 2019 KYG Zirvesi'nin önemli açılış konuşmacılarından biri oldu. Maldivler Maldivler Halk Meclisi (Maldivler parlamentosu) başkanı ve eski devlet başkanı Muhammed Naşid Aralık 2019'da yaptığı açıklamada Maldivler'in Çin'e 1,5 milyar doları devletten devlete krediler, özel krediler ve devlet garantileri olmak üzere 3,5 milyar dolar borcu olduğunu söyledi. Naşid, Çin'in borç tuzağının bir ekonomik ve insan hakları meselesi ve ada ulusunun egemenliği ve özgürlüğü meselesi olduğunu söyledi. Naşid ayrıca proje maliyetlerinin şişirildiğini ve kağıt üzerindeki borcun gerçekte alınan 1,1 milyar dolardan çok daha fazla olduğunu söyledi. Çin, Hint Okyanusu bölgesindeki operasyonlarını genişletmeye başladığı 2008'den bu yana Maldivler'in önemli stratejik önemini kabul etti. Çin, ada ülkesi üzerindeki kontrolünü arttırmak amacıyla, Maldivler'in idari aygıtı üzerinde nüfuz sahibi olmak için ekonomik kaynaklarını aşamalı olarak kullanmaktadır. Laos Dünya Bankası'na göre, 2021 yılı sonunda Laos'un kamu borcu gayri safi yurtiçi hasılanın %88'ine fırladı ve Çinli alacaklılar dış borcun %47'sini oluşturuyor. Ayrıca Laos, borcunun %11'ini ikili kredilerden Çin'e borçlu. Bank of the Lao P.D.R. Başkanı Sonexay Sitphaxay'ın Haziran 2022'de görevden alınması ekonomik kriz ve paniğe işaret etmektedir. Brahma Chellaney'e göre Çin, Laos'un elektrik şebekesini ve buna bağlı olarak su kaynaklarını etkin bir şekilde kontrol altına almış durumda. Laos'un sadece yedi milyonluk küçük ekonomisi göz önüne alındığında, Çin'in Laos'un kaynakları üzerinde muazzam bir güç uygulayabildiğini belirtiyor. Tacikistan 2008 yılına gelindiğinde, Çin Halk Cumhuriyeti ödenmemiş kredilerde Tacikistan'ın diğer alacaklılarını geride bıraktı; ertesi yıl Tacikistan'ın toplam kredi portföyünün yüzde 77'si Çin kredilerinden oluşuyordu. 2011 yılında Tacikistan parlamentosu, yüz milyonlarca dolar tutarındaki ödenmemiş bir borçtan feragat etme karşılığında Çin'e yaklaşık 1.000 km2 (390 sq mi) arazi bırakmayı kabul etti. Tacikistan'ın 2018 yılında yabancı alacaklılara olan borcunun ("dış borç") 2,9 milyar dolar olduğu tahmin edilmektedir, bunun 1,2 milyar doları Çin Exim (İhracat-İthalat) Bankası'na borçludur. O yıl, raporlar Sincan merkezli TBEA'ya Duşanbe'de 400 megavatlık bir enerji santrali inşa etmek için TBEA'ya yapılan masraflar karşılığında altın madeni imtiyazları verildiğini gösteriyordu. 2020 sonunda Tacikistan'ın toplam dış borcu 3,1 milyar dolara yaklaştı; bunun 1,12 milyar doları (toplamın yaklaşık yüzde 37'si) Çin Exim Bankasına borçluydu. Avrupa Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi, Yunanistan'daki Pire limanı, Portekiz'in enerji ve ulaştırma sektörleri ve Macaristan demiryolları dahil olmak üzere Avrupa Birliği ve kıta Avrupasında bir dizi yatırım yapmıştır. Çin ve Avrupa arasında 2020 yılında 12.400'den fazla yük treni seyahat etmiştir. Nisan 2021'de Karadağ Başbakanı AB'den, A-1 otoyolunu finanse etmek üzere 2014 yılında Çin Exim Bankası tarafından verilen ve Karadağ'ın dış borcunun yaklaşık yüzde 25'ini oluşturan 1 milyar dolarlık kredinin geri ödenmesi için ülkeye yardım etmesini istedi. Kredinin şartları uyarınca, ödemenin yapılmaması durumunda Çin binlerce hektarlık alanı alacaktı. Proje, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası ve Avrupa Yatırım Bankası tarafından yapılan iki fizibilite çalışmasında ekonomik olarak uygulanamaz olarak nitelendirildi ve AB'nin projeyi finanse etmeyi reddetme gerekçesi olarak gösterildi. Kilometre başına 23,8 milyon dolarlık tahmini maliyeti ile dünyanın en maliyetli otoyollarından biridir. Çin Afrika Araştırma Girişimi (China Africa Research Initiative) tarafından hazırlanan bir makale, arazinin teminat olarak bildirilmesini sözleşmedeki rutin bir maddenin yanlış çevrilmesinden kaynaklanan bir söylenti olarak nitelendirdi. Latin Amerika CNBC'de yayınlanan bir makalede, Çin'in Latin Amerika'daki yatırımlarının arttığı ve projenin borç tuzağı diplomasisi ve yeni sömürgecilik iddiaları nedeniyle yoğun bir şekilde eleştirildiği belirtildi. Bu endişeler özellikle Venezuela ve Ekvador'da telaffuz edildi.Boston Üniversitesi Küresel Kalkınma Politikası Merkezi tarafından derlenen 2019 tarihli bir çalışma, Çin kredilerinin, muhtemelen Venezuela hariç, Latin Amerika ülkelerini IMF borç sürdürülebilirliği eşiklerinin üzerine çıkarmadığını belirtti. Arjantin: