Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Faeton

bullvar_katip

Administrator
Katılım
21 Mayıs 2024
Mesajlar
532,105
[[Dosya:La_caída_de_Faetón_(Jan_Carel_van_Eyck).jpg|küçükresim|Faeton'un düşüşü, Jan Carel van Eyck, Prado Müzesi]] Faeton, Yunan mitolojisinde Güneş Tanrı Helios (Roma mitolojsinde Sol) ile Okeanidler'den Klimene’nin oğludur. Adı "parlak, ışıltılı" anlamına gelen Faeton’un öyküsü, Ovidius’un "Dönüşümler" kitabında anlatılmıştır. Mitoloji küçükresim|Faeton'un düşüşü, (ressam Antoine Caron, gravürcü Thomas de Leu. Doğuşu Helios, her akşam indiği Okeanos’un sularında kızkardeşleri Okeanidlerle oynaşırken gördüğü amca kızı Klimene'ye gönlünü kaptırmıştı . Günler geçtikçe aşkın ateşini arabasını sürdüğü Güneş’in ateşinden daha güçlü duyumsamaya başlamış, yaşlı Okeanos da hiç düşünmeden kızını vermişti ona. Bir oğulları olduğunda Güneş Tanrı kendi parlak ismini paylaştı onunla, adını Faeton koydu. ) Bu arada Okeanos oğlanın talihsiz geleceğini görmüş ama kızının mutluluğunu gölgelememek için gördüklerini kendine saklamıştı. Ovidius’un anlatımı küçükresim|Cygnus kuğuya, kızkardeşler kavaklara dönüşüyor, Bernard Picart Ovidius Faeton’un öyküsüne İo’nun öyküsünden geçiş yaparak başlar. Öykünün başında Ovidius’un dizelerine serpiştirdiği bilgilerden öğrendiğimize göre Faeton, Epafos adında, kendisiyle aynı yaşta ve kafada olan bir gençle arkadaşlık etmektedir. Bir önceki öyküden anlaşıldığına göre de Epaphos, Zeus’un İo’dan olan oğludur; İo’nun Hera’dan kaçış yolculuğu Nil Nehri’nin kıyılarında son bulmuş ve Epaphos da burada, yani Mısır’da doğmuştur. Faeton’un bir üvey babası vardır, çünkü Klymene Etiyopya kralı Merops ile evlidir. Sonuç olarak Epaphos ile Faeton iki komşu ülkenin yani Mısır ile Etiyopya’nın prensleridir. Faeton, Epaphos ile konuşmalarında babasının Helios olduğunu söylemekte; Epaphos da buna inanmadığını, arkadaşının hayali bir babayla böbürlendiğini, annesinin her dediğine inandığını söylemektedir. Faeton Epaphos’un sözlerini hakaret olarak alır ve annesine giderek gerçeğin ışığında aklanmayı diler. Annesi de onun Güneş’ten olduğuna yeminle “Eğer yalan söylüyorsam onun ışığını son kez göreyim; bana inanmıyorsan git kendin öğren” der ona, “zor değil, doğduğu (güneşin doğduğu) yerdeki evi ülkemize yakındır.” küçükresim|Kızkardeşlerin kavağa dönüşümü, Santi di Tito Faeton babasının sarayında Annesinin bu sözleri üzerine Faeton doğu ufkuna doğru uzun bir yolculuğa çıktı. Sol’ün (Helios) göz kamaştıran sarayına vardığında yıldızlar çekilmeye başlamıştı. O günkü yolculuğuna hazırlanan Sol ışıklı tahtında oturuyor, o güne kadar hiç kimsenin gelmeye cesaret edemediği konağına ilk kez ayak basan bu gencin kendi oğlu olduğunu sağında ve solunda duran saniyelere, dakikalara, günlere ve yıllara söylerken gururla gülümsüyordu. Faeton’u sevinçle kucaklayarak “Annen doğru söylüyor” dedi, “sen benim oğlumsun, dile benden ne istersin? Stiks üzerine yemin ederim ki ne istersen yapacağım.” O zamanlar yeminler Oceanus’un yeraltına giren kolu olan kutsal Styx ırmağı üzerine edilirdi. Böylece yeminlerin tutulmaması halinde gelecek cezalara katlanılacağı baştan kabul edilmiş oluyordu. Faeton isteğini dile getirince Sol ettiği yemine pişman oldu. Çünkü delikanlı Güneş’in dört atlı arabasını sürmek istiyordu. Babası onu vazgeçirmeye çalıştı. “Yemin ettim ama seni uyarmam gerek” dedi, “bu çok zor bir iştir. Bana bile zor geliyor. Alev soluyan azgın atları izlemeleri gereken yolda tutabilmek büyük güç ve beceri ister. Öğle vakti en yüksek noktaya çıktıklarında aşağıya bakarken benim bile içimi korku kaplıyor. Burçlar kuşağından geçerken Aslan’ın pençesinden, Akrep’in iğnesinden, Yengeç’in kıskaçlarından, Yay’ın