Bugün itibariyle Yunanistan toplamda 20 adet F-35A için LOA anlaşmasına imza attı ve F-35'lerin resmi olarak yeni kullanıcısı oldu. Türkiye'nin 2019 Temmuzunda JSF projesinden çıkarılmasından bu yana olumlu veya olumsuz yaşanan bütün gelişmelere, teknik problemlere ve kaza kırımlarına rağmen (ki bir savaş uçağı projesinde beklenmedik, alışılmadık şeyler değiller) 1000. F-35 uçağının teslimatı gerçekleştirildi. "Oklavalı Ceday" dediğimiz stereotiplerin iç basında ve sosyal medyada bilinçsizce kötülemelerine, bu konuda yıllardır saçma sapan bir algı oluşturmalarına rağmen tüm hızıyla gelişmeye devam eden ve giderek daha operasyonel hale gelen bir F-35 gerçeğiyle karşı karşıyayız. (İsrail'in düzenlediği hava harekatları ve resmi olarak doğrulanmasa da Ukrayna'da kullanıldığına dair söylemler bunları doğrular nitelikte..) Geldiğimiz noktada Türkiye adına üretilmiş ve ABD Hava Kuvvetlerine devredildiği belirtilen 6 F-35A uçağı, Arizona'daki Luke Air Base'de üzerlerinde yer alan Türk Hava Kuvvetlerine ait roundel ve Türk bayraklarıyla öylece bekleniyorlar. Yunanistan Hava Kuvvetleri'nin en olumlu şartlarda 2028 veya 2029 dolaylarında ilk uçaklarını teslim almaya başlayacağı ve F-35'leri operasyonel olarak 2032 yıllarında kullanabileceği belirtiliyor. Önümüzdeki 5-6 yıllık süreçte Türkiye'nin yerli hava projeleri bir şekilde seri üretime girse de, üretilen platformların operasyonel hale gelebilmesi için halen ciddi bir zamana ve kaynağa ihtiyaç duyulduğu gerçeğini öyle ya da böyle kabul etmek gerekiyor. ABD ile sözleşme konusunda hala bir takım sürüncemeler yaşanan F-16 Block 70 Viper tedarikinin 2030 yıllarında başlaması öngörülüyor. Dünyada ve bulunduğumuz cendereli coğrafyada tehdit algısı inanılmaz boyutlara ulaşırken, Türk Hava Kuvvetleri'nin caydırıcılık unsuru olan hava platformları ömürlerini ve çağa ayak uyduran özelliklerini hızla tüketiyorlar. F-35'lerin nasıl stratejik uçaklar olduğu ve neler yapabileceğini tekrar tekrar ifade etmeye gerek yok. En yakın perspektifte, Yunanistan ve Türkiye arasındaki hava gücünün niceliksel olarak olmasa da nitelik bağlamında yaşadığı/yaşayacağı değişimle yüzleşmek durumunda kaldığımız bir gelecek hızla yaklaşıyor. Eurofighter Typhoon gibi alternatif platform seçenekleri hala bir resmiyet kazanamamışken zaman ve şartlar Türkiye ve Türk Hava Kuvvetleri'nin aleyhine işliyor. Ki yarın bu uçaklar için tedarik anlaşması imzalansa dahi (yakın bir zaman diliminde bu konuda olumlu bir gelişme yaşanacağına dair söylentiler dolaşıyor) mevcut durumda Eurofighter Typhoon, 5. nesil bir savaş uçağı tehdidine karşı yeterli caydırıcılığa sahip bir platform olmayacak. (Yunanistan'ın Dassault Rafale uçaklarına karşı yeterli bir cevap olacağı kesin..) Her şeyin olumlu ilerlediği bir senaryoda; mevcut F-16'lara uygulanan/uygulanmaya devam edilen özgür modernizasyonu, ABD'den tedarik edilecek Viper modernizasyon kitleri, F-16 Block 70 Viper alımı ve Eurofighter Typhoon T4/T5 alımını sağlamış Türk Hava Kuvvetleri bulunduğu coğrafyada caydırıcılığını ve güncelliğini bir şekilde koruyacaktır. Tüm bunların ışığında ortaya ne kadar olumsuz ve umutsuz bir tablo çıkıyor olsa da, saçma bir iyimserlikle Türkiye'nin F-35 projesine bir şekilde döneceği gerçeğine inanıyorum. Türkiye'nin ve Türk Hava Kuvvetleri'nin bu uçaklara ihtiyacı elzemdir.