Savunulacak hiçbir tarafı olmayan jinekologlar vardır. Bir doktorun görevi, hastasının şikayetini dinlemek, muayene etmek ve mümkün olan en doğru tedaviyi uygulamalıdır. Bunun için sorular özenle seçilmeli, muğlak cevaplara, temelsiz çıkarımlara mahal verilmemelidir. Hastaya muayene yöntemi, olası dezavantajları, avantajları, alternatifler, yalancı pozitif veya negatif olasılıklar hakkında en anlaşılır şekilde bilgi vermeli ve tercih hastaya bırakmalıdır. Bu kağıt üzerinde böyle olmalıdır ama Türkiye'de uygulamada ciddi sıkıntılar var. (bkz: hasta hakları) Doktor açısından daha da önemli olan şey uyguladığı tedaviden sorumlu olmasıdır. Olası bir yanlış anlaşmadan doğacak her hatada önce hastayı, sonra mesleki ehliyetini riske atar.
Bu sorunun yol açacağı yanlış anlamaların başında gelen "Evli değilse hiç cinsel ilişki deneyimi yoktur" yanılgısıyla gerçekte pek öyle olmayabileceği örnekler mevcuttur. Daha farklı senaryolar hayal etmek mümkün. Bu örnekler uydurma değil, yaşanmış, var olan örnekler üzerinden ilerleyeceğim.
Öncelikle, halihazırda evli olmayan ve belediyeden onaylı cinsel deneyim geçmiş bir hasta söz konusu olabilir. Daha sonra, daha önce cinsel deneyimi olmamış olmasına rağmen kızlık zarının bütünlüğünün bozulması umrunda olmayan bir hasta da olabilir. Hatta hasta halihazırda mastürbasyon yoluyla kızlık zarının bütünlüğünü kendi kendine bozmuş bir kadın da olabilir.
Bu örneklerdeki hastalar pek ala pelvik muayeneden geçebilecekken doktor bunu atlayabilir çünkü Türkiye'de jinekologlar cinsel deneyimi olmayan her kadının "Aman kızlık zarım yırtılmasın!" mantalitesine sahip olduğunu varsayarlar.
Doktorun yapmaması gereken en önemli şey varsayımlardır. Emin olmak için gerekirse yüz kere farklı şekillerde sorular sormalıdır, ancak herhangi bir şeyi "varsaymamalıdır".
Burdaki ilk örnekte, doktor cinsel deneyimi olmuş her kadının düzenli olarak yaptırması gereken pap smear testini gerekli görmezse hastayı riske atmış olur. Sorunun yanlış olmasının yanı sıra eksik olması da ayrı bir tartışma konusu. Tek parametre hastanın daha evvel cinsel ilişki yaşayıp yaşamadığı değildir. Hastanın kaç farklı kişiyle cinsel ilişkiye girdiği de önemlidir. Hastanın evli olduğunu öğrendiği hastasını otomatikman tek eşli varsayması tehlikeli ve yanlıştır. (bkz: aldatma) (bkz: swinger) (bkz: açık ilişki)
Hatta evli olduğunu söyledikten sonra çok eşli olduğunu söylemek hasta için daha zor olabileceğinden evli olup olmadığını hiç karıştırmamak kanımca en temizdir. Benzer şekilde hastanın cinsel ilişkiye girme sıklığı da sorulması gereken önemli bir sorudur* ve hastanın evli olup olmadığı bilgisi bu soruya hiçbir şekilde cevap vermez. Çifti vardır haftada 5 kere, çifti vardır yılda 3 kere cinsel ilişkiye girer.
