Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Dead Can Dance

bullvar_katip

Administrator
Katılım
21 Mayıs 2024
Mesajlar
532,105
Dead Can Dance, 1981 yılında Melbourne, Avustralya'da kurulan müzik grubu. Grup, vokal ve enstrümantal olarak etnik ögeleri harmanlayıp yaptığı dünya müziği, kullandığı Orta Çağ ve gregoryen ezgileri ve ethereal tarzıyla bilinir. Brendan Perry ve Lisa Gerrard'ın başlıca üyeleri olduğu grup kurulduktan sonra İngiltere'ye taşındı ve ilk albümü Dead Can Dancei (1984) yayımladı. Albüm sonrasında gelen Garden of the Arcane Delights (1984) EP'si gibi grubun gelecek çalışmalarından farklı olarak post-punk ögeler içeriyordu. Gerrard ve Perry ikinci stüdyo albümlerini yayımlarken grubu ikili olarak devam ettirdiler. Grup 1998 yılına kadar etkin olup yedi albüm ve çeşitli derleme albümler yayımladı. Bireysel olarak ya da farklı kişilerle yaptıkları çalışmalardan sonra ikili 2005 yılında yeni bir tur için yeniden bir araya geldi. Gerrard ve Perry son olarak 2012 yılında Anastasis albümünü yayımlayıp bir dünya turu düzenlediler. Tarihçe Kuruluşu ve ilk yılları (1981-84) Avustralya'daki Little band akımının etkisiyle çeşitli gruplarda yer alan Brendan Perry ve Lisa Gerrard, 1980 yılında Gerrard'ın Junk Logic grubuyla sergilediği performans sırasında tanışmalarının ardından çıkmaya başladılar. Sonraki yıl Perry, bas gitarist Paul Erikson ve ayrıldığı The Marching Girls grubunun bateristi Simon Monroe ile Dead Can Dance'i kurdu. Birkaç ay sonra, tarzı Perry tarafından fazla avangart bulunsa da Gerrard gruba elektronik perküsyon ve geri vokal desteğiyle dahil oldu. Çoğunlukla Melbourne'un varoşları Prahran ve St Kilda'daki yerel mekanlarda verdikleri konserlerin ardından Avrupa'ya taşınma kararı aldılar. Perry bu kararı “Yaptığımız müziğin piyasası Avrupa’da daha geniş olduğu için Londra’ya gittik. Avustralya o zamanlar FM rock’tan ibaretti.” sözleriyle açıkladı. The Sun-Herald gazetesi, grubun müziğini "yoğun" ve "çaba gerektiren" sözleriyle tanımlayarak Joy Division gibi dönemin yeni çıkan İngiliz gruplarınkine benzetti. Nisan 1982’de Crystal Ballroom’da verdikleri konserin ardından Monroe haricindeki grup üyeleri Londra’ya gitti. Londra’da yeni bir baterist arayışına giren gruba, Gerrard ve Perry’nin Londra'nın doğusundaki Isle of Dogs bölgesinde bulunan dairelerinin yakınında yaşayan Peter Ulrich ile tanışmaları sonucu Ulrich de katıldı. Erikson ise ayrılarak Avustralya'ya döndü. İlk stüdyo albümlerinde yer alan “The Fatal Impact” ve “Frontier” parçalarının da bulunduğu dört şarkılık bir demo hazırladılar ve daha sanatsal yaklaşacakları düşüncesiyle büyük şirketler yerine bağımsız şirketlere gönderdiler. Grubun müziği 4AD kurucularından Ivo Watts-Russell’ın ilgisini çekti. Russell, Gerrard ve Perry ile tanıştıktan sonra Haziran 1983’te grubun sahne performansını görebilmek adına şirketin diğer grupları Xmal Deutschland ve Gene Loves Jezebel ile sahne alması için birkaç konser ayarladı. Russell’ın grubu beğenmesi sonucu 4AD ile