Özellikle Twitter gibi platformlarda, "feminizm" adı verilen, ancak gerçekte erkeklere karşı şiddetli bir nefrete sahip olan bir hareket gözlemliyorum. Bu hareketin en belirgin özelliği, bakire olmayan kızların ve 30 yaşına merdiven dayamış teyzelerin, evde kalmalarının nedenini erkeklere mal etmesidir.
Bu "feminist" kadınlar, erkeklerin kadınları sadece cinsel objeler olarak gördüğünü ve bu yüzden evde kalmak zorunda kaldıklarını iddia ediyorlar. Ancak gerçekler bunun tersini gösteriyor. Kadınların evde kalmasının sebepleri arasında kariyer hedefleri, kişisel tercihler ve ailevi yükümlülükler gibi çeşitli faktörler bulunabilir. Erkekleri suçlamak ve onlardan gelen baskı olduğu algısını yaratmak, bu kadınların kendi seçimlerini haklı çıkarmak için kullandıkları bir yöntemdir.
Bu tür içerikler, kadınları güçlendirmekten ziyade, erkeklere karşı bir öfke ve nefrete beslenmeye teşvik ediyor. Kadınların evde kalmasının sebepleri çok yönlü olabilir ve her durumda erkekleri suçlamak doğru değildir. Bu tür generalizasyon ve erkeklere karşı saldırganlık, gerçek feminizmden uzaklaşmakta ve adeta bir "erkek düşmanlığı" hareketine dönüşmektedir.
Bu nedenle, bu tür içeriklerin yeniden değerlendirilmesi ve gerçek feminizm ilkeleri çerçevesinde düzenlenmesi gerekmektedir. Kadınları güçlendirmek ve cinsiyet eşitliğini teşvik etmek, erkeklere karşı bir savaş ilan etmek değildir. Bu tür agresif ve yanlış yönlendirici içerikler, toplumda daha fazla bölünmeye ve gerilime yol açabilir. Farklılıklarımızı kabul etmek ve birbirimizi anlamak, gerçek ilerlemenin ve eşitliğin anahtarıdır.
Bu "feminist" kadınlar, erkeklerin kadınları sadece cinsel objeler olarak gördüğünü ve bu yüzden evde kalmak zorunda kaldıklarını iddia ediyorlar. Ancak gerçekler bunun tersini gösteriyor. Kadınların evde kalmasının sebepleri arasında kariyer hedefleri, kişisel tercihler ve ailevi yükümlülükler gibi çeşitli faktörler bulunabilir. Erkekleri suçlamak ve onlardan gelen baskı olduğu algısını yaratmak, bu kadınların kendi seçimlerini haklı çıkarmak için kullandıkları bir yöntemdir.
Bu tür içerikler, kadınları güçlendirmekten ziyade, erkeklere karşı bir öfke ve nefrete beslenmeye teşvik ediyor. Kadınların evde kalmasının sebepleri çok yönlü olabilir ve her durumda erkekleri suçlamak doğru değildir. Bu tür generalizasyon ve erkeklere karşı saldırganlık, gerçek feminizmden uzaklaşmakta ve adeta bir "erkek düşmanlığı" hareketine dönüşmektedir.
Bu nedenle, bu tür içeriklerin yeniden değerlendirilmesi ve gerçek feminizm ilkeleri çerçevesinde düzenlenmesi gerekmektedir. Kadınları güçlendirmek ve cinsiyet eşitliğini teşvik etmek, erkeklere karşı bir savaş ilan etmek değildir. Bu tür agresif ve yanlış yönlendirici içerikler, toplumda daha fazla bölünmeye ve gerilime yol açabilir. Farklılıklarımızı kabul etmek ve birbirimizi anlamak, gerçek ilerlemenin ve eşitliğin anahtarıdır.