Son olarak, bu soruyu savunanların ortaya attığı birkaç örneğe geleceğim. Kızlık zarını yırttığı için doktora dava açan hastayla kızlık zarı yırtılmasın diye anal ilişkiye giren hasta örnekleri. Bu mesele pek ala başta değindiğim hastaya prosedürün ayrıntılarını anlatma alışkanlığını edinerek çözülebilir. Bu soruların hiçbiri usturupsuz, etik dışı falan değildir. Etik olmayan şey varsa o da varsayım ve yargılamalarla hastanın hayatını riske atmaktır. Hastaların "Cinsel deneyiminiz var mı?" sorusuna hakaret muamelesi yapıp tepki göstermesi doktorların bahanesi olamaz. Doktorun böyle bir tepkiyle karşılaştığında yapması gereken bu soruyu neden o şekilde sorması gerektiğini anlatmaktır. Zaman içinde bu tutum, hastaların da algısını değiştirecektir.
Bu sorunun yol açacağı yanlış anlamaların başında gelen "Evli değilse hiç cinsel ilişki deneyimi yoktur" yanılgısıyla gerçekte pek öyle olmayabileceği örnekler mevcuttur. Daha farklı senaryolar hayal etmek mümkün. Bu örnekler uydurma değil, yaşanmış, var olan örnekler üzerinden ilerleyeceğim.
Öncelikle, halihazırda evli olmayan ve belediyeden onaylı cinsel deneyim geçmiş bir hasta söz konusu olabilir. Daha sonra, daha önce cinsel deneyimi olmamış olmasına rağmen kızlık zarının bütünlüğünün bozulması umrunda olmayan bir hasta da olabilir. Hatta hasta halihazırda mastürbasyon yoluyla kızlık zarının bütünlüğünü kendi kendine bozmuş bir kadın da olabilir.
Bu örneklerdeki hastalar pek ala pelvik muayeneden geçebilecekken doktor bunu atlayabilir çünkü Türkiye'de jinekologlar cinsel deneyimi olmayan her kadının "Aman kızlık zarım yırtılmasın!" mantalitesine sahip olduğunu varsayarlar.
Doktorun yapmaması gereken en önemli şey varsayımlardır. Emin olmak için gerekirse yüz kere farklı şekillerde sorular sormalıdır, ancak herhangi bir şeyi "varsaymamalıdır".
Burdaki ilk örnekte, doktor cinsel deneyimi olmuş her kadının düzenli olarak yaptırması gereken pap smear testini gerekli görmezse hastayı riske atmış olur. Sorunun yanlış olmasının yanı sıra eksik olması da ayrı bir tartışma konusu. Tek parametre hastanın daha evvel cinsel ilişki yaşayıp yaşamadığı değildir. Hastanın kaç farklı kişiyle cinsel ilişkiye girdiği de önemlidir. Hastanın evli olduğunu öğrendiği hastasını otomatikman tek eşli varsayması tehlikeli ve yanlıştır. (bkz: aldatma) (bkz: swinger) (bkz: açık ilişki)
Hatta evli olduğunu söyledikten sonra çok eşli olduğunu söylemek hasta için daha zor olabileceğinden evli olup olmadığını hiç karıştırmamak kanımca en temizdir. Benzer şekilde hastanın cinsel ilişkiye girme sıklığı da sorulması gereken önemli bir sorudur* ve hastanın evli olup olmadığı bilgisi bu soruya hiçbir şekilde cevap vermez. Çifti vardır haftada 5 kere, çifti vardır yılda 3 kere cinsel ilişkiye girer.
Son olarak, bu soruyu savunanların ortaya attığı birkaç örneğe geleceğim. Kızlık zarını yırttığı için doktora dava açan hastayla kızlık zarı yırtılmasın diye anal ilişkiye giren hasta örnekleri. Bu mesele pek ala başta değindiğim hastaya prosedürün ayrıntılarını anlatma alışkanlığını edinerek çözülebilir. Bu soruların hiçbiri usturupsuz, etik dışı falan değildir. Etik olmayan şey varsa o da varsayım ve yargılamalarla hastanın hayatını riske atmaktır. Hastaların "Cinsel deneyiminiz var mı?" sorusuna hakaret muamelesi yapıp tepki göstermesi doktorların bahanesi olamaz. Doktorun böyle bir tepkiyle karşılaştığında yapması gereken bu soruyu neden o şekilde sorması gerektiğini anlatmaktır. Zaman içinde bu tutum, hastaların da algısını değiştirecektir.