2003 yılında Türkiye ayağını organize ettim. Bu eylemin başlangıç noktası Ocak 2003 gibi ABD'li eski piyade Kenneth O'Keefe ile irtibata geçmem olmuştu. CNN Türk'te Mehmet Ali Birand'ın konuğu olduğum bir canlı yayına bağlandı ve yayın sırasında kendisini Türkiye'ye davet ederek, Human Shields (İnsan Kalkanı) eyleminde işbirliği yapmasını rica ettim. Sanırım siyasi bazı mevzulardan dolayı ülkeye giriş yapamamıştı. Bunun üzerine iş başa düştü ve eylemin Türkiye ayağını, sivil toplum kuruluşlarının da yardımıyla ben ele aldım. Beyoğlu Makine Mühendisleri Odası'nda, yaklaşık 300 sivil toplum kuruluşu temsilcisine Irak'ta eylem sırasında ihtiyaç duyabileceğimiz lojistik malzemeler konusunda bir sunum yaptım ve kendilerinin desteğini istedim. Meseleyi medyada daha fazla duyurabilmek için, Birand'la yaptığımız canlı yayın sonrası, emekli büyükelçi Yalım Eralp ile bir başka canlı yayında meselenin artılarını ve eksilerini değerlendirdik. Yaklaşık 2 saat süren yayın sonrası, verdiğim iletişim bilgilerinden hareketle onlarca kişi bana ulaştı ve bu eylemin bir parçası olduklarını ifade ettiler. Ancak bu kadar çok aktivisti uluslararası bir eyleme götürmek oldukça zor bir işti. Ulaşım konusunda sıkıntı yaşanabilirdi. Bunun üzerine, İngiltere'deki eylemcilerle görüşüp, Londra'nın meşhur iki katlı kırmızı otobüslerinden ikisini Türkiye'ye getirmelerini sağladık. Bu sayede, hem Türk, hem de yabancı eylemcilerin önemli bir bölümü bu otobüslerle rahatça yolculuk etme imkanına kavuştu. Sanırım Şubat başında, Sultanahmet Meydanı'na kırmızı Londra otobüslerini ve bireysel olarak getirilen birkaç bazı aracı da park ederek, bir basın açıklamasından sonra yola koyulduk. Aynı araçta seyahat ettiğim yol arkadaşlarımdan birisi de, Grup Yorum'un o dönemki bağlamacısı Cihan Keşkek'ti. Dünya görüşlerimiz farklı olmasına rağmen, ortak bir amaçta buluşup, ortak hareket edebileceğimiz böylesi kaliteli bir insanın bizim yanımızda olması beni çok memnun etmişti. Cihan, yol boyunca bağlamasıyla 'Uğurlama' türküsünü çalıp söyledi. Biz de eşlik etmeye çalıştık. Kendi yoldaşları da, Hatay Cilvegözü'ne kadar araçlarımızı takip edip, bizleri sınırın öte yanına, Suriye'ye uğurladılar. Bu uğurlama sırasında insanların gözündeki umuda şahit olmak bize cesaret veriyordu. Suriye'de insanlar bizi coşkuyla karşıladılar. Bir günlük konaklamadan sonra istikamet Bağdat'tı. Sonrası malum... Irak günlerimiz de, başka bir entry'nin konusu olsun.