Samuel L. Jackson'ın her zamanki muhteşem performansının da ötesinde canlandırdığı Stephen karakteri hakkında, oldukça şık bir analizin Türkçesini sizlerle paylaşayım. İzlerken yaşadığımız duyguların, düzgün ve anlamlı cümlelerle aktarılmış enfes bir yansıması olarak nitelendirebilirim.
Stephen aslında "ev kölesi" konseptinin aşırı abartılmış bir örneğidir. Afro-Amerikan kültüründe uzun yıllardır mevcut olan bu kavram, köle sahibi Güney'de çoğu kölenin tarlada çalıştığı, ağır, tehlikeli ve sefil işler yaptığı bir yapıya sahipti. Ancak daha küçük bir grup köle kişisel hizmetkar olarak çalıştırılıyordu. Bu kişiler efendilerinin evlerinde temizlik, yemek pişirme ve sofrada hizmet gibi görevlerde bulunurdu. Ev köleleri, efendilerinin yanında görmek isteyecekleri kişiler olarak seçilir ve eğitilirdi: prezantabl, iyi konuşabilen ve kibar tavırlara sahip olmaları beklenen, fakat aynı zamanda itaatkar olan bireyler.
Buradaki temel mantık, ev kölelerinin efendilerine olan yakınlıklarından faydalandıkları düşüncesini taşır. İyi giyinir, iyi beslenir ve görevleri daha az zor ve tehlikeli olduğundan dolayı diğer kölelere nazaran ayrıcalıklı bir konumları vardı. Kendilerine sağlanan bu ayrıcalıklar, sistemi değiştirmeye daha az yönlendirecekleri savunulmaktadır. Stephen, bu konseptin en iyi şekilde tasvir edilen karakteridir. Zeki ve işbirlikçi olan Stephen, uzun süredir plantasyonda çalışmaktadır. Candie'nin babasının gözüne girmeyi başaran Stephen, kendisine büyük bir sorumluluk verilmiş ve Calving ile uzun soluklu ve sevgi dolu bir ilişki geliştirmiştir.
Köle sahiplerinin, itaatkâr kalan kölelere karşı genellikle sevgi geliştirdiği ve kölelerin de itaatkar kaldıkça efendilerini yardımsever olarak gördükleri bir ortamda Stephen, bu rolü en iyi şekilde yerine getiren karakterdir. Zeki olmasına rağmen tehdit oluşturacak şekilde davranmazken, Candie'ye faydalı olmak adına stratejik şekilde zekasını kullanmayı öğrenmiştir.
Görünüşe göre Stephen'ın asıl motivasyonu kendi çıkarlarıdır. Hayatta kalmak ve gelişmek isteyen Stephen, bu amaca ulaşmanın en iyi yolunun efendisine faydalı olmak olduğuna karar vermiştir. Diğer kölelerle ilgilenmeyen, onların durumunu düzeltmek veya korumak gibi bir arzusu olmayan Stephen, kendi esareti kolay olduğu sürece diğer kölelerin esaret altında olmasından memnuniyet duymaktadır.
Candie, siyahların kendisine hizmet etmek için var olduğu ve bunu doğal bir hak olarak gördüğü bir ortamda yetişmiştir. İyi hizmet edenleri yararlı olarak gören Candie, Stephen ile kurduğu ilişkide efendisine karşı bağlılığını ve güvenilirliğini bulmuştur. Her ne kadar Stephen ona hizmet ediyor olsa da aslında Candie'nin mülkü olduğunu bilen bir gerçeklik mevcuttur.
Stephen'ın bilgeliği ve yeteneklerinin çiftliği yönetmede faydalı olduğunu anlayan Candie, ona saygı duymaktadır. Ancak Candie, aslında Stephen'ın da kendisinin mülkü olduğunu kabul etmektedir. Bu nedenle aralarındaki ilişki, eşit olmaktan ziyade, birinde yetkinlik, diğerinde güç olmakla kabul edilen bir tuhaf denge üzerine kuruludur.
Kısacası, Stephen karakteri kölelik sisteminde var olmayı ve gelişmeyi amaçlar. Kendi çıkarları doğrultusunda hareket eden onun, diğer kölelerin durumundan kaygı duymadığı ve kendi esareti kolay olduğu müddetçe diğer kölelerin esaretine sessiz kaldığı anlaşılmaktadır. Candie'nin ise Stephen'ın yeteneklerine ve bilgeliğine saygı duyduğu ve onu yönetimde faydalı bulduğu bir gerçektir. Ancak Candie, Stephen'ı mülkü olarak görmekten ve bu gerçeği kabullenmekten kaçınmaz. Bu nedenle aralarındaki ilişki, eşitlikten ziyade bir dengedir.
