Filozof imparator Marcus Aurelius, "Her insan değer verdiği şeyler kadar değerlidir." sözüyle insan değerini anlatmış. Ancak, tüketim çağında bu söz umutsuzluğa dönüşebilir. Aurelius'un değerleri günümüzde hâlâ geçerli mi? Değer kavramı geniş ve zorlu bir konu; insanın değeri objektif ve subjektif kriterlere bağlıdır. Bir meslek erbabını değerli yapan, o mesleğin kabul görmüş kriterleridir. Bir bilim insanı için saygın bir dergide makalesi yayımlandıysa, atıfla karşılandıysa, başarılı eleştiriler aldıysa ve dünyadaki meslektaşları arasında öne çıktıysa, o kişi o alanda "değerli" kabul edilir. Hipokrat, tıp alanında objektif bir kriter olan etiği ortaya koymuştur. Mesleklerin etiği ve felsefesi, o mesleğe gerçek değer katan unsurdu. Sübjektif olanlar ise bireysel değer yargılarımızı belirler. Birine değer verdiğimizde, aslında o kişiye kendimizi yansıtırız. Değer, gözümüzde varsa, var olur. Değer verdikçe değer kazanır. Ancak, beklentilerimizi karşılamayan değeri görmeyince, incinmek kaçınılmaz olabilir. Nedenini anladığımızda, sorun ortadan kalkar ve değerimiz bize geri döner. Kendimize inanmak ve kendi değerimizi bilmek, başkalarının belirleyebileceğinden daha değerlidir. Kimse kimsenin değerini belirleyemez. Değer subjektiftir ve kişiden kişiye değişir. Önemli olan, kendimizin değerini farkında olmak ve başkalarından beklentilerimizi azaltarak içsel mutluluğu bulmaktır. Epiktetos'un dediği gibi, "Kendi değerini sen belirlersin." Yüzleşmek zor olabilir, ama doğru değeri görebilmek için kendimizle yüzleşmek gerekir. Eğer beklentilerin karşılanmadıysa, değerimizi başkalarının vereceği beklemeden bilmeliyiz. Sonuç olarak, insanların bize vereceği değeri beklemek yerine, kendi değerimizi bilmek ve ona göre davranmak önemlidir.