anlaşma imzaladılar ve daha sonra Blackwing Studios'ta kayıt işlemlerine başladılar. İlk albümlerini kaydetmeleri için verilen iki haftalık süreç içerisinde Perry, yapımcılık görevini üstlenen John Fryer ile daha ilk günden anlaşmazlığa düştü ve sonuç olarak ortaya çıkan işten memnun kalmadı. Albümün kayıtlarında ses teknisyeni James Pinker ve bas gitarist Scott Rodger'ın da görev almasının yanı sıra gruptan ayrılan Paul Erikson da yer aldı. Kasım ayında İskoç rock grubu Cocteau Twins'e bir hafta süren Hollanda konserlerinde eşlik etmelerinin ardından BBC Radio 1'de yayımlanan Peel Session programında performans sergilediler. Dead Can Dance ve Spleen and Ideal (1984-87) Grubun ilk stüdyo albümü Dead Can Dance, Şubat 1984’te 4AD etiketiyle yayımlandı. Albümün Perry tarafından tasarlanan kapak çalışmasında, grubun adını tasvir ettiği düşüncesiyle başından beri kullandığı Papua Yeni Gine'den ayinsel bir maske bulunuyordu 4AD'nin resmî olmayan kayıtlarına göre albüm 15.000 kopya sattı. Aynı yıl içinde Garden of the Arcane Delights adlı dört şarkılık bir EP yayımladılar. Bu iki kayıt grubun diskografisinde baskın post-punk etkileriyle diğer albümlerden farklılık gösterir. Albümün yapımındaki önemli güçlerden olan Perry, bu dönemdeki müziğinde Joy Division, Public Image Ltd, Magazine ve daha deneysel olan Can gibi grupların etkili olduğunu belirtti. Peter Ulrich grubun bu dönemdeki sahne performansını "Sahne ekipmanımız daha da karmaşık hale geliyordu. Sahnede sürekli hareket halindeydik, enstrümanları değiştiriyorduk. Bu Dead Can Dance'in ilk dönemelerinde bile bilinen bir özelliğiydi ve konser süresince çarpıcı duygu değişimleri yaratıyordu." şeklinde anlattı. Gerrard ve Perry aynı yıl içinde 4AD sanatçılarının katılımıyla oluşan müzikal proje This Mortal Coil'in ilk albümü It'll End in Tearse "Waves Become Wings" ve "Dreams Made Flesh" şarkılarıyla katkıda bulundu. Dead Can Dance, sonraki çalışmalarını konuk müzisyenlerin eşliğinde Gerrard ve Perry'nin oluşturduğu ikiliyle sürdürdü. Perry bu durumu "Başlarda üyelerin birlikte yazdığı ve fikir ürettiği bir grup olmak istemiştik. Dead Can Dance'i yaratıcılıkları için katalizör olarak kullanabilirlerdi. Ancak zaman geçtikçe Lisa ve ben anladık ki yaptığımız müzik kendine özgüyken diğerleri bizimle aynı doğrultuda değildi. Bizim üretme kapasitemiz daha çok güçlendiğinden bu grup çalışması amacını sürdürmenin bir anlamı olmadığına karar verdik." sözleriyle açıkladı. İkinci stüdyo albümü Spleen and Ideal, 25 Kasım 1985'te 4AD etiketiyle yayımlandı. İkilinin müzikal tarzındaki değişimlerden birini temsil eden bu çalışmada, gitar ağırlıklı olan önceki albümden farklı olarak çello ve trombon gibi enstrümanlar kullanıldı. Albüm Birleşik Krallık'ın bağımsız müzik listelerinde iki numaraya ulaştı. Within the Realm of a Dying Sun, The Serpent's Egg ve Aion (1987-93) Dead Can Dance’in üçüncü stüdyo albümü Within the Realm of a Dying Sun, 27 Temmuz 1987’de yayımlandı. İkili; gitar, davul ve bas gibi enstrümanlarla müzikal