Stephen aslında "ev kölesi" konseptinin aşırı abartılmış bir örneğidir. Afro-Amerikan kültüründe uzun yıllardır mevcut olan bu kavram, köle sahibi Güney'de çoğu kölenin tarlada çalıştığı, ağır, tehlikeli ve sefil işler yaptığı bir yapıya sahipti. Ancak daha küçük bir grup köle kişisel hizmetkar olarak çalıştırılıyordu. Bu kişiler efendilerinin evlerinde temizlik, yemek pişirme ve sofrada hizmet gibi görevlerde bulunurdu. Ev köleleri, efendilerinin yanında görmek isteyecekleri kişiler olarak seçilir ve eğitilirdi: prezantabl, iyi konuşabilen ve kibar tavırlara sahip olmaları beklenen, fakat aynı zamanda itaatkar olan bireyler.
Buradaki temel mantık, ev kölelerinin efendilerine olan yakınlıklarından faydalandıkları düşüncesini taşır. İyi giyinir, iyi beslenir ve görevleri daha az zor ve tehlikeli olduğundan dolayı diğer kölelere nazaran ayrıcalıklı bir konumları vardı. Kendilerine sağlanan bu ayrıcalıklar, sistemi değiştirmeye daha az yönlendirecekleri savunulmaktadır. Stephen, bu konseptin en iyi şekilde tasvir edilen karakteridir. Zeki ve işbirlikçi olan Stephen, uzun süredir plantasyonda çalışmaktadır. Candie'nin babasının gözüne girmeyi başaran Stephen, kendisine büyük bir sorumluluk verilmiş ve Calving ile uzun soluklu ve sevgi dolu bir ilişki geliştirmiştir.
Köle sahiplerinin, itaatkâr kalan kölelere karşı genellikle sevgi geliştirdiği ve kölelerin de itaatkar kaldıkça efendilerini yardımsever olarak gördükleri bir ortamda Stephen, bu rolü en iyi şekilde yerine getiren karakterdir. Zeki olmasına rağmen tehdit oluşturacak şekilde davranmazken, Candie'ye faydalı olmak adına stratejik şekilde zekasını kullanmayı öğrenmiştir.
Görünüşe göre Stephen'ın asıl motivasyonu kendi çıkarlarıdır. Hayatta kalmak ve gelişmek isteyen Stephen, bu amaca ulaşmanın en iyi yolunun efendisine faydalı olmak olduğuna karar vermiştir. Diğer kölelerle ilgilenmeyen, onların durumunu düzeltmek veya korumak gibi bir arzusu olmayan Stephen, kendi esareti kolay olduğu sürece diğer kölelerin esaret altında olmasından memnuniyet duymaktadır.
Candie, siyahların kendisine hizmet etmek için var olduğu ve bunu doğal bir hak olarak gördüğü bir ortamda yetişmiştir. İyi hizmet edenleri yararlı olarak gören Candie, Stephen ile kurduğu ilişkide efendisine karşı bağlılığını ve güvenilirliğini bulmuştur. Her ne kadar Stephen ona hizmet ediyor olsa da aslında Candie'nin mülkü olduğunu bilen bir gerçeklik mevcuttur.
Stephen'ın bilgeliği ve yeteneklerinin çiftliği yönetmede faydalı olduğunu anlayan Candie, ona saygı duymaktadır. Ancak Candie, aslında Stephen'ın da kendisinin mülkü olduğunu kabul etmektedir. Bu nedenle aralarındaki ilişki, eşit olmaktan ziyade, birinde yetkinlik, diğerinde güç olmakla kabul edilen bir tuhaf denge üzerine kuruludur.
Kısacası, Stephen karakteri kölelik sisteminde var olmayı ve gelişmeyi amaçlar. Kendi çıkarları doğrultusunda hareket eden onun, diğer kölelerin durumundan kaygı duymadığı ve kendi esareti kolay olduğu müddetçe diğer kölelerin esaretine sessiz kaldığı anlaşılmaktadır. Candie'nin ise Stephen'ın yeteneklerine ve bilgeliğine saygı duyduğu ve onu yönetimde faydalı bulduğu bir gerçektir. Ancak Candie, Stephen'ı mülkü olarak görmekten ve bu gerçeği kabullenmekten kaçınmaz. Bu nedenle aralarındaki ilişki, eşitlikten ziyade bir dengedir.
