Eski bir üretici olarak size bir sır vereyim. Üzerinde bir marka gördüğünüz yağların tamamı, ama tamamı, istisnasız hepsi aynı zeytinden, aynı makinede, aynı koşullarda sıkılıp aynı ortamda ambalajlanıyor. Tek fark üzerine yapıştırılan etiket.
Diyelim ki zeytinliğiniz var ve 100kg zeytin topladınız. Bundan kaç lt yağ alacağınızı size sıkım yaptıracağınız yer söylüyor. Çünkü işleme kapasitesi, sıkım sıcaklığı, filtreleme yöntemi, kullanılan makine... bin tane değişken her fabrikada farklı.
Şimdi biz tarişe gelince, 1/5 oran verir. Yani 100kg zeytininizden 20lt yağ elde edeceksiniz. Zeytinlerinizi götürürsünüz. Tarişe mi satacaksınız yoksa yağını mı istiyorsunuz? Tarişe satarsanız kilosunu -atıyorum- 10 liradan alıp sizi oradan uğurluyorlar. Sizin zeytinleriniz, diğer satın alınan zeytinlerle beraber sıkıldıktan sonra ambalajlanıyor, üzerine de piyasadaki arz/talep durumuna göre artık "tariş natural sızma pro elegance premium erken hasat soğuk sıkım taş baskı" ya da "tariş ege havası dağ kokusu yemeklik" her neyse basılıp market rafına yerleşiyor.
Yok, ben yağımı istiyorum diyorsanız götürdüğünüz zeytin tartılıyor. Tariş diyor ki 100kg zeytinin kilosunu -yine atıyorum- 3 liradan sıkarım. Tenekelere dolumu da ben yapacaksam 5 olur. Tenekeleri ben vereceksem o zaman 6 olur. Filtreleme yapmamı da istiyorsanız 10. Size üzerinde kasa numaranızın yazdığı bir fiş veriyorlar. Sizin zeytinler orada sırası gelene kadar bekliyor. Eğer siz de başında beklemiyorsanız ne kadar süre hangi koşullarda durduğunu bilme imkanınız yok. Sırası gelen kasalar sahibi kimmiş diye bakılmaksızın sıkım makinelerine atılıyor. Makinelerin hepsi aynı makine, hepsinin sıcaklığı da sabit, 25 derece ve her makine saatte 1 ton zeytin hamuru işleme kapasitesine sahip.
Fabrika sizin götürdüğünüz 100kg zeytin için 1 tonluk koca makineyi çalıştır-a-mayacağına göre eline hangi kasa geliyorsa artık makineyi aldığı kadar doldurup sıkıyor. Sonra size bir mesaj geliyor. "Sn. Tebesir, fabrikamıza ... numaralı kasa ile bıraktığınız 100kg zeytinden elde edilen, ... dizem, 20lt zeytinyağınız hazırdır, gelip alınız." Siz de gidip verdiğiniz zeytinin karşılığı kadar yağınızı alıp fabrikadan çıkıyorsunuz.
Artık o zeytin sizin topladığınız mı, yan bahçenin mi, içine dip zeytin mi karıştı, hangi gübre kullanıldı, ilaçlı mı, ilaçsız mı, o aldığınız yağın yüzde kaçı sizin zeytininizden elde edildi, kaç çeşit zeytin karıştı, yüzde kaçı sırıkla yüzde kaçı elle toplandı, ağacı yaşlı mıydı genç miydi... Allah bilir.
Mantıklı bir kişi olarak, "o zaman ben de tariş'te falan değil, butik bir fabrikada sıktırayım, sadece benim zeytinim gözümün önünde ve istediğim koşullarda sıkılsın" diyebilirsiniz. Bu saikle "Mehmet zeytinyağları" isimli fabrikaya götürdünüz zeytinlerinizi. Bunun makinesi daha ufak, 100 kg sıkabiliyor üstelik de 25 değil 18 derecede sıkıyor. Gerçekten soğuk sıkım yani. Ama şöyle bir sorun var. Mehmet fabrikası zeytinin kilosunu 3 değil, 10 liradan sıkıyor ve size 100kg zeytinden 20lt değil, 5lt yağ verebiliyor.
Sorun değil, zaten siz kendiniz tüketeceksiniz. Satma etme derdiniz yok o yüzden değer diyorsunuz. Ee, ama siz o bahçeye 9 ay emek verdiniz. Sürdürmesi, budaması, piçleri aldırması, sulaması, karda kışta çamurlara bata çıka merdiven tepelerine çıkıp tek tek toplaması, toplattıysanız işçisini bulması, o işçinin ulaşımı, yemeği... hepsi masraf, hepsi zaman.. Elinizde ne var? 5lt zeytinyağı. ) Ama üzülmeyin, doğal. Ha, yok mu içimiz rahat, temiz temiz mis gibi zeytinyağı tüketmenin bir yolu? Var.
