Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Bulut Sütunu Operasyonu

bullvar_katip

Administrator
Katılım
21 Mayıs 2024
Mesajlar
532,105
Bulut Sütunu Operasyonu (İbranice: עַמּוּד עָנָן, ʿAmúd ʿAnán, kelime kelime çevirisi: “Bulut Sütunu”), İsrail Güvenlik Güçlerinin (IDF), Hamas yönetimindeki Gazze Şeridi’nde yaptığı, sekiz gün süren operasyondur. Operasyon 14 Kasım 2012 tarihinde, Hamas askeri kanadının baş amiri olan, Ahmed Jabari’nin, Gazze’de İsrailli bir hava saldırısı esnasında ölmesiyle başladı. Operasyon öncesinde İsrail ve Filistin arasında karşılıklı birkaç saldırının olduğu bir dönem oldu. İsrail hükûmetine göre, operasyonun nedenleri, İsrail’e karşı 24 saatlik bir sürede atılan 100 roket, İsrail sınırları içinde bulunan bir İsrail devriye cipine, Hamaslı militanların saldırması ve Batı Şeria bariyerinin yakınlarında bulunan İsrailli askerleri hedefleyen, el yapımı patlayıcılar tarafından gerçekleşen, bir patlamaydı. İsrail hükûmetine göre, askerî operasyonun sebepleri sivillere karşı Gazze’den yapılan roket saldırılarını durdurmaktı ve militan grupların imkânlarına zarar vermekti. Filistinliler, şiddetin artmasıyla ilgili İsrail hükûmetini suçladı ve İsrail güvenlik güçlerinin, operasyon öncesindeki günlerde Gazze’deki sivillere saldırmakla suçladı. Ayrıca, Fílistinliler için, roket saldırılarının sebepleri ise Gazze Şeridi ablukası ile Batı Şeria’nın ve Doğu Kudüs’ün işgaliydi. Operasyon süresince, İsrail güvenlik güçleri, Gazze Şeridi’nde 1500 üzerinde noktayı vurduğunu iddia etti. Vurdukları yerler arasında, roketatarlar, silah depoları, resmi binalar ve bazı apartman blokları vardı. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne (UNHCR) göre, 174 Filistinli öldürülmüş ve yüzlercesi de yaralanmıştı. Birçok aile yerlerinden olmuştu. Bir havasaldırısı, Al-Dalu ailesinin 10 ferdini öldürdü. Bazı Filistinli kayıp ve yaralanmaların nedeni yanlış atılan Filistinli roketlerin Gazze içine düşmesiydi. 8 Filistinli, Hamas’ın askeri kanadı, İzzeddin El-Kassam Tugayı tarafından, İsraille işbirliği yapma suçlamasıyla idam edildi. Operasyon esnasında, Hamas, İzzeddin El-Kassam Tugayı ve Filistinli İslami Cihad (PIJ), İsrail’e karşı roket saldırılarını, Siccil Taşı (Arapça: حجارة سجيل‎, ḥijārat sijīl) adlı operasyonla artırdı ve 1456 üzerinde roketi İsrail’e fırlattı. Bunların yanı sıra, 142 rokette Gazze içine yanlışlıkla düştü. Filistinli militan gruplar, içinde, İran yapımı Fajr-5, Rus yapımı roketatarlar, Kassam roketleri ve havan topları kullandı. Bu silahlardan bazıları, Rishon Lezion, Beersheba, Aşdod, Aşkelon ve sivillerin yaşadığı yerlere atılıyordu. Tel Aviv, 1991 Körfez Savaşı’ndan sonra ilk defa vurulmuştu ve Kudüs’e de roket atılmıştı. Kiryat Malachi’deki bir evin üzerine düşen bir roket, aynı aileye mensup üç İsrailli sivilin ölümüne yol açtı. Operasyonun sonlarına doğru, altı İsrailli öldürülmüştü ve 240 kişi de yaralanmıştı. Bunun yanı sıra, 200 kişi de anksiyete sorunlarıyla, Kızılyıldız tarafından tedavi ediliyordu. 421 roket, İsrail’in demir kubbe isimli roket savar tarafından vuruldu, 142’si Gazze’ye düştü, 875 roket açık alanlara düştü ve 58’i de İsrail’deki şehirsel alanlara düştü. Tel Aviv’deki bir otobüs, bir Arap İsrailli tarafından bombalandı ve 28 kişi yaralandı. Kanada, Almanya, İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri ve diğer batılı ülkeler, İsrail’in kendisini savunması olarak gördükleri bu operasyonu desteklediklerini belirttiler ve Hamas’ın roket saldırılarıyla ilgili endişelerini paylaştılar. Çin , İran, Rusya, Mısır, Türkiye ve diğer birçok Arap ve Müslüman ülkeler, İsrail’in bu operasyonunu kınadılar. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, durumla ilgili acil toplantı yaptı ama bir karara varamadı. Hamas ve İsrail arasında günler süren müzakerelerden sonra, Mısır aracılığıyla uzlaşmaya varıldı ve 21 Kasım’da ateşkes ilan edildi. İki taraf ta zafer ilan etti. İsrail, amaçlarından biri olan, Hamas’ın roket atar silahlarına zarar verme amacına ulaştığını ilan etti, Hamas ise, Gazze’yi işgal etmenin artık İsrail için bir seçenek olmadığını belirtti. İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne göre, her iki taraf ta savaş kanunlarını ihlal etti. Etimoloji Operasyonun İngilizce adı, Savunma Sütunu olmasına rağmen, İbranicesi bulut sütunu anlamına gelmektedir. İsrail ordusu Kuzey Amerika media masası şefi, Eytan Buchman, bu kullanımın, Tevrat’ta geçen, bulut sütununa referans olduğunu belirtti. Yahudilerin, Mısır’dan göçleri esnasında onları korumak için oluşan ve onlara söz verilen topraklara yönelten bulut sütunlarından ilham alınmıştı isim seçiminde (Göç 13:21–22) . Tevrat ve İncil bunun üzerinde ayrıntılara sahiptir. Bu kitaplara göre, Bulut Sütunu, İsrailoğullarını, Mısırlıların ok ve mancınıklarına karşı korumuştu. Bu analoji, İsrail vatandaşlarını, gelen roketlere karşı koruyan, İsrail ordusuyla bağdaşlaştırılmıştır. Hamas ise roket saldırılarını Siccil Taşı olarak adlandırdı (Kur’an 105:4) . Arka Planı Gazze Şeridi’nin sınırları, 1948 Arap-İsrail Savaşı sonrası, 1949 Ateşkesi tarafından belirlenmişti. 1.5 milyon olan nüfusunun, 1.1’i savaştan kaçan sığınakçı durumundaydı. Mısır, 1948’den 1967 yılına kadar Gazze’yi işgal etti ve Altı Gün Savaşı sonrası ise İsrail işgalci güç oldu. Şubat 2005’te İsrail, Filistin Milli Yönetimi, Hamas ve İslami Cihad bir ateşkes üzerinde anlaştı ve birçok insana göre, bu İkinci İntifada’yı sona erdirdi. Bazıları ise, Yaser Arafat’ın Kasım 2004’te ölümünü ve Hamas’ın büyük bir savaşı bitiren güç olarak yükselmesini, İkinci İntifada’nın bitmesine neden olarak gördü. Buna rağmen, İsraillilere karşı, Filistinliler tarafından yürütülen canlı bomba saldırıları, Şubat ateşkesinden sonra da devam etti. Fakat bu saldırılar, 2005 yılında bitme noktasına geldi. 17 Mart 2005 tarihinde, aralarında Hamas ve İslami Cihad’ında bulunduğu 13 Filistinli militer grup, İsrail’in askerî operasyonları bitirmesi koşuluyla, Şubat anlaşmasına bağlı kalacakları kararını aldılar. İkinci İntifada ile aynı zamanda, İsrail Başbakanı, Ariel Şaron, 2003 yılında Gazze’den çekilmeyi teklif etti. Bu önerge 2004 yılında İsrail Hükûmeti tarafından, 2005 yılında ise, Knesset tarafından onaylandı. Tek taraflı çekilme planı Ağustos 2005 tarihinde uygulamaya koyuldu ve Eylül 2005’te tamamlandı. Buna ragmen, Kızılhaç, BM ve birçok insan hakları örgütü, İsraili de facto işgalci güç olarak tanımlamaya devam etti, bunun nedeni, Gazze’nin sınırlarının, hava sahasının ve sınırsal sularının kontrolünü, İsrail’in elinden bırakmamasıydı . Sonraki yıl 2006’da Hamas, Filistin yasama seçimlerinde sandalyelerin çoğunu kazandı. Bu sonuç, İsrail’i ve ABD’yi şaşırttı, çünkü her ikisi de El Fetih’in tekrar iktidara gelmesini bekliyordu. İsrail, ABD, Avrupa Birliği (AB) ve Rusya, Hamas’tan bütün geçmiş anlaşmaları kabul etmesini, İsrail’in varoluş hakkını tanımasını ve şiddete karşı olmasını istedi. Hamas istekleri reddetti ve buna cevaben diğer taraflar, Filistin Yönetimi’ne yardımları kesti. 