Bu akşam arayıp babamın hasta olduğunu söylediler. Akciğerlerinin altı su toplamış. Ayrıca akciğerlerinde, karaciğerlerinde ve boynunun iki tarafında hızla yayılan kitleler varmış. Ağzından kan falan da gelmiş. Ve sadece son 15 gün içinde kötüleşmiş bu kadar.
Pedagogik formasyon alıp erken çocukluk ve özel eğitim öğretmeni olduğumdan beri, ailemle aram hiç iyi olmadı. Başlangıçtan beri hiç evlenmemesi, evlenmişlerse bile en kısa sürede boşanması gereken bir çiftmiş annemle babam. Biz abimle 'boşanmamış aile çocukları'ydık. 40 yıl tükettiler birbirlerini, bu 40 yılın ilk yılında abim, 9. yılında da ben doğmuşum. O 40 yılın sonunda, 2020-21 baharında ayrıldılar. Annem o tarihte yaklaşık 7 senedir, teşhissiz ve tanıyı da tedaviyi de reddeden bir bipolar'dı, hayatımızın içinden geçiyordu. Babam daha fazla sabretmek istememiş, ayrılmak istemiş ama bunu olabildiği en kötü şekilde yaptı, kadını korkutup 40 yıllık nafaka istemesini engellemek için "ya benden istediğim şartlar altında ayrıl ya da herkese beni aldattığını söylerim" demiş. Zaten hayatını ya manik ya depresif geçiren canım anam da korkup önüne ne belge konulduysa basmış imzayı, babam ona rağmen yine de durmadı ve hem kendi tarafına hem de annem tarafına "bu kadın beni aldattı, zaten kafadan hasta, beni burdan çıkartın yoksa öldürcek beni bu deli" diye çağrı bombardımanı yapmış.
Ben neredeydim? Başka bir şehirde, öğretmenlik yapıyordum. Pandemi zamanı, yollar kapalıydı ve eve gidemiyordum. Ben yokken olmuş bitmiş her şey. Dönebildiğimde, boşanma sözleşmesi bile tamamen babamın dayattığı şartlarda imzalanmış, geriye sadece noktayı resmiyette koyacak mahkeme celsesi kalmıştı. "Aklına gelen soruyu biliyorum, neden? Ben ailemin iyiliği için kendimi tüketenlerdendim. Kahraman değildim, çoğu zaman huzursuzdum, mutsuzdum, yapayalnızdım. Bir gerçek var, hepimizin bildiği bir gerçek. Bazen geç kalıyoruz, bazen yetişemeden kabus çoktan başlamış oluyor. Bazen canavarlar kazanır." Peki kazanan canavar kimdi, homo homini lupus'taki kurtlar mı yoksa özünden doğduğu ağacı kemire kemire yiyip bitiren kurtçuklar mı?
Ve şimdi beni bir kez daha, belki de son defa, o adamın yanına çağırıyorlar. Ne yapacağımı, ne hissedeceğimi bilmiyorum. Karanlığı yüklenip ışıklara, yıldızları aş edip rüyalara yürüyorum ve yol hiç bitmiyor, daima bilinmeze yürüdüm ama belki de bu defa hayatın en sabit, tek kesin bilinenine yürüyorum. Zaman kısa, ben yorgunum ve yol uzun. Dark wings dark words.
Pedagogik formasyon alıp erken çocukluk ve özel eğitim öğretmeni olduğumdan beri, ailemle aram hiç iyi olmadı. Başlangıçtan beri hiç evlenmemesi, evlenmişlerse bile en kısa sürede boşanması gereken bir çiftmiş annemle babam. Biz abimle 'boşanmamış aile çocukları'ydık. 40 yıl tükettiler birbirlerini, bu 40 yılın ilk yılında abim, 9. yılında da ben doğmuşum. O 40 yılın sonunda, 2020-21 baharında ayrıldılar. Annem o tarihte yaklaşık 7 senedir, teşhissiz ve tanıyı da tedaviyi de reddeden bir bipolar'dı, hayatımızın içinden geçiyordu. Babam daha fazla sabretmek istememiş, ayrılmak istemiş ama bunu olabildiği en kötü şekilde yaptı, kadını korkutup 40 yıllık nafaka istemesini engellemek için "ya benden istediğim şartlar altında ayrıl ya da herkese beni aldattığını söylerim" demiş. Zaten hayatını ya manik ya depresif geçiren canım anam da korkup önüne ne belge konulduysa basmış imzayı, babam ona rağmen yine de durmadı ve hem kendi tarafına hem de annem tarafına "bu kadın beni aldattı, zaten kafadan hasta, beni burdan çıkartın yoksa öldürcek beni bu deli" diye çağrı bombardımanı yapmış.
Ben neredeydim? Başka bir şehirde, öğretmenlik yapıyordum. Pandemi zamanı, yollar kapalıydı ve eve gidemiyordum. Ben yokken olmuş bitmiş her şey. Dönebildiğimde, boşanma sözleşmesi bile tamamen babamın dayattığı şartlarda imzalanmış, geriye sadece noktayı resmiyette koyacak mahkeme celsesi kalmıştı. "Aklına gelen soruyu biliyorum, neden? Ben ailemin iyiliği için kendimi tüketenlerdendim. Kahraman değildim, çoğu zaman huzursuzdum, mutsuzdum, yapayalnızdım. Bir gerçek var, hepimizin bildiği bir gerçek. Bazen geç kalıyoruz, bazen yetişemeden kabus çoktan başlamış oluyor. Bazen canavarlar kazanır." Peki kazanan canavar kimdi, homo homini lupus'taki kurtlar mı yoksa özünden doğduğu ağacı kemire kemire yiyip bitiren kurtçuklar mı?
Ve şimdi beni bir kez daha, belki de son defa, o adamın yanına çağırıyorlar. Ne yapacağımı, ne hissedeceğimi bilmiyorum. Karanlığı yüklenip ışıklara, yıldızları aş edip rüyalara yürüyorum ve yol hiç bitmiyor, daima bilinmeze yürüdüm ama belki de bu defa hayatın en sabit, tek kesin bilinenine yürüyorum. Zaman kısa, ben yorgunum ve yol uzun. Dark wings dark words.