Diyelim ki zeytinliğiniz var ve 100kg zeytin topladınız. Bundan kaç lt yağ alacağınızı size sıkım yaptıracağınız yer söylüyor. Çünkü işleme kapasitesi, sıkım sıcaklığı, filtreleme yöntemi, kullanılan makine... bin tane değişken her fabrikada farklı.
Şimdi biz tarişe gelince, 1/5 oran verir. Yani 100kg zeytininizden 20lt yağ elde edeceksiniz. Zeytinlerinizi götürürsünüz. Tarişe mi satacaksınız yoksa yağını mı istiyorsunuz? Tarişe satarsanız kilosunu -atıyorum- 10 liradan alıp sizi oradan uğurluyorlar. Sizin zeytinleriniz, diğer satın alınan zeytinlerle beraber sıkıldıktan sonra ambalajlanıyor, üzerine de piyasadaki arz/talep durumuna göre artık "tariş natural sızma pro elegance premium erken hasat soğuk sıkım taş baskı" ya da "tariş ege havası dağ kokusu yemeklik" her neyse basılıp market rafına yerleşiyor.
Yok, ben yağımı istiyorum diyorsanız götürdüğünüz zeytin tartılıyor. Tariş diyor ki 100kg zeytinin kilosunu -yine atıyorum- 3 liradan sıkarım. Tenekelere dolumu da ben yapacaksam 5 olur. Tenekeleri ben vereceksem o zaman 6 olur. Filtreleme yapmamı da istiyorsanız 10. Size üzerinde kasa numaranızın yazdığı bir fiş veriyorlar. Sizin zeytinler orada sırası gelene kadar bekliyor. Eğer siz de başında beklemiyorsanız ne kadar süre hangi koşullarda durduğunu bilme imkanınız yok. Sırası gelen kasalar sahibi kimmiş diye bakılmaksızın sıkım makinelerine atılıyor. Makinelerin hepsi aynı makine, hepsinin sıcaklığı da sabit, 25 derece ve her makine saatte 1 ton zeytin hamuru işleme kapasitesine sahip.
Fabrika sizin götürdüğünüz 100kg zeytin için 1 tonluk koca makineyi çalıştır-a-mayacağına göre eline hangi kasa geliyorsa artık makineyi aldığı kadar doldurup sıkıyor. Sonra size bir mesaj geliyor. "Sn. Tebesir, fabrikamıza ... numaralı kasa ile bıraktığınız 100kg zeytinden elde edilen, ... dizem, 20lt zeytinyağınız hazırdır, gelip alınız." Siz de gidip verdiğiniz zeytinin karşılığı kadar yağınızı alıp fabrikadan çıkıyorsunuz.
Artık o zeytin sizin topladığınız mı, yan bahçenin mi, içine dip zeytin mi karıştı, hangi gübre kullanıldı, ilaçlı mı, ilaçsız mı, o aldığınız yağın yüzde kaçı sizin zeytininizden elde edildi, kaç çeşit zeytin karıştı, yüzde kaçı sırıkla yüzde kaçı elle toplandı, ağacı yaşlı mıydı genç miydi... Allah bilir.
Mantıklı bir kişi olarak, "o zaman ben de tariş'te falan değil, butik bir fabrikada sıktırayım, sadece benim zeytinim gözümün önünde ve istediğim koşullarda sıkılsın" diyebilirsiniz. Bu saikle "Mehmet zeytinyağları" isimli fabrikaya götürdünüz zeytinlerinizi. Bunun makinesi daha ufak, 100 kg sıkabiliyor üstelik de 25 değil 18 derecede sıkıyor. Gerçekten soğuk sıkım yani. Ama şöyle bir sorun var. Mehmet fabrikası zeytinin kilosunu 3 değil, 10 liradan sıkıyor ve size 100kg zeytinden 20lt değil, 5lt yağ verebiliyor.
Sorun değil, zaten siz kendiniz tüketeceksiniz. Satma etme derdiniz yok o yüzden değer diyorsunuz. Ee, ama siz o bahçeye 9 ay emek verdiniz. Sürdürmesi, budaması, piçleri aldırması, sulaması, karda kışta çamurlara bata çıka merdiven tepelerine çıkıp tek tek toplaması, toplattıysanız işçisini bulması, o işçinin ulaşımı, yemeği... hepsi masraf, hepsi zaman.. Elinizde ne var? 5lt zeytinyağı. ) Ama üzülmeyin, doğal. Ha, yok mu içimiz rahat, temiz temiz mis gibi zeytinyağı tüketmenin bir yolu? Var.