Ezo gelin, 1909'da Gaziantep'in Oğuzeli ilçesinin Urus köyünde doğdu. Nüfus kaydında hala bekar olarak görünüyor. Ezo'nun altı kardeşi var; üç erkek, üç kız. Erken yaşta güzelliğiyle dikkat çekti ve düğünlerde çevre gençleri gelini unutup Ezo'yu seyretmeye başladı.
Ezo'yu isteyenler arasında zenginler ve ensest ilişkiler içinde olan teyzesinin oğlu da vardı. Ezo'nun güzelliği kulaktan kulağa yayılırken, aynı zamanda komşu köylerden Şitto lakaplı Hanefi Açık Göz isimli bir adam hakkında da konuşuluyordu. Şitto harika bir bağlama çalıp süper şarkılar söylüyordu. O dönemde "Kambersiz düğün olur, Şitto'suz düğün olmaz" gibi bir deyim türemişti.
Bir düğünde Ezo ve Şitto davetliler arasında yer aldılar. Damat ve gelin gerekli ilgiyi görmedi çünkü herkes Şitto ve Ezo'ya bakıyordu. Şitto Ezo'nun güzelliğine kapılmıştı ve Ezo'nun ailesine görücü yolladı. Ancak Ezo "Düşünelim" cevabı verdi.
Bir süre sonra Şitto kendi köyünden biriyle evlenmeye karar verdi, ancak araya girenler oldu ve evlilik gerçekleştirilemedi. Bu yüzden Şitto, eş-dostunun yüzüne bakamaz hale geldi.
Bir süre sonra eş-dost sayesinde Şitto ve Ezo'nun arası düzeltildi ve evlenme kararı alındı. Ancak başlık parası gibi şeyler kullanılmadı çünkü Şitto'nun Ezo ile evlenmesi karşılığında, Ezo'nun ağabeyi Zeynel'e, Şitto'nun halası verilecekti.
Kış ortasında iki düğün birden kuruldu. Şitto ve Ezo'nun düğünü Şitto'nun köyü olan Beledin köyünde, Zeynel ve Hazik'in düğünü Ezo'nun köyü Urus'ta kuruldu.
Şitto ve Ezo mutlu bir yaşam sürerken, aralarına arabozucu girdi. Yemedi, içmedi, dedikodu yaptı ve gerçek olmayan birçok laf taşıdı.
Şitto ve Ezo ilk yıllarını tamamladıktan sonra ayrıldılar ve Şitto öykülerini bir cümlede özetledi: "Kötü talih geç buldum, tez yitirdim."
Şitto ve Ezo boşandıktan sonra değişik töresine göre halası da geri döndü. Efsane güzeli Ezo, Şitto'dan ayrıldıktan sonra altı yıl dil kalmış. Yöre halkının anlattıklarına göre Ezo bu süre içinde daha da güzelleşmiş.
Genç yaşlı, zengin fakir birçok talibi çıktı. Her biri Ezo'nun önüne neyi var neyi yoksa seriyordu. Ezo tam altı yıl evlenme önerilerini geri çevirdi.
Sonunda ailesinin ısrarları üzerine kendisine genç kızlığından beri talip olan Teyze oğlu Mehmet ile evlenmeye yanaştı. Türkmnen oymağından olan Mehmet Suriye'nin Carablus ilçesinin Türkiye sınırına yakın Kozbaş köyünde oturuyormuş.
Ezo 1936 yılının güzünde Urus'tan Kozbaş'a gelin gitmiş. Bu evliliği de değişik töresine göre olmuş. Mehmet, kardeşi Selvi'yi Ezo'nun ağabeyi Zeynel Bozgedik'e vermiş.
Ezo ile Mehmet'in iki kızları olmuş. İlki fazla yaşamadan ölmüş, Celile adlı ikinci kızları ise halen sağ olup Suriye'de yaşıyor.
Ezo'nun ikinci kocasıyla geçimleri yerindeymiş fakat Ezo köyünü özlüyor, hatta ölümünde Urus köyünü gören bir yere gömülmek istiyormuş. Öyle de olmuş.
Suriye'ye gidişinin yirminci yılında 1956 güzünde Ezo yatağa düşmüş, verem olmuş. Öleceğini anlamış ama tek avuntusu olan kızı Celile'yi yatağının başından ayırmamış. Ezo gelin, bir cuma akşamı son nefesini vermiş. Eşi ve yakınları vasiyetini dikkate alarak onu arasıra tepesine çıkıp yaşlı gözlerle köyünü seyrettiği Bozhöyük'ün en yüksek noktasına gömmüşler.