vizyonlarını kısıtladıklarını düşündükleri için bu albümde özellikle karşısürüme dayalı barok yapılar üzerinde durarak klasik teoriye odaklandı ve synthesizer destekli klasik enstrümanlar eşliğinde klasik tarzda çalışma kararı aldı. Albümde barok ve neoklasisizm esintileri görülse de Gerrard’ın seslendirdiği ve albümün öne çıkan şarkılarından olan “Cantara”da doğu müziğinin etkisi de görülebilir. Şarkı listesinin ilk yarısının Perry’nin diğer yarısının ise Gerrard’ın seslendirdiği şarkılardan oluşmasının yanı sıra ikilinin vokal farklılıkları, albümün iki bölümden oluştuğu görüşünü ortaya çıkardı. Aynı yıl içinde yayımlanan 4AD sanatçılarının Lonely Is an Eyesore adlı derlemesine daha çok kabileye özgü ritimler barındıran "Frontier" ve "The Protagonist" şarkılarıyla katkıda bulundular. Dördüncü stüdyo albümü The Serpent’s Egg, 24 Ekim 1988’de 4AD etiketiyle yayımlandı. İkilinin yine erken dönem Avrupa müziği üzerinde durduğu albümün büyük bir kısmı, yaşadıkları küçük dairede kaydedildi. Albümde yer alan "The Host of Seraphim" adlı şarkı birçok filmde ve televizyon dizisinde kullanıldı. Ayrıca Gerrard’ın da rol aldığı İspanyol yapımı Agustí Villaronga filmi El niño de la lunanın müziğini ürettiler. Gerrard ve Perry, romantik birlikteliklerine son verseler de müzikal çalışmalarını sürdürerek beşinci stüdyo albümleri Aionu, Haziran 1990'da yayımladılar. Albümün kapağı için Hieronymus Bosch'un Dünyevi Zevkler Bahçesi adlı üç parçalı tablosundan bir kesit kullanıldı. Dead Can Dance'in bu çalışmasında eski döneme ait enstrümanlar ve barok unsurların yanı sıra "Saltarello" ve bir Gregoryen ezgisi olan "The Song of the Sibyl" gibi geleneksel eserlere de yer vermesi, Aionu grubun diskografisinde Orta Çağ müziğinin baskın olarak görüldüğü çalışma yapar. Albümün ardından yaptıkları dünya turuna ilk kez Amerika ayağını da dahil ettiler. Dead Can Dance dinleyicisi bu dönemde sadece bağımsız müzik hayranları ve gotik topluluğuyla sınırlı kalmayarak çeşitlendi. Aionun yayımlanmasının ardından Villaronga'nın Mercè Rodoreda'nın La mort i la primavera adlı eserini uyarlayarak çekmeyi planladığı filmin müziği üzerinde çalıştılar ancak film maddi yetersizlikler nedeniyle çekilemedi. 1991 yılında bireysel çalışmalarıyla ilgilenmelerinin yanı sıra tiyatro ve festival alanlarında çalıştılar ve İrlanda'da sahnelenen Kral Oedipus oyununun müziğini ürettiler. Ekim ayında iki yeni şarkıyı da içeren A Passage in Time derlemesi 4AD ve Rykodisc ortaklığıyla yayımlandı. Fransız müzisyen Hector Zazou'nun 1992'de yayımlanan konsept albümü Sahara Blue için "Youth" ve "Black Stream" şarkılarını kaydettiler. Into the Labyrinth, Spiritchaser ve dağılma (1993-98) küçükresim|sağ|upright=0.91|İkilinin Into the Labyrinth ile birlikte kayıt işlemlerini yapmaya başladığı Quivvy Kilise Stüdyosu. 1993 yılında Perry İrlanda'da, Gerrard ise Avustralya'da ayrı olarak çalışmalarını sürdürürken Gerrard'ın İrlanda'ya gitmesiyle stüdyo olarak kullandıkları Quivvy Kilisesi'nde bir araya geldiler. Üç aylık bir hazırlık ve kayıt sürecinin ardından 13 Eylül 1993'te altıncı stüdyo albümleri Into the Labyrinthi 4AD etiketiyle yayımladılar. 