Arjantin, topraklarındaki bir Çin uydu izleme istasyonuna erişimi ve bu istasyonun gözetimini reddetti. Ekvador: Mart 2019'da Ekvador, IMF'den yıllık GSYİH'sinin %6'sı oranında 4,2 milyar ABD doları borç almayı kabul ederken, Dünya Bankası ve Amerikalılar Arası Kalkınma Bankası'na 6 milyar ABD doları borçlu olmaya devam etti.Ekvador, 6,5 milyar ABD doları Çin kredisi karşılığında ham petrolünün yüzde 80 ila 90'ını 2024 yılına kadar Çin'e satmayı kabul etti. Venezuela: Carnegie-Tsinghua Küresel Politika Merkezi tarafından yayınlanan bir makalede, Çin'in Venezuela'ya verdiği kredilerin borç tuzağı diplomasisi ya da "alacaklı emperyalizmi" değil, her iki tarafın da kaybedeceği "kaybet-kaybet" finansal hataları olduğu belirtildi. Quartz'da yayınlanan bir makale Carnegie makalesini şöyle özetledi; "Çin'in borçlarının diğer ülkeleri tuzağa düşürdüğüne dair hakim anlatının aksine, aşırı ve sürdürülemez Çin kredilerinden en çok korkması gereken ülke Çin'dir". Pasifik Adaları 2019 yılında Lowy Enstitüsü, Çin'in Pasifik Adalarında borç tuzağı diplomasisi yapıp yapmadığına dair kanıtların sistematik incelemesini tamamladı. Bulguları, Çin'in Pasifik'te artan borç risklerinin arkasındaki ana itici güç olmadığı ve Çin'in bölgedeki baskın alacaklı olmadığı yönündeydi. Sadece Tonga'da Çin baskın bir alacaklı konumundaydı, ancak araştırmacılar bunun Çin'e avantajlı bir konum sağlamadığını, çünkü geri ödemeleri iki kez ertelemeyi kabul etmek zorunda kaldıklarını, ancak karşılığında pek bir şey alamadıklarını savundular. Ayrıca Çin'in borç verme koşullarının pek de yağmacı olmadığını ve "krediler konusunda çok daha dikkatli göründüklerini" tespit etmişler ve "Çin'in henüz Pasifik'te borç tuzağı diplomasisi yapmadığı" sonucuna varmışlardır. Ayrıca bölgedeki Çin kredilerinin "ezici çoğunluğunun" daha çok yardım olarak kabul edilebilecek kadar imtiyazlı olduğunu tespit etmişlerdir. Bununla birlikte, şu anda Çin'e borçlu olan Pasifik ülkelerinin çoğunun daha fazla borç üstlenmek için çok az alana sahip olduğunu da belirtmişler ve Çin'in gelecekteki yaklaşımını, bu ülkeleri çok fazla borçla boğmaktan kaçınmak için daha fazla kredi yerine daha fazla hibe yardımı verecek şekilde yeniden yapılandırmasını tavsiye etmişlerdir. Mart 2023'te Mikronezya Federal Devletleri Başkanı David Panuelo, Pekin'i rüşvet, casusluk ve düşmanca devralmalarla suçlayan bir mektup yazdı: "Bir şeyin teknik olarak yasal bağlayıcılığı olmaması, kendinizi ona borçlu bulmayacağınız anlamına gelmez." Diğer ülkeler Çin, KYG (Bir Kuşak Bir Yol Girişimi (Organizasyonu)) kapsamında Kırgızistan, Laos ve Moğolistan'a kredi verdi. Ayrıca Tonga'ya altyapısını yeniden geliştirmesi için 115 milyon dolar ve Papua Yeni Gine'ye 2 milyar dolar kredi verdi (ülkenin ulusal borcunun neredeyse dörtte biri). Çin'in Trinidad ve Tobago'da da devam eden projeleri var; bunlar arasında Çin yapımı 500 milyon dolarlık bir kuru havuz ve La Brea'da 102 milyon dolarlık bir sanayi parkı bulunuyor. Ayrıca Bakınız Kuşak ve Yol Girişimi Çek defteri diplomasisi Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları Borç krizi Gelişmekte olan ülkelerin borçları Dolar diplomasisi Ekonomik diplomasi Avrupa borç krizi Dış borç Çin'in dış politikası Çin'in dış ilişkileri Dışarı çıkma politikası Latin Amerika borç krizi Amerika Birleşik Devletleri'nin ulusal borcu Yağmacı kredi uygulamaları Özelleştirme Egemen temerrüt Yapısal uyum Kaynakça Kategori:Diplomasi türleri
 

Tema özelleştirme sistemi

Bu menüden forum temasının bazı alanlarını kendinize özel olarak düzenleye bilirsiniz.

Zevkine göre renk kombinasyonunu belirle

Tam ekran yada dar ekran

Temanızın gövde büyüklüğünü sevkiniz, ihtiyacınıza göre dar yada geniş olarak kulana bilirsiniz.

Izgara yada normal mod

Temanızda forum listeleme yapısını ızgara yapısında yada normal yapıda listemek için kullanabilirsiniz.

Forum arkaplan resimleri

Forum arkaplanlarına eklenmiş olan resimlerinin kontrolü senin elinde, resimleri aç/kapat

Sidebar blogunu kapat/aç

Forumun kalabalığında kurtulmak için sidebar (kenar çubuğunu) açıp/kapatarak gereksiz kalabalıklardan kurtula bilirsiniz.

Yapışkan sidebar kapat/aç

Yapışkan sidebar ile sidebar alanını daha hızlı ve verimli kullanabilirsiniz.

Radius aç/kapat

Blok köşelerinde bulunan kıvrımları kapat/aç bu şekilde tarzını yansıt.

Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Geri