Çağımızın En Büyük Sorunu: Mükemmelleştirme Çılgınlığı
Son birkaç gündür sosyal medyada çocukları mükemmelleştirmeye odaklanan videoların sayısındaki artış beni derinden üzüyor. Gördüklerimden anladığım kadarıyla, yeni nesil çocuklar, mükemmel olmaya çalışan kimi hastalıklı ebeveynlerin gölgesinde büyüyor. Ne yazık ki, bu sadece anneler için geçerli değil, bazen babalar da aynı hastalığa tutulabiliyor. Bu durumda olan ebeveynler, çocuklarının çocukluklarını yaşamadan onları mükemmellik standartlarına uygun hale getirmek için ellerinden geleni yapıyorlar.
Eskiden kaç hastalık olduğunu düşündüğümüzde ve şimdi kaç tane hastalığın var olduğunu fark ettiğimizde şaşırıyoruz. Gıdalarımızdan yaşam tarzımıza kadar her şey hastalıklı bir hale büründü. Zihinlerimiz körelip, kaybolmuş durumda. İnsanlar artık her şeyde mükemmel olmaya çalışıyorlar. Ancak her zaman belirttiğim gibi, ileride ölümlerimizin sebebi bilinen hastalıklar değil, depresyon gibi mükemmel olma çabalarımızdan kaynaklanacak gibi görünüyor. Depresyon da, bu listede üst sıralara tırmanmış durumda.
Peki, yaşamda gerçekten mükemmel olan bir şey var mı? Doğru bir çizgi, mükemmel bir küre, mükemmel bir kare? Mükemmel bir dağ, göl veya ırmak? Ya da mükemmel bir canlı var mı? İnsanlık, çocukluklarını geride bırakıp, mükemmel olmaya odaklanarak ilerliyor. Kimisi savaşlarda, kimisi ise mükemmellik peşinde kaybolmuş çocukların nesli olarak adımlarını atmaktalar. Eğer insanlık yolunda ilerleme kaydederse, belki de bin veya binlerce yıl sonra bu dönem "kayıp çocuklar nesli" olarak anılabilir. Belki de mükemmel olma çabalarımızı, döngüsel bir şekilde koşan bir hamster tekerleğine benzetirler.
Çocukluğu, ya ebeveynlerinin mükemmellik takıntısıyla ya da dışarıdan gelen şiddetle geçen bireylerden hangi bir nesil doğacak merak ediyorum. Sevgiyi aptallık olarak gören, mükemmeliyeti her şeyin üstünde tutan ancak içlerinde her zaman bir eksiklik hisseden ve bu boşluğu hiçbir zaman dolduramayan bireylerle dolu şehirler ve ülkeler var. Saç stillerinden yürüyüş biçimlerine kadar her şeyin birbirine benzendiği bir dünyaya adım attık. Belki de mükemmeliyet peşinde koşmak yerine, sadece iyi insan olma çabası gelse keşke. Belki mükemmel olamadık, ama en azından iyi insan olduk diyebilsek, keşke...
Son birkaç gündür sosyal medyada çocukları mükemmelleştirmeye odaklanan videoların sayısındaki artış beni derinden üzüyor. Gördüklerimden anladığım kadarıyla, yeni nesil çocuklar, mükemmel olmaya çalışan kimi hastalıklı ebeveynlerin gölgesinde büyüyor. Ne yazık ki, bu sadece anneler için geçerli değil, bazen babalar da aynı hastalığa tutulabiliyor. Bu durumda olan ebeveynler, çocuklarının çocukluklarını yaşamadan onları mükemmellik standartlarına uygun hale getirmek için ellerinden geleni yapıyorlar.
Eskiden kaç hastalık olduğunu düşündüğümüzde ve şimdi kaç tane hastalığın var olduğunu fark ettiğimizde şaşırıyoruz. Gıdalarımızdan yaşam tarzımıza kadar her şey hastalıklı bir hale büründü. Zihinlerimiz körelip, kaybolmuş durumda. İnsanlar artık her şeyde mükemmel olmaya çalışıyorlar. Ancak her zaman belirttiğim gibi, ileride ölümlerimizin sebebi bilinen hastalıklar değil, depresyon gibi mükemmel olma çabalarımızdan kaynaklanacak gibi görünüyor. Depresyon da, bu listede üst sıralara tırmanmış durumda.
Peki, yaşamda gerçekten mükemmel olan bir şey var mı? Doğru bir çizgi, mükemmel bir küre, mükemmel bir kare? Mükemmel bir dağ, göl veya ırmak? Ya da mükemmel bir canlı var mı? İnsanlık, çocukluklarını geride bırakıp, mükemmel olmaya odaklanarak ilerliyor. Kimisi savaşlarda, kimisi ise mükemmellik peşinde kaybolmuş çocukların nesli olarak adımlarını atmaktalar. Eğer insanlık yolunda ilerleme kaydederse, belki de bin veya binlerce yıl sonra bu dönem "kayıp çocuklar nesli" olarak anılabilir. Belki de mükemmel olma çabalarımızı, döngüsel bir şekilde koşan bir hamster tekerleğine benzetirler.
Çocukluğu, ya ebeveynlerinin mükemmellik takıntısıyla ya da dışarıdan gelen şiddetle geçen bireylerden hangi bir nesil doğacak merak ediyorum. Sevgiyi aptallık olarak gören, mükemmeliyeti her şeyin üstünde tutan ancak içlerinde her zaman bir eksiklik hisseden ve bu boşluğu hiçbir zaman dolduramayan bireylerle dolu şehirler ve ülkeler var. Saç stillerinden yürüyüş biçimlerine kadar her şeyin birbirine benzendiği bir dünyaya adım attık. Belki de mükemmeliyet peşinde koşmak yerine, sadece iyi insan olma çabası gelse keşke. Belki mükemmel olamadık, ama en azından iyi insan olduk diyebilsek, keşke...