4AD'nin Warner Bros. Records ile anlaşması sonucu ikilinin ABD'de dağıtımı yapılan ilk stüdyo albümü olarak Dead Can Dance'in daha geniş çapta ulaşılabilir olmasını sağladı. Konuk müzisyenlerin yer verilmediği albümde Gerrard'ın yapay diliyle buluşan klasik vokalleri ve Perry'nin şiirsel söyleyişinin yanı sıra Gerrard'a eşlik de ettiği görülür. Kelt, orta doğu ve Orta Çağ ezgileri barındıran albüm, ikilinin dünya müziği olarak nitelendirilen albümlerindendir. "The Ubiquitous Mr. Lovegrove" ve "The Carnival Is Over" şarkıları promosyon teklileri olarak yayımlandı. "Yulunga (Spirit Dance)" ise Baraka filminin soundtrack albümünde yer alan "The Host of Seraphim" şarkısı ile birlikte promosyon teklisi olarak yayımlandı. Billboard 200 listesinde 122 numaraya kadar ilerleyebilen albüm, 500.000 satış rakamına ulaştı. Albümün ardından yapılan turda kaydedilen Toward the Within belgeseli Santa Monica, Kaliforniya'da Mayfair Music Hall'da Mark Magidson yönetmenliğinde çekildi ve 24 Ekim 1994'te yayımlandı. İkili 1995'te solo çalışmalarıyla ilgilendi ve aynı yıl içinde Gerrard'ın ilk solo albümü yayımlandı. Dead Can Dance'in yedinci stüdyo albümü Spiritchaser 3 Temmuz 1996'da 4AD/Warner Bros. etiketiyle yayımlandı. Albüm Quivvy Kilisesi'nde kaydedildi ve birkaç çalgı dışında tüm yapım görevini Gerrard ve Perry üstlendi. Grubun eski üyelerinden Peter Ulrich vurmalı çalgılarla albüme katkıda bulundu. Tarzıyla ilgili olarak Güney Amerika ve Afrika müziği esinli olduğu yorumları yapılan albüm, içerdiği etnik çalgılar ve vokallerle grubun dünya müziği deneyimlerindendir. Albüm Billboard Top World Albums listesine 1 numaradan giriş yaparken Billboard 200 listesinde 75 numaraya kadar ilerleyebildi. "The Snake and the Moon" şarkısı tekli olarak, "Nierika" ise promosyon teklisi olarak yayımlandı. Gerrard ve Perry, Spiritchaser albümünün ardından 1998 yılında yeni bir albümün hazırlığına başladı ancak daha sonra çalışmalarını sonlandırarak yollarını ayırdılar. Perry, üzerinde altı hafta kadar çalıştıklarını söylediği albümün kayıtlarına başladıklarında zıt yönde ilerlediklerini ve farklı müzikler yapmak istediklerini fark ettiklerini belirtti. Gerrard ise ayrılıklarıyla ilgili olarak albümün hazırlık sürecinin öncesinde Perry ile yeterince zaman geçirmemelerini sebep gösterdi. Yeniden bir araya gelmeleri (2005) küçükresim|sağ|Dead Can Dance 2005 yılında Milano'da. Dead Can Dance 2005 yılında yeni bir tur için tekrar bir araya geldi. Perry ile verdikleri bu kararı “Telefonda konuşuyorduk ve birlikte yaptığımız çalışmalardan bahsediyorduk. Hesaplanmış hiçbir şey yoktu. Birkaç kez görüştük ve arkadaşlığımızı yeniden kurabileceğimiz için birkaç konser verme düşüncesi mantıklı bir karar oldu.” sözleriyle açıklayan Gerrard, yeniden Dead Can Dance olarak sahne alacaklarının aklına hiç gelmediğini belirtti. İkili planladıkları tura mart ayında Olympia