Geçmişim gözümün önünden geçti adeta. Aklıma geldi işte. Mutluluklar bir rüya gibi ne zaman yaşandığı belirsiz. Acılar öyle mi? Hep yaşıyormuşsun gibi. Bu aralar üniversite tercih sezonu açıldı. Bu yazacaklarım onlara olsun. Bundan 4 yıl öncesi. Üniversiteye başlıyorum. İşte yeni bir başlangıç, bulunmaz bir fırsat. Mükemmelliyetçiler bilir. Tertemiz başlamak istersin bir sayfaya. Zira bir çizik dahi olsa rahat edemezsin. Hayatım boyunca benim de böyle oldu. Her sayfada yeniden başladım. Yeni bir sayfa diye diye... Şimdilerde defterin son sayfalarına gelince aklım başıma geldi. Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Konumuza dönelim. Üniversiteyi beach cluplar, çimler, öğrenci klüpleri, kızlar, güzel arkadaşlıklar diye hayal etmiştim. Dersler amfide işlenirdi hayallerimde. Hocalar alanında bilgili, öğrenciler gayet elit, sağlanan imkanlar ise süper... Peki ne oldu dersiniz? Üniversite gerçekte şuydu; lisemden hallice bir fakülte, yosunlaşmış öyle. Türev alamayan doçent, berduşlukta çığır açmış insanlar... Dahası sahte arkadaşlıklar, dedikodu, kin, haset... Sahte ilişkiler... Meriçler, yavşaklar, yalakalar. En komiği de kendine harem kuran kızlar. Bu konuyu daha sonra bir psikoloji yazımda bahsedeceğim. En yakınım olan adamdan aldım darbeyi. Kardeşim dediğim adam... Ev arkadaşımdı kendisi. Güzel sohbet ederdik. Düşünceleri radikal idi. Ama bilirdi ikna etmesini p*zevenk. Ben ise kendisini uyanık sanan bir salaktım. Yani kendimi çok severim ama gerçek buydu. Anne ve baba saf olunca çocuk da safsalak oluyor maalesef. Kendimi yetiştirmeye, güçlü olmaya çalışıyorum. Ki öyle bir şey ki üniversite. Benim gibi bir insanı bile kötü biri yaptı. Ama gurur duyduğum bir şey varsa zayıfı hiç ezmedim. Ezeni ezmişimdir ama savunmasız kimseyi vurmamıştım. Neyse efem. O çocukla en son yumruk yumruğa dalmıştık birbirimize. Bana kötülük yapacaklarını hissettim. Belki de zarar vereceklerdi fiziksel olarak. Yanlış da hissetmemişim. Evden çıkma kararım sonrası ilk yumruğu o adamdan yemiştim. Allahtan yıkılmamıştım da çok darbe yemedim o esnada. Korudum kendimi. O da ayrı bir hikaye... Düşmeyin dostlarım. Düşerseniz bir darbe de yanınızdan alırsınız. Neşe, hayat, neşe, hayat. Neyse öyle ki başarısızlıklar, evsiz kalmalar, parasızlık, entrikalar... Abi ayağı çekenler ben düşünce kendini adamdan saymış, yüzüme bakmıyorlar. Öyle bir ortam burası. Değişmem demeyin. Yapamam demeyin bu hayat ki insana her şeyi yaşatır. Nereniz zayıfsa oradan vurur hayat. Ben mi? Yaşıyorum. Her düşen gibi kalktım yerimden. Bölümümü değiştirdim. Güzel bir hayat, güzel bir arkadaşlık kurdum. Hani derler ya her taşı ben dizdim bu eve. Öyle işte. Tırnağımla kazdım. Sonucunda güzel bir ilişki, güzel bir hayatla mükafatlandırıldım. Kıssadan hisse; ailenizden başkasına güvenmeyin. Tek diyeceğim bu. Hayat sizi zaten yetiştiriyor.