Öğretmenimiz ilkokulda hafta içi dışarı çıkmaması yasaklamıştı. Bizim mahallede otururduk, uzakta oturanlar için bu kural hiç sorun olmuyordu ama bizim için kabus gibiydi. Annem öğretmene gitmişti, bize getirdiğinden beri o kabı kalmıştı. "Git bunu öğretmenine ver dedi, belki lazım olurmuş." Annem, o kab olmadan aça hayatında neyi yapamayacak, neyden eksik kalacaksa diye endişelenmişti. "Olmaz dışarı çıkmamız yasak hafta içi." Dedi, "Başım belaya girecek hissediyorum ama annem dinlemedi." Öğretmenin evine gittim, kapıyı açtı. İlk sorusu bizim sınıfın tam bir kıl çocuk var mıydı, A....K.... adı. Onu gördün mü dedi? "Yok dedim görmedim." "Geberticem onu görürsem dedi." Ben de eve doğru yürümeye başladım, gözlüklü, kocayı gördüm. A....K.... tabii. "Oğlum öğretmen seni sordu seni geberticekmiş." Ben de "Ne yapacağım" dedim. "Meğerse bu öğretmenden özel ders alıyormuş." "O yüzden bekliyormuş onu öğretmen." "Nerden bileyim ben..." Tabi bu korkudan o gün derse gitmemiştim. Akşam babası bizim öğretmeni aramış fırçalamış, "Sen kimsin bizim çocuğumuzu korkutuyosun." Malum bilinçli aile ezdirir mi hiç çocuğunu. Ben olsam korkumdan eve gelmem, öğretmende kalırım. Bizimkiler de böyle... Tabi sabah okulda öğretmenin nidâsını duydum, okulda ismim kulağında şamarı tüm gün çınladı.