Geçen 85 yaşındaki anneannemle başbaşa oturmuşuz yıldızları izliyorduk. Bir ara Venüs'ten bile parlak bir yıldız kaydı, ikimiz de gördük. Açıldı mevzu. Serseri meteorları, atmosfer derinliğini, 65 milyon yıl önce Meksika körfezini vuran asteroidin yaptığı devasa yıkımı, evrenin kısa bir hikayesini anlattım. Oturduğumuz yerden gök ekvatoru, Samanyolu galaksisinin spiral kolları da görülüyor. 85 yaşındaki kadın kedi gibi kulaklarını dikip masal dinliyormuş gibi bir saat beni dinledi. Anlattıkça gözleri parladı, meraklı sorular sordu. Buz çağlarını bile anlattım. Bizim memleketimizin buz çağlarındaki görüntüsünü, kilometrelerce yüksek buzulların bizim köyleri, falanca köy filanca boğazın jeolojik yapısını nasıl traşladığını, Karadenizin'in zamanında nasıl da yüzlerce metre aşağıda olduğunu bile anlattım. Warner Bros stüdyosu, korku filmi gibiydi. Kadın erkek fark etmiyor, yeri geliyor ilkokul mezunu sıradan insanlara fiziğin ince esprilerini anlatıyorsun. Bildiğin bizim köylüler yahu. Atomik öçekten kozmik ölçeklere kadar evrenin işleyişine ait ince esprilerini onların anlayacağı dilde anlattığında büyülenmiş gibi dinler, soru yağmuruna tutarlar. Gayet de normaldir bu, aksi olması için karşınızda süzme bir davar olması gerekiyor. Sanat, bilim, entelektüel derinlik evet çok güzel de kadınları asıl etkileyen şey o değil sevgili hemcinslerim. Her ne kadar kadınlar bunu samimiyetle itiraf etmeseler bile içimizdeki hanzoya, saf öküze aşık olurlar.