Kalabalığın önünde çekinmeden çiçek taşıyan adam
Toplumda yerleşik olan klişelerle uğraşmayı gerçekten seviyorum. Toplumsal bilinç ve damgalama mekanizması gibi kavramlar varsa, işte o zaman bu durumlar gerçek anlamıyla açığa çıkıyor. Cicek denilen şeyi erkek gözüyle incelediğimizde "bitki", "çalı çırpı" ve "güzel ve narin bir para tuzakası" gibi şeyler karşımıza çıkıyor. Kadınların futbola bakış açısıyla (22 adamın bir topun peşinden koşmasını anlamıyorum) erkeklerin çiçeğe bakışı "neredeyse" aynıdır. "Güzel ve narin bir para tuzakası" dediğimiz noktadan ayrılıyor işte bu karmaşa. Güzel olması gerekiyor. Güzellik ve zariflik erkeğin hoşuna giden ancak ona bulaştığında hoşuna gitmeyen bir özelliktir. Şimdi ben bile ne demek istediğimi anlamadım, açalım o zaman. Kadın güzel olmalı ve hatta narin olmalıdır. Böyle ezberletilmiştir. Erkek ise olabildiğince "hasin" olmalıdır. Şimdi dur ve gözünün önüne, elinde kocaman bir buket olan, oldukça hasin bir erkek getir. Gay tasvirin ustası gibi oldu, değil mi? Çiçek narin ve güzel, kadın da narin ve güzel ama kadını koluna takarsın. Onu bazen takmaz ya koluna neyse. "Senin anana bacına böyle davranılsa hoşuna gider miydi?" diye yoldaki güzel kızlara laf atan dengesizler vardır ya, işte bu noktada para tuzakları ortaya çıkıyor. Kadınların çoğu çiçekleri sever, sevmese bile kendilerine çiçek alınmasından alerjileri falan yoksa hiç şikayetçi olmazlar, tam tersine mutlu olurlar. Kısacası çok abartılı bir durum yoksa, kendilerine çiçek alınmasını isterler. Erkek normal bir durumda "Aa, dur sevdiğime çiçek alayım" demez, dememesi öğretilmiştir. Hali hazırda iyi giden bir ilişkiye neden yakıt takviyesi yapılsın ki? Veya bozuk değilse neden tamir etmeye çalışıyorsun? Ya kavga edilecek ya da henüz ilişkinin başı falan olacak, sevimli gözükmeye çalışacak. Bir de önemli gün, ay, yıl ve haftalarda alınır çiçek işte. Para tuzakları zaten bu. Yolda gördüğümüz de bazen ellerinde böyle kocaman çiçeklerle gezen erkekler oluyor, salaklar, okuzler, dengesizler, enayiler. Onca para bayılıp 2 gün sonra solacak bir şeye para veriyorlar. Behey tehey. İyi örnekledim mi bilmedim ama sanırım oldu.Gün geçtikçe elimdeki çiçekle önce 10 dakika yürüdüm. Yanımdan geçen kadınların yüzlerinde hafif bir gülümsemeyle çiçeğe bakışlarını, kesinlikle bana bakmadılar zaten pek bakılacak bir şey de yok, görüp üzüldüm bir miktar. Arkasından metroya bindim. Metro ana baba günü gibiydi. Elimde çiçeğin şekilden şekile girdiğini gören bir kadın "İsterseniz ben tutabilirim çiçeği" dedi. (Erkek arkadaşlara not: Kadının bana yazdığı falan yok dedim ya tip mip dağlara taşlara. Çiçeğe yazıyor ve hatta ağlıyor.) Sonuçta çiçeği uzattım, kucaklarında tuttu, simleri falan üzerine döküldü ama yüzündeki gülümseme hiç azalmadı. 2-3 durak sonra metrodan inerken çiçeği almamalı mıyım diye çok düşündüm ama mecbur olduğumdan özür dileyim, aldım kadının elinden çiçeği. Yüzüne bakmaya pek fırsatım olmadı ama içten içe benim çiçeği getirdiğim kişinin ne kadar şanslı olduğunu falan düşünmüş olacak, üstüne varsa kendi sevgilisine saydırıp durmuştur. Neyse efendim, ardından tramvaya bindim. 2 durakta onunla gideceğim. Tramvay dolu ama o kadar kalabalık değil. Gençten bezmiş bir genç daha hareket etmeden dibime dibime girdi. Ben başka yere geçiyorum kardeşim, sözde fark ettirmeden bebek adımlarıyla, dibime geri geliyor. Baktım olacak gibi değil, derdini sordum "Hayırdır kardeşim". Biraz etrafını kolladı, kimsenin bize bakmadığına emin olduktan sonra kulağıma doğru eğilerek sessizce "Abi yengeye mi çiçekler" dedi.- Sana ne kardeşim kime olduğundan?- Öyle deme abi, yengeyeyse anlarım da... Ben tramvaydan indim bu esnada ama cümlenin ve konuşmanın nasıl devam edeceği belliydi. Kısacası erkekler bu ülkede kollarında bebek gibi tuttukları çiçeklerle dolaşamaz, dolaşmamalı. Bir kişi bile dolaşmamalı ki diğer erkekler de dolaşmak zorunda kalmasın. Hem bu tam bir para tuzak.Mecburiyetten aldığım cicekler şu an salondaki vazoda solmaya başladı. Mutlu oldun mu? Çiçekleri ablama verdim, sevindi öptü falan. Bir cicek 20 YTL, Türkiye'de çiçek taşımak gerçekten zor ama abla sevgisinin bedeli ölçülemez.
