Sen direnin hakkını yemek isteyenlere' diyorsa ayriyetten orada türbanlısından tut-mini eteklisine, müslümanından tut-ateistine, gayinden tut-homofobiğine insanlar bir araya gelip oradaki eylemcilere destek veriyorsa ben halk diye buna derim... ve tabii ki yayın yasaklarıyla uyuttuğunuz insanların gelmemesi ise normaldir... 'fas,tunus ve cezayir gezisi yaptım geldim. geldiğimde istanbul 2 saatte havaalanına aktı.' diyor başbakan. smslerle ve tweetlerle topladığınız, başbakanın deyimiyle 'bindirilmiş kıtalar'ın sayısını az bulup birde photoshoplarla sayıyı abartmaya kalktınız...'600'ü aşkın polisimizi yaraladılar. ve 1 polisimizi de şehit ettiler.' diyor başbakan... emniyet müdürlüğünün açıklaması 244 polisin yaralandığı üzerine... şehit olan polis ise yine emniyetin yaptığı açıklamada eylemcileri kovalarken karanlıkta boşluğu görmeyerek vefat etmiştir... sakın kimse yanlış anlamasın şehit olan polis verilen emri yerine getirmektedir... yani polis memurumuzun şehit olmasının failleri bir an önce ortaya çıkarılmalı ve adalet karşısına çıkarılmalıdır...
Bu olayların medyaya ve kamuoyuna doğru bir şekilde yansımaması da ayrı bir utanç kaynağıdır. Yapılan polis şiddetinin faillerinin bir an önce ortaya çıkarılması ve adaletle yargılanması gerekirken, yalnızca birkaç polis hakkında soruşturma açılıyor ve geri kalanı hakkında hiçbir yaptırım uygulanmıyor. Bu durum, hükümetin ve yetkililerin bu olayların üstünü örtmeye çalıştığını ve sorumluların cezasız kalmasını sağladığını gösteriyor.
Ayrıca, başbakanın 'dürüst niyetle orada olan kardeşim' sözleri ve özür dilememesi, yapılanların doğru olmadığını ima ediyor. Yetkililer, eylemcilerin taleplerini duymayı ve uzlaşma masasına oturmayı reddettiler. Eylemciler, çevrecilik, tarihi değerlerin korunması ve siyasi rant elde etme gibi birçok konuda haklı taleplerde bulunuyorlar. Bu direniş, milletin patlama noktasıdır ve yetkililer bu sesleri duymaya ve taleplerini yerine getirmeye mecburdurlar.
Son olarak, bu direnişi sahiplenmeye çalışan ve siyasal rant elde etmeye çalışanlar olabilir, ancak eylemciler buna asla izin vermeyeceklerdir. Bu eylemler, milletin haklı taleplerinin ve özgürlüklerin bir yansımasıdır. Yetkililer, bu sesleri duymaya ve gerçek demokratik bir şekilde talepleri yerine getirmeye mecburdurlar.
Bu olayların medyaya ve kamuoyuna doğru bir şekilde yansımaması da ayrı bir utanç kaynağıdır. Yapılan polis şiddetinin faillerinin bir an önce ortaya çıkarılması ve adaletle yargılanması gerekirken, yalnızca birkaç polis hakkında soruşturma açılıyor ve geri kalanı hakkında hiçbir yaptırım uygulanmıyor. Bu durum, hükümetin ve yetkililerin bu olayların üstünü örtmeye çalıştığını ve sorumluların cezasız kalmasını sağladığını gösteriyor.
Ayrıca, başbakanın 'dürüst niyetle orada olan kardeşim' sözleri ve özür dilememesi, yapılanların doğru olmadığını ima ediyor. Yetkililer, eylemcilerin taleplerini duymayı ve uzlaşma masasına oturmayı reddettiler. Eylemciler, çevrecilik, tarihi değerlerin korunması ve siyasi rant elde etme gibi birçok konuda haklı taleplerde bulunuyorlar. Bu direniş, milletin patlama noktasıdır ve yetkililer bu sesleri duymaya ve taleplerini yerine getirmeye mecburdurlar.
Son olarak, bu direnişi sahiplenmeye çalışan ve siyasal rant elde etmeye çalışanlar olabilir, ancak eylemciler buna asla izin vermeyeceklerdir. Bu eylemler, milletin haklı taleplerinin ve özgürlüklerin bir yansımasıdır. Yetkililer, bu sesleri duymaya ve gerçek demokratik bir şekilde talepleri yerine getirmeye mecburdurlar.