2006 yılı yarısında, bir İsrailli asker, Hamas tarafından sınırlar ötesi bir baskında yakalandı. ABD ve İsrail, Fetih’in 2006 Ekim girişimlerine cevaben, seçimin sonuçlarını geçersizleştirme girişimlerinde bulundu ve Fetih’i silahlandırııp güçlendirerek, Hamas’ı Gazze’de devirmek istedi. Haziran 2007’de Hamas, Gazze’nin bütünüyle kontrolünü silah zoruyla aldı. İsrail bu nedenle, Gazze’yi düşman topraklar olarak ilan atti ve hiçbir egemen devletin parçası olmadığını ilan etti ve Gazze’yi büyük bir ekonomik ve politik ablukaya aldı. Bu ablukayla, Gazze topraklarının tarıma el verişli büyük kısmı tarıma kapatıldı ve balıkçılık yapılabilecek alanın 85% i de ayrıca kapatıldı. Bu abluka Gazze’de büyük ekonomik ve insani problemlere sebep oldu . Uluslararası kurumların büyük bir kısmı bu ablukayı toplu cezalandırma olarak gördü ve yasadışı olarak kabul etti . 2008 yılı Aralık ayı sonlarında, yaşanan bir seri gerginlik, İsrail’in Gazze’ye karşı havadan ve denizden saldırmasına birkaç gün sonra da karasal işgale girmesine yol açtı. Bu savaş 1168 ila 1417 Filistinlinin ve 13 İsraillinin (4’ü kaza kurşunu sebebiyle) ölümüne sebep oldu ve Gazze’deki alt yapılara büyük zarar verdi. İsrail tarafından tek taraflı ateşkesle sonuçlandı ve bunu Hamas’ın bir haftalık ateşkes ilan etmesi takip etti. 2008 ve 2009 gerginliği sonrasında iki tarafta gayri resmi ve kolay olmayan bir ateşkes dönemi sürdürdü ama buna rağmen, Gazze’den gelen roketler hiç durmadı ve İsrail ise Gazze’ye karşı baskınlarına devam etti. İsrail Ordusu, İsrail güneyine Gazze’deki silahlı gruplar tarafından atılan roketlerin giderek arttığını görüyordu. 2011 yılına doğru, toplamda 680 roket oldu yılda ve 2012’de ise 797. Hamas, İsrail’in denizdeki ablukasını sona erdirmesini istedi roketleri durdumalarına koşul olarak. İsrail’deki İnsan Hakları Grubu, B’Tselem, İsrail güvenlik güçlerinin 2008-2009 operasyonları ve 30 Ekim 2012 tarihi arasında 273 Filistinliyi öldürdüğünü bunların 113’ünün herhangi bir şiddete katılmadığını belirtti. İsrailli güvenlik görevlilerine göre, Hamas, İran’in teknik uzmanlarının yardımıyla ve Sudan hükûmeti aracılığıyla, Gazze’ye İran yapımı Fajr-5 roketlerini sokuyordu. Bu roketlerin menziili ve etkileri artılırılmıştı. Böylece İsrail’deki merkezi şehir alanlarını ve diğer metropolitan merkezleri hedefleyebilecek durumdaydılar. Buna rağmen, İran Devrim Muhafızları komutanı, Mohammad Ali Jafari, “Biz Gazze’ye hiçbir silah göndermedik çünkü yürürlükte olan bir abluka var, fakat gururla sizinle paylaşmak isteriz ki, onlarla Fajr füzelerinin nasıl yapılması gerektiğiyle ilgili teknolojyi paylaştık” dedi. Bu arada, Ali Larijani, İran’ın Hamas’a maddi ve askeri yönlerden yardım etmekle ilgili gurur duyduğunu belirtti. Gazze’de bulunan Filistinli militan sayısı 35000 civarındaydı. ABD’den milyarlarca dolar yardım alan İsrail ise 175000 kişilik nizami orduya sahipti ve bunun dışında 450000 kişi de askerliğe elverişli ve hazır şekilde rezervde buluyordu. İsrail ordusu ise, F-16 uçakları, Apaçi Helikopterler, silahlı gemiler ve Merkava tankları gibi modern silah sistemlerine sahipti. Operasyon Öncesi Olaylar İsrail ve Hamas arasındaki gerginliği artıran birçok unsur vardı. İsrail, Gazze’de yaşayanların, balık tutmasını engelliyordu. Nedeni, balıkçı teknelerinin gizlice silah taşıyor olabileceğiydi. Filistinli İnsan Hakları Merkezi, 2012 yılının birinci yarısında, Filistinli balıkçılara yönelik İsrail’in 92 saldırısı olduğunu açıkladı. Bu saldırılarda 43 kişi tutuklandı, 18 tekneye alıkondu ve 4 defa ise ekipmanlara zarar verildi Israel has imposed a limited fishing zone, limiting Gazan fishermen to fishing within three nautical miles instead of the twenty stipulated in the Oslo Accords.. İsrail, sınırlı bir balıkçılık alanına izin verdi ve böylece Gazzeli balıkçılar, Oslo Anlaşmaları’nda belirtilen 20 deniz milinin aksine, 3 deniz mili büyüklüğünde bir alanda balıkçılık yapmaya zorunlu bırakıldı. Balık yatakları, Gazze’nin ihtiyaç duyduğu gıda üretiminin büyük bir kısmını sağlamaktaydı ve yaklaşık 12000 civarında istihdam ise balıkçılık tarafından sağlanmaktaydı. Amira Hass’a göre, İsrail donanması, Filistinli balıkçılara ateş açmaktaydı ve bazen de bir kısmını Aşdod’daki güvenlik ofislerinde sorgulanmaktaydı. Filistin İnsan Hakları Merkezi’ne göre, Temmuz ve Ağustos’ta, İsrailliler 11 defa saldırıda bulundu ve 2 balıkçı göz altına alındı. Bir tekneye alıkondu. 28 Eylül 2012 tarihinde, İsrailli askerler Gazze Şeridi’ne girdi ve sınır yakınlarındaki plajda balık tutan balıkçılara saldırdı. Bunlardan birini yaraladı ve kardeşini ise öldüresiye yaraladılar. İsrail ordusu, güvenlik bariyerinin yakınındaki sınırlı bölgeye girdikleri için, iki Filistinliye ateş ettiklerini belirtti. Ölen balıkçının ailesi, daha önce orada balıkçıların balık tuttuğunu ve İsraillilerin bu balıkçıları bildiklerini ve onları izlediklerini açıkladı. Eylül’deki 11 saldırının birisinde, İsrail donanması, iki balıkçı teknesini alabora ettirmeye çalıştı. Ekim ayında karşılıklı saldırılar devam etti, saldırıların her biri bir öncekinden sonra misillemeydi. Sudan başkenti, Hartum’da bulunan, daha önce Hamas’a silah tedarik etmeyle adı karışan bir silah fabrikası 23 Ekim 2012 tarihinde patladı. İsrail yönetimi konuyu ne üstlendi ne de inkâr etti ama büyük bir kitle, patlamanın İsrail’den gelen uzun menzilli bir hava saldırısı sonucu olduğuna inanmanktadır. 24 Ekim’de karşılıklı roketlerın ve saldırıların devam ettiği bir haftadan sonra, 24 saatlik bir süre içinde, Gazze’den, güney İsrail’e 80 roket ve havan topu atıldı. 32’si Lachish bölgesine düştü ve 28’i ise Batı Negev’e düştü. Bir roket, Eşkol bölgesindeki tarımsal bir alanı vurdu ve iki Tailandlı tarım işçisini ağır şekilde yaraladı. 25 Ekim’de Mısır aracılığıyla bir ateşkes üzerine konuşma başlatıldı ama her iki tarafta saldırıların duracağına inanmıyordu. Gerginlik sonraki günlerde devam etse de, 2 Kasım’a kadar iki tarafta da yaralı veya ölü olmadı. 2 Kasım’da, 22 yaşındaki bir Filistinli, Gazze-İsrail sınırına bomba yerleştireceği süphesiyle, israil ordusu tarafından, tank ateşiyle ciddi şekilde yaralandı. 