Ezo'yu isteyenler arasında zenginler ve ensest ilişkiler içinde olan teyzesinin oğlu da vardı. Ezo'nun güzelliği kulaktan kulağa yayılırken, aynı zamanda komşu köylerden Şitto lakaplı Hanefi Açık Göz isimli bir adam hakkında da konuşuluyordu. Şitto harika bir bağlama çalıp süper şarkılar söylüyordu. O dönemde "Kambersiz düğün olur, Şitto'suz düğün olmaz" gibi bir deyim türemişti.
Bir düğünde Ezo ve Şitto davetliler arasında yer aldılar. Damat ve gelin gerekli ilgiyi görmedi çünkü herkes Şitto ve Ezo'ya bakıyordu. Şitto Ezo'nun güzelliğine kapılmıştı ve Ezo'nun ailesine görücü yolladı. Ancak Ezo "Düşünelim" cevabı verdi.
Bir süre sonra Şitto kendi köyünden biriyle evlenmeye karar verdi, ancak araya girenler oldu ve evlilik gerçekleştirilemedi. Bu yüzden Şitto, eş-dostunun yüzüne bakamaz hale geldi.
Bir süre sonra eş-dost sayesinde Şitto ve Ezo'nun arası düzeltildi ve evlenme kararı alındı. Ancak başlık parası gibi şeyler kullanılmadı çünkü Şitto'nun Ezo ile evlenmesi karşılığında, Ezo'nun ağabeyi Zeynel'e, Şitto'nun halası verilecekti.
Kış ortasında iki düğün birden kuruldu. Şitto ve Ezo'nun düğünü Şitto'nun köyü olan Beledin köyünde, Zeynel ve Hazik'in düğünü Ezo'nun köyü Urus'ta kuruldu.
Şitto ve Ezo mutlu bir yaşam sürerken, aralarına arabozucu girdi. Yemedi, içmedi, dedikodu yaptı ve gerçek olmayan birçok laf taşıdı.
Şitto ve Ezo ilk yıllarını tamamladıktan sonra ayrıldılar ve Şitto öykülerini bir cümlede özetledi: "Kötü talih geç buldum, tez yitirdim."
Şitto ve Ezo boşandıktan sonra değişik töresine göre halası da geri döndü. Efsane güzeli Ezo, Şitto'dan ayrıldıktan sonra altı yıl dil kalmış. Yöre halkının anlattıklarına göre Ezo bu süre içinde daha da güzelleşmiş.
Genç yaşlı, zengin fakir birçok talibi çıktı. Her biri Ezo'nun önüne neyi var neyi yoksa seriyordu. Ezo tam altı yıl evlenme önerilerini geri çevirdi.
Sonunda ailesinin ısrarları üzerine kendisine genç kızlığından beri talip olan Teyze oğlu Mehmet ile evlenmeye yanaştı. Türkmnen oymağından olan Mehmet Suriye'nin Carablus ilçesinin Türkiye sınırına yakın Kozbaş köyünde oturuyormuş.
Ezo 1936 yılının güzünde Urus'tan Kozbaş'a gelin gitmiş. Bu evliliği de değişik töresine göre olmuş. Mehmet, kardeşi Selvi'yi Ezo'nun ağabeyi Zeynel Bozgedik'e vermiş.
Ezo ile Mehmet'in iki kızları olmuş. İlki fazla yaşamadan ölmüş, Celile adlı ikinci kızları ise halen sağ olup Suriye'de yaşıyor.
Ezo'nun ikinci kocasıyla geçimleri yerindeymiş fakat Ezo köyünü özlüyor, hatta ölümünde Urus köyünü gören bir yere gömülmek istiyormuş. Öyle de olmuş.
Suriye'ye gidişinin yirminci yılında 1956 güzünde Ezo yatağa düşmüş, verem olmuş. Öleceğini anlamış ama tek avuntusu olan kızı Celile'yi yatağının başından ayırmamış. Ezo gelin, bir cuma akşamı son nefesini vermiş. Eşi ve yakınları vasiyetini dikkate alarak onu arasıra tepesine çıkıp yaşlı gözlerle köyünü seyrettiği Bozhöyük'ün en yüksek noktasına gömmüşler.