Bu ilde geçirdiğim 5 yılın ardından anlıyorum ki kıymetini anlamak için büyük bir şehirde yaşamış olmak gerekiyor. İnsanın hayattan beklentisi ne olabilir ki? Kariyer yaptıysan, ekonomik olarak problemin de yoksa, rahat ve huzurlu bir yaşam. Hani istanbul'da 15 milyon insan ve onların neden olduğu trafik, çevre ve hava kirliliği, suç oranı, kozmopolit olmanın ve hayat mücadelesinin getirdiği medeniyet kaybı nedeniyle mümkün olmayan şey. Çanakkale halen bakir bir şehir, talan yok, yüksek binalar yok. Güne 150.000 insan ile başlıyorsunuz. Bunların çoğu emekli, evlerinde; hava güzelse çay bahçesinde oturur laf atıp muhabbet çıkarmaya çalışırlar. Şehre olgunluk ve hoşgörü katıyorlar. Geri kalan çoğunluk öğrenciler. Onlar da gün içerisinde derste, boş zamanlarda kordonda takılır. Evlerinin küçük çocuğu gibi şehre enerji ve neşe veriyorlar. 18-25 ve 60 yaş üstünün arasındaki nüfus görece en az rastlanan yaş grubu. İş imkanı çok az olduğu için genelde memur, nadiren de mağaza ve fabrika çalışanları. Yeme içme açısından da oldukça zengin. Promili her daim yüksek büyük bir popülasyona sahip olduğundan balık & meze kültürü oldukça gelişmiş. Yerliler ağırlık olarak rakı'cı olsa da gelibolu, bozcaada, gökçeada ve intepe'de yerel şarap üreticileri mevcut. Standartların çok üzerinde restorana ulaşmak mümkün. Hamburger için 1890 burger*, pizza için l'ancora*, meze ve balık için yalova*, radika*, imroz poseidon*. Bir de balığın fastfood haline getirilmesinin en güzel örneklerinden sardalye** var. Tüm bu işletmeler çanakkale'ye taşındıktan sonra aldığım 12 kg'ın müsebbipleri. Restoran fiyatları istanbul ortalamasında, emlak fiyatları istanbul ortalamasının üzerinde. Çanakkale'de ekonomik olarak sizi rahatlatacak tek şey pazar alışverişi olabilir o da %20 en fazla. Zeytin ve zeytin yağının daha kalitelisine ve istanbul'a nazaran daha uygun fiyatlısına ulaşabilirsiniz. Sadece tüm ülkede var olan ve çanakkale'de de denetimi olduğunu düşünmediğim gıda güvenliği konusu var. Pazarlarda köylerden gelen çok tatlı dedeler, nineler var. Ancak sattıkları ürünleri hangi koşullarda, ne şekilde ilaçladıklarını bilemiyorsunuz. Bence bunun tek bir yöntemi var. Belediyeler veya hükümet her pazara bir laboratuvar kurup hiç değilse 50 tezgahtan her hafta 5 tanesinin ürünlerini inceleyip normalin üzerinde değerler çıkan çiftçileri men edecek. Tabi rusyadan, avrupadan geri çevirilen kanserojen meyve sebzeleri bize yedirdiklerini hesaba katarsak bu kimin umurunda olur tartışılır. Konudan konuya atladığım bu yazıyı şu cümlelerle bitirmek isterim. Çanakkale güzel bir şehir, ancak burada yaşamanın maddi zorluğu istanbul'a çok yakın; iş imkanı ölçülemeyecek ölçüde az, emlak piyasası da oldukça kısıtlı. Örneğin memursanız, remote çalışan bir yazılımcıysanız, emekli ve ev sahibiyseniz, maddi olarak bir şeyleri aşmışsanız çanakkale biçilmiş kaftan ancak diğer türlü çok riskli. Umarım herkes hayal ettiği yaşama en kısa sürede kavuşur.