Damda yatmak için güzel bir gece. Bir süredir kendimi memleketime sürmek, dağlara taşlara vurmak isteğiyle yanıp tutuşuyordum. İstanbul'da eyyam-ı bahur sıcakları ebemizi sikerken tek temennim Mardin'e gidip çocukluğumdaki gibi damda uyumaktı. An itibarıyla bu minimalist arzuma kavuşmuş bulunmaktayım. Karadut ağacından üstümü başımı mahvetmek suretiyle dutumu yedim, süryani şarabımı içtim. Gündüzden yerimi hazırlamıştım. Öncesi => görselşimdi yıldızları seyrederek uyuyacağım. Sonrası => görselatalarımın sıcak havalarda binlerce yıldır yaptığı gibi… Ya bizim buralarda olup, varoluş sancısı, aşk acısı, tükenmişlik sendromu vs sikko sikko dert çeken insanları anlayamıyorum gerçekten. Ciğer var, kebap var, şarabın şahı var, karpuz var, mavi Mardin bademi var, reyhanî var, damda uyumak var. Ulan nedir sizin derdiniz amk? Para mı? Para rızkın en alt mertebesidir yahu. Dünyanın en özel coğrafyasındasın. Kadir kıymet bilmek lazım. Şimdi bakıyorum bu yıldızlara, gerçek mi yoksa ben mi deliriyorum, kendime bunu soruyorum çünkü yıldızların gerçekten var olduğunu düşünmek hem çok harika ve hem çok tuhaf. Yıldızların altında öylece yatıp uzanmışken bu kadar rahat olmamızın sebebi yıldızların bizim hakkımızda bir görüşünün olmaması bence. Yıldızların sikinde değiliz yani. Ohhh serin serin uyuyalım. Hadi ey geceler beybiler. Tanım: Tavana değil yıldızlara bakıp uyumaktır. Damda uyumak bir kültürdür.