5 Kasım’da İsrailli askerler 20 yaşındaki bir Filistinli çocuğu, Gazze-İsrail sınırındaki bariyerlere yaklaştığı için ve uyarı atışlarını dikkate almadan yaklaşmaya devam ettiği için, vurarak öldürdüler. Filistinliler çocuğun silahsız olduğunu ve akli dengesinin yerinde olmadığından devamlı ilaç aldığını belirttiler. Akrabaları daha önce bariyerlere yaklaştığını ve İsrail askerlerinin onu Gazze'li sınır sorumlularına götürdüğünü belirtti. 5 Kasım’da Filistinliler tarafından yol kenarına yerleştirilen bir bomba patladı ve İsrailli askerler yaralandı. 7 Kasım’da Hamas’ın silahlı kanadı ve İslami Cihad grubu İsrail’i roketlerle yaylım ateşine tuttu ve bir gün sonra ise, İsrail, Gazze’deki birçok hedefe saldırdı. Bu saldırıda, bir İslami Cihad üyesi yaralandı. Saldırı ayrıca bir cami ve su kulesine zarar verdi. 8 Kasım’da, İsrail Ordusu, Gazze’ye kısa alanda bir baskında bulundu ve birçok bomba buldu sınıra yakın. Bu baskının sonunda Direnişçi Halk Komitesi ile İsrail Ordusu arasında çatışma çıktı. Bu çatışmada, 13 yaşında bir çocuk öldü. Filistinliler, çocuğun İsrail tarafının makineli tüfek saldırısı veya helikopterlerden gelen kurşunlardan öldüğünü iddia etti". Aynı gün, Filistinli militanlar sınıra yerleştirdikleri patlayıcı dolu paketleri patlattılar ve dört İsrailli askeri yaraladılar. Hamas sorumluluğu üstlendi ve ölen çocuğa cevaben patlamanın gerçekleştiğini açıkladı. Arutz Sheva’ya göre, 2 Kassam roketi, 9 Ekim’de İsrail’e atıldı ve açık bir alanda patladı. 10 Kasım’da, sınırın İsrail tarafında devriye gezen bir ordu cipine Filistinliler tanksavarla saldırdı ve 4 askeri yaraladılar. İçlerinden birinin durumu oldukça ciddiydi. İsrail ordusu, saldırının kaynağına ve Sa’ajiya bölgesindeki seçilen yerlere saldırıda bulundu ve 16-18 yaşlarındaki dört çocuk top oynarken bu saldırı esnasında öldü. Bunun ardından, Gazzeli militanlar, 30 roket ve havantopunu İsrail güneyine ateşledi. Aşdod, Aşkelon, Gan Yavne ve etrafındaki alanlarla kırmızı alarm verildi ve buralarda yaşayanların güvenli alanlarda kalmalarına neden oldu. Gan Yavne’de okullar, bu roketlerden dolayı iptal edildi. Her iki taraf ta olaydan sonra günlerce karşılıklı saldırılara devam etti. Filistinli militanlar 100’den fazla roket attı ve İsrail’deki evleri vurdu. Bazı roketler evlere ve işe giden insanların arabalarına isabet etti. Beersheba valisi, Ruvik Daniloviç, “Eğitim kurumumuza, hiç beklemediğimiz bir anda saldırılar oldu, 40000 çocuk bugün evlerde kalacak bu saldırılardan dolayı”dedi. Operasyondan günler önce, Başbakan Netanyahu ve Savunma Bakanı Ehud Barak, İsrail’in cevabının “gerektiği zamanda” mesajını verdi. Buna rağmen, operasyondan bir gün önce, sabah gerçekleşen kabine toplantısı sonrasında, Bakan Benny Begin, “süregelen karşılıklı gerginlik ve çatışma durmuş gibi görünüyor” dedi. Bir İsrailli analiste göre, bu karışık mesajlar, Mısır’dan gelen beklendik diplomatik tepkiler ve İsrail’deki seçimlerin arifesindeki savaş riski, Filistinli liderleri rahatlatmaya yönelik tasarlanan şeylerdi. 12 Kasım’da Hamas ve Filistin İslami Cihad yetkilileri, bir ateşkes üzerinde tartışabilecekleri sinyalini verdiler. Bir İslami Cihad sözcüsü, “Top İsrail’de. Direniş örgütleri İsrail’in davranışlarını gözlemleyecek ve ona göre davranacak” dedi. Buna rağmen, Filistinliler, gün boyunca 12 roket attılar. 3 kişinin yaralandığı saldırıda, roketlerden ikisi bir eve ve fabrikaya çarptı. İsrail, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden saldırıyı kınamasını istedi ve Bakan, Barak, ”sivillerin her gün böyle yaralanmasına izin veremeyiz” dedi". İsrail ve Hamas arasında arabulucuk yapıp, Gilad Şalit’in bırakılmasında yardımcı olan, barış aktivisti Gerşon Baskin, Ahmed Jabari’nin öldürüldüğü saldırıdan saatler önce, Jabari’ye, İsrail ve Filistin arasında uzun dönemlik bir ateşkesin taslağı gönderilmişti According to Reuven Pedatzur, the negotiations had been conducted with the consent of Ehud Barak, and a week before the strike IDF officials had asked to be briefed on their progress, but permission for the briefing was denied.. Operasyon Ateşkes İsrail ve Hamas, birbirleriyle direkt olarak iletişimde olmayı istemediler. Bunun yerine, müzakereler, aracılar aracılığıyla yönetildi. ABD ve Mısırlı yetkililer aracılığı üstlendiler . Ateşkes Girişimleri İsrail ve Hamas arasındaki müzakereler, Mısır tarafından yürütülüyordu. Mısır Başkanı Muhammed Mursi, müzakerelerin yakın zamanda pozitif şekilde sonuçlanacağı tahmininde bulundu. ABD Dışişleri Bakanı Hilary Clinton ise, Netanyahu ile görüştükten sonra, sürecin, “ileriki günlerde” başlayacağını paylaştı. BM Sekreteri Ban Ki Moon, Netanyahu ile görüşerek şiddeti durdumaya çalıştı. Türk bakanlar ve Arap Ligi diplomatları Gazze’ye, çatışan gruplar arasında sükuneti sağlamak amaçlı gönderildiler . Kahire’ye göre, İsrail ateşkes için 6 şey istedi : 15 yıldan uzun bir sürede hiç şiddet olmayacak. Gazze’ye hiçbir silah sokulmayacak veya kaçırılmayacak. Roket saldırıları ve İsrailli askerlere yönelik saldırılar sona erecek. İsrail bir terör saldırısı veya saldırı şüphesi olduğunda, teröristlere karşı saldırılarda bulunma hakkını koruyacak. İsrail-Gazze geçiş noktası kapalı kalacak (Gazze-Mısır geçişi açık kalabilir). Mısırlı politikacılar yukardaki maddelerin gerçekleşeceğini garantileyecek. Hamas’ın istekleri arasında, ablukanın kaldırılması, Uluslararası toplumun, hedefli öldürmeleri durdurma garantisi vermesi, İsrail ordusunun sınır aşırı yaptığı baskınların durdurulması ve saldırıların sona ermesi vardı . Hamas lideri Khaled Meshaal Gazze ablukasının kalkmasıyla ilgili uluslararası garanti istedi . 21 Kasım Ateşkesi 21 Kasım’da, Mısır Dışişleri Bakanı, Mohammed Kamel Amr ve ABD Dışişleri Bakanı Hilary Clinton, Akşam saat 9 itibarıyla bir ateşkesin başlayağını bildirdiler . Mısır Başkanlığı tarafından paylaşılan ateşkes anlaşmasında bulunanlar şöyleydi : Sürgüne gönderilen Hamas lideri Khaled Meshal, Mısırı arabuluculuğundan dolayı teşekkür etti ve İsrail’in yenildiğini iddia etti. Ayrıca İran’a da silah tedariki ve finansal destekleri için teşekkür etti . İsrail Başbakanı Netanyahu, Bulut Sütunu Operasyonunun başarılı olduğunu deklare etti ve ABD Başkanı Obama’ya, İsrail’in kendini savunma hakkını desteklediği için teşekkür etti . Ateşkes sonrası olan olaylar thumbnail|İsrail tarafından kontrol edilen sınırları ve sınırlı balık tutma alanıyla Gazze Şeridi Ateşkes sonrası Gazze’de nedeni bilinmeyen bir patlama gerçekleşti, herhangi bir ölü veya yaralı olmadı . Bir Gazzeli’nin Ateşkesi kutlamak için havaya ateş etmesi sonucu attığı kurşunlardan biri bir kişinin ölümüne sebep oldu diğerleri de üç kişinin yaralanmasına . Ateşkesin ilanından bir saat sonra, Gazze’den İsrail’e 12 roket atıldı. Hepsi açık alanlara düştü . Eşkol, Sderot, Hof Aşkelon, Aşdod, Kiryat Malachi ve Sha’ar Hanegev’de hava saldırısı sirenleri duyuldu. Aşdod üzerinden geçen bir roket, Demir Kubbe tarafından vuruldu . Ateşkesten bir sonraki gün, İsrailli askerler bir Filistinli çiftçiyi vurarak öldürdü ve 19 kişiyi yaraladı. Sağ kurtulanlar, ateşkesin, kendi topraklarına gitme hakkı tanıdığını sandıklarını bildirdiler. İsrail tarafından oluşturulan tampon bölgeye girip, İsrail’in Savunma Duvarına tırmanıyorlardı . Filistin Birleşmiş Milletler elçisi, Riyad Mansour, bu saldırının, ateşkesi ihlal ettiği şikayetinde bulundu . 