Delilik, Albert Einstein'ın tanımladığı gibi, "hep aynı şeyleri yapıp, sonuçlarının bu defa farklı olacağını sanma hali" olarak görülebilir. Ancak, deliliğin başlangıç noktasını belirleyen bir başka önemli faktör de göz ardı edilmemelidir: Eylemsizlik.
Eylemsizlik, bir kişinin potansiyelini ve "yapabilirliğini" unutması ve hiçbir şey yapmamayı tercih etmesidir. Bu durum, eylemin sonuçlarının her defasında aynı olacağını varsaymak ve bu nedenle hiçbir girişimde bulunmamak anlamına gelir. Einstein'ın tanımına ek olarak, deliliğin başlangıç noktası, bireyin kendini "yapabilen" konumdan çıkarması ve pasif bir hale düşmesidir.
Bu pasiflik, bireyin potansiyelini ve yaratıcılığını kısıtlar ve bir tür zihinsel hapishane yaratır. Kişinin kendisiyle ilgili inançları ve beklentileri, düşünme ve eylem biçimlerini şekillendirir ve sonuçta deliliğin temelini oluşturur. Bu nedenle, deliliğin başlangıç noktası, eylemsizliğin ve "yapabilirliğin" reddedilmesinden kaynaklanan bir zihinsel sapma olarak görülebilir.
Einstein'ın tanımına yeni bir boyut katarak, deliliğin yalnızca tekrarlayan eylemlerle ilgili olmadığını, aynı zamanda eylemsizlik ve potansiyelinin farkında olmama durumuyla da ilişkili olduğunu öne sürüyoruz. Bu bakış açısı, deliliğin daha derin ve karmaşık doğasını ortaya koymakta ve bireyin kendi düşünme ve eylem süreçlerini sorgulamaya teşvik etmektedir.
Eylemsizlik, bir kişinin potansiyelini ve "yapabilirliğini" unutması ve hiçbir şey yapmamayı tercih etmesidir. Bu durum, eylemin sonuçlarının her defasında aynı olacağını varsaymak ve bu nedenle hiçbir girişimde bulunmamak anlamına gelir. Einstein'ın tanımına ek olarak, deliliğin başlangıç noktası, bireyin kendini "yapabilen" konumdan çıkarması ve pasif bir hale düşmesidir.
Bu pasiflik, bireyin potansiyelini ve yaratıcılığını kısıtlar ve bir tür zihinsel hapishane yaratır. Kişinin kendisiyle ilgili inançları ve beklentileri, düşünme ve eylem biçimlerini şekillendirir ve sonuçta deliliğin temelini oluşturur. Bu nedenle, deliliğin başlangıç noktası, eylemsizliğin ve "yapabilirliğin" reddedilmesinden kaynaklanan bir zihinsel sapma olarak görülebilir.
Einstein'ın tanımına yeni bir boyut katarak, deliliğin yalnızca tekrarlayan eylemlerle ilgili olmadığını, aynı zamanda eylemsizlik ve potansiyelinin farkında olmama durumuyla da ilişkili olduğunu öne sürüyoruz. Bu bakış açısı, deliliğin daha derin ve karmaşık doğasını ortaya koymakta ve bireyin kendi düşünme ve eylem süreçlerini sorgulamaya teşvik etmektedir.