Çocukken İsteyip de Sahip Olunamayan Oyuncaklar
Ah, o akülü araba... Ne kadar da istemiştim, değil mi? Anladım, çok pahalıydı ve bizim için bütçe aşıyordu. O zamanlar neden bu kadar isteyip de sahip olamadığımı anlamamıştım. Şimdi düşündüğümde, evet, o araba gerçekten çok pahalıymış meğer!
O zamanın parasıyla, o akülü araba, bizim ailemizin satın alabileceği bir lükstü. Belki de o kadar isteyip durmam, ailemin gözünde bir imrenme nesnesi haline gelmişti. Anlayışlı ebeveynlerim, bana o zamanlarımızın ötesinde bir hediye olarak görmüş ve bu yüzden de alamamışlardı.
O araba, benim için bir sembol haline gelmişti. Sahip olamadığım o istek, içimde küçük bir hayal kırıklığı olarak kaldı. Yetişkin olduğumda, o arabayı almak için para biriktirmeyi bile düşündüm ama işte hayat başka planlar yaptı.
Şimdi, o zamanlar sahip olamadığım o akülü arabaya bakarak, içimdeki çocuk gülümsüyor. Belki de o araba, benim için ulaşılamaz bir rüya olarak kalacak. Ama bu, onun benim için özel bir anı olmayı engellemiyor.
O zamanların masumiyeti ve isteklerimizin saflığı, bazen sahip olamadığımız şeyleri bile değerli kılar. O akülü araba, benim çocukluğumun bir parçası olarak kalacak ve belki de bir gün, kendi çocuğuma o hikayeyi anlatacağım.
İşte böyle, sahip olamadığımız oyuncaklar, içimizde özel bir yere sahip olabilir. Onları isteyişimiz, hayallerimizin bir parçası olur ve bizi biz yapan deneyimlerimiz arasında yer alırlar.
Ah, o akülü araba... Ne kadar da istemiştim, değil mi? Anladım, çok pahalıydı ve bizim için bütçe aşıyordu. O zamanlar neden bu kadar isteyip de sahip olamadığımı anlamamıştım. Şimdi düşündüğümde, evet, o araba gerçekten çok pahalıymış meğer!
O zamanın parasıyla, o akülü araba, bizim ailemizin satın alabileceği bir lükstü. Belki de o kadar isteyip durmam, ailemin gözünde bir imrenme nesnesi haline gelmişti. Anlayışlı ebeveynlerim, bana o zamanlarımızın ötesinde bir hediye olarak görmüş ve bu yüzden de alamamışlardı.
O araba, benim için bir sembol haline gelmişti. Sahip olamadığım o istek, içimde küçük bir hayal kırıklığı olarak kaldı. Yetişkin olduğumda, o arabayı almak için para biriktirmeyi bile düşündüm ama işte hayat başka planlar yaptı.
Şimdi, o zamanlar sahip olamadığım o akülü arabaya bakarak, içimdeki çocuk gülümsüyor. Belki de o araba, benim için ulaşılamaz bir rüya olarak kalacak. Ama bu, onun benim için özel bir anı olmayı engellemiyor.
O zamanların masumiyeti ve isteklerimizin saflığı, bazen sahip olamadığımız şeyleri bile değerli kılar. O akülü araba, benim çocukluğumun bir parçası olarak kalacak ve belki de bir gün, kendi çocuğuma o hikayeyi anlatacağım.
İşte böyle, sahip olamadığımız oyuncaklar, içimizde özel bir yere sahip olabilir. Onları isteyişimiz, hayallerimizin bir parçası olur ve bizi biz yapan deneyimlerimiz arasında yer alırlar.