Kazanan tarafın belirleyeceği yeni dünya düzeni, tarihin akışını değiştirdi. İlk Dünya Savaşı'nın ardından imparatorlukların çöküşü ve milliyetçilik akımının yükselişi ile ulus devletlerin doğuşu, dünya siyasetinde büyük bir değişime yol açtı. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ise Soğuk Savaş'ın eklenmesiyle doğu ve batı arasına komünizm ve kapitalizm gibi ideolojilerin ayrıştırdığı bir uçurum oluştu. Bu durum, küresel ekonomik düzenin de kökten değişim geçirmesine yol açtı. Üçüncü Dünya Savaşı ise potansiyel çatışma bölgelerine bakıldığında; Kuzey Kore-Güney Kore, Çin-Tayland, Rusya-Ukrayna ve en önemlisi İsrail-Ortadoğu gibi alanlarda gerilimlerin tırmandığı görülüyor. Bu savaşın kazananının dünya üzerinde belirleyici olacağı düşünülüyor ve özellikle Ortadoğu'daki çatışmanın tüm dünyayı etkileyeceği öngörülüyor. Dolayısıyla dinî inançlar ve siyasal yapılar ciddi bir dönüşüm yaşayabilir. Bu savaş sonrasında kimin galip geleceği ise belirsiz görünüyor; ancak Ortadoğu haricinde Çin-Rusya-Kuzey Kore ittifakının güçlü olduğu düşünülüyor ve bu durumun ABD tarafından desteklense bile savaşın sınırlı kalacağı tahmin ediliyor. Bu noktada asıl 3. Dünya Savaşı'nı başlatacak olan bölgenin Ortadoğu olacağı öngörülüyor. Batı dünyasının, Ortadoğu'yu İslam terörünün ana merkezi olarak görmesi sebebiyle İsrail'in ilerlemesine sessiz kaldığı ve hatta desteklediği görülüyor. Ancak bu durumun uzun vadede hesap hatası olarak değerlendirilebileceği düşünülüyor, çünkü bastırılmış İslam coğrafyasının daha fazla terör olayına sebebiyet verebileceği öngörülüyor. Eğer İslam ülkeleri, Batı destekli İsrail'in ilerlemesini durdurmak için bir araya gelirse (ki buna savaşın içine çekilmek için zorlanabileceği düşünülüyor), Batı ülkelerinin de İsrail'e destek vererek müdahil olmaları ve sonrasında Rusya-Çin-Kuzey Kore ittifakının dikkatlerini bu bölgeye çekmeleri olasılığı yüksek görülüyor. Bu durumda, Batı ülkeleri ve İsrail'in savaşı kazanması halinde, Ortadoğu'da genişleyen bir İsrail devletinin oluşması ve İslam coğrafyasının baskı altına alınması muhtemel görünüyor. Türkiye'nin bu savaşa sürüklenmek istenebileceği belirtiliyor. Halihazırda Hamas'ı destekleyerek, üyelerine kolaylıkla ülkelerine giriş çıkış imkanı sağlayarak bu süreci kolaylaştırdığı düşünülüyor. Türkiye'nin savaşa katılmaması durumunda bile İsrail'in doğrudan bir saldırıya girişebileceği öngörülüyor. Ülkedeki belirsizlikler ve iç karışıklıklar sebebiyle Türkiye'nin NATO üyeliğine dahi güvenilmesinin zor olduğu belirtiliyor. Bu savaşın bir parçası olunması halinde ekonomik ve sosyolojik açıdan olumsuz sonuçlarla karşılaşılacağı düşünülüyor. Bu sebeple, ülke içindeki güvenliği sağlamak ve savaşın dışında kalmak önemli olarak vurgulanıyor.