Derinlemesine Araştırma Laboratuvarı ya da Derin Araştırma Laboratuvarı (kısaca DAL), 12 Eylül Darbesi sonrası dönemde Ankara Emniyet Müdürlüğü içinde "D Grubu" olarak anılan siyasi şubeye verilen ad. D Grubu daha sonra, 'D'nin Arapça okunuşuyla 'DAL' olarak anılmaya başlanmıştır. Şube, 12 Eylül Darbesi'nde gözaltına alınan kişilere yönelik sistematik işkence ve kötü muamele suçlarıyla gündeme gelmişti. Birçok kişinin yaşamını yitirdiği ve 100'e yakın kişinin sakat kaldığı Derinlemesine Araştırma Laboratuvarı'nda daha sonra İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve Ordu Valiliği yapacak olan Kemal Yazıcıoğlu da görev almıştır. O dönem 'Komiser Kemal' olarak tanınan Yazıcıoğlu'nun bizzat işkencelerde bulunduğu da iddialar arasındadır. Yazıcıoğlu, 12 Eylül dönemiyle ilgili bir savcılık soruşturmasında "DAL Grubu Operasyon ve Sorgu şeflerinden" olarak şüpheli konumunda yer almıştır. Sırrı Süreyya Önder, Ali Asker, Orhan Taylan, Murat Çelikkan gibi isimler o dönemde bir müddet burada kalmıştır. DAL’dan geçmiş ama travmayı atlatamamış binlerce insan olduğu tanıklar tarafından ifade edilmektedir. Bu merkeze getirildikten sonra kendisinden haber alınamayanların olduğu yönünde iddialar da bulunmaktadır. 12 Eylül iddianamesinde, Diyarbakır Askeri Cezaevi ile Mamak Askerî Cezaevinin, sistematik işkencenin merkezi haline getirildiği belirtildi ve Ankara Emniyet Müdürlüğündeki DAL’ın, Adıyaman’da Pirin Palas'ın ve İstanbul Gayrettepe’nin öne çıkan işkence merkezlerinden olduğu vurgulandı. İddianamede ayrıca gözaltına alınanların sağ görüşlü iseler sol görüşlü, sol görüşlü iseler sağ görüşlü polis ve askerden oluşturulan işkenceci ekipler tarafından sorgulandığı da yer almıştır. Ankara Emniyetinde polis amirleri Zeki Kaman ve Dürüst Oktay’ın işkence uygulamalarında öne çıktığı da söylendi. 12 Eylül dönemindeki işkence ve kötü muamele iddialarının soruşturulması kapsamında, bu şubede görev alanların da ifadelerine başvuruldu. Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde süren 12 Eylül davasından ayrı olarak yürütülen 'sistematik işkence ve kötü muamele' soruşturmasında, DAL grubunda o tarihlerde görev yapan polislerin ifadesi alındı. Hakkında Dal (12 Eylül'ün İşkence Merkezi) adlı kitapta dönemin tanıklıklarına yer verilmiştir. Esra Kahraman, Segâh Makamı adlı dönem romanındaki kahramanının DAL’dan anlatılarına yer verir. Ayşegül Devecioğlu, 2008 Orhan Kemal Roman Armağanı’nı aldığı kitabı Ağlayan Dağ Susan Nehir'in hikâyesini, eşi Behçet Dinlerer'in askeri darbenin ardından yakalanıp DAL’da öldürülmesinden sonra saklandığı bir Çingenenin evinde geçirdiği zaman üzerine kurmuştur: "Korkunun toplumun bütün hücrelerine kadar işlediği, ülkenin her yanında sobaların günlerce odun kömür yerine kitap yaktığı, insanların birbirlerine selam alıp vermekten korktuğu o günlerde, iki buçuk yaşındaki oğlumla, çocukluğumdan beri tanıdığım ve anne yerine koyduğum bir Çingene kadının evinde saklandım." Alime Mitap, eşi Nasuh Mitap ile birlikte kaldığı merkezde gördüğü işkenceleri, Eylül Karanlığından adlı bir resim sergisi ve kitapta anlattı. Ayrıca bakınız İmran Aydın Hasan Asker Özmen Kaynakça