Gittikçe kendimi yalnız hissettiğim bir yer. Tüm arkadaşlarım, tüm sevdiklerim birer birer yanlarına binlerce emeklerini de alıp gidiyorlar. Üzüntü geçtikçe bir melankoli, gün geçtikçe artan bir yalnızlık. Yavaş yavaş kendimi sorgulamaya başladım; ben neden hala buradayım? Çünkü bitmedi ki benim için. Hala bilgisayarı açar açmaz ilk girdiğim bu site ise benim için bitmedi demek. Ama eski zevk var mı? Yok. Binlerce kez söylenmiş bir şeyi tekrar etmekten çekinmiyorum. Peki ne oldu? Neden herkes elveda diyor buraya? Ben altıncı nesil olarak ilk girmiştim sözlüğe ve yazar olduktan sonra burada yazar olamamanın o ilk muhteşem zevkini sadece 2 gün yaşayabilmiştim, anında uçtum -ki muhtemelen dibine kadar hak etmişimdir-. Yani sözlükle ilişkim altıncı nesil yazar alımlarından önce başlıyor, evet pek çok yazarla aynı anda yazabilme imkanım olmamıştı ama Nazmiye Demireller, Delikan76'ları yazdıkları zamanlar okuyorduk. Bir sene sonra yedinci nesil olarak geri döndüm, hayran olduğum abilerden Elhirifisinin yanına gitmiştim, o zamanlardan eskiler bırakmaya başlamıştı bile, Elhirifiside "Sıkılıcaksın abi, bir gün burayı bitireceksin, insanlar bu yüzden gidiyor" demişti. Ben ve Ekşi Sözlük'ü bırakmak! Lan! Olamazdı. Şimdi neden olmaısn diyorum. Bırakacağımdan değil ama birden Ekşi Sözlük bir şekilde bitse benim için eskisi gibi de üzülmem. Çünkü sömürdüm baya bir. Alacağım pek çok şeyi aldım. Etkisi azaldı. Ee bi de sözlüğün kalabalıklaşması, kalabalıklaştıkça da ortalamalaşması durumu var. Pek aksini inkar edemiyorum ama kendim de son nesillerden sayılabileceğimden (ki aslında 3 yılım bitiyecek yakında) yeni gelen kimseye 'Sizin yüzünüzden' deme hakkını elimde bulmuyorum, demem de zaten. Ama artık şurası kesin ki Ekşi Sözlük özel olmaktan çıktı, genel oldu. Ekşi Sözlük artık bazı kişilerce sevilen bir Oscar Wilde kitabı değil, herkesce okunan bir billboard reklam sloganına dönüştü. Ne kadar genel ise bir şey, insanlar için de özelliği o kadar azalıyor, benim açımdan en azından öyle, giden pek çok kişi için de aynısı olduğunu düşünüyorum. Bu özelliğin yıkılmasından mütevellit gidenler sanırım biraz da kızgın gidiyorlar. Bir gitmek var, bir de yazdıklarını da yanında götürmek var. Bir nevi haram olsun ulan tepkisi. Bu en çok acıtan şey işte. Dediğim gibi ben yalnızlaşıyorum burada. Aslında herkes yalnızlaşıyor. 4 katlı bir binadan bir gökdelene doğru ilerliyoruz. Kişi sayısı arttıkça tanıdık sayısı azalıyor. Always Sleepy kime göre neydi ne değildi bilmem ama oturup bana bu yazıyı yazdırttı gidişiyle. Aslında gidenlerin arkasından ağıt yakmamaya söz vermiştim kendime ama bu son darbe oldu resmen, ondan önce Agent Orange ve Byron ve onlardan da biraz önce Travis and Tyler Durden... Hepsini gönülden kucaklıyorum, hepsini de çok seviyorum. Ne bileyim yaz ayları, herkes bir yerlere gider bir yerlerden döner ondan mıdır) Ev arkadaşım da bir kaç saat sonra gidecek, uzun süre göremeyeceğim, Annem gitti babam haftaya gidiyor.. Herkes gidiyor mına koyim. Ben sabitliğime isyan ediyorum aslında. Burada ve orada zoraki sabitliğime...