Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Faiz

bullvar_katip

Administrator
Katılım
21 Mayıs 2024
Mesajlar
532,105
küçükresim|upright=1.31|Malavi'deki bir bankada müşterilerine borç para vermek için faiz oranlarını gösteren tabela Faiz, ekonomi biliminde iki anlamda kullanılmaktadır. Birinci anlamda faiz, bir borç anlaşmasının satışı sonucu elde edilen gelir oranıdır. İkinci anlamda ise üretim amaçlı girdi olarak kullanılan sermayenin gelir oranıdır. Bu iki anlam iktisadi açıdan birbirlerinden farklı değillerdir ve iktisatçılar tarafından faiz olarak nitelendirilirler. Faiz oranı, nominal ve reel olmak üzere ikiye ayrılabilir. Nominal oran, bankalar gibi organizasyon ve kurumlar tarafından açıklanan faiz oranıdır. Reel faiz oranı ise enflasyona göre düzeltilmiş faiz oranıdır ve nominal orandan enflasyon oranının çıkarılması ile bulunur. Tarihçe Kredinin madeni paranın varlığından binlerce yıl önce ortaya çıktığı düşünülmektedir. Kaydedilen ilk kredi örneği, hem tahıl hem de metal ödünç vermek için sistematik kredi kullanımını gösteren MÖ 3000'den kalma eski Sümer belgeleri koleksiyonudur. Faizin bir kavram olarak ortaya çıkışı bilinmemekle birlikte, Sümer'deki kullanımı, daha önceden var olup olmadığı tam bilinmese de MÖ 3000'de bir kavram olarak iyice yerleşmiş olduğunun göstergesidir ancak tarihçiler, modern anlamıyla kavramın üretken amaçlar için hayvan veya tohum kiralanmasından doğmuş olabileceğine inanmaktadır. Satın alınan tohumların ve hayvanların kendilerini yeniden üretebileceği argümanı faizi haklı çıkarmak için kullanılmıştır, ancak tefeciliğe karşı eski Yahudi dini yasakları (נשך NeSheKh) "farklı bir görüşü" savunmuştur. Bileşik faizin ilk yazılı kanıtı MÖ 2400'lere dayanmaktadır. Daha gelişmiş ve ticari bir ekonomiye sahip toplumlarda faiz, sermayenin verimli kullanılmasını ve yatırımları teşvik etmek için önemli bir araç olarak görülebilirken, daha pastoral veya kabilevi toplumlarda faizin kabul edilmemesi daha yaygındır. MÖ 2. binyılın başlarında, hayvan veya tahıl karşılığında kullanılan gümüş kendi kendine çoğalamayacağından, Eşnunna Kanunları, özellikle çeyiz mevduatlarına yasal bir faiz oranı getirmiştir. İlk Müslümanlar buna riba adını vermişlerdir ve günümüzde faiz almak olarak tercüme edilmektedir. 325'teki Birinci İznik Konsili, din adamlarının tefecilik yapmasını yasaklamış ve bu yasak aylık yüzde 1'in üzerinde faizle borç verme olarak tanımlanmıştır. Dokuzuncu yüzyıl ekümenik konsilleri bu düzenlemeyi dindarlara da uygulamıştır. Katolik Kilisesi'nin faize karşı muhalefeti, bunu savunmanın bile bir sapkınlık olarak görüldüğü skolastikler döneminde sertleşmiştir. Katolik Kilisesi'nin önde gelen ilahiyatçısı Aziz Thomas Aquinas, faiz almanın yanlış olduğunu çünkü bunun "çifte ücretlendirme" anlamına geldiğini, hem bir şey hem de o şeyin kullanımı için ücretlendirme anlamına geldiğini savunmuştur. Ortaçağ ekonomisinde borçlar tamamen zorunluluğun bir sonucuydu (kötü hasat, bir işyerinde yangın) ve bu koşullar altında faiz almak ahlaki açıdan ayıp sayılıyordu. Ayrıca, borç para verilerek herhangi bir mal üretilmediği ve bu nedenle demircilik veya çiftçilik gibi doğrudan fiziksel çıktısı olan diğer faaliyetlerden farklı olarak telafi edilmemesi gerektiği için ahlaki açıdan da şüpheli görülmüştür. Aynı nedenle, faiz İslam medeniyetinde genellikle hor görülmüştür ve neredeyse tüm akademisyenler Kuran'ın faiz almayı açıkça yasakladığı konusunda hemfikirdir. Orta Çağ hukukçuları, sorumlu borç vermeyi teşvik etmek ve faiz yasağını aşmak için çeşitli finansal araçlar geliştirmiştir. Bu araçlardan biri olan "Contractum trinius" olarak adlandırılan yöntem; faiz yasağına tabi olan orta çağ toplumlarında kullanılan bir finansal düzenlemeydi. Bu düzenleme, üç ayrı sözleşmenin kombinasyonunu