Olay şu şekildeydi; zirve saat 17.00'da başladı. Ben iki elemanı pasaport cafe'nin masasında çantaya sözlük logosunu asmaya çalışırken gördüm. Hemen baskın yaptım, zaten sharpenter'ida resimden tanıdığım için hemen daldım. Sonra acı haberler geldi, 3-4 kişi katılmıyacağım diye haber göndermiş sharpenter ile. Haberleri alınca üzüldük tabi ama umutsuzluğa kapılmadık, zirve yapacaktık azim etmiştik. Sonra ilvana geldi, muhabbet ettik. Sonra azuth geldi, 5 kişi olduk. Masanın üstünde ekşi sözlük logosu hala çantaya asılı bir şekilde duruyordu. Gelen geçenin "bu ne lan delimi bunlar" bakışları ile ikinci kata çıkmaya karar verdik. Çıkmam ile ilvana tarafından tavlanın elime verilmesi bir oldu. Demek ki bi bok bilmediğin halde iddialı konuşmayacakmışsın. Bayaa bi rezil olduk, 2 mars bir düz, oldumu sana 5-0. Ohş, bu da eşittir 5 bira demek. Ben bu 5 biranın 2'sini peşin aldım geri kalan 3'ünü zirveler halinde takside bölecez. 
. Sonra blöf oynamaya karar verildi ancak sharpenter ile ben her yerde elimize alma potansiyelimizi kullanarak yine elimize aldık, resimlerde de görülebildiği gibi. Blüf maceramız uzun sürmedi zaten. İlvana'nın iki arkadaşı geldi, onlar 4'lü okey takılırken bende chosen'ın eline veriverdim hemencecik satrancı. 19.30'da yavaştan bostanlı'ya doğru harekete başladık, 19.50'de bostanlıdaydık. Manyak derecede çişimiz geldiğinden, ilvana, ben ve ilvana'nın arkadaşı direk tuvalete daldık. Sharpenter, azuth ve chosen bostanlı iskelesi evka2 durağında suser beklemeye koyuldular. Churchill'de muhabbet ettik ve ivana'dan tavla dersi aldım ben. Sonra duraktaki bu 3 herif, yanlarında bir suser ile birlikte geri döndüler ki bu velouria olmakta. Churchill'de azıcık oturuldu ve ben, chosen, sharpenter ve azuth kokoreç yemeye gittik, kokoreçler türkiye maçı eşliğinde yenildi, herkes gole sevinirken biz kokoreç'in ne süper bişey olduğu hakkında vaaz veriyor idik. Churchill'e bir döndük ki, velouria adlı arkadaşımızın bir bahane bulup ortamdan tüymüş. Ne ise, sonra bostanlı sahile gidildi, ben ve azuth biraları artı çerezleri aldık ve içmeye başladık, biz 4 kişi olarak süper muhabbet ettik, sonra halay çekilmeye başlandı ve bu halay milletin "oha deli bunlar", "töbee sarhoşmudurlar nedirler" lafları arasında birdirbir ile devam etti. Sonra ilvana ve arkadaşı bostanlı iskelesine bırakıldı ve ben, sharpenter, chosen ve azuth, içmek için mükemmel bir yer olan kule'nin dolu olması nedeniyle kulenin yakınındaki ağacın altına tündük ve muhabbete başladık. Süper sıcak kanlı ve zirvenin en güzel dakikalarının geçtiği periyot idi bu muhabbet dönemi. Sonra yavaş yavaş kalkıldı ve azuth ve sharpenter otobüse bindirildi. Biz chosen ile buca otobüsü beklemeye koyulduk ancak saat 01.20'ye kadar gelmedi. Sonra ordan 01.30 vapuruyla chosen'da bırakıldıktan sonra bende ayağımın tozuyla eve geldim. Olay budur.
Yoruma gelince; benim ilk zirvemdi ve bence gayet hoş bir zirveydi, azuth'un dediği gibi beklentilerimde fazla değildi açıkçası, öyle "ekşi sözlük çılgın zirvesi, oh yeah" diyecek bir şey beklemiyordum ki bekleyenler varmış bunu öğrendim. Özellikte zirvenin ilk başları ve zirvenin son kısımlar (kalabalık olmayan kısım) süper manyak idi, sonlara doğru 4 kişi olarak çimlerin üstünde yaptığımız muhabbet gayet lezzetliydi. Sharpenter'ın chosen'ın azuth'un süper muhabbetli süper cana yakın insanlar olduğunu öğrendim. Bu arada ilvana ve arkadaşı başka yerler tavsiye ettiler ancak zirveye gelmeden önce zirvenin programı belliydi, dolayısıyla bu tavsiyeler değerlendirilmedi. Ayrıca sonradan gelen iki insanın (nicklerini unuttum) nasıl bir zirve bekledikleri hakkında hiç bir bilgim yok, pekte bir merakım yok açıkçası, gelip beğenmeyip gidilebilir tabi normaldir ama giderken niye üstte bir yerlerde belirtildiği gibi laf sokma ihtiyacı güdülür anlamış değilim, zira zirvenin o noktada tıkanmasının sebebide o lafları sarfeden insanlardı ne yazıkki. Neyse ki bu sorunları çok çabuk atlattık ve yine süper muhabbetler ve süper olayların geçtiği zirve havasına döndük. Özellikle azuth'un yoldan geçen iki bayanın * yolunu kesip "bi dakka bakarmısınız" deyip resmini çekmesine süper güldük. Ayrıca chosen hafif çakır keyif oldu, hatta son birasını tek dikişte yarısına getirdiği için kusacak gibi oldu, zor toparladı herif kendini. Sharpenter'a şiirler yazmaya başladı. Daha yazacak eşşek gibi şey var ancak benim manyak uykum geldi, dolayısıyla direk yatasım var. Unuttuğum detaylar var ise chosen'ım, sharpenterım, azuthum ve diğer katılanlar eklesin. Son olarak; süper oldu, 2-3 hafta sonra yine yapalım, manyak eğlenelim.