Theatre'da Avrupa ayağıyla başladı. Turun şarkı listesine önceki yıllardaki çalışmalarının yanında Perry'nin solo albümü Arkta da (2010) bulunan “Crescent” ve konser kayıtlarında "Saffron" adıyla geçen “Babylon” şarkılarını dahil ettiler. Eylül ayında Kuzey Amerika ayağına Seattle’da başlayan ikili, 25 Eylül’de Hollywood Bowl’da Jeff Rona’nın yönettiği orkestra eşliğinde bir konser verdi. Yıl sonuna kadar süren konserlerin ardından birçok canlı kaydın yanı sıra Selections from Europe 2005 derlemesi gibi sınırlı sayıda üretilen konser albümleri yayımlandı. Turun sona ermesinin hemen ardından 25 Ekim'de Memento adlı derleme albümü yayımlandı. İkili daha sonra yeniden solo kariyerlerine yönelerek albümler yayımlayıp farklı müzisyenlerle iş birliklerinde bulundular. Anastasis (2012-günümüz) [[Dosya:Dead Can Dance9.jpg|küçükresim|sol|Dead Can Dance 2013 yılında Barselona'da sahnede.]] İkili, 2009 yılında Gerrard'ın Avustralya'daki evinin yakınlarında çıkan orman yangınından sonra iletişime geçtiler ve zamanla yeniden birlikte çalışma kararı aldılar. 2011 yılında çalışmalarına başlayan ikili, üç buçuk ay süren kayıt sürecini Quivvy Kilisesi'nde gerçekleştirdi. Eylül 2011'den itibaren 2005 yılındaki turda kaydedilen şarkıları içeren Live Happenings adlı beş seriden oluşan EP albümleri internet sitelerinde ücretsiz olarak yayımladılar. 13 Ağustos 2012'de on altı yılın ardından PIAS Recordings etiketiyle Yunancada "yeniden doğuş, diriliş" anlamına gelen Anastasis adlı yeni bir stüdyo albümü yayımladılar. İkilinin Akdeniz müziği üzerinde durduğu albümde Yunan müziği ve kültürü başlıca etkilerden oldu. Billboard 200'de 46 numarayı görebilen albüm, Billboard Top World Albums listesinde zirveye ulaştı. Ağustos 2012'de albümün tanıtımı için Vancouver'da başladıkları dünya turunu Temmuz 2013'te Santiago, Şili'de sonlandırdılar. Nisan 2013'te turda kaydedilen In Concert albümünü yayımladılar. 2014 yılında resmî sitelerinden 2015 ilkbaharı için yeni bir tur yapmaya hazırlandıklarını ancak ertelemek durumunda kaldıklarını duyurdular. Sanatı Müzikal tarzı Dead Can Dance’in müziği kuruluşundan bu yana post-punk, gotik rock, ethereal wave, neoklasik dark wave, dünya müziği, ambient, new age gibi tarzlarla ve çeşitli kültürlerin müzikleriyle ilişkilendirildi. Lisa Gerrard grubun değişen ve arayış içinde olan müziğini “farklı müziklerin, yapıların ve renklerin keşfinin sanatı” olarak tanımladı. Grup post-punk ağırlıklı ilk albümünü yayımladığında tarzı hakkında yapılan “morbid gotik” yorumlarını ve doğrudan gotik kültürüyle gruplandırılmalarını reddederek yüzeysel bir tasvir olduğunu savundu. Gerrard’ın daha çok Perry’ye hitap ettiğini söylediği ilk dönem çalışmalarından sonra neoklasik, barok ve çeşitli etnik ögeler içeren albümler yaptılar. Sonraki yıllarda da müzikteki arayışlarını sürdürerek imza attıkları çalışmalarda eleştirmenlerce farklı kültür ve dönemlerin etkisi hissedildi. Chicago Tribune yazarlarından Joshua Klein, ikilinin müziği için “Dead Can Dance dünyanın her