28 Kasım’da İsrail askerleri, Gazze sularındaki iki balıkçı teknesine ateş açtı ve 9 balıkçıya alıkoydu. Gazze balıkçılık kurumunun başkanı Mahfouth Al-Kabriti, balıkçıların kıyıdan 6 mil uzakta olduklarını ve bunun da İsrail için ateşkesle kabul edilebilir sınırlar içinde olduğunu belirtti. İsrail donanmasına göre, balıkçılar belirlenen sınırın ötesine açılmışlardı ve tutuklanmadan önce belirlenen sınırlara dönmeleri uyarılarına da uymamışlardı . 30 Kasım’da, Mahmoud Jaroun isimli başka bir Gazzeli genç, Rafah’taki İsrail askerleri tarafından vurularak öldürüldü. Ma’an Haber ajansına göre, Aralık 2012’nin başlarından beri, Filistinli çiftçilere ateş ederek, İsrail ateşkesi defalarca ihlal etmişti ews Agency]], Israeli forces had already violated the ceasefire several times by the beginning of December 2012 by firing at Palestinian farmers.. 1 Aralık’ta İslami Cihad, İsrail’in ateşkesi ihlal etmeye devam etmesi durumunda, grubun cevap vereceği uyarısında bulundu . Yayılma Batı Şeria Karşılıklı saldırılar, Batı Şeria’da büyük protestolara neden oldu ve İsrail ordusuyla Filistinliler arasında çatışmalar başladı . 14 Kasım’da, iki İsrailli, araçlarının Guş Etzion yakınlarında taşlanması sonucunda hafifçe yaralandı. Guş Etzion’dan Kudüs’e giden yol, sert protestolardan dolayı kapatıldı . 18 Kasım’da, Nabi Salih’teki bir protestoya katılan 31 yaşındaki bir Filistinli, İsrail ateşiyle öldürüldü. İsrail ordusu protestoları “yasadışı ve şiddet dolu” olarak adlandırdı ve olaylarla ilgili soruşturma başlattı . 19 Kasım’a gelindiğinde, 50 üzerinde Filistinli, Doğu Kudüs, Ramallah, Beytüllahim, Beyt Ummar ve Kalandiya’daki dayanışma protestolarında yaralanmıştı . 19 Kasım’da binlerce insan, önceki gün öldürülen protestocunun adına yürüyüş başlattı . Bir İsrailli sivilin aracı, Batı Şeria’daki 60. Otoyol üzerinde saldırıya uğradı ve ateşe verildi. Yolcular araç yanmadan araçtan kaçabildi . İsrail Hayom gazetesine göre, Halhul’da İsrailli bir askere saldırmak üzere olan bir protestocu vurularak öldürüldü . Fransız Haber Ajansı, bu olayın nedenlerinin açık olmadığını belirtti. Filistinli polis ve ambulans hizmetleri, adamın öldürüldüğü yerde hiçbir çatışmanın veya olayın olmadığını açıkladı . İsrail ordusu olay üzerine araştırma başlattı. Atarot’taki bir sınır polis karakoluna beş molotofkokteyli atıldı. Saldırganlar, Jenin yakınlarındaki İsrail askerlerine ateş açtı. Filistinliler, Nahliel İsrail yerleşim birimine, barikatleri geçerek girmek istediler. Filistinliler, Tel Aviv’le Kudüs’ü birbirine bağlayan, 443 nolu yoldaki İsrailli araçları taşladı. 22 yaşındaki bir Filistinli Hebron’da bir askere molotofkokteyli atarken vuruldu ve yaralandı. Kalandiya’ki bir protestoda bir sınır polisi yaralandı . 20 Kasım’da bir İsrailli asker, Guş Etzion yakınlarındaki bir protestoda hafifçe yaralandı ve bir İsrailli kadın ise Husan yakınlarındaki bir taş saldırısı sonucu yaralandı . Batı Şeria’da o gün gerçekleşen protestolarda Filistinliler roket saldırılarını övdü ve diplomasiyi bırakıp yerine yeni bir ayaklanma çağrısında bulundu. Birçok gözlemci kuruluş, bu protestoların, Filistin Başkanı Mahmud Abbas’ın imajına darbe olduğunu çünkü Abbas’ın İsraille görüşmeleri sürdürmek istediğini yazdı . 21-22 Kasım tarihlerinde, Batı Şeria’da, protestolar ve çarpışmalar devam etti. Binlerce Filistinli, Ruşdi Al-Tamimi’nin ölümünü protesto etti. Cenaze konvoyu Ramallah ve Birzeit Üniversitesi’ni geçip, Tamimi’nin doğduğu Nabil Salih’te bitti. Cenaze törenine katılan birçok protestocu, köyün girişini koruyan İsrailli askerlere taş attı ve İsrailli askerler de, plastik mermiyle, göz yaşartıcı gazla cevap verdi. Yüzlerce yas tutan kişi, Hebron’da 20 Kasım’da öldürülen adamın cenaze törenine katıldı. Toprağa verilmesinden sonra, birçok genç protestocu Bab Al-Zawiya yakınındaki İsrailli yerleşim yerine yaklaştı ve plastik mermiyle göz yaşartıcı gaz kullanan İsrail güçleriyle çarpıştı. 40 civarında Filistinli yaralandı . Nablus şehrinde, yüzlerce protestocu Hamas bayrağı dalgalandırdı . Bani Najm’in girişi İsrail ordusu tarafından, arbedelerden sonra kapatıldı. Bu arada, Batı Şeria’daki Al-Jalama köyü, kapalı askeri alan olarak ilan edildi. Ya’bad ve Tubas’taki ev aramalarında beş Filistinli tutuklandı. İsrail, daha önce bu kişilerin İsrailli askerlere taş attığını iddia etti . Diğer 14 Kasım’da Mısır ordusu, militanların Sina Yarımadası’ndan İsraile doğru 4 roketin attığını açıkladı. Roketlerin atıldığı alandan daha önce sınır ötesi silahlı saldırılar olmuş, roketler atılmıştı. 20 Kasım’da Lübnan ordusu devriye birimi, İsrail sınırından iki mil uzaklıkta olan bir alanda atılmaya hazır iki roket buldu. Roketler etkisiz hale getirildi. İsrail Ordusu Tuğgenerali Yoav Mordechai, Lübnan’da bulunan Filistinli grupların bu komplodan sorumlu olabileceğini belirtti. Ateşkes günü olan 21 Kasım’da, Lübnan’dan İsrail’e doğru iki roket atıldı ama roketler yine Lübnan içinde düştü. Bir sonraki gün, Lübnan ordusu, İsrail’i hedef alan başka bir roketi etkisiz hale getirdi. Roket İsrail’e 10km uzaklıktaydı. Can Kayıpları ve Yaralılar İsrailli Kayıplar [[Dosya:Apartment building in the Israeli town of Kiryat Malachi that took a direct hit from a Hamas rocket. 3 residents were killed, and several others seriously wounded including a 1.5 year old baby.jpg|küçükresim|sağ| içinde üç kişinin öldüğü, bir roket tarafından vurulan ev Kiryat Malakhi ]] küçükresim|21 Kasım’da, Tel Aviv’de bombalanan otobüs. Dört İsrailli sivil ve iki asker, Filistinli roket saldırıları esnasında öldürüldü. Ölen dört sivilden üçü, Kiryat Malakhi’deki bir binayı vuran roketten dolayı öldü. Dördüncü ölen kişi, İsralli bir Araptı ve Eşkol bölgesine düzenlenen bir saldırıda öldü+. Ölen İsrailli askerlerin ikisi de, Eşkol Bölgesel Konseyi’ne yapılan roket ve havantopu saldırılarında öldü. Askerlerden birisi çatışmaların son gününde yaralandı ve bu yaralardan dolayı 22 Kasım’da öldü. 20 Kasım’a gelindiğinde, yaklaşık 250 İsrailli roket saldırılarında yaralanmıştı ve bunların 10u askerdi. 28 kişi, Tel Aviv’de otobüs içerisinde gerçekleşen patlamada yaralandı. İsrail ordusu, az sayıdaki kaybın nedenini birçok faktöre bağladı. 