Yıllardır bitmeyen hot priest muhabbetine bir katkı da ben yapayım. İlk görüşte aşk ya da şehvet uyandırmayan adamlar vardır, biraz vakit geçirince de yaptığı değil ama yapmadığı şeyler sayesinde, mesela yavşakça şakalar ya da cıvık cıvık hareketler, ulan dersin ne efendi adam. Tipi de ortalama üstüyse işte sana bir hot priest. Fleabag'in hot priest'in peşine düşmesi boşuna değil. Bizim gördüğümüz kadarıyla hep sorumsuz, ruhsuz, tuhaf adamlarla birlikte olan fleabag, efendi erkeği hem de rahip formunda görünce merakına yenik düşüp adamı kurcalamaya başlıyor. Fleabag ve hot priest'in ilişkisi yanlış zaman, yanlış insan gibi görünse de fleabag için çok doğru bir zaman. Çünkü bu karşılaşmanın şiddeti yüzünden ilk dağılan, sürekli sarhoş gezen, kapılara dayanan, deli gibi bir şey olan hot priest oluyor. İlk sezonda sevgilisi terk edince posta kutusuna bağıran fleabag'den eser yok burada. O, nedense bu çekimi daha olgunca yöneten taraf oluyor. Üstelik son ana kadar bu ilişkiden ümidini kesmiyor. Çünkü she fuckin' loved him. Kesin olarak ayrıldıktan sonra ise ne yaptığını doğal olarak bilemiyoruz. İlişkideki bir başka katman da aralarındaki cinsel çekime rağmen birlikte olamayışları. Bu durum hot priest ve fleabag arasında arkadaşlık türünde bir bağ oluşmasını sağlıyor. Eğer en başta, o çekimi hissettikleri anda birlikte olsalardı belki de birbirlerini bu derece tanıma fırsatları olmayacaktı ve fleabag'in veya hot priest'in garipliklerinden biri diğer tarafın yüzünü buruştumasına ve soğumasına sebep olacaktı. Onca çekime rağmen birlikte olamayışları birbirlerine olan toleranslarını yükseltti ve gerçek bir ilişki kurabilmelerini sağladı. Son olarak bana diziyi tavsiye eden kişiye buradan sevgilerimi gönderiyor ve okuyup fikrime güvenecek herkese gönül rahatlığıyla tavsiye ediyorum. Her şeyi de çıktığı an seyretmek zorunda değiliz. Dostoyevski'yi 100 yıl sonra okumak gibi düşün.