Sözler, beni hala susturamıyor. Bu boşluğun ortasında kaybolmuş gibiyim. Sıklıkla, patavatsız birinin söyleyeceklerini dile getirirken kendimi buluyorum. Gözyaşları kaçınılmaz hale geliyor. Anladım ki ne yaparsam yapayım, bu dünyada tamamlanamayacak bir parçam var. Neden kimselere ve hiçbir duyguya ait olamıyorum? Neden bu kadar zor beni korumak? Diğer yapraklarla aynı dalda olabilirim, ama benim bağlarım kırık. Titriyorum. Güçlü bir rüzgar, eksikliğimi gidermek için yeterli olabilir, bunu biliyorum. Keşke o rüzgar esseydi. Ya da artık bu lanet dala sıkıca tutunabilseydim. Yeşillenen ve hayata dönen biri olabilseydim. Gerçekten bu kadar imkansız mı? Geçen gün annem başımı okşayıp öptü. Anlatamam, içimde bir titreme hissettim. Acaba ona ait olabilir miydim? Peki ya babam? Neden her zaman kırılabileceğim gerçeğini gizleyerek sevdi beni? Birini sevmek, en çok onun kalbini kırmak mıydı? Öyleyse, neden bana bunu yapma cesaretini göstermediniz lanet olsun! Neden tüm sevdiklerimi pamuklara sarıp korudum? Neden hayatımı bir sözle tehlikeye attım? Suçum neydi? Adımı rahata çıkarıp, tüm hayallerimi mahvettiniz? Artık yeter! Çünkü gece yarısı bu acıklı yerde içimi dökmek anlamsız geliyor. Kendime acıyorum. Bunu yapan herkesi lanetliyorum. Gerçekten bu kadar yalnız mıyız? Umutları tamamen tükettiğimiz doğru mu? "Ben buradayım" diyen birini bulabilecek miyiz hiçbir zaman? Yaralarımı sarmasına izin vermek istemiyorum. Beklediğim bu değil. Benim sarmam, benim ilacım olması gereken biri var, ama ben de onun olmalıyım. Başka bir beklentim yok. Sadece elimi tutsun, yeter. Kırmadan, inkar etmeden, unutmadan; yeter. Yeter!