Dünden beri canım revani istiyordu. Belki biri tarif bırakmıştır diye bu sayfaya geldim. Üstteki revani yazana uzun uzadıya sinirlendim, castella keki ile revani arasindaki farkı bilmeyenlerin konuşmasını kendi içimde yasakladım. Bu sayfaya neden geldim? Çünkü daha önce deneyip bayıldığım tarifi aratıp bulamadım. Diğer bulduğum tariflerde de kek un koydukları için içime sinmedi. Sonra dedim, ne gerek var? Yapacaksın, yiyeceksin hepsini bitirmek zorunda kalacaksın. Hem uğraş, hem kalori derken vazgeçtim.
Sonra, bugün aldığım bilgilere göre yarın misafirim olduğunu öğrenince kalk dedim, fırsat bu fırsat! Hem misafir yer, hem ben nemalanırım. Kalktım aradığım tarife en uygun tarifi buldum, ekran görüntüsünü aldım. Yumurtanın, sütün oda sıcaklığına erdirilmesi falan her şey yolunda. Derken tarifte "tereyağını süt ile kısık ateşte eritin, sonra unun üzerine döküp çırpın" yazıyordu. Bi garip geldi ama konuyu kurcalamadım ve tavayı ocaktan aldığım gibi lönk diye unun üzerine döktüm. O an gözümün önünden bir film şeridi geçti, kafamdan ateşler falan çıktı. Sıcağı sıcağına erimiş tereyağı unun üzerine dökülür mü arkadaş? Un pişmez mi? Hamur olmaz mı? Hiç mi master şef izlemedik? Sonra da diyor ki tarifte "ardından yumurta sarılarını teker teker ekleyin" ne yapıyoruz biz tarifçi? El birliğiyle ne yapıyoruz? Keki mi linçliyoruz? Tayvanlıların gözleri yaşlı bana bakıyor, hissediyorum. Profiterol mü bu? O an dedim ben direkt döndürüp bunu karpatka'ya mı çevirsem? Tam ekler, profiterol, karpatka olacak bir kıvama geldi. Öyle ki mikser isyan etti bana bunu neden yapıyorsun? ile başlayıp hakaretlerle son bulan sözler söyledi. Onu bile yordun tarifçi. Yazıklar olsun. Ardından süt ekleyim de biraz sıvılaşsın deyip kıvamını yakaladım, ardından şekerli yumurta beyazını da ekleyip dualar eşliğinde fırına verdim. 50 dakika pişti, çıkardım biraz soğudu tadına baktım, içi hala çiğ. Soğudu demedim, yapacak bir şey yok, fırının sadece altını açıp tekrar verdim. Sonuçları bekliyorum. Hayır tadı da güzel, tereyağını da gömmüşüm içine, atsam atamam bir şekilde yediricem millete.
Tarifçiyi herkesin huzurunda kınıyorum. Tereyağını eritin, sonra soğutup dökün yazar insan o kadar tarifçi olmuşsun. Ama sana değil, seni sorgulamadan inanan ve direkt uygulayan kendime kızıyorum. Sonra kimseye güvenmiyormuşum bilmem ne! Ne güvenecem ben size?
Sonra, bugün aldığım bilgilere göre yarın misafirim olduğunu öğrenince kalk dedim, fırsat bu fırsat! Hem misafir yer, hem ben nemalanırım. Kalktım aradığım tarife en uygun tarifi buldum, ekran görüntüsünü aldım. Yumurtanın, sütün oda sıcaklığına erdirilmesi falan her şey yolunda. Derken tarifte "tereyağını süt ile kısık ateşte eritin, sonra unun üzerine döküp çırpın" yazıyordu. Bi garip geldi ama konuyu kurcalamadım ve tavayı ocaktan aldığım gibi lönk diye unun üzerine döktüm. O an gözümün önünden bir film şeridi geçti, kafamdan ateşler falan çıktı. Sıcağı sıcağına erimiş tereyağı unun üzerine dökülür mü arkadaş? Un pişmez mi? Hamur olmaz mı? Hiç mi master şef izlemedik? Sonra da diyor ki tarifte "ardından yumurta sarılarını teker teker ekleyin" ne yapıyoruz biz tarifçi? El birliğiyle ne yapıyoruz? Keki mi linçliyoruz? Tayvanlıların gözleri yaşlı bana bakıyor, hissediyorum. Profiterol mü bu? O an dedim ben direkt döndürüp bunu karpatka'ya mı çevirsem? Tam ekler, profiterol, karpatka olacak bir kıvama geldi. Öyle ki mikser isyan etti bana bunu neden yapıyorsun? ile başlayıp hakaretlerle son bulan sözler söyledi. Onu bile yordun tarifçi. Yazıklar olsun. Ardından süt ekleyim de biraz sıvılaşsın deyip kıvamını yakaladım, ardından şekerli yumurta beyazını da ekleyip dualar eşliğinde fırına verdim. 50 dakika pişti, çıkardım biraz soğudu tadına baktım, içi hala çiğ. Soğudu demedim, yapacak bir şey yok, fırının sadece altını açıp tekrar verdim. Sonuçları bekliyorum. Hayır tadı da güzel, tereyağını da gömmüşüm içine, atsam atamam bir şekilde yediricem millete.
Tarifçiyi herkesin huzurunda kınıyorum. Tereyağını eritin, sonra soğutup dökün yazar insan o kadar tarifçi olmuşsun. Ama sana değil, seni sorgulamadan inanan ve direkt uygulayan kendime kızıyorum. Sonra kimseye güvenmiyormuşum bilmem ne! Ne güvenecem ben size?