Erkeklerin Geçmişteki Askerlik Deneyimlerine Eleştirel Bir Bakış
Bu ülkede yaşamak oldukça meşakkatli bir durum, insan olmak zor, canlı kalmak ise daha da zor. Hem kadın olmak, hem erkek olmak, hem de çocuk, hayvan veya hatta sıradan bir yaprağın olmak dahi ayrı ayrı zor. Coğrafya ve eğitimsizlik kaderimizi belirliyor diyebiliriz. Mutsuz, huzursuz, kaygılı ve umutsuz bir toplumun parçası olarak, gelecek hakkında plan yapamayan ve hatta hayal kuramayan insanlarız. Hayal kurarken karşılaşabileceğimiz olası zorlukları düşünerek içimiz sıkılıyor ve umudumuzu kaybediyoruz.
Askerlik, silah altına alınan her erkeğin umutla dolu olduğu bir süreci temsil ediyor. Nizamiyeden adımını attığında yaşam ve düşünce özgürlüğünün bir kısmını askeri personele teslim ettiğin, alışma sürecini geride bıraktığın an, elinde sadece umut etmek kalıyor. Takvimindeki tarihi işaretlediğinde hayatında yeniden kontrol sahibi olacağın günü belirlediğinde içinde kıpır kıpır bir çocuk hissi uyanıyor ve göz ardı ettiğin detayları hatırlayıp onlara yeniden kavuşmayı umut ediyorsun.
Sivil hayatta kolayca erişebileceğin ve değer vermediğin basit detayları aniden değerli hale getirebiliyorsun. Bir duş almanın, istediğin kıyafeti giyebilmenin, cam bardakta çay içmenin veya tercih ettiğin insanlarla bir arada olabilmenin kıymetini uzak kaldıkça daha iyi anlıyorsun. Uzmana ait olduğun süre boyunca suyun kesilmeyeceğini bile bile, evinde sıcak bir duş almanın hayalini kuruyor ve sıcak banyonun keyfini çıkarıyorsun.
Hayallerinin gerçek olacağını bildiğin için gün saymanın yüzünde istemsiz bir gülümseme oluşturduğunu fark ediyorsun. Erkeklerin askerlik anılarını sürekli dile getirmesinin sebebi, umut dolu geçmişlerini hatırlayarak tekrar yaşama isteğidir. Kendi şehrine döndüğünde denize bakarak içeceğin sigarayı, martı seslerini ve ilk uyuduğun uykuyu hayal ederek geçmişi hatırlamak güzel bir duygu olabilir. Umudu özledikçe, hayatta bir kez daha umutlu olma fırsatını bulamamış olmanın acısını çekiyorsun.
Askerlik deneyimlerinden sıkıldığını düşündüğün insanlara "en çok neyi özledin?" sorusunu sorduğunda, Balkan Harbi'nde görev yapmış ve hatırlamakta zorlanan yaşlıların bile gözlerinin parladığını, özlemlerinin hala taptaze olduğunu görebilirsin.
Bu ülkede yaşamak oldukça meşakkatli bir durum, insan olmak zor, canlı kalmak ise daha da zor. Hem kadın olmak, hem erkek olmak, hem de çocuk, hayvan veya hatta sıradan bir yaprağın olmak dahi ayrı ayrı zor. Coğrafya ve eğitimsizlik kaderimizi belirliyor diyebiliriz. Mutsuz, huzursuz, kaygılı ve umutsuz bir toplumun parçası olarak, gelecek hakkında plan yapamayan ve hatta hayal kuramayan insanlarız. Hayal kurarken karşılaşabileceğimiz olası zorlukları düşünerek içimiz sıkılıyor ve umudumuzu kaybediyoruz.
Askerlik, silah altına alınan her erkeğin umutla dolu olduğu bir süreci temsil ediyor. Nizamiyeden adımını attığında yaşam ve düşünce özgürlüğünün bir kısmını askeri personele teslim ettiğin, alışma sürecini geride bıraktığın an, elinde sadece umut etmek kalıyor. Takvimindeki tarihi işaretlediğinde hayatında yeniden kontrol sahibi olacağın günü belirlediğinde içinde kıpır kıpır bir çocuk hissi uyanıyor ve göz ardı ettiğin detayları hatırlayıp onlara yeniden kavuşmayı umut ediyorsun.
Sivil hayatta kolayca erişebileceğin ve değer vermediğin basit detayları aniden değerli hale getirebiliyorsun. Bir duş almanın, istediğin kıyafeti giyebilmenin, cam bardakta çay içmenin veya tercih ettiğin insanlarla bir arada olabilmenin kıymetini uzak kaldıkça daha iyi anlıyorsun. Uzmana ait olduğun süre boyunca suyun kesilmeyeceğini bile bile, evinde sıcak bir duş almanın hayalini kuruyor ve sıcak banyonun keyfini çıkarıyorsun.
Hayallerinin gerçek olacağını bildiğin için gün saymanın yüzünde istemsiz bir gülümseme oluşturduğunu fark ediyorsun. Erkeklerin askerlik anılarını sürekli dile getirmesinin sebebi, umut dolu geçmişlerini hatırlayarak tekrar yaşama isteğidir. Kendi şehrine döndüğünde denize bakarak içeceğin sigarayı, martı seslerini ve ilk uyuduğun uykuyu hayal ederek geçmişi hatırlamak güzel bir duygu olabilir. Umudu özledikçe, hayatta bir kez daha umutlu olma fırsatını bulamamış olmanın acısını çekiyorsun.
Askerlik deneyimlerinden sıkıldığını düşündüğün insanlara "en çok neyi özledin?" sorusunu sorduğunda, Balkan Harbi'nde görev yapmış ve hatırlamakta zorlanan yaşlıların bile gözlerinin parladığını, özlemlerinin hala taptaze olduğunu görebilirsin.