Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, seyahat vizesi, işçi vizesi ve ticari vize ile Suudi Arabistan'a giden hacı adayı Türk vatandaşlarını Suudi Arabistan yönetimine şikayet ettiği ortaya çıktı. Bu şikayetler sonucunda, suudilerin söz konusu Türk vatandaşlarını otel otel araması ve 10 bin riyal (86 bin TL) ceza keserek sınır dışı etmesi dikkat çekiyor.
Yaklaşık 20-25 bin Türk vatandaşı etkileyen bu sorunun kaynağı, Diyanet İşleri Başkanlığı Hac Hizmetleri Daire Başkanı Hüseyin Demirhan'ın kendi itirafıyla ortaya çıktı. Demirhan, "Suudi Arabistan'a seyahat eden Türk vatandaşlarının bir kısmının vize statülerini değiştirerek yasadışı olarak ülkede kaldıkları ve çalışarak suistimal ettikleri tespit edildi" açıklamasında bulundu.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bu tutumu, Türk vatandaşlarını doğrudan etkileyen ve on binlerce kişiyi sorunlarla karşı karşıya bırakan bir durum yaratmışa. Bu olay, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Türkiye'deki rolüne ve sorumluluklarına dair ciddi soru işaretleri doğurmaktadır.
Diyanet İşleri Başkanlığı, bu olayla ilgili açıklama yapmalı ve sorumlular hakkında gerekli adımları atmalıdır. Ayrıca, Türk vatandaşlarının hak ve çıkarlarını korumaya yönelik etkili önlemler alması beklenmektedir. Bu durum, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Türkiye'deki varlığının ve işlevselliğinin sorgulanmasına yol açan ciddi bir krizdir.
Diyanet, bu ülkenin üstündeki en büyük kamburdur ve laik Türkiye Cumhuriyeti'nin değerlerine ters düşen tutumları nedeniyle defalarca eleştirilmiştir. Bu olay, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yetkilerinin ve sorumluluklarının yeniden değerlendirilmesi gerektiğini göstermektedir.
Yaklaşık 20-25 bin Türk vatandaşı etkileyen bu sorunun kaynağı, Diyanet İşleri Başkanlığı Hac Hizmetleri Daire Başkanı Hüseyin Demirhan'ın kendi itirafıyla ortaya çıktı. Demirhan, "Suudi Arabistan'a seyahat eden Türk vatandaşlarının bir kısmının vize statülerini değiştirerek yasadışı olarak ülkede kaldıkları ve çalışarak suistimal ettikleri tespit edildi" açıklamasında bulundu.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bu tutumu, Türk vatandaşlarını doğrudan etkileyen ve on binlerce kişiyi sorunlarla karşı karşıya bırakan bir durum yaratmışa. Bu olay, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Türkiye'deki rolüne ve sorumluluklarına dair ciddi soru işaretleri doğurmaktadır.
Diyanet İşleri Başkanlığı, bu olayla ilgili açıklama yapmalı ve sorumlular hakkında gerekli adımları atmalıdır. Ayrıca, Türk vatandaşlarının hak ve çıkarlarını korumaya yönelik etkili önlemler alması beklenmektedir. Bu durum, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Türkiye'deki varlığının ve işlevselliğinin sorgulanmasına yol açan ciddi bir krizdir.
Diyanet, bu ülkenin üstündeki en büyük kamburdur ve laik Türkiye Cumhuriyeti'nin değerlerine ters düşen tutumları nedeniyle defalarca eleştirilmiştir. Bu olay, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yetkilerinin ve sorumluluklarının yeniden değerlendirilmesi gerektiğini göstermektedir.