içeriyordu. İlk olarak, borçlu, bir mülkünü borç verene sattığını açıkça beyan ederdi. İkincisi, satışı takiben mülkü tekrar geri kiralar ve bu kira bedelini öderdi. Son olarak, borçlu ve borç veren, bir kâr paylaşımı anlaşması yaparak borçlu mülkünü geri satın alır ve bu süreçte borç verene bir miktar ödeme yapar. Bu şekilde, formel olarak üç ayrı işlem gerçekleşirken, aslında borç verenin faiz kazanması amaçlanıyordu. Rönesans döneminde insanların daha fazla hareket kabiliyetine sahip olması ticaretin artmasını ve girişimcilerin yeni, kazançlı işler kurması için uygun koşulların ortaya çıkmasını kolaylaştırdı. Ödünç alınan para artık sadece tüketim için değil, üretim için de kullanıldığından, faize artık aynı gözle bakılmıyordu. Faiz türleri Basit faiz Bir yatırımın, yatırım dönemi süresince sadece anaparasının kazandığı faiz oranıdır. Basit faiz şu formül ile hesaplanır: Basit Faiz = Anapara * Faiz oranı * Süre Bileşik faiz Bir yatırımın yatırım dönemi boyunca kazandığı faizin de yeni yatırım döneminde yatırıma tabi tutulması sonucu elde edilen getiriyi gösteren faizdir. Diğer bir deyişle faizin de faiz kazanmasıdır. Birikmiş faiz Bir yatırımın, yatırım dönemi içerisinde, ödeme tarihine kadar üzerinde biriken faizdir. Dönemsel faiz Bir yatırımın fiilen elde tutulma süresince getireceği faizi ifade eder. Akdi faiz Bir sözleşmenin taraflarının sözleşmede kararlaştırdıkları faiz oranını ifade eder. Temerrüt faizi Bir hukuki ilişkide taraflardan birisinin ödemesinin gecikmesi halinde uygulanan genellikle akdi faizden daha yüksek orandan uygulanan faizi ifade eder. Kanuni (yasal) faiz Bir hukuki ilişkide uygulanacak faiz oranının belirlenmemesi halinde uygulanan ve kanun ile belirlenen faiz oranıdır. Faizin hukuki niteliği Faiz hukuki olarak asıl alacaktan ayrı fakat ona bağlı bir yan edimdir. Faiz asıl alacağın varlığına bağlı olduğundan, asıl alacak sona erdiğinde faiz borcu da sona erer. Faiz alacaklısı bu alacağını anaparadan ayrı olarak talep edebilir. Sona ermiş bir alacağın faizini talep edebilmek için bu hakkı daha önceden saklı tutmak gerekir. Asıl alacağın zamanaşımına uğramış olması, faizi de zamanaşımına uğratır. Alacaklı asıl alacağı devrettiğinde işlemiş ve işleyecek faizi de devretmiş olur. Fakat aksinin kararlaştırılarak, faiz alacağının anaparadan ayrı devredilmesi de mümkündür. Asıl alacak ile faiz genellikle farklı zamanaşımı sürelerine tabidir. Bu nedenle faiz alacaklarının asıl alacaktan önce zamanaşımına uğraması mümkündür. Asıl alacak yönünden zamanaşımının kesilmiş olması faiz alacağı için de kesildiği anlamına gelmez. Kaynakça Yücel E., Özmen M., "Faiz Oranı, Döviz Kuru Ve Borsa Endeksi Nedensellik İlişkisi: 1989-2009 Türkiye Uygulaması", Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi-MÖDAV, vol.12, pp.213–244, 2010 Kategori:Borç Kategori:Kiralama Kategori:Finans terimleri
 

Tema özelleştirme sistemi

Bu menüden forum temasının bazı alanlarını kendinize özel olarak düzenleye bilirsiniz.

Zevkine göre renk kombinasyonunu belirle

Tam ekran yada dar ekran

Temanızın gövde büyüklüğünü sevkiniz, ihtiyacınıza göre dar yada geniş olarak kulana bilirsiniz.

Izgara yada normal mod

Temanızda forum listeleme yapısını ızgara yapısında yada normal yapıda listemek için kullanabilirsiniz.

Forum arkaplan resimleri

Forum arkaplanlarına eklenmiş olan resimlerinin kontrolü senin elinde, resimleri aç/kapat

Sidebar blogunu kapat/aç

Forumun kalabalığında kurtulmak için sidebar (kenar çubuğunu) açıp/kapatarak gereksiz kalabalıklardan kurtula bilirsiniz.

Yapışkan sidebar kapat/aç

Yapışkan sidebar ile sidebar alanını daha hızlı ve verimli kullanabilirsiniz.

Radius aç/kapat

Blok köşelerinde bulunan kıvrımları kapat/aç bu şekilde tarzını yansıt.

Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Geri