İnsanların çoğu, ülkemizde ve benzer ülkelerde evlenmeden önce birlikte yaşamayı tercih etmiyorlar. Bu durum, çiftlerin birbirlerini tanıma, alışma ve ortak noktaları keşfetme şansını azaltıyor. Sonuç olarak, gerçek yüzlerini evlendikten sonra ortaya çıkarıyorlar. Günümüzde bile bu durum azalsa da, yeni bir faktör devreye giriyor: alışkanlık veya sevgi, ne derseniz. Çiftler, evlenmeden önce birbirlerinin kusurlarını göz ardı ediyorlar ve sorunların evlendikten sonra çözüleceğine inanıyorlar. Ailelerin araya girmesi, sorumluluklar altına girdiklerinde ya da çocukları olduğunda her şeyin farklı olacağı yanılgısına kapılmalarına neden olabiliyor. Ancak unutmayın, insanlar genellikle değişmez. Evlilik bir kişiyi temel özelliklerinden köklü bir şekilde değiştiremez. Evlenmeden önce oynanan rol, bir süre sonra deşifre olur. Eğer iki kişi benzer ilgi alanlarına, hobilere veya eğitim seviyelerine sahip değilse, maddi durumu yetersizse veya psikolojik sorunları varsa, özgüven sorunları ortaya çıkabilir. Örneğin, evde boş oturan bir kadının evlilik öncesi psikolojik problemleri varsa, evlendikten sonra çocuklarıyla mücadele edebilir ve kocasına karşı sıkıntılar çıkarabilir. Bu gibi durumlarda boşanma kaçınılmaz hale gelebilir. Sorunlar göz ardı edilmeden çözüme kavuşturulmadığında boşanma kaçınılabilir. Kimi zaman sorumsuz ve hovardaca davranışları olan bir erkek, evlendikten sonra da aynı kalabilir. Bu durum sadece bir kadının hayatını alt üst eder. Çünkü, aşk ve sevgi zamanla tükenir ve geriye sadece saygı ve sadakat kalır. Temeli sağlam olmayan bir evlilik, ilk sarsıntıda yıkıma uğrar. Özetle, sorunlu kişilerle yapılan evliliklerin büyük bir olasılıkla boşanmayla sonuçlanacağı unutulmamalıdır.