Emniyet Kemeri Cezasının Anlamsızlığı
Türkiye'de trafik kazalarının önlenemesindeki başarısızlığımız, sayısız can kaybına yol açan bir sorun olarak karşımızda duruyor. Emniyet kemeri kullanımının önemini vurgulayan kampanyalar, eğitimler ve cezalar despite etse de, sapa sağlam duran araçlardan çıkan ölü sayısı artarak devam ediyor. İnsanlar, kaza anında aracın camına veya tavanına yapışan, takla atan bir araçta yılan gibi fır fır dönen insanların görüntülerini görüyor, ancak bu görüntüler bile insanları emniyet kemeri takmaya teşvik etmede yeterli olamıyor.
Mevcut sistemin başarısızlığının farkında olan devletimiz, emniyet kemeri cezasını caydırıcı bir düzeye çıkarmak yerine, rakamı o kadar düşük tutmuş ki, bu ceza artık anlamsız kalmıştır. Asgari ücretle çalışan biri, emniyet kemeri cezasını ödeyerek neredeyse iki litre zeytinyağı satın alabilirken, aynı cezanın Avrupa'da asgari ücretin onda biri kadar olduğunu görüyoruz. Bu durumda, insanların cezanın ağırlığını hissetmesi ve emniyet kemerini takması için ne gerekiyor?
Devletimizin yöneticilerine soruyoruz: Bu ceza rakamını belirlerken, insanların caydırılacağına dair içlerinizde bir ses mi ses verdi? Bu gülünç rakam, lobi grupları veya diğer etkiler sebebiyle mi bu kadar düşük tutuluyor? Emniyet kemeri takanlara ezik ve korkak bakılması, cezanın ağırlığının artması gerektiğine işaret etmiyor mu?
Hollanda'da emniyet kemeri cezası 180 €, yani asgari ücretin yaklaşık onda biri iken, Türkiye'de asgari ücret 17 bin TL'ye yaklaşırken, emniyet kemeri cezası sadece 690 TL'dir. Bu durumda, insanlar neden emniyet kemerini taksın ki? Avrupa'da herkes korkarak emniyet kemerini takarken, onlar kafadan mı rahatsız?
Bu soruların cevapları, Türkiye'nin trafik güvenliği politikalarının gözden geçirilmesini ve emniyet kemeri cezasının yeniden değerlendirilmesini gerektiriyor. İnsan hayatının kıymeti, bir avuç zeytinyağından daha fazla olmalıdır!
Türkiye'de trafik kazalarının önlenemesindeki başarısızlığımız, sayısız can kaybına yol açan bir sorun olarak karşımızda duruyor. Emniyet kemeri kullanımının önemini vurgulayan kampanyalar, eğitimler ve cezalar despite etse de, sapa sağlam duran araçlardan çıkan ölü sayısı artarak devam ediyor. İnsanlar, kaza anında aracın camına veya tavanına yapışan, takla atan bir araçta yılan gibi fır fır dönen insanların görüntülerini görüyor, ancak bu görüntüler bile insanları emniyet kemeri takmaya teşvik etmede yeterli olamıyor.
Mevcut sistemin başarısızlığının farkında olan devletimiz, emniyet kemeri cezasını caydırıcı bir düzeye çıkarmak yerine, rakamı o kadar düşük tutmuş ki, bu ceza artık anlamsız kalmıştır. Asgari ücretle çalışan biri, emniyet kemeri cezasını ödeyerek neredeyse iki litre zeytinyağı satın alabilirken, aynı cezanın Avrupa'da asgari ücretin onda biri kadar olduğunu görüyoruz. Bu durumda, insanların cezanın ağırlığını hissetmesi ve emniyet kemerini takması için ne gerekiyor?
Devletimizin yöneticilerine soruyoruz: Bu ceza rakamını belirlerken, insanların caydırılacağına dair içlerinizde bir ses mi ses verdi? Bu gülünç rakam, lobi grupları veya diğer etkiler sebebiyle mi bu kadar düşük tutuluyor? Emniyet kemeri takanlara ezik ve korkak bakılması, cezanın ağırlığının artması gerektiğine işaret etmiyor mu?
Hollanda'da emniyet kemeri cezası 180 €, yani asgari ücretin yaklaşık onda biri iken, Türkiye'de asgari ücret 17 bin TL'ye yaklaşırken, emniyet kemeri cezası sadece 690 TL'dir. Bu durumda, insanlar neden emniyet kemerini taksın ki? Avrupa'da herkes korkarak emniyet kemerini takarken, onlar kafadan mı rahatsız?
Bu soruların cevapları, Türkiye'nin trafik güvenliği politikalarının gözden geçirilmesini ve emniyet kemeri cezasının yeniden değerlendirilmesini gerektiriyor. İnsan hayatının kıymeti, bir avuç zeytinyağından daha fazla olmalıdır!