10 Temmuz 2011'de Fenerbahçe taraftar yürüyüşünde Feneryolu ışıklarında kendimizi birkaç Galatasaraylı arkadaşımla ayakta alkışladık. Yaklaşık 10 yıldır yapılan Fener alayından daha kalabalık bir kitle oradaydı. Ve o mevsimde medya 1-2 bin diyor ama bu onların bok yemesi. 13-14 yaşlarında Fenerbahçe dereağzı tesislerinde Galatasaray beresi ile dolaşabilen tek adam ben heralde. Abdullah Kıgılı bu Galatasaraylı çocuğu elinden tutup Fener'in altyapısına yazdırmıştı. Hangi takımlı olduğumu bildiği halde, ve bırakın dışlanmayı sempati ile yaklaşılıyordu bana. O zamanlar kimsede bir gün herkes Fenerli olacak, Fenerbahçe Cumhuriyeti gibi olaylar yoktu. Fenerbahçe taraftarı mütevazıydı çok uzun bir zaman değil bahsettiğim. 8-9 yıl önce. Bundan bir kaç gün önce ise bir gazetede Abdullah Kıgılı diyordu ki "bu yaşıma kadar ilk kez emniyete gittim". Bana çok dokundu arkadaş. İçim acıdı. Bir önerim olacak; "Sen sokaklarda oyna Fenerbahçem, biz kaldırımları tribün yaparız" Fenerbahçe taraftarı bu pankartta yazılanı her yere yazsın. Facebook'a, Twitter'a, ajandasına, kalbine. Her yere. Kendilerine karşı olan bir kitle var evet. Ama o kitlenin oluşmasındaki büyük pay yine kendileridir. Dediğim gibi, Fenerbahçe taraftarı mütevazıydı ama o yukarıda yazdığım iki slogan kendilerine olan sempatiyi kaybettirdi bence. Şimdi kalkıp "Çok da sikinizdesiniz amk, biz Cumhuriyetiz" demesin. Demeyin işte. Ben sizin büyüklüğünüzü 10 sene önceki halinizle de bugünki yürüyüşünüzle de biliyorum. Kafanızı bir korkak gibi kuma gömmediğiniz için alkışı hakediyorsunuz. Ve şimdi sizler de dönüm noktasındasınız. Ya bir gün herkes Fenerli olacak diye tutturur, ya da kaldırımları tribün yaparsınız. Seçim sizin. Ancak kaldırımları tribün yaptığınızda kendi takımımdan çok sizleri izlemeye geleceğimden emin olabilirsiniz. Cesaretiniz ve onurlu yürüyüşünüzden dolayı hepinizi kutluyorum.