80% üzerindeki başarı Demir Kubbe füze savar sisteminden kaynaklanmıştı ve İsrail, saldırılar öncesi, atılan roketlerin bulunduğu yerlere saldırabilecek kapasiteye sahipti. küçükresim|Rişon le Zion’da bir Hamas roketiyle vurulan bina küçükresim|Sirenler sonrası barınağa doğru kaçan İsrailli çocuklar Filistinli Kayıplar küçükresim|sağ|İsrail’den gelen saldırı sonrasında zarar gören Gazze’deki bir ev küçükresim|sağ|Gazze’deki ev yıkıntıları Mart 2013’te Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi bir rapor yayınladı. Raporda toplam 174 Filistinli’nin öldüğünü ve bunların 107’sinin sivil olduğu belirtildi. B’Tselem’e göre, 167 Filistinli öldürülmüştü. Bunların 62’si Filistinli çatışmalarda yer aldı ve 7 kişi de, direkt suikast hedefiydi. İsrail Güvenlik Güçleri, 177 Filistinlinin öldürüldüğünü 120’sinin militan olduğunu ve İsrail ordusunun hiçbir zaman sivilleri hedef almadığını açıkladı. Al Mezan’ın yönettiği büyük çaplı bir ankete göre, 129 sivil ve 39 militan öldürülmüştü. İsrail hava kuvvetleri, sivillere zarar vermemek için her türlü tedbiri aldıklarını açıkladı. Hassas hedef sistemleri kullandıklarını ve Filistinlilere uyarılarda bulunduklarını ekledi. Ayrıca, İsrail ordusu, Filistinlilere, Hamas’ın roket atmak için kullandıkları yerlerden uzak durmaları uyarısında bulunan bildiriler dağıttını iddia etti. İlk atışların hedefleri kasıtlı olarak vurmadıklarını, bunun amacının ise, çatışmada taraf olmayanların uzaklaşmalarını sağlamaya yönelik olduğunu ve bazı saldırıların ise, sivillerden dolayı yapılmadığını da ayrıca iletti. 19 Kasım 2012 tarihinde, bir İsrail hava saldırısı, Al Dalu ailesinin 10 ferdini öldürdü. İçlerinde 5 çocuk ve iki komşuları vardı. Bu, operasyonun başından beri gerçekleşen en ölümcül saldırıydı. Birleşmiş Milletler’e göre, öğrenilen saldırının gerekçesi, İzzeddin El-Kassam Tugayları’nın bir üyesi olan akrabalarıydı. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Gazze’de, İsrail’in tezini doğrulayan ve İsrail’in hedefi olan, Muhammed Al-Dalu’nun, Hamas’ın silahlı koluna üye olduğuyla ilgili delillerin olduğunu paylaştı. Hayatta kalan bir aile üyesi, saldırıdan önce uyarının gönderilmiş olduğunu yalanladı, “Bize uyarı gelmedi. İçinde çocukların bulunduğu eve direkt olarak saldırdı. Kızlarım çocuk yaşlarındaydı. Ne yaptılar onlara?” dedi İsrail ordusunun, içlerinde militanların olduğu şüphesiyle, sivillerin içinde olduğu aile evlerini hedef alma politikası oldukça eleştirildi. Birbiriyle uyuşmayan açıklamalar sunuluyordu. Bir İsrailli gazete, ordunun, hedeflerinin evin içinde olduğunu bilerek saldırdığını yazarken, diğer iki gazete ise, yanlış evin hedef alındığını yazdı (235). İsrail ordusu sözcüsü, Avital Leibovich, önce, olayın bir kaza olduğunu ve hedefin Yahia Abaya adında, İsrail’e karşı atılan 200-300 civarındaki roketten sorumlu kişi olduğunu belirtti. Ailenin akrabalarından biri, böyle birisinin bilinmediğini ve böyle bir isimde birinin olmadığını açıkladı. Daha sonra, İsrail ordusu, saldırı gerekçesini değiştirdi ve saldırının bilinçli bir şekilde yapıldığını ve asıl hedefin saldırı enasında ölen Gazzeli polis Muhamed Al-Dalu olduğunu açıkladı. Filistin tarafı için en göze çarpan kayıp, Hamas’ın yüksek seviye komutanlarından biri olan, Ahmed Jabari’nin ölümü oldu. Yaralanan insanların sayısı 1000’e ulaştı. Savaşanlar ve savaşmayanlar Medya ve çatışan taraflar, ölenleri sayarken, “savaşan” veya “militan” tanımlarını sıkça farklı anlamlarda kullandı. Uluslararası Kızılay Komitesi, eğer kişiler daimi savaşan niteliğinde değilse veya doğrudan saldırılarda yer almıyorlarsa, bu kişileri sivil olarak tanımlar. Siviller korunma hakkına sahiptirler ve bir saldırı aracı olmayabilirler. Herhangi bir Filistinli kuruluşa üye olmaları, kendi başına, bu kişilerin militan olduklarını doğrulamaz ve bir sivil olarak korunma haklarını ellerinden alamaz. Bazı politik veya silahlı gruplar, genelde içlerinde çocukların da bulunduğu ölenleri, “şehit” olarak adlandırıp, fotoğraflarını websitelerine koydular. Ayrıca bu kişilerin, işgale karşı nasıl koyduklarını da belirttiler. Bu kişilerin aileleri, grupların parasal destekleri ve cenaze törenlerinin masraflarını karşıladıkları için bu durumu genelde kabul ettiler. Ama bu yine bu ölen kişilerin savaşa katıldıklarını kanıtlamıyordu. Hamas tarafından muhbir olarak suçlanan kişilerin infazları Yedi Filistinli, Hamas tarafından, İsrail’le işbirliğine girdikleri suçlamasıyla, insanlar önünde alenen infaz edildi. Eşref Ouaida, 16 Kasım’da Gazze’nin Şeyh Rıdvan semtinde, bir camiinin yanında öldürüldü. Bir görgü tanığı, bir cipten iki maskeli adamın çıktığını, kurbanı bir Hamas posterinin altına sürüklediklerini ve kafasına defalarca kurşun sıktıklarını belirtti. Sonra ölenin suçlarını açıklayan bir posteri astıklarını ekledi. Beş ceset üstüste konularak açıkta bırakıldı ve bir grup insan üzerlerine basıp tükürdü. Altıncı ceset, bir motorsiklete bağlandı ve Gazze’nin ana caddelerinde sürüklendi. Militanlar bir tabela asarak öldürülen altı kişinin adlarını halka açıkladı. Hamas’ın radio istasyonu, Aksa’nın Sesi, güvenlik güçlerinin açıklamalarını tekrarlayarak, özel ekipmanlarla suçluların suçüstü yakalandıklarını yayınladı. Bir görgü tanığı, infazların dehşetliğini, haçlılar dönemindeki dehşet verici sahnelere benzetti. Bedeni motorsiklete bağlanan, Ribhi Badawi, Hamas’ın bir nevi rakibi olan İslami grup Jaljalat’ın üyesiydi. Badawi’nin ailesi komşuları ve arkadaşları, suçlamaların absürt olduğunu ve Badawi’nin son yılını, bir Hamas hapishanesinde geçirdiğini açıkladı. Eşi, Badawi’nin, İsrail’e yardım suçlamalarını, yedi ay süren işkenceler sonucu zorlu itirafla kabul ettiğini dile getirdi. Bu işkenceler arasında, yanılmak, çenesinin ve dişlerinin kırılması ve ayrıca 45 gün boyunca kolları ve bacaklarından asılması vardı. 21 Kasım’da, Hamas yardımcı lideri, Musa Ebu Marzouk, infazları kanunsuz oldukları için kınadı ve idamların yasal bir süreçle gerçekleşmeleri gerektiğini ekledi. Ayrıca, infazı gerçekleştirenlerin cezalandırılmaları gerektiği çağrısında bulundu. Filistinli saldırılar esnasında ölen Filistinliler Filistin tarafında ölenlerden bazıları, hedefine ulaşmadan yine Filistin sınırları içerisinde düşen roketlerle hayatlarını kaybetti. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri’nin raporuna göre, ölen 174 kişinin, 168’i İsrail ordusu saldırıları nedeniyle ölmüştü. Kalan 6 sivil ise, Gazze’den atılan Filistinli roketler tarafından öldürülmüştü. BBC Arapça’nın fotomuhabiri Jihad Masharawi, 11 aylık oğlunu ve yengesini, İsrail tarafından geldiği düşünülen bir hava saldırısında kaybetti. Birçok uluslararası kuruluş, ölümlerden İsrail’i sorumlu tuttu. İnsan Hakları İzleme Örgütü, “haberler ve tanıklara” göre, İsrail’in saldırıdan sorumlu olduğunu açıkladı. Filistin İnsan Hakları Merkezi, “Bir İsrail savaç uçağı, Gazze’nin doğusundaki Al-Zeytun bölgesinde bulunan, Ali Nemer Al-Mishrawi’nin evine roket attı. Aileden iki kişi (bir kadın ve bir bebek) öldü. Ölen kadın, Hiba Aadel Fadel Al-Misrawi 19 yaşındaydı ve Omar Jihad Al-Misharawi 11 aylıktı. