Sahilde tek başıma yürüyordum. Yine melankolik hallerim... Telefonum çaldı. Silobasçı arıyor. Açtım. Bana çimentonun durumunu sordu. Beynim intihar tasarısından çimento planına sert bir geçiş yapıyordu. İşten çıktığımı aklıma getirdim. İşten çıktım dedim. Silobasçıyı ilgilendiren bir durum değildi. Çimento ne zaman gelecekti, soruyordu. İşim hayatım olmalıydı ona göre ama işten gerçekten çıktığımı izah etmeliydim. İşten ayrıldım dedim. Ayrıldım dediğimde anlayabildi. Silobasçı ile biraz daha konuştuk. Edirneli'ydi. Birbirimize kanımız ısınmıştı. İyi dileklerle telefonu kapattık. Şu an intihar etsem telefonda görüştüğüm son kişi silobas şoförü, son konu çimento olacak. Adam uykusuzlukla boğuşan biri. İşinin arasında biraz zaman bulsa çocuklarını görmek ve uyumak dışında bir şey düşünmüyor. Boşanmış bir erkek olarak hayat mücadelesine devam ediyor. Ve çimento... Çimento ne zaman yüklenir, ne zaman getirir, gelirken hangi köy yolunu seçer... Çimento beynime dökülse de fazla düşünmek son bulsa...