. Sonra blöf oynamaya karar verildi ancak sharpenter ile ben her yerde elimize alma potansiyelimizi kullanarak yine elimize aldık, resimlerde de görülebildiği gibi. Blüf maceramız uzun sürmedi zaten. İlvana'nın iki arkadaşı geldi, onlar 4'lü okey takılırken bende chosen'ın eline veriverdim hemencecik satrancı. 19.30'da yavaştan bostanlı'ya doğru harekete başladık, 19.50'de bostanlıdaydık. Manyak derecede çişimiz geldiğinden, ilvana, ben ve ilvana'nın arkadaşı direk tuvalete daldık. Sharpenter, azuth ve chosen bostanlı iskelesi evka2 durağında suser beklemeye koyuldular. Churchill'de muhabbet ettik ve ivana'dan tavla dersi aldım ben. Sonra duraktaki bu 3 herif, yanlarında bir suser ile birlikte geri döndüler ki bu velouria olmakta. Churchill'de azıcık oturuldu ve ben, chosen, sharpenter ve azuth kokoreç yemeye gittik, kokoreçler türkiye maçı eşliğinde yenildi, herkes gole sevinirken biz kokoreç'in ne süper bişey olduğu hakkında vaaz veriyor idik. Churchill'e bir döndük ki, velouria adlı arkadaşımızın bir bahane bulup ortamdan tüymüş. Ne ise, sonra bostanlı sahile gidildi, ben ve azuth biraları artı çerezleri aldık ve içmeye başladık, biz 4 kişi olarak süper muhabbet ettik, sonra halay çekilmeye başlandı ve bu halay milletin "oha deli bunlar", "töbee sarhoşmudurlar nedirler" lafları arasında birdirbir ile devam etti. Sonra ilvana ve arkadaşı bostanlı iskelesine bırakıldı ve ben, sharpenter, chosen ve azuth, içmek için mükemmel bir yer olan kule'nin dolu olması nedeniyle kulenin yakınındaki ağacın altına tündük ve muhabbete başladık. Süper sıcak kanlı ve zirvenin en güzel dakikalarının geçtiği periyot idi bu muhabbet dönemi. Sonra yavaş yavaş kalkıldı ve azuth ve sharpenter otobüse bindirildi. Biz chosen ile buca otobüsü beklemeye koyulduk ancak saat 01.20'ye kadar gelmedi. Sonra ordan 01.30 vapuruyla chosen'da bırakıldıktan sonra bende ayağımın tozuyla eve geldim. Olay budur.Yoruma gelince; benim ilk zirvemdi ve bence gayet hoş bir zirveydi, azuth'un dediği gibi beklentilerimde fazla değildi açıkçası, öyle "ekşi sözlük çılgın zirvesi, oh yeah" diyecek bir şey beklemiyordum ki bekleyenler varmış bunu öğrendim. Özellikte zirvenin ilk başları ve zirvenin son kısımlar (kalabalık olmayan kısım) süper manyak idi, sonlara doğru 4 kişi olarak çimlerin üstünde yaptığımız muhabbet gayet lezzetliydi. Sharpenter'ın chosen'ın azuth'un süper muhabbetli süper cana yakın insanlar olduğunu öğrendim. Bu arada ilvana ve arkadaşı başka yerler tavsiye ettiler ancak zirveye gelmeden önce zirvenin programı belliydi, dolayısıyla bu tavsiyeler değerlendirilmedi. Ayrıca sonradan gelen iki insanın (nicklerini unuttum) nasıl bir zirve bekledikleri hakkında hiç bir bilgim yok, pekte bir merakım yok açıkçası, gelip beğenmeyip gidilebilir tabi normaldir ama giderken niye üstte bir yerlerde belirtildiği gibi laf sokma ihtiyacı güdülür anlamış değilim, zira zirvenin o noktada tıkanmasının sebebide o lafları sarfeden insanlardı ne yazıkki. Neyse ki bu sorunları çok çabuk atlattık ve yine süper muhabbetler ve süper olayların geçtiği zirve havasına döndük. Özellikle azuth'un yoldan geçen iki bayanın * yolunu kesip "bi dakka bakarmısınız" deyip resmini çekmesine süper güldük. Ayrıca chosen hafif çakır keyif oldu, hatta son birasını tek dikişte yarısına getirdiği için kusacak gibi oldu, zor toparladı herif kendini. Sharpenter'a şiirler yazmaya başladı.
Daha yazacak eşşek gibi şey var ancak benim manyak uykum geldi, dolayısıyla direk yatasım var. Unuttuğum detaylar var ise chosen'ım, sharpenterım, azuthum ve diğer katılanlar eklesin. Son olarak; süper oldu, 2-3 hafta sonra yine yapalım, manyak eğlenelim.