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri olayın Filistin tarafından atılıp, İsrail’e varmadan yine Filistin’de düşen bir roketten kaynaklandığını açıkladı. Hiba ve Omar Misharawi hemen ölürken, 18 yaşındaki Ahmed Al-Mishrawi, daha sonra yaralarından dolayı öldü. Jihad Al-Misharawi’ye göre, bu saldırıdan önce, yaşadığı Sabra bölgesinde hiçbir çatışma veya problem olmamıştı. Annazla’daki bir patlamada hayatını kaybeden, 4 yaşındaki Muhammed Sadallah, daha sonra anlaşıldığı üzere, Filistin tarafından yanlışlıkla atılan bir ev yapımı roketin düşmesiyle ölmüştü. Hamas, olay sonrası, bunun bir saldırı olduğunu ve İsrail’den atılan bir bomba tarafından patlamanın gerçekleştiğini açıklamıştı. Hamas yöneticilerine göre, 4 yaşındaki Gazze'li çocuk, 16 Kasım’da bir İsrail hava saldırısı sonucuyla hayatını kaybetmişti. İsrail bu bölgede, o tarihte saldırıda bulunmadığını beyan etti. New York Times’a göre, ortadaki hasarın bir İsrail f-16’sından gelmiş olamazdı ve büyük bir ihtimalle hedefini şaşıran bir Filistin roketi bu ölümlerin sebebiydi. Filistin İnsan Hakları’ndan uzmanlar, alanı inceledi ve patlamanın Filistinli bir roketten kaynaklanmış olabileceğini açıkladı. Amerikan Haber Ajansı, “kimsenin saldırıya tanıklık etmediğini” ve “yerel güvenilk görevlilerin saldırıdan arta kalan kalıntıları hemen alandan aldıklarını” yazdı. Alanda araştırma yapıp nereden geldiğini kanıtlamak bu nedenle zordu. Mart 2013’te yayınlanan Birleşmiş Milletler raporuna göre, Sadallah, yönünü şaşıran bir Filistinli roket tarafından öldürülmüştü. BM’e göre, bir başka bir çocukla bir yetişkin de, Hamas tarafından gerçekleşen kazalarla ölmüştü. Zarar Sahada çalışanların gerçekleştirdiği büyük ölçüdeki bir ankete göre, Al Mezan, Gazze Şeridi’nde 124 evin tamamen yok olduğunu açıkladı. Ayrıca 2050 ev ise kısmen zarar görmüştü. Bir haftalık bir süre içerisinde, İsrail, sayısızca kamuya ait ve özel mülkiyete zarar verdi. Bunların içerisinde, 52 ibadethane, 25 sivil toplum kuruluşu binası, 97 okul, 15 sağlık kurumu merkezi, 14 basın merkezi, 8 polis karakolu, 16 kamu binası ve 11 siyasi alan vardı. Ayrıca 15 Fabrika ve 192 dükkân ya zarar görmüş ya da yokedilmişti. 12 kuyu ve tarıma el verişli alan da yok edilen yerler arasındaydı. Savaş suçu iddiaları Hamas Sivilleri hedef almak Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, Ban Ki-moon ve BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri, Navi Pillay, Gazze’deki militanların ayrım yapmaksızın sivilleri hedef almasını kınadı. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Filistinli grupların, şiddetle uluslararası kanunları ihlal ederek, İsrailli şehirlere yüzlerce roket attığını açıkladı ve yine aynı grupların, bilerek İsrailli sivilleri hedef aldıklarını açıklamalarının savaş suçu olduğunu belirtti. İnsan Hakları izleme Örgütü’nün Orta Doğu direktörü Sarah Leah Whitson, Filistinli grupların “sivillere zarar vermek” olan amaçlarını yeterince belli ettiklerini ve sivillerin yaşadığı alanlara roket atmanın herhangi bir yasal gerekçesinin olmadığını dile getirdi. Uluslararası kanunlar, sivillere karşı kasıtlı saldırıları yasaklamaktadır ve bilinçli ihlaller, savaş suçu kapsamına girer. BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin bir raporuna göre, Filistinli silahlı gruplar, daimi bir şekilde uluslararası kanunları ihlal etti ve İsral’e karşı sivilleri ayırt etmeksizin saldırılarda bulundu. Rapor, “bazı roket artıkları, bazı saldırıların askeri hedeflere yönelik olduklarını göstermekteydi ama birçok bulgu, Filistinli saldırıların çoğunun, ayrımsız ve sivillere yönelik olduğunu göstermekteydi. Bu saldırılar uluslararası kanunlara aykırıdır... Birçok Filistinli silahlı grup, uluslararası kanunları çiğneyen saldırılarını açıkça belirtmişlerdir ve sivillere yönelik birçok saldırıda ise, hemen saldırıyı üstlenmişlerdir. Bu savaş suçudur” diye belirtti. Nüfus yoğunluğunun olduğu alanlardan roket atmak küçükresim|Sivillerin yaşadığı bir alanda konumlanan, Hamas’a ait bir roket atar İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne göre, Filistinli gruplar, daimi olarak yoğun nüfusa sahip alanlardan roket atarak, sivilleri tehlikeye atmıştır. Uluslararası hukukta, savaşan taraflar, askeri hedefleri, sivillerin bulunduğu alanlara konumlandıramaz. Bir roket, Filistinli ve uluslararası birçok medya kuruluşunun içinde olduğu, Shawa ve Housari binalarının yakınlarından atıldı. Bir diğer roket ise, Deira Hotel yakınlarındaki bir evin bahçesinden atıldı. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Filistinli militanların roket saldırıları öncesinde, sivillere roketin atıldığı alandan ayrılmalarına yönelik herhangi bir uyarıda bulunmadıklarını tespit etti. Afganistan’daki İngiliz Güçleri’nin eski komutanı, Albay Richard Kemp, “Hamas’ın sivilleri kullanması şüphesiz bir savaş suçudur. Sadece kendilerini sivillerin arkasına saklamakla kalmıyorlar, kitleleri tehlikeye sokuyorlar. Benim görüşüm, eğer sivil kayıplar olursa, bunun sorumlusu İsrail Ordusu değil, Hamas’tır” dedi. Richard Landes, Hamas’ı sivillerin bulunduğu yerlerden saldırı düzenlemesini eleştirdi. Ona göre bu tarz saldırılarin sebebi, İsrail’in cevap olarak gerçekleştirdiği karşı saldırılar esnasında ölen sivilleri batı dünyasından sempati kazanmak için kullanmaktı. Danny Ayalon, Hamas’ın roket atmak için sivillerin yerleştiği alanlar yarattığını ve bunun ise çifte savaş suçu olduğunu belirtti. Bu roketlerin yüzde onunun İsrail’e ulaşmadığını da ayrıca ekledi. İsrail ordusu, Hamas’ın insan kalkanı taktiğini kullandığını ve nüfusu yoğun yerlerden saldırılar gerçekleştirerek, kendi halkını tehlikeye soktuğunu bildirdi. İsrail ordusuna göre Hamas, bunu yaparken, sivillerin evlerini ve okulları terör noktalarına ve silah depolarına çeviriyordu. Kudüs Gazetesi (The Jerusalem Post) ve Fox Haber, Filistinli roketatarların hastane, okul, camii ve oyun alanlarının yanına kurulmuş olduğunu yazdı. 21 Kasım’da uzun menzilli bir Kassam roketi, bir hastanenin yakınlarından atıldı ve Guş Etzion’u vurdu. Bir İsrail ordusu sözcüsü, camii avlusu, ibadethane ve evlerden atılan roketlerin gösterildiği bir videoyu yayınladığını açıkladı. Mart 2013’te, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri Ofisi, bir rapor yayınlayarak, Filistinli grupların nüfusun yoğun olduğu alanlardan roket saldırıları gerçekleştirdiğini yazdı. Rapor ayrıca, bu grupların gereken önlemleri almadıklarını ve bunun da insanları riske attığını belirtti. İslami Cihad örgütü üyelerinin gazeteci kılığına girmesi İsrail ordusu, Gazzeli militanların gazetecilere verilen korumayı istismar ettiğini belirtti. 