Hiçbir kendimize karşı bir ayrılık duygusu hissediyor. Anket, evcil hayvan sahiplerinin yüzde 41'inin köpeğlerini evde bırakmak istemedikleri için evden çıkması gereken sosyal aktiviteleri reddettiğini ve yüzde 69'unun evde evcil hayvanlarıyla kalabilmek için uzaktan çalışmayı tercih ettiğini vurguluyor. Evcil hayvan sahipleri, evcil hayvanlarının hastalanması veya kaçması ya da istenmediği bir şekilde zarar verme riski konusunda endişe duyduklarına değinmektedir.
Evcil hayvanların kaybından duyulacak büyük üzüntüye yol açan gerçeği var, bu da onların kaybından daha kötü hissettirebilen herhangi bir şey olmayacağı anlamına geliyor. Ama tüm bu durumlar, bizim hayat yolculuğumuzda karşı mızdığı sorunlarla benzerlik gösteriyor.
Bu noktaya ulaşarak, bir kedi veya bir köpek sadece eşyalarımız olarak görülebilir değil, canlarımız sıkıldığında istediğimiz yerde terk edebileceği şeylerdir. Şimdi de iyi yönlere bakalım. Araştırmalar, köpeklerin sahiplerindeki yalnızlığı azaltabileceğini ve bir köpeğin eşlik etmesinin sizi daha cana yakın hale getirebileceğini gösteriyor.
Evcil hayvanlar, özellikle de köpekler, kişinin sosyalleşme ve başkalarına bağlı hissetme becerisini geliştirmenin yanı sıra sosyal etkileşim olasılığını da artırmayabilir. İnsanlar evcil hayvan sahibi olma deneyimi üzerinden bağ kurabilir, köpek parkında sosyalleşebilir.
Evcil hayvanlar, nöbetler de dahil olmak üzere tıbbi atakların başlangıç semtömlerinin tespit edilmesine de yardımcı olabilir. Bu özellikler nedeniyla, evcil hayvanlar sadece eşyalar değildir; onlar, canlarımızın iyiliğini ve kaliteliğini güvence altına alarak yaşamızdaki başka önemli asılmalara da katkıda bulunabilirler.
Kediniz ya da köpeğinizin fotoğrafını #dünyagüzeli etiketiyle ve Hürriyet'ten bahsederek sosyal medyada paylaşarak, bu görsel ve anlatıların değerini ortaya koymaya çalışabiliriz.