Toplumda yerleşik olan klişelerle uğraşmayı gerçekten seviyorum. Toplumsal bilinç ve damgalama mekanizması gibi kavramlar varsa, işte o zaman bu durumlar gerçek anlamıyla açığa çıkıyor. Cicek denilen şeyi erkek gözüyle incelediğimizde "bitki", "çalı çırpı" ve "güzel ve narin bir para tuzakası" gibi şeyler karşımıza çıkıyor. Kadınların futbola bakış açısıyla (22 adamın bir topun peşinden koşmasını anlamıyorum) erkeklerin çiçeğe bakışı "neredeyse" aynıdır. "Güzel ve narin bir para tuzakası" dediğimiz noktadan ayrılıyor işte bu karmaşa. Güzel olması gerekiyor. Güzellik ve zariflik erkeğin hoşuna giden ancak ona bulaştığında hoşuna gitmeyen bir özelliktir. Şimdi ben bile ne demek istediğimi anlamadım, açalım o zaman. Kadın güzel olmalı ve hatta narin olmalıdır. Böyle ezberletilmiştir. Erkek ise olabildiğince "hasin" olmalıdır. Şimdi dur ve gözünün önüne, elinde kocaman bir buket olan, oldukça hasin bir erkek getir. Gay tasvirin ustası gibi oldu, değil mi? Çiçek narin ve güzel, kadın da narin ve güzel ama kadını koluna takarsın. Onu bazen takmaz ya koluna neyse. "Senin anana bacına böyle davranılsa hoşuna gider miydi?" diye yoldaki güzel kızlara laf atan dengesizler vardır ya, işte bu noktada para tuzakları ortaya çıkıyor. Kadınların çoğu çiçekleri sever, sevmese bile kendilerine çiçek alınmasından alerjileri falan yoksa hiç şikayetçi olmazlar, tam tersine mutlu olurlar. Kısacası çok abartılı bir durum yoksa, kendilerine çiçek alınmasını isterler. Erkek normal bir durumda "Aa, dur sevdiğime çiçek alayım" demez, dememesi öğretilmiştir. Hali hazırda iyi giden bir ilişkiye neden yakıt takviyesi yapılsın ki? Veya bozuk değilse neden tamir etmeye çalışıyorsun? Ya kavga edilecek ya da henüz ilişkinin başı falan olacak, sevimli gözükmeye çalışacak. Bir de önemli gün, ay, yıl ve haftalarda alınır çiçek işte. Para tuzakları zaten bu. Yolda gördüğümüz de bazen ellerinde böyle kocaman çiçeklerle gezen erkekler oluyor, salaklar, okuzler, dengesizler, enayiler. Onca para bayılıp 2 gün sonra solacak bir şeye para veriyorlar. Behey tehey. İyi örnekledim mi bilmedim ama sanırım oldu.Gün geçtikçe elimdeki çiçekle önce 10 dakika yürüdüm. Yanımdan geçen kadınların yüzlerinde hafif bir gülümsemeyle çiçeğe bakışlarını, kesinlikle bana bakmadılar zaten pek bakılacak bir şey de yok, görüp üzüldüm bir miktar. Arkasından metroya bindim. Metro ana baba günü gibiydi. Elimde çiçeğin şekilden şekile girdiğini gören bir kadın "İsterseniz ben tutabilirim çiçeği" dedi. (Erkek arkadaşlara not: Kadının bana yazdığı falan yok dedim ya tip mip dağlara taşlara. Çiçeğe yazıyor ve hatta ağlıyor.) Sonuçta çiçeği uzattım, kucaklarında tuttu, simleri falan üzerine döküldü ama yüzündeki gülümseme hiç azalmadı. 2-3 durak sonra metrodan inerken çiçeği almamalı mıyım diye çok düşündüm ama mecbur olduğumdan özür dileyim, aldım kadının elinden çiçeği. Yüzüne bakmaya pek fırsatım olmadı ama içten içe benim çiçeği getirdiğim kişinin ne kadar şanslı olduğunu falan düşünmüş olacak, üstüne varsa kendi sevgilisine saydırıp durmuştur. Neyse efendim, ardından tramvaya bindim. 2 durakta onunla gideceğim. Tramvay dolu ama o kadar kalabalık değil. Gençten bezmiş bir genç daha hareket etmeden dibime dibime girdi. Ben başka yere geçiyorum kardeşim, sözde fark ettirmeden bebek adımlarıyla, dibime geri geliyor. Baktım olacak gibi değil, derdini sordum "Hayırdır kardeşim". Biraz etrafını kolladı, kimsenin bize bakmadığına emin olduktan sonra kulağıma doğru eğilerek sessizce "Abi yengeye mi çiçekler" dedi.- Sana ne kardeşim kime olduğundan?- Öyle deme abi, yengeyeyse anlarım da... Ben tramvaydan indim bu esnada ama cümlenin ve konuşmanın nasıl devam edeceği belliydi. Kısacası erkekler bu ülkede kollarında bebek gibi tuttukları çiçeklerle dolaşamaz, dolaşmamalı. Bir kişi bile dolaşmamalı ki diğer erkekler de dolaşmak zorunda kalmasın. Hem bu tam bir para tuzak.Mecburiyetten aldığım cicekler şu an salondaki vazoda solmaya başladı. Mutlu oldun mu? Çiçekleri ablama verdim, sevindi öptü falan. Bir cicek 20 YTL, Türkiye'de çiçek taşımak gerçekten zor ama abla sevgisinin bedeli ölçülemez.