20 Kasım 2012 tarihinde, Hamas güçleri Komutanı ve militan eğitim programı başkanı, Muhammed Shamala, İsrailli bir hava saldırısına hedef oldu. Bu saldırı esnasında, İsrail ordusuna göre, Shamala’nın içinde bulunduğu araç TV olarak etiketlenmişti ve bir basın aracıydı. Filistin İnsan Hakları Merkezi, İsrail saldırısının Al-Kudüs Radyosu muhabiri Muhammed Abu Eişa’yı öldürdüğünü açıkladı. Birleşmiş Milletler, New York Times, sınırsız gazeteciler ve İnsan Hakları İzleme Örgütü, İsrail’i saldırıdan dolayı kınadı. Frankfurter Allgemeine gazetesi, Filistin İnsan Hakları Merkezi’nin Eisha ile ilgili İslami Cihad örgütü üyesi olduğunu açıklamadığını yazdı. Eisha’nın adı ve fotoğrafı öldüğü zaman, İslami Cihad’ın websitesinde yayınlandı. Casuslukla suçlananların öldürülmeleri Mart 2013’te, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Ofisi, Filistinli militant grupları, İsrail casusu olarak suçlanan kişileri, Uluslararası İnsan Hakları kanunlarını ihlal ederek, infaz ettikleri için eleştirdi. İsrail Orantısız güç kullanımı ve sivillerin BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, yayınladığı bir raporda, İsrail ordusunun saldırılardaki tutumunu şiddetle eleştirdi. Raporda İsrail ordusunun, “birçok durumda uluslararası hukuka uymadığını” ve “tutarlı bir şekilde, ayrım yapma, orantılılık ve uyarıda bulunma ilkeleri gibi temel savaş yürütme ilkelerine uymadığını” belirtti. İsrail hava saldırısı 12 sivili öldürdü. Bunlardan 10’u Al-Dalu ailesinin üyesiydi. Bu saldırı İnsan Hakları İzleme Örgütü tarafından orantısız güç kullanımı olarak adlandırıldı. Ayrıca örgüt, bu saldırıyı gerçekleştirenlerin cezalandırılmasını ve Dalu ailesinden hayatta kalanlara tazminat verilmesini istedi. Filistin İnsan Hakları Merkezi, bu saldırının, “İsrail’in sorumsuzca sivilleri hedef almasının örneğidir” diyerek İsrail’i kınadı. New York Times’a göre, “siyasi liderler ve insan hakları savunucuları, Dalu ailesinin öldürülmesini katliam ve savaş suçu” olarak adlandırdı. İngiliz Milletvekili Gerald Kaufman, İsrail saldırısını kınadı ve daha geniş bir çerçeveyle, Batı Şeria işgali ve Gazze kuşatmasını savaş suçu olarak adlandırdı. Arap Ligi’nin acil bir toplantısında üye ülkeler, İsraili savaş suçu işlemekle suçladı. Türkiye ve İran da, İsrail’i savaş suçu işlemekle suçladı ve İsrail’in hava saldırısını kendini korumak olarak kabul etmedi. Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, İsrail’i etnik soykırım yapmakla suçladı . Medya Binalarının Bombalanması İsrail’in düzenlediği basın binası ve gazetecilere yönelik dört saldırıda, 10 basın çalısanı yaralandı ve iki kameramanla iki yaşındaki bir çocuk öldürüldü. İsrail hükûmeti, her saldırının geçerli hedeflere karşı yapıldığını iddia etti. Üzerinde Hamas’a ait iletişim araçlarını bulunduran iki basin binasına gerçekleştirilen saldırılar sonrasında, İsrail ordusu yabancı gazetecilerin, Hamas tarafından kalkan olarak kullanıldığını açıkladı. İnsan Hakları İzleme Örgütü, bu olaylar üzerine araştırma başlattı ve hedeflerin geçerli askeri hedefler olmadığına karar kıldı. Bu sonucun İsrail için, sivilleri ve savaş unsuru olmayan sivil alanları hedef alarak savaç suçu işlediği anlamına geliyordu. Örgüt aynı zamanda binalarda bulunan gazeteci ve basın yerlerinin sırf anti-İsrail ve Hamas yanlısı yayın yapıyorlar diye, askeri hedefler olamayacağını belirtti. Başka bir olayda, İsrail ordusu, içinde dört İslami Cihad örgütü elemanı olduğunu iddia ettiği Al Sharok adlı ticari binayı vurdu. Filistin İslami Cihad Örgütü, bir cep telefonu mesajıyla, yapılan hava saldırısı esnasında, Ramiz Harb adlı kıdemli bir askeri operasyon görevlisinin ve Filistinli bir kameramanın öldürüldüğünü açıkladı. İsrail, binadaki yabancı gazetecileri, saldırıdan önce, binayı terk etmelerine yönelik uyardı. Bir yabancı gazeteci, binanın, Filistinli militanlar tarafından saklanma yeri olarak kullanıldığını ve sivillerin hayatlarının tehlikeye atıldığını söyleyerek bu duruma karşı olan öfkesini paylaştı. İnsan Hakları İzleme Örgütü, bu saldırının bir askeri hedefe karşı olduğunun anlaşıldığını ve Filistinlilerin, sivilleri gereksiz riske koyarak savaş suçu işlediğini açıkladı. İsrail ordusunun gazetecileri hedef aldığı söylemi, Sınır Tanımayan Gazetecilerin de tepkisine neden oldu. Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün genel sekreteri Christophe Deloire, “Hedef alınan basin birimleri Hamas’ı destekliyor bile olsa, bu saldırıları kabul edilebilir hale getirmez...Sivillere karşı saldırılar savaş suçudur ve Cenevre Sözleşmesine aykırıdır...Suçlular bulunmalıdır” dedi. New York Times yazarı David Carr, İsrail ordusu sözcüsü Avital Leibovich’in saldırıyı yanlışlık olarak değil de, “terrorist aktivitelerine uyuşan kişilere yönelik saldırı” olarak adlandırdığını ve İsrail’in bu şekilde düzmece cümlelerle savaş suçlarını örtbas etmeye çalıştığını yazdı. Bazı örgütler, Hamas’ın uluslararası basını terrorize ettiğini ve kendi iletişim araçlarını, bu basın kuruluşlarının olduğu yerlere yerleştirdiğini belirtti. Sosyal Medya ve İnternet İsrail ordusu yaygın bir şekilde Twitter ve canlı yayın blogu kullanarak, operasyonlarıyla ilgili canlı bilgi verdi. Hamas’ın askeri kolu da Twitter kullanarak, roket ve havan topu saldırılarını halkla paylaştı. Ayrıca her İsrailli kaybı ilan edildiğinde bunu twitterda paylaştı. Dış Politikalar dergisi, bu iletişim yolunu, “askeri iletişimde bir mihenk taşı” olarak adlandırdı. Twitter daha önce, Kenya’da askeri amaçla kullanılmıştı. Kenya ordusu ve Eş Şebab, Kenya ordussunun 2011’de Eş Şebaba yönelik yaptığı operasyon ile ilgili bilgileri Twitter’da paylaştı. İsrail ordusunun Twitter kullanıcısı 24 saatlik bir sürede 50,000 kullanıcı kazandı. 