yerinden ve farklı zaman aralıklarından edindikleri Orta Doğu ağıtları, Kelt folkloru, new age karışımları ve Orta Çağ ilahileri gibi geleneksel müzik parçalarını bir araya getirerek şüphesiz eşsiz bir şeyler üretiyor.” yorumunu yaptı. Müzik eleştirmeni Stephen Holden bir konserdeki izlenimlerini "Tarzı Anglo-Keltik kökenli olsa da Gerrard, sesini diğer tarihi ve evrensel yankıları sunabilmek için Orta Çağ litürjik ilahilerinden Orta Doğu dans müziğine kadar esnetiyor. Baş vokalleri paylaşan Perry ise daha çok rockçı. [...] Dead Can Dance'i çok amaçlı törensel mistisizmi amaç edinen diğer birçok gruptan üstün kılan şey, dengeli yapısına ve bir klasik müzik korosununkine benzeyen dinamik hassasiyetine verdiği önem." sözleriyle aktardı. Etkilendikleri Gerrard, İrlandalı babasının göç ettiği Melbourne’da bir Türk-Yunan banliyösü olan Prahran’da evlerden yükselen Akdeniz müziğiyle büyüdüğünü ve grubun müziğindeki dikkat çeken unsurlardan biri olan benzersiz yapay dilinin muhtemelen bu çevrenin etkisiyle oluştuğunu söyledi. Perry, İngiliz-İrlandalı ailesinin Auckland’a taşınması sonucu farklı kültürlerle tanışmasının yanı sıra “Public Image Ltd ve Joy Division gibi post-punk gruplar dinlemek, sesin somut duyguları ve atmosferi ifade etmek için kullanıldığı müziği yapmam konusunda bana ilham verdi.” sözleriyle müzikal faaliyetlerindeki etkilerden söz etti. Üyeler Mevcut üyeler Brendan Perry– vokaller, perküsyon, gitar, buzuki Lisa Gerrard– vokaller, perküsyon Eski üyeler Peter Ulrich– perküsyon Scott Roger– gitar James Pinker– perküsyon Paul Erikson– bas gitar Simon Monroe– bateri Diskografi Dead Can Dance (1984) Spleen and Ideal (1985) Within the Realm of a Dying Sun (1987) The Serpent's Egg (1988) Aion (1990) Into the Labyrinth (1993) Spiritchaser (1996) Anastasis (2012) Dionysus (2018) Kaynakça Dipnotlar Bibliyografi Dış bağlantılar Kategori:Avustralyalı rock müzik grupları Kategori:Victoria Kategori:Dünya'da müzik Kategori:Post punk grupları Kategori:4AD sanatçıları Kategori:1981'de kurulan müzik grupları Kategori:1998'de dağılan müzik grupları
 

Tema özelleştirme sistemi

Bu menüden forum temasının bazı alanlarını kendinize özel olarak düzenleye bilirsiniz.

Zevkine göre renk kombinasyonunu belirle

Tam ekran yada dar ekran

Temanızın gövde büyüklüğünü sevkiniz, ihtiyacınıza göre dar yada geniş olarak kulana bilirsiniz.

Izgara yada normal mod

Temanızda forum listeleme yapısını ızgara yapısında yada normal yapıda listemek için kullanabilirsiniz.

Forum arkaplan resimleri

Forum arkaplanlarına eklenmiş olan resimlerinin kontrolü senin elinde, resimleri aç/kapat

Sidebar blogunu kapat/aç

Forumun kalabalığında kurtulmak için sidebar (kenar çubuğunu) açıp/kapatarak gereksiz kalabalıklardan kurtula bilirsiniz.

Yapışkan sidebar kapat/aç

Yapışkan sidebar ile sidebar alanını daha hızlı ve verimli kullanabilirsiniz.

Radius aç/kapat

Blok köşelerinde bulunan kıvrımları kapat/aç bu şekilde tarzını yansıt.

Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Geri