Erkek Olmanın Zorlukları
Erkek olmak, toplumda acımızı, öfkemizi değil korkularımızı bastırdığımız bir durum. Ne yazık ki, bu durum yanlış anlaşılıyor. Erkeklerin öfkelerini ifade etmekteki tek sorunları, kontrolsüz bir şekilde ifade etmeleridir. Olgun erkek dediğimiz kişi, öfkesini kontrol edebilen kişidir. Dolayısıyla, hüzün ve acı da aynı şekilde kontrol edilmelidir. Sadece iki dubleden sonra "höğeee aldattı beni zaliiiğm" diye salya sümük ağlamayan erkeğe olgun erkek deniliyor. Asıl sorun, korkuyla ilişkilidir. Ancak, korkularımız genellikle görmezden gelinir. Bir erkeğin ağlamaz veya korkmaz olduğu ön yargısı hakimdir. Korkularımızı ifade ettiğimizde utandırılıyoruz. Küçük yaşta bile utandırılmamızı göz ardı edemeyiz. Birçok konuda korkularımız var. Örneğin, kadınlardan korkuyoruz. Dengeyi kaybetmiş, manipülatif ve saldırgan davranışları bizleri korkutuyor. Fiziksel şiddet gördüğüm yetişkinlerin çoğu kadındı. Bununla birlikte, duygusal şiddete değinmiyorum bile. Kadınların başına gelen bir durum trajedi iken, erkekler için aynı şey komedi olabiliyor. Her türlü etiket bizlere yapıştırılmakta. Feminizmi destekliyorum, çünkü kadınlar ezilmişliklerini dışa vuruyorlar. Ancak, bu durum biz erkeklere aşırı bir yük getiriyor. Kadınların %80'i ataerkil düzeni savunuyor ve feminist kadınlara karşı ayrıştırıcı bakış açıları mevcut. Bu durumda, anlaşılmayı beklememizin ne anlamı var artık?
Erkek olmak, toplumda acımızı, öfkemizi değil korkularımızı bastırdığımız bir durum. Ne yazık ki, bu durum yanlış anlaşılıyor. Erkeklerin öfkelerini ifade etmekteki tek sorunları, kontrolsüz bir şekilde ifade etmeleridir. Olgun erkek dediğimiz kişi, öfkesini kontrol edebilen kişidir. Dolayısıyla, hüzün ve acı da aynı şekilde kontrol edilmelidir. Sadece iki dubleden sonra "höğeee aldattı beni zaliiiğm" diye salya sümük ağlamayan erkeğe olgun erkek deniliyor. Asıl sorun, korkuyla ilişkilidir. Ancak, korkularımız genellikle görmezden gelinir. Bir erkeğin ağlamaz veya korkmaz olduğu ön yargısı hakimdir. Korkularımızı ifade ettiğimizde utandırılıyoruz. Küçük yaşta bile utandırılmamızı göz ardı edemeyiz. Birçok konuda korkularımız var. Örneğin, kadınlardan korkuyoruz. Dengeyi kaybetmiş, manipülatif ve saldırgan davranışları bizleri korkutuyor. Fiziksel şiddet gördüğüm yetişkinlerin çoğu kadındı. Bununla birlikte, duygusal şiddete değinmiyorum bile. Kadınların başına gelen bir durum trajedi iken, erkekler için aynı şey komedi olabiliyor. Her türlü etiket bizlere yapıştırılmakta. Feminizmi destekliyorum, çünkü kadınlar ezilmişliklerini dışa vuruyorlar. Ancak, bu durum biz erkeklere aşırı bir yük getiriyor. Kadınların %80'i ataerkil düzeni savunuyor ve feminist kadınlara karşı ayrıştırıcı bakış açıları mevcut. Bu durumda, anlaşılmayı beklememizin ne anlamı var artık?