13 yaşındaki bir çocuğun verdiği fikirle tasarlanan bir telefon programı, gelmek üzere olan roketler hakkında ve yerleri hakkındaki bilgiyi insanlarla paylaştı. Bu program kullanıcılarına ekstra zaman vererek bomba sığınaklarına kaçmaları için vakit yarattı. Hamas bir video yayınlayarak, İsrail vatandaşlarına tehditte bulundu. Videoda, “yakında bizi otobüs duraklarında ve kafelerinizde bekleyin” uyarısı bulunuyordu. Bu video daha sonra teknik problemleri ve kötü yazılı ve sözlü İbranicesinden dolayı dalgaya maruz kaldı. Filistinli hackerlar, çatışma döneminde, İsrail websitelerine savaş açtı. İsrail websitesine, yaklasık 60 milyon hack saldırısı gerçekleşti ama bu saldırıların hiçbiri geçerli bir zararda bulunamadı. Nisan 2013’te Gazze’ye yönelik saldırılardan dolayı, Anonymous, birçok İsrail websitesine saldırılarda bulundu. Saldırıyı #OpIsrael olarak adlandırdılar ve 18 Kasım 2012’ye gelindiğinde yaklaşık 700 websitesini hacklediklerini açıkladı. İsrail Güvenlik Güçleri, toplamda 44 milyon siber saldırıyı bertaraf ettiğini açıkladı. Birçok websitesi, İsrail’in gerçekleştirdiği bu operasyonu kınayan ve Gazze halkına destek veren mesajlarla değiştirildi. Kuveyt'li hackerlar, Likud partisinden Knesset üyesi, Danny Danon’un websitesine saldırdı. Danon, daha önce İsrail’in Gazze’ye sağladığı elektriği kesmesi için imza toplamaya girişmişti. Başbakan yardımcısı ve Likud Knesset üyesi Silvan Shalom’un Facebook ve Twitter kullanıcıları, ZcompanyHackingCrew adlı Filistinli grup tarafından hacklendi. İsrail Ordusu Basın Kampanyasına Yönetilen Eleştiriler İsrail ordusunun online blog sayfasının, blogu ziyaret edenlere ve içeriğini kendi sosyal medya kullanıcılarında paylaşanları puanlarla ödüllendirme gibi bazı oyuna benzer özellikler vardı. Blog daha önce bu puanlama özelliklerine sahip olsa da, Bulut Sütunu Operasyonu’ndan önce bu özellikler, yarattığı yoğun trafik nedeniyle etkisiz haldeydi. Birçok yorumcu, bu özelliğin tekrar aktif hale getirilmesini olumsuz ve kışkırtıcı buldu. ReadWrite yazarı Jon Mitchell, bu durumu iğrenç olarak adlandırdı ve The Atlantic yazarı Jeffrey Golberg ise, utanç verici buldu. İsrail’in bulut sütunu operasyonuyla ilgili sosyal medya kampanyası, bazı taraflar tarafından aşırı agresif ya da uygunsuz olarak algılandı. Wired gazetesi, İsrail’in tutumunu aşırı kavgacı buldu. Hamas’a Yönelik Dezenformasyon İddiaları Hamas, sahte email ve Facebook paylaşımlarıyla, psikolojik savaş açmaya çalıştı. Birçok İsrailli, İsrail ordusu sözcüsünden olduğu belirtilen sahte mesajlar aldı. Bu mesajlara göre, eğer mesajları açarlarsa, Gazzeli teröristler konumlarını görebilecek ve üzerlerinde Katyushalar ile saldırılarda bulunabileceklerdi. Binlerce insan, kötü bir İbranice’yle yazılmış emailer aldı. Bu mailler, askeri istihbarat birimlerinin, saldırılarla ilgili gerçekleri sakladıklarını söylüyor ve verilen linklerle, İsrail ordusuna ait olduğu söylenilen bir aracın patlamasını gösteren videoya yönlendiriyordu. Ama video, aslında daha önce saldırıya uğrayan Reuters Haber Ajansı’na ait bir aracın sınırda daha önce vurulduğu anı gösteren bir video’ydu. Hamas Gazzeli sivilleri, asılsız haber yaymamaları üzerine uyardı. Bunun İsrail’in yürüttüğü psikolojik savaşın birer parçası olacaklarını düşünüyorlardı. İçişleri Bakanlığı, doğru bilgiyi korumak için, gerekli her bilginin paylaşılacağı teminatını veriyordu. Bu açıklama, bir Gazzeli vatandaşın, başka bir Gazzeli tarafından kafasından defalarca vurulması sonrasında geldi. Bu cinayetin sebebi, öldürülen kişinin İsrail hükûmetiyle işbirliği yaptığı şüphesiydi. Boston Üniversitesi’nde Tarih bölümü Asistan Profesörü olan blog yazarı, Richard Landes, Hamas’ı iki yüzlülükle itham etti ve Hamas’ın utanmadan kendi öldürdüğü kişi üzerinden, Batı Dünyası’ndan sempati kazanmaya çalıştığını paylaştı. Hamas sahte başarı haberleri üretti ve Suriye’de yaralanan ya da ölen çocukların fotoğraflarını kullanarak, Filistinli kayıplar diye sosyal medyada paylaştı. Paylaştığı bir Tweette, daha önce Suriyeliler ve Arkadaşları adlı facebook sayfasında 2012 Ekim’inde paylaşılan bir ölü kız fotoğrafını, İsrail hava saldırısı sonrasında paylaştı. Hamas’la ilişkili olan bir Facebook sayfasında paylaşılan bir patlama fotoğrafı da açıkça üzerinde oynanmış görülüyordu. Hamas basın önünde birçok sahte ölüm ve yaralanma sahneleri düzenledi. Bazı kişiler, Hamas’ın bu girişimlerinin, kendi amacına zarar verdiğini düşündü, çünkü doğruluğu kesin olmayan bu tür haberler, Hamas’ın inandırıcılığını zedeliyordu. Medya Noam Chomsky, Seumas Milne, Glenn Greenwald, John Mearsheimer, Paul Pillar ve birçok yazar, savaştan dolayı İsrail’i suçladı. Eski İngiliz Komutan Richard Kemp, tam tersine, çok başarılı bir anti İsrail propagandasının yürütüldüğünü ve insanların Hamas’ın bir terrorist örgüt olduğu gerçeğini gözden kaçırdıklarını söyledi. Gazze’deki savaş üzerinde çalışan Al Jazeera Ortadoğu muhabiri, Şarin Tadros, medyanın bu savaşa olan tutumunu birçok açıdan eleştirdi. Tadros, İsrail’in sivil evleri ve diğer sivil binaları hedef almasını gerekçelendiren haberlerin sürekli ve eleştirisiz yayınlanmasını utanç verici bulduğunu paylaştı. Ayrıca Tadros, “Hamas okulu” gibi kullanılan söylemleri eleştirdi. Ona göre, İsrail, Hamas kelimesini sıfat olarak kullanıp, sivillere karşı saldırılarına sebep olarak kullanıyordu. Fotoğraflar Arap haber ajansı Alarab Net, 18 Kasım’da üç çocuk ve annesinin kanlar içinde yerde yattığını gösteren bir fotoğrafı yayınladı. Habere göre, aile Gazze’de katledilmişti. Bir süre Facebook’ta kaldıktan sonra, fotoğrafın aslında 19 Ekim’de Suriye’deki bir saldırı sonrasında çekilmiş bir fotoğraf olduğu öğrenildi. Fotoğraf, “Gazze’deki trajedi’yi” göstermek için kullanılmıştı. 19 Kasım’da, BBC Gazze muhabiri, Jon Donnnison, ölü görünen bir çocuğa ait olan “Gazze’deki acı” başlığıyla paylaşılmış bir fotoğrafı Twitter üzerinden tekrar paylaştı ve “kalp kırıcı” yazdı. Daha sonra, bu fotoğrafın da Suriye’den geldiğini ve 28 Ekim 2012 tarihli olduğu anlaşıldı. Donnison bu durum için özür diledi. Filistin’i destekleyen aktivistler, yine Twitter’da, bir ilk yardım görevlisi tarafından kucaklanmış yaralı bir bebeğin fotoğrafını “yaralı Filistinli bebek” diyerek paylaştı. Ama daha sonra Facebook ve Twitter kullanıcıları, aslında bu fotoğrafın Hamas roketiyle Kiryat Malachi’de yaralanmış İsrailli bir bebeğe ait olduğunu anladı. Kaynakça Kategori:İsrail-Filistin çatışması
 

Tema özelleştirme sistemi

Bu menüden forum temasının bazı alanlarını kendinize özel olarak düzenleye bilirsiniz.

Zevkine göre renk kombinasyonunu belirle

Tam ekran yada dar ekran

Temanızın gövde büyüklüğünü sevkiniz, ihtiyacınıza göre dar yada geniş olarak kulana bilirsiniz.

Izgara yada normal mod

Temanızda forum listeleme yapısını ızgara yapısında yada normal yapıda listemek için kullanabilirsiniz.

Forum arkaplan resimleri

Forum arkaplanlarına eklenmiş olan resimlerinin kontrolü senin elinde, resimleri aç/kapat

Sidebar blogunu kapat/aç

Forumun kalabalığında kurtulmak için sidebar (kenar çubuğunu) açıp/kapatarak gereksiz kalabalıklardan kurtula bilirsiniz.

Yapışkan sidebar kapat/aç

Yapışkan sidebar ile sidebar alanını daha hızlı ve verimli kullanabilirsiniz.

Radius aç/kapat

Blok köşelerinde bulunan kıvrımları kapat/aç bu şekilde tarzını yansıt.

Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Geri