oklarından ve Boğa’nın boynuzlarından kaçınmak gerekir. Hele iniş çok daha çetindir; dizginlere asılmak daha da güçleşir. Baban olduğuma inandıysan bir baba nasihatı gibi dinle sözümü, gel vazgeç bu işten. Senin dileğin bir armağan değil, bir felakettir. Başka ne istersen söyle, yapayım.” Fakat yüreği gençliğin serüven tutkusuyla dolu Faeton isteğinden vazgeçmedi. Dört atlı araba ışıklarını saçmaya başlamıştı bile. Gül parmaklı Aurora (Yun. Eos (Şafak) sarayın önünde bekleyen atları zor tutuyordu. Baba Güneş alevlere dayanabilmesi için oğlunun bedenini kutsal yağla ovduktan ve yüreği sıkışarak son uyarılarını yaptıktan sonra koyverdi onu. Faeton Güneş’in atlarını sürüyor Güneşin azgın atları burunlarından alev fışkırtarak hızla tırmanışa geçtiler. Fakat günün dakika ve saatlerine ayak uydurmaları için güçlü kollarla dizginlenmeleri gerekiyordu. Dizleri titremeye başlayan Faeton dizginleri sıklaştırmak ve gevşetmek arasında bocalamaya başladı. Sürücüden gelen gücün zayıfladığını fark eden atlar daha da azgınlaşarak yoldan saptılar; yalnız sağa sola değil, yukarı aşağı da koşuyorlardı. Yere yaklaştıklarında, yerkürenin tepesindeki buzlar eriyor, ortasındaki denizler çekiliyor, nehirler buharlaşıyor, ürünler ve hayvanlar telef oluyordu. Afrika’nın üzerinden geçerken yeşillikleri, gölleri çöllere dönüştürdüler. Nil nehri bile başını kumlara gömdü. Sonra bir türlü bulamadılar kaynağını. Kanları derilerinin yüzeyine toplandığı için Etiyopya halkı siyah renge büründü. Faeton üstesinden gelemeyeceği bir işe kalkışmış ve başarısız olmuştu. Artık babasının atlarına el sürdüğüne ve soyunu öğrenmeye çalıştığına pişman olmuş, Merops’un oğlu olarak tanınmayı ister hale gelmişti. Artık alabora olurken gemi kaptanlarının yaptığı gibi dümeni bırakıp onu tanrılara ve dualara terk eder duruma düşmüştü. Faeton’un düşüşü ve kızkardeşlerinin dönüşümü Bu arada topraklarının ve üzerinde yaşayan canlıların acıklı durumunu gören Toprak Ana Gaia torunu Zeus’un yardımını istedi. “Neden yıldırımların hiçbir şey yapmıyor?” diye sordu ona. Zeus da gürledi ve yıldırım oklarından birini Faeton’a fırlattı. Delikanlı saçları alevler içinde, gökyüzünde kayan yıldızlar gibi uçarak baş aşağı döne döne Eridanus (bugünkü Po) nehrine düştü. O günü güneşsiz geçirdi dünya. Sadece çıkan yangınlar aydınlattı yeryüzünü. Faeton için nehir kıyısında yas tutan kızkardeşleri Heliades ve arkadaşı Cygnus öyle acı acı ağladılar ki Olymposlular dayanamayıp kızkardeşleri kavak ağaçlarına dönüştürdüler, Cygnus’u da bir kuğuya. Kızkardeşlerin gözyaşları amber damlalarına dönüştü. O günden beri kavaklar su kenarında salınır durur, yakınlarında da bir kuğu süzülür. Notlar Kaynakça Kategori:Helios'un çocukları Kategori:Jüpiter ilahları Kategori:Klasik mitoloji yarı tanrıları
 

Tema özelleştirme sistemi

Bu menüden forum temasının bazı alanlarını kendinize özel olarak düzenleye bilirsiniz.

Zevkine göre renk kombinasyonunu belirle

Tam ekran yada dar ekran

Temanızın gövde büyüklüğünü sevkiniz, ihtiyacınıza göre dar yada geniş olarak kulana bilirsiniz.

Izgara yada normal mod

Temanızda forum listeleme yapısını ızgara yapısında yada normal yapıda listemek için kullanabilirsiniz.

Forum arkaplan resimleri

Forum arkaplanlarına eklenmiş olan resimlerinin kontrolü senin elinde, resimleri aç/kapat

Sidebar blogunu kapat/aç

Forumun kalabalığında kurtulmak için sidebar (kenar çubuğunu) açıp/kapatarak gereksiz kalabalıklardan kurtula bilirsiniz.

Yapışkan sidebar kapat/aç

Yapışkan sidebar ile sidebar alanını daha hızlı ve verimli kullanabilirsiniz.

Radius aç/kapat

Blok köşelerinde bulunan kıvrımları kapat/aç bu